Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Çözüldü Günahtan Tevbe Edince Meleklere ve Şahidlere Unutturulma Hadisi Sahih mi?

A Çevrimdışı

ali_1405

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
Esselamu aleykum.

(Kul tevbe edince Allah onun günâhlarını muhafaza meleklerine unutturduğu gibi, onun uzuvlarına ve bilen kim varsa hepsine unutturur. Allah’a mülâki olduğunda [hesap günü], günahı sebebiyle aleyhine şahitlik yapacak kimse kalmaz.) [İbni Asakir]

hadisi sahih midir?
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Esselamu aleykum.

(Kul tevbe edince Allah onun günâhlarını muhafaza meleklerine unutturduğu gibi, onun uzuvlarına ve bilen kim varsa hepsine unutturur. Allah’a mülâki olduğunda [hesap günü], günahı sebebiyle aleyhine şahitlik yapacak kimse kalmaz.) [İbni Asakir]

hadisi sahih midir?
Aleykum selam we rahmetullah

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurmuştur ki:

Kul tövbe ettiğinde Allah onun günahlarını hafaza meleklerine unutturur. Aynı şekilde onun organlarına unutturur. İşlediği yerdeki izlerini de yok eder. Tâ ki, Allah’ın huzuruna vardığında günah işlediğine dair aleyhinde şahidlik edecek bir şey bulunmasın!
(Suyuti, Câmiu’s-Sağir, 1/168)

Munziri, bu hadis rivayetinin zayıf olduğunu söylemiştir. (Munavi, Feyzu’l-Kadir, 1/313, no: 513)


Deylemi ve İbni Asakir'in hadis kitablarında sahih olan hadisler olduğu gibi zayıf olan rivayetlerde bulunmaktadır.
Bu hadisteki manaya yakın bir ayet-i kerime mevcuddur :

"Ancak tevbe eden, imanında samimi kalıp, salih amel işleyen bunun dışındadır. İşte Allah, Onların kötülüklerini iyiliklere çevirir. Allah, çok afveden ve çok merhamet edendir". (Furkan 70)

Abdullah b.Abbas diyor ki:
"Bundan önceki iki ayet inince, Mekke'liler: "Biz, Allah'a başkalarını denk tuttuk, Allah'ın haram kıldığı cana haksız yere kıydık ve hayasızlıklar yaptık." dediler.
Bunun üzerine Allah Teala bu âyeti indirdi ve "Tevbe edip imanında sabit kalan ve salih amel işleyenlerin cezaya çaptırmayacaklarını beyan etti". (Buhari, K. Tefsirel-Kur'an, sure, 25, bab: 3)

Abdullah b. Abbas dahil bir kısım âlimler bu ve bundan önceki âyetlerin Mekke'de nâzil olduklarını ve bu âyetlerin, iman etmeden önce bu günahları işleyip sonra tevbe edenleri bahse konu ettiğini, iman ettikten sonra, kasıtlı olarak bir mûmini öldürenin tevbesinin ise kabul edilmeyeceğini söylemişler ve delil olarak bu âyetlerden daha sonra inen ve Medine'de nazil olduğunda ittifak edilen Nisa Suresi'nin şu âyetini zikretmişlerdir:
"Kim bir Mûmini kasten öldürürse, onun cezası cehennemdir. Orada ebedi olarak kalacaktır. Allah ona gadab ve lanet etmiş ve onun için büyük bir azab hazırlamıştır." (Nisa Suresi âyet: 93)

Diğer bir kısım âlimler ise bu âyetle adı geçen Nisa Suresi'ndeki âyetlerin çelişmediklerini, bu itibarla bunların birbirlerini meshetmediklerini söylemişlerdir. Zira Nisa Suresi'ndeki âyet, bir Mûmini kasıtlı olarak öldürdükten sonra tevbe etmeyeni beyan etmiş bu âyet ise tevbe eden kimseyi bahse konu etmiştir. Ayrıca başka âyetlerde de şöyle buyrulmaktadır.
"Şubhesiz ki Allah, kendisine ortak koşulmasını afvetmez. Bunun dışındakini dilediği kimse için afveder. Kim allah'a ortak koşarsa şubhesiz büyük bir günah ile iftira etmiş olur". (Nisa Suresi âyet: 48)

"Şubhesiz Allah kendisine ortak koşulmasını bağışlamaz. Bunun dışında dilediğini bağışlar. Kim Allah'a ortak koşarsa, muhakkak ki, derin bir sapıklığa düşmüştür. (Nisa Suresi âyet: 116)

Günah işlediği halde tevbe edip imanlı olarak ölen kişi için tevbe kapısının açık olduğunu beyan eden birçok sahih hadis bulunmaktadır.
Âyet-i kerimenin son bölümünde "..İşte Allah, Onların kötülüklerini iyiliklere çevirir.." duyurulmaktadır.
Bu ifade iki şekilde izah edilmiştir:

Birincisi şöyledir: "Allah, şirk ve inkarcılıktan vazgeçip iman edenlerin, muşrikken işledikleri çirkin amellerini, mûmin olduktan sonra işledikleri güzel amellere çevirir. Böylece onlar muşrik iken mûmin olurlar, zina işlerken iffetli olurlar." Taberi de bu izah şeklini tercih etmiştir.

