hiç istemediğim bişey oluyor yine..konu başka yönlere çekiliyor buyrun kardeşim bu konu le ilgili yazacaklarım bu kadar selametle kalın......
https://www.islam-tr.org/konu/islama-gore-tesettur-ve-tesetturun-sartlari-nelerdir.15289/
Verdiginiz linkteki tanim tamamen nikab ve burkaya uyuyor.
Sonradan tureme pardesu ve bosortusu dedikleri bezi ima eden hicbiryer goremedim.( Burada basortusu derken pardesu uzerine takilan bezi kastediyorum )
Evet, bizim de hic istemedigimiz birsey oluyor Umme Seleme, burada hak olan rahatca soylenemiyor nedense.
Tesettur ayetleri inip de sahabeler onlari dinledikten sonra evlerine donup bunlari zevcelerine anlatinca onlar hemen buyuk bir telas icinde mevcut elbise ve kumaslarini keserek ziynetlerini kapatacak elbiseler yapmadilar mi ? Ya da '' Durun ayet daha yeni indi, gidip inceliklerini, nasil anlasilmasi gerektigini peygamber a.s'ye bir soralim.'' ya da '' Durum simdi mes'um, musriskler bize galebe, eger niqab ve burkalarimizi giyersek isler degisir, elimizdekini de kaybederiz, hem davayi onlari giymeden daha iyi yapabiliriz '' mi demisler ?
Buyrun, bu da benim takib ettigim Imam-i Ahmed ve Safii'nin delilleri ;
4- Kadının erkeğe karşı avreti:
Sahih olan görüşe göre, kadının erkeğe karşı avreti bütün vücududur. Şafii ve Hanbelüerin görüşü de budur. Hatta İmam Ahmed bin Hanbel (ra) bu hususta, «Kadının bütün vücudu avret olduğu gibi tırnakları dahi av*rettir.»
[111] demiştir.
İmam Malik (ra) ve İmam Ebu Hanife (ra)'ye göre ise kadının elleri ile yüzü hariç bütün vücudu avret mahallidir.
Görüşlerin kendilerine has delilleri vardır. Bunları kısaca açıklayalım:
Maliki ve Hanefilerin delilleri:
Maliki ve Hanefilerin yüz ve ellerin avret olmadığına dair delilleri şun*lardır :
1- «Bunlardan görünen kısım müstesna.» âyeti. Yüz ve ellerin açık olması zaruri olduğundan bu âyet buraların avret sayılmayacağına İşaret eder. Bu görüş bazı sahabi ve tabiinden de rivayet edilmiştir. Nitekim Said bin Cübeyr (ra), «Bunlardan görünen kısım müstesna» âyetinden maksat yüz "ve ellerdir.» demiştir. Ata da âyettekj istisnanın yüz ve eller olduğunu söylemiştir. Dahhak'tan da buna benzer bir rivayet yapılmıştır.
[112]
2- Hz. Ayşe'den rivayet edilen, «Ebubekir (ra)'in kızı Esma (ra), cok ince bir elbise ile Resulullah (savj'ın yanına geldi. Onu görünce Resulul*lah (sav) yüzünü çevirerek, «Ey Esma, kadın buluğa erdimi, (yüz ve el*lerini işaret ederek) şu ve şunun haricinde kadının vücudunun görünmesi haramdır.» buyurdu.»
[113] hadisi.
3- Namazda ve ihramda el ve yüzün acık bırakılması da bunların avret olmadığına delalet eder. Eğer el ve yüz avret olsaydı namaz ve ih*ramda açık bırakılmaları mubah olmazdı. Çünkü avret mahallinin örtül*mesi farzdır. Bu sebeble avret mahalli açık olarak namaz kılınması na*mazın sıhhatini bozar.
