Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Çözüldü Göz Değmesi, Nazarın Hükmü Nedir?

Murf Çevrimdışı

Murf

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Esselamun aleykum kardesler,
sizlere "nazar" hakkinda sorum olacak, daha dogrusu "gozdegmesi" hakkinda ..
Islam'da gozdegmesi varmidir?
 
ABDULHAK Çevrimdışı

ABDULHAK

الإذلال هو بعيد عنا
Admin
Esselamun aleykum kardesler,
sizlere "nazar" hakkinda sorum olacak, daha dogrusu "gozdegmesi" hakkinda ..
Islam'da gozdegmesi varmidir?
Âleykum selam we rahmetullah;

وَلَوْلَا إِذْ دَخَلْتَ جَنَّتَكَ قُلْتَ مَا شَاء اللَّهُ لَا قُوَّةَ إِلَّا بِاللَّهِ إِن تُرَنِ أَنَا أَقَلَّ مِنكَ مَالًا وَوَلَدًا
"Bağına girdiğin zaman, 'Maşallah, Allah'tan başka kuvvet yoktur' demen gerekmez miydi? Eğer beni mal ve çocuk bakımından senden daha az (güçte) görüyorsan...." (Kehf 39)


Rasulullah (s.a.v); "Göz değmesi gerçektir" (Buhârî, Tıb, 36; Muslim, Selâm, 41) buyurmak suretiyle bir mânevî faktöre işaret etmişlerdir.
O halde İslâmda göz değmesi (nazar) vardır. Ancak, nazar boncuğu takmak vs. bâtıl inançlardan sayılmıştır.

Rasulullah (s.a.v) nazarlık kullanmayı hoş karşılamamış, bu gibi şeyleri üzerlerine asan kimselerin bey'atlerini kabul etmemiştir (Nesâî, Zinet,17; İbn Mâce Tıb, 39).

Rabb'i onu seçip iyilerden kıldı. Doğrusu inkâr edenler, zikri (Kur'an-ı) işittikleri vakit nerdeyse gözleri ile seni yıkıp devireceklerdi. Bir de durmuşlar, o herhalde bir delidir, diyorlardı" (Kalem, 50, 51) âyetinde geçen "gözleriyle seni yıkıp devireceklerdi" sözünü "nazar" ile tefsir edilmiştir. (Elmalılı M.Hamdi Yazır, Hak Dini Kur'an Dili, VIII, 5305; İbn Kesîr, "Tefsirul Kur'an'il-Azîm", VIII, 227).

Kur'an-ı Kerim nazardan söz ederken açık ve kesin bir hüküm bildirmemekte, buna karşı hadisler, kesin bir ifadeyle nazarın gerçek olduğunu bildirmekteler.
Âişe (r.anha)'den rivayet olunduğuna göre Rasulullah (s.a.v) şöyle buyurmuşlardır:
"Nazardan Allah'a sığınınız. Çünkü göz (değmesi) gerçektir"

(İbn Mace, Tıb, 32; Buhari, Tıb, 36; Muslim, Selâm, 41)

Esma bint Umeys (r.anha)'den rivayet edildiğine göre kendisi:
"Ya Rasulullah! Cafer'in oğullarına cidden nazar değiyor, ben onlar için şifa dileğiyle okutturayım mı?" demiş.
Rasulu Ekram (s.a.v) de: "Evet, lakin kader ile yarışan bir şey olsaydı nazar değme işi onu geçerdi" buyurmuştur

(İbn Mace, Tıb, 33; Muvatta, Ayn, 3)

Nazarın gerçek olduğunu kabul edince, ondan korunma yollarını da öğrenmek gerekir.
Bu konudaki rehberimiz yine Allah'ın Rasulu'dur.
Ebû Said el-Hudrî (r.anh)'den rivayet olunduğuna göre:
"Rasulullah (s.a.v), "Cinlerin ve insanların nazarından Allah'a sığınırım" gibi dualarla cinlerin ve insanların nazarından Allah'a sığınırdı. Sonra Muavvezatân nazil olunca bu sureleri okumaya başladı diğer duaları terketti"

(İbn Mace, Tıb, 34)

Âişe (r.anha) da Rasulullah (s.a.v)'ın yatağına girdiğinde iki eline üfleyip muavvizât (İhlâs, Felâk ve Nâs) surelerini okuduğu ve vücuduna sürdüğünü rivayet etmiştir.
(Buhârî, Deavât, 12)