İkinci izah şekli ise şöyledir:
Kulun daha önce işlediği kötü ameller, tevbe etmesi sayesinde kıyamet gününde iyi amellere dönüşecektir. Zira kul, her günah işlediğini hatırlayınca pişmanlık duyacak ve Allah'tan afvını isteyecektir. Böylece kıyamet gününe vardığında aleyhine yazılmış olan günahların, iyiliklere çevrildiğini öğrenecektir."
(Ebu Cafer Muhammed b. Cerir et-Taberi, Taberi Tefsiri, Hisar Yayınevi: 6/198-199)



"Onlar ki Allah ile beraber bir başka ilâha tapmazlar, Allah'ın haram kıldığı cana haksız yere kıymazlar ve zina etmezler. Kim de bunları yaparsa cezaya çarpar.
Kıyamet günü de azabı katmerleşir ve o azabın içinde hor ve hakir olarak ebediyyen bırakılır.
Tevbe ve iman edip salih amel işleyenler bundan müstesnadır. İşte Allah bunların kötülüklerini iyiliklere çevirecektir. Allah Ğafûr'dur, Rahimdir."
(Furkan 68 - 70)


Bu ayetlerin nuzul sebebi hakkında şunlar ziklredilmiştir:
1. İbn Abbâs'tan rivayete göre şirk ehlinden olup da bir çok kişiyi öldürmüş, çok zina yapmış bazı kimseler Muhammed (s.a.v.)'e geldiler ve: "Senin söylediklerin ve kendisine çağırdığın şey güzel. Keşke bizim yapmış olduğumuz günahların bir keffareti olduğunu bize haber verebilsen (de biz de müslüman olsak)." dediler de "Onlar ki Allah ile beraber bir başka ilâha tapmazlar, Allah'ın haram kıldığı cana haksız yere kıymazlar ve zina etmezler..." ve "De ki: "Ey kendi nefislerine karşı ölçüyü aşan kullarım, Allah'ın rahmetinden umudunuzu kesmeyin..." (Zumer, 53) âyet-i kerimeleri nazil oldu. (Buhâtî, Tefsîru'l-Kur'ân, 39/1; Muslim, İman, 193)

İbn Abbâs'tan rivayette o şöyle anlatıyor: Mekke'de "Onlar ki Allah ile beraber bir başka ilâha tapmazlar, Allah'ın haram kıldığı cana haksız yere kıymazlar ve zina etmezler. Kim de bunları yaparsa cezaya çarpar. Kıyamet günü de azabı katmerleşir ve o azabın içinde hor ve hakîr olarak ebediyyen bırakılır." âyetleri nazil olunca Mekke muşrikleri: "Müslüman olmamızın bize bir faydası yok; biz Allah'a başkalarını denk saydık, Allah'ın haram kıldığı cana kıydık ve ahlâksızlıklar yaptık." dediler de bunun üzerine Allah Tealâ: "Tevbe ve iman edib salih amel işleyenler bundan mustesnadır. İşte Allah, bunların kötülüklerini iyiliklere çevirecektir..." âyet-i kerimesini indirdi. (Buhâri, Tefsîru'l-Kur'ân, 25/3; Muslim, Tefsîr, 19.)

2. Abdullah ibn Mes'ûd'dan rivayette o şöyle anlatıyor: Rasûlullah (s.a.v.)'a: "Allah katında hangi günah en büyüktür?" diye sordum (veya soruldu) da
O: "Allah seni yaratmışken ona başka birini denk ve eş koşmandır." buyurdular.
"Sonra hangisi?" dedim,
"Sonra seninle beraber yiyecek korkusuyla çocuğunu öldürmendir." buyurdular.
"Sonra hangisi?" diye sordum,
"Komşunun hanımıyla zina etmendir." buyurdular ve işte Rasûlullah (s.a.v.)'ın bu sözünü tasdik olarak "Onlar ki Allah ile beraber bir başka ilâha tapmazlar, Allah'ın haram kıldığı cana haksız yere kıymazlar..." âyet-i kerimesi nâzil oldu. (Buhârî, Tefsîru'l-Kur'ân, 25/2; Edeb, 20; Diyât, 1; Muslim, İman, 142; Ahmed ibn Hanbel, Musned, 1,380, 431)