Şafii ve Hanbelîlerin delilleri:
Şafii ve Hanbelilerin el ve yüzün avret olduğuna dair delilleri de şun*lardır :
1- Kitaptan delilleri: «Ziynetlerini açmasınlar.» âyeti. Bu âyet-i kerime ziynetlerin açılmasını haram kılmıştır. Ziynet ise iki kısımdır. Biri yaratılıştan olan ziynet, diğeri ise kazanılan ziynettir. Yüz yaratılıştan olan bir ziynettir. Hatta güzelliğin aslı, fitne ve fesadın kaynağıdır. Kazanılan ziynet ise giyilen güzet elbise, takılan süs eşyaları, 'göze çekilen sürme ve ele yakılan kına ve benzeridir. Âyeti kerime kayıtsız şartsız kadınlara erkeklere karşı uzuvlarını ve ziynetlerini açmalarını yasaklayarak haram kılmıştır.
Şafii ve Hanbelilere göre âyetin, «Bunlardan görünen kısım müstesna» ifadesinden maksat, kasıtsız olarak kendi kendine acılan kısımdır. Mese*la; rüzgarın kadının örtüsünü açması gibi. Buna göre âyetin meali şöyle olmaktadır: «Kadınlar ziynetlerini kesin olarak açmasınlar. Açtıkları takdir*de muaheze edilirler. Ancak ziynetlerinin kendiliğinden açılması veya rüz*gâr gibi herhangi bir sebeble kasıtsız olarak acıtması halinde onlar mua*heze edilmez.» öyleyse yüz ve el de açılması haram olcn ziynetlerdendir:
Kitaptan olan bir başka delilleri de «Bir de onun zevcelerinden lü*zumlu birşey istediğiniz vakit perde ardından isteyin.» (Ahzab; 53} âyeti*dir. Bu âyet saraheten yüze bakmanın haram olduğuna delalet etmekte*dir. Gerçi bu âyet Resulullah (sav)'ın zevceleri hakkında nazil olmuştur. Fakat, hükmü kıyas yoluyla bütün kadınlara teşmil olunur. Çünkü âyetteki «perde ardından İsteyin» ilahi emri, kadın oldukları İçindir, öyleyse diğer kadınlardan da lüzumlu ve meşru birşey istenileceği zaman ancak perde arkasından istenebilir.
Sünnetten olan delilleri:
Birçok sahih hadis, yüze ve ele bakmanın haram olduğuna delalet eder. Bunlardan bazıları şunlardır:
1- Cerir bin Abdullah'tan şöyle rivayet edilmiştir: «Resulullah (sav)'a ani olarak yabancı bir kadını görmek hususunu sordum. Bana, görünce gözlerimi çevirmemi emretti.»
2- Hz. Ali'den rivayet edilen, «Ya Ali, yabancı bir kadını gördüğün*de İkinci defa bakma. Çünkü tik bakışın iraden dışındadır ve onda bir ve*bal yoktur. İkinci defa bakarsan bu, iradenle olduğu için haramdır.» ha*disi.
3- İbni Abbas (ra)'tan şöyle rivayet edilir: «Bir kurban bayramı gü*nü Resulullah (sav) FazI bin Abbas'ı atının arkasına bindirmlştl. FazI, be*yaz tenli, güzel saçlı, yakışıklı bir delikanlı idi. Has'om kabilesinden bir kadın Resulullah (sav)'ın yanına gelerek birşeyler sormak İstedi. FazI ka*dına, kadın da Fazl'a bakıyordu. Resulullah (sav) Fazi'm yüzünü diğer tarafa çevirdi.»
Nakledilen bu hadisler yabancı bir kadına bakmanın horam olduğunu İfade eder. Şüphe yok ki, yüz de bakılması haram olan uzuvlardandır, öy*leyse yüz de avrettir.
Aklî delilleri: .
Fitneden kaçınmak için yüze bakmamak icabeder. Çünkü yüze bak*maktaki fitne, dizden aşağıya bakmaktaki fitneden daha büyüktür. Kadının saçma ve ayaklarına bakmak ittifakla haramdır. Yüz güzelliğin aslı, fitne*nin kaynağıdır. Bu bakımdan haram olması daha evladır.
Kaldı ki, Şafii ve Hanbelilerin âyetj tevil şekilleri ortaya çıkarıyor ki yüz avrettir. Yüzün avret olmayacağına dair de hiçbir delil yoktur.
