Ehli Sünnet menheci üzerinde olan birinin Mutezile ile ve/veya Tasavvufcularla, Rafizilerle
ve bilumum sapıtmış diğer oluşum, cemaatlerle adları her neyse, münazara kısır döngüden başka birşey değildir.
Zira Usulde, temelde yani asıllarda bir mutabakat yoktur. Aslın ve Usulün olmadığı yerde Hakkın açığa çıkması mümkün değildir.
Bu tür münazaralarda nefisler devreye girer ve karşılıklı ithamlar havada uçuşmaya başlar. Belli bir sinir harbinden
sonra herkes muhatabının açığını ve hatasını bulma yoluna gittiğinden arada kaynayan haklı yönlerini görmezden
gelirler. Ayrıca tenkitler söze yönelik değil muhataba yönelmeye başlar ki çık işin içinden çıkabilirsen.
Onun için bence doğrusu Hakkı edeple takdim etmektir, kabul eden eder etmeyen etmez. Diretmenin, dayatmanın
Hakkı batıl yolla sevdirmenin anlamı da yok gereği de yok.