Sehl b. Huneyf'ten -Allah ondan râdı olsun- rivâyet olunduğuna göre, o şöyle demiştir:
أَنَّ رَسُولَ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ خَرَجَ وَسَارُوا مَعَهُ نَحْوَ مَكَّةَ حَتَّى إِذَا كَانُوا بِشِعْبِ الْـخَزَّارِ مِنْ الْـجُحْفَةِ، اغْتَسَلَ سَهْلُ بْنُ حُنَيْفٍ وَكَانَ رَجُلًا أَبْيَضَ حَسَنَ الْـجِسْمِ وَالْـجِلْدِ فَنَظَرَ إِلَيْهِ عَامِرُ بْنُ رَبِيعَةَ أَخُو بَنِي عَدِيِّ بْنِ كَعْبٍ وَهُوَ يَغْتَسِلُ، فَقَالَ: مَا رَأَيْتُ كَالْيَوْمِ وَلَا جِلْدَ مُـخَبَّأَةٍ، فَلُبِطَ سَهْلٌ، فَأُتِيَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ، فَقِيلَ لَهُ: يَا رَسُولَ اللهِ! هَلْ لَكَ فِي سَهْلٍ؟ وَاللهِ مَا يَرْفَعُ رَأْسَهُ وَمَا يُفِيقُ. قَالَ: هَلْ تَتَّهِمُونَ فِيهِ مِنْ أَحَدٍ؟ قَالُوا: نَظَرَ إِلَيْهِ عَامِرُ بْنُ رَبِيعَةَ. فَدَعَا رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ عَامِرًا فَتَغَيَّظَ عَلَيْهِ، وَقَالَ: عَلَامَ يَقْتُلُ أَحَدُكُمْ أَخَاهُ؟ هَلَّا إِذَا رَأَيْتَ مَا يُعْجِبُكَ بَرَّكْتَ، ثُمَّ قَالَ لَهُ: اغْتَسِلْ لَهُ، فَغَسَلَ وَجْهَهُ وَيَدَيْهِ وَمِرْفَقَيْهِ وَرُكْبَتَيْهِ وَأَطْرَافَ رِجْلَيْهِ وَدَاخِلَةَ إِزَارِهِ فِي قَدَحٍ، ثُمَّ صُبَّ ذَلِكَ الْـمَـاءُ عَلَيْهِ يَصُبُّهُ رَجُلٌ عَلَى رَأْسِهِ وَظَهْرِهِ مِنْ خَلْفِهِ يُكْفِئُ الْقَدَحَ وَرَاءَهُ، فَفَعَلَ بِهِ ذَلِكَ فَرَاحَ سَهْلٌ مَعَ النَّاسِ لَيْسَ بِهِ بَأْسٌ
[ رواه أحمد ومالك والنسائي وابن حبان صححه الألباني في المشكاة]
"Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- (Medine'den) Mekke'ye doğru yola çıktığında sahâbe de Cuhfe yakınlarındaki Hazzâr denilen yere varıncaya kadar onunla birlikte yürüdüler. (Oraya vardıklarında) Sehl b. Huneyf (üzerindeki cubbeyi çıkarıp) yıkanmaya başladı. Sehl, bembeyaz bir tene ve güzel görünüşlü bir cilde sahibdi.
Sehl yıkanırken o sırada Adiy b. Ka'b oğulları kabilesinden Âmir b. Rabia ona baktı ve: - Bugünkü gibi bir manzarayı ve böylesine ancak çadıra çekilmiş bâkire kızda bulunabilen bir teni hiç görmedim, dedi.
Bunun üzerine Sehl hemen orada çarpılmış gibi yere yıkılıp kaldı.
O'nu alıp Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'in bulunduğu yere götürdüler.
Sahâbe: Ey Allah'ın elçisi! Sehl'e bakar mısın? Allah'a yemîn olsun ki başını kaldıramıyor ve kendine gelemiyor, dediler.
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- buyurdu ki: - Onunla ilgili olarak herhangi birisini itham ediyor musunuz (kimden şubhe ediyorsunuz)?
Sahâbe: Ona, Âmir b. Rabia bakmıştı, dediler.
Bunun üzerine Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Âmir b. Rabia'yı çağırdı ve onu azarlayarak şöyle buyurdu: - Sizden biriniz niçin dîn kardeşini öldürüyor?
Dîn kardeşinde beğendiğin ve hoşuna giden bir şey gördüğün zaman ona, mübarek olması için duâ etseydin ya! (yani MâşÂllah, BârakÂllah gibi sözler söyleseydin ya!).
Daha sonra Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-, Âmir b. Rabia'ya:
- Onun (Sehl) için yıkan, buyurdu.
Bunun üzerine Âmir b. Rabia, bir kabın içinde yüzünü, ellerini, dirseklerini, dizlerini, ayak parmaklarını ve izarının içini yıkadı. Sonra bu su, Sehl b. Huneyf'in arkasından başının üzerine döküldü. Ardından Sehl hemen iyileşiverdi ve sanki kendisinde hiçbir şey yokmuş gibi insanlarla birlikte yola çıktı."
(İmam Ahmed bin Hanbel, Musned, 3 / 447, Hadis no: 15550; İmam Mâlik, Muvatta, hadis no: 1811; Nesâî ve İbn-i Hibbân.
Elbânî de 'Mişkâtu'l-Mesâbîh; hadis no: 4562'de hadisin sahih olduğunu belirtmiştir.)