Maliki ve Hanefiterin delil aldıkları Esma ile ilgili hadise gelince, bu hadisin senetleri kopuktur. Birçok ravisinde de zayıflık vardır. Bu hadis konusunda muhaddisler değişik görüşler ileri sürmüşlerdir. Hadis yalnız Ebu Davud'un süneninde olduğu halde Ebu Davud, «Bu hadis mürseldir. Zira bu hadisi Hz. Ayşe'den rivayet eden Halid bin Düreyk Hz. Ayşe'ye ulaşmamıştır. Hadisin senetlerinden olan Said bin Beşir Ebu Abdurrah-man el-Basrî, Şama yerleşen İbni Nesr'in azadlısıdır. Ki onun hakkında birçok muhaddisin itirazı vardır.»
[114] demektedir.
Bu hadis hakkında tek ravisi olan Ebu Davud'un görüş ve düşünce*leri böyle olunca, yüz ve ellerin avret olmadığına dair delil olması ne de*rece uygun olur? Bir an için hadisin sahih olduğunu farzetsek bile yine de delil olma durumu şüphelidir. Çünkü hadisin hicap âyetlerinden önce varid olması kuvvetle muhtemeldir. Eğer hicap âyetlerinden önce varid olmuşsa, âyetlerle neshedilmiş demektir. Veya hadis ancak zaruret halle*rinde el ve yüze bakmanın caiz olduğunu ifade etmektedir. Mesela; bir dünür, bir şahit veya bir kadı yüze bakabilir.
İbni Cevzi bu hususta şöyle demektedir: «Bu âyet yabancı kadınlara özürsüz olarak bakmanın haram olduğunu ifade eder. Fakat eğer zaruret varsa, mesela bir erkek kadınla evlenmek İstiyorsa veya onun aleyhinde şehadette bulunacaksa yalnız yüzüne bakabilir. Zaruret hallerinin dışında her ne suretle olursa olsun yabancı kadına bakmak haramdır. Mademki yüz ve eller avrettir, namazın şartlarından biri de setr-i avret olduğuna göre, bunların açılması ile neden namaz bozulmuyor diye sorulabilir. Bu*nun cevabı şudur: Namazda yüz ve ellerin örtülmesinde meşakkat vardır.
Bu yüzden yalnız namaza mahsus olarak yüz ve ellerin açılmasına müsade edilmiştir.»
El ve yüzün avret olmadığını iddia eden alimler, yüz ve ellerde hiçbir ziynet eşyasının olmamasını ve bunların açılmasının fitneye sebeb olma*masını şart koşmaktadırlar. Bu sebeble zamanımızdaki kadınların yüz ve ellerinde kullandıkları süs eşyaları ile erkekler arasında gezmelerinin ha*ram olduğunda hiçbir alimin şüphesi yoktur.
Yüz ve ellerin avret olmadığını iddia eden alimlerin sözleri, yüz ve ellerin açık olmasının farz olduğu, sünnet olduğu veya bunların örtülme*sinin bid'ad olduğu manasına gelmez. Çünkü böyle bir İddiayı müslüman bir alim değil, sade bir müslüman bile öne süremez. Bunların sözlerinin manası, zaruret halterinde ve fitneye sebeb olmadığı takdirde açılmala*rında bir vebal olmadığıdır.
İçinde yaşadığımız çağda şeytanın yardımcıları alabildiğine çok, fu*huş ve ahlaksızlık alabildiğine yaygındır. Bu yüzden bugün hiçbir alim, hatta akıllı bir insan yüzün açılmasının caiz olduğunu söyleyemez. Çün*kü bu veba hastalığına benzeyen ahlaksızlığın ümmet İçinde ve bilhassa yabancı kadınları taklid eden kadınlar arasında hızla yayıldığını gören her alim yüzün açılmasının haram olduğuna hükmeder. Çünkü bu devirde fit*ne ve fesad muhakkaktır. Kötülüğe davet eden vasıtalar son derece yaygındır. Ben bugünkü manada ilericilik taslayan hiçbir toplum görme*dim ki, Aliahu taalanın. «Mümin erkeklere söyle: Gözlerini sakınsınlar.» âyeti ile Resulullah (sav)'ın, «Gözünü çevir.» buyruğunu duyan, dinleyen bulunsun. Hülasa böylesine bozuk bir zamanda korunmak farzdır.
Aliahu taala isteyeni doğru yola iletsin.