İbn Cureyc kanalıyla İbn Abbâs'tan gelen başka bir rivayete göre "De ki: Ey kendi nefisleri aleyhine ileri giden kullarım, Allah'ın rahmetinden umudunuzu kesmeyin. Hiç kuşkusuz Allah, bütün günahları mağfiret buyurur." (Zumer, 53) âyet-i kerimesi de bunun üzerine nazil olmuştur. (İbn Kesir, Tefsiri, VI, 135)

"Onlar ki Allah ile beraber bir başka ilâha tapmazlar, Allah'ın haram kıldığı cana haksız yere kıymazlar..." âyet-i kerimesi İbn Abbâs'tan gelen bir rivayete göre Mekke'de nazil olmuş ve daha sonra Nisa Suresindeki bir âyetle (âyet: 93) nesh olunmuştur. Ama yine ondan gelen başka bir rivayete göre son nazil olan âyetlerdendir ve hiçbir şekilde neshe konu olmamıştır. Zira Nisa Suresindeki âyet mûminler, bu ise muşrikler hakkında nazil olmuştur. (Buhârî, Tefsîru'l-Kur'ân, 25 / 2, 4) En doğrusunu Allah bilir.

3. İbn Abbâs'tan gelen bir rivayete göre ise sadece bu âyet-i kerime değil, bununla birlikte başka iki âyet-i kerime daha Hamza (r.anh)'ın katili olan Vahşî hakkında nazil olmuştur. O, şöyle anlatıyor:

Vahşî, Peygamber (s.a.v.)'e geldi ve: "Ey Muhammed, senden eman dileyerek geldim, bana eman ver ki Allah'ın kelâmını dinleyeyim." dedi.
Rasûlullah (s.a.v.): "Seni etrafımda görmemeyi daha çok isterdim. Ama madem ki eman dileyerek geldin, peki Allah'ın kelâmım dinlemek üzere civarımda olabilirsin." buyurdular.
Vahşî: "Ben Allah'a ortak koştum, Allah'ın haram kıldığı cana kıydım ve zina ettim, bana tevbe var mıdır?" diye sordu.
Allah'ın Rasûlü (s.a.v.) susup cevab vermediler de sonuna kadar "Onlar ki Allah ile beraber bir başka ilâha tapmazlar, Allah'ın haram kıldığı cana haksız yere kıymazlar ve zina etmezler..." âyet-i kerimesi nazil oldu. Rasûlullah (s.a.v.) bu âyeti Vahşî'ye okudular.
Vahşî: "Bunda bir şart görüyorum; belki de ben salih amel işlemeyeceğim. En iyisi ben, Allah'ın başka bir kelâmını dinlemek üzere senin civarında kalmaya devam edeyim." dedi (ve müslüman olmadı) da bunun üzerine "Allah, kendisine ortak koşulmasını asla bağışlamaz. Bunun dışındakileri ise dilediğine bağışlar." (Nisa, 48) âyet-i kerimesi nazil oldu. Peygamber (s.a.v.), Vahşî'yi çağırarak ona bu sefer bu âyet-i kerimeyi okudu. Vahşî: "(Bunda da bir şart var), Belki de ben, Allah'ın dilediklerinden değilim. Ben en iyisi Allah'ın başka bir kelâmını dinlemek üzere civarında olmaya devam edeyim." dedi (ve yine müslüman olmadı).
Bunun üzerine "De ki: Ey kendilerine israf etmiş olan kullarım, Allah'ın rahmetinden umutsuzluğa düşmeyin..." (Zumer, 53) âyet-i kerimesi nazil oldu.
İşte bu âyet-i kerimeyi işitince Vahşî: "Evet, işte şimdi bu âyette herhangi bir şart görmüyorum." dedi ve müslüman oldu. (Vahidî, Esbabu'n Nuzul, 236-237)
Vahşî'nin müslüman olması ile ilgili bu haberin son kısmı, yani Vahşî'nin müslüman olmak üzere bir takım şartlar koşması veya âyetlerde bir takım şartlar görerek müslüman olduğunu belirten ibarelerin sıhhati şubhelidir. Çünkü Vahşî'nin iman etmesinde meşhur olan habere göre o, Tâif elçi hey'eti içinde gizlenerek gelmiş ve hiçbir şart koşmadan ve kimliğini bildirmeden müslüman olmuştur. (İbnu'l-Cevzî, age. VI, 104)