Nazardan korunmak için, "nazarlık" denilen; mavi boncuk, sarımsak, at nalı, minyatür süpürge vb. nesnelerle, içinde ne yazılı olduğu bilinmeyen ya da acayip bir takım şifrelerle yazılmış bulunan muskaları, -nereye olursa olsun- takmak şirktir.

Çünkü böyle yapılmasında , Allah'dan başka birinden veya bir nesneden, zararı defetmesini istemek vardır.
Halbuki Allah (c.c.), şöyle buyurur; "Eğer Allah, sana bir zarar dokundurursa; hiç kimse onu gideremez ve eğer sana bir hayır ihsan ederse, zaten O, her şeye kadirdir" (En'am, 17)


İmam Ahmed, Ukbe b. Nâfi'den merfû' olarak şu hadisi nakleder:
"Kim temîme (mavi boncuk) takarsa Allah onun işini tamamlamasın. Kim bir ved'a (katır boncuğu) takarsa Allah onu korumasın"

(Ahmed İbn Hanbel, IV, 154, 156).

Başka bir hadiste:
"Kim bir muska, mavi boncuk ve benzerini kesip atarsa bir köle azat etmiş gibi olur"

(Yusuf el-Karadavi, "Tevhidin Hakikati", Terc. Mehmet Alptekin, İstanbul 1986, s. 73).
 
benistanbulum Çevrimdışı

benistanbulum

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
Aleyküm selam kardes mesela bir bebege nazar degmesin diye nazar boncuğu takılır (altın da takılır )bebege bakan kişinin dikkatini nazar boncuğu veya altın cekermiş ve nazarı bebeğe geçmezmiş bende oyle duydum ama ne kadar doğru bilemiyorum
 
ABDULHAK Çevrimdışı

ABDULHAK

الإذلال هو بعيد عنا
Admin
Aleyküm selam kardes mesela bir bebege nazar degmesin diye nazar boncuğu takılır (altın da takılır )bebege bakan kişinin dikkatini nazar boncuğu veya altın cekermiş ve nazarı bebeğe geçmezmiş bende oyle duydum ama ne kadar doğru bilemiyorum

selamun aleykum;

Bu tür uygulamalar dikkat edersek genelde yöresel , Türkiye'ye has adetlerdendir. Bu da tevhid akaidi , İslam inancının yerine maymun karakteristik özelliğince taklitçilikten revaç bulmakta, cehaletle bütünleşen korku putları yüzünden yapmazsam çarpılırım veya çocuğumun başına bir şey gelir zannıyla uygulanagelmektedir.

Tabi bunlar böyle fiilleri yaptıklarında çevrelerinde uyaracak , ikaz edecek pek tevhid erleri olmadığından hatalarını göremiyor, göremedikçe de sapıklıklarına inançları daha da muhkemleşiyordur. Uzun zaman sonra tek tük ortaya çıkan şuurlu muslumanlar ikaz ettiğinde de bu yaygınlaşmanın verdiği cahil cesaretiyle müslümanı azarlıyor, veya "bu kadar insan yapıyor bilmiyor da bir sen mi biliyorsun" kalıplaşmış cümlesiyle haktan yüz çeviriyorlar.

Bebek olsun , başka bir şey olsun eğer nazardan korkuluyorsa bu kişilere Maşallah , berakellah gibi duaları söylemeleri telkin edilmelidir. Zaten bilinçli müslümanlar böyle bir durumla karşı karşıya kaldıklarında kendi kendine ağızlarından bu cümleler dökülecektir.

Sonuç olarak , nazar boncuğu-mavi boncuk, at nalı şeklinde altın vs, veya nazar değmesinden koruyacağı umulan herhangi bir cisim asmak küçük şirklerdendir. Müslümanların bu şirk cisimlerinden ve inançlarından uzak durup sakınmaları gerekmektedir. Çünkü bu nesnelerin Kureyşli sakinlerin helvadan yaptığı putlardan tek farkı onlar acıkınca yerlerdi , bunlar ise bozdurup yerler!.

Yaklaşık 20 yıl kadar önce gazetede okuduğum bir haberde, İstanbul Halıcıoğlu semtinde nazar boncuğu atelyesinin yandığını okumuştum.

selamun aleykum
 
benistanbulum Çevrimdışı

benistanbulum

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
açıklaman için teşekkür ederim abdulhak kardeşim inşallah biz müslümanlar böyle şeylere inanmıyoruz herşeyimizle Allah a emanetiz
 
Üst Ana Sayfa Alt