Bize Yahya b. Yahya ile Kuteybe b. Saîd ve Ebû Bekr b. Ebî Şeybe rivayet ettiler. Lâfız Yahya'nındır. (Yahya : Ahberanâ; ötekiler : Haddesenâ tâbirlerini kullandılar, dediler ki) : Bize Ebû'l-Ahvas, Simâk'den, o da İbrahim'den, o da Alkame ile Esved'den, onlar da Abdullah'dan naklen rivayet etti.
Abdullah şöyle demiş: Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e bir adam gelerek: — Ben Medine'nin kenarında bir kadını elledim. Ama ona cima etmeksizin dokundum. İşte ben buyum. Benim hakkımda dilediğini hüküm buyur! dedi.
Bunun üzerine Ömer O'na :— Sen kendini örtbas etmiş olsan, Allah muhakkak seni örtbas ederdi.
Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bir şey söylemedi. Ve adam kalkıp gitti.
Derken Peygamber (SallallahuAleyhi ve Sellem) arkasından bir adam göndererek onu çağırdı ve kendisine şu âyeti okudu: «Namazı gündüzün iki tarafında ve gecenin bazı saatlerinde dosdoğru kıl! Şubhesiz ki iyilikler kötülükleri giderir. Bu hatırlayanlara bir hatırlatmadır.»
Bunun üzerine cemaattan bir adam: «— Yâ Nebiyyallah! Bu ona mı mahsus? diye sordu. Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Bilâkis bütün insanlara.» cevâbını verdi.

(Muslim, Tevbe, Bab 7, Hadis no: 42)

Günahların Yerine Sevab Yazılması
Âlimler, ayetteki "İşte Allah bunların kötülüklerini iyiliklere çevirir" cümlesi ile ne kastedildiği hususunda şu değişik izahları yapmışlardır:
1) İbn Abbas, Hasan el-Basrl, Mucahid ve Katade'ye göre bu çevirme işi, dünyada iken olur: Allah Teâlâ o kimselerin muşrik iken yaptıkları kötü amelleri, müslüman olarak güzel ameller işleme haline çevirir. Binâenaleyh Allah, onların şirkini imana, mûmin öldürüşlerini muşrik öldürmelerine, zinalarını da iffete ve namusa çevirmiştir. Böylece Hak Teâlâ sanki onlara onları bu salih amellere muvaffak kıldığını ve onların bu sayede o mukafaatları hakettiklerini müjdelemiştir.
2) Zeccâc şöyle der: "Günahın (seyyienin) kendisi, haseneye (iyilik haline) dönüşmez. Fakat bu husustaki têvilimiz şöyle olur:
Onların yaptıkları seyyieler, tevbeleri sayesinde silinir ve tevbe ettikleri için onlara hasene (sevab) yazılır. Allah Kâfirin iyi amelini boşa çıkarır ve onun yerin günah yazar."
3) Bazı alimler de şöyle demişlerdir: "Allah Teâlâ bu ayete göre, kulun günahlarını siler ve onların yerine hasene (sevab) yazar." Ebu Sâid b. el-Museyyeb ile Mekhûl'un görüşüdür.
Bunlar Ebu Hurayra (r.anh)'nin, Peygamber (s.a.v)'den naklettiği şu hadisi delil getirmişlerdir:
"Hiç şubhesiz bazıları dünyada çokça günah işlemiş olmayı temenni edeceklerdir."
"Ey Allah'ın Rasulu bunlar da kim?" denilince,
Peygamber (s.a.v), "Onlar, Allah'ın seyyiâtını hasenata çevirdiği kimselerdir" (Kenzu'l-Ummal, 4/10227) buyurmuştur. Bu izaha göre, bu çevirme işi âhirette olacak demektir.
4) Katâde ve Kâdî şöyle demişlerdir: "Allah Teâlâ, cezayı ve ikabı, mukafaat çevirir. Binâenaleyh Allah Teâlâ ayette, seyyie ve haseneyi zikretmiş, ama bunlarla bunların sildiğini kastetmiştir. Bu kelimeler böyle karşılık (ceza) manasına hamledilince, çevirme" işinin Allah'a isnadı, mecazi değil hakiki olur. Çünkü mukafaatlandırma sadece, Allah tarafından olur. (Fahruddin Er-Râzi, Tefsir-i Kebir Mefâtihu’l-Gayb, Akçağ Yayınları: 17/284-285)

İlgili Konu:


Günah işledikten Sonra Hayırlı Bir Amel Yapmak Günahı Siler mi?
 
Üst Ana Sayfa Alt