عبيد
إذا لم تخلص فلا تتعب
Es Selamun Aleykum.
Ben bir devlet okulunda sınıf öğretmeni olarak çalışıyorum. Tevhidi daha yeni yeni öğreniyorum ve malum okul ve devlet şartları gereği bunun yanında çalışma ortamında bulunan heykel, kutlamalar gibi şeylerle küfür ve şirk olabilecek şeylerin varlığının bilincindeyim. Benim kafamı 1 aydan fazla süredir kurcalayan mesele küfür ve şirk amelleri ne dikkat ederek bu meslek yapılabilir mi ? Yoksa kesin olarak tevhidi mi bozacak bir iş midir? Allah rızası için beni aydınlatın yani bu konuda çok cevapla karşılaştım ama net bir şey göremedim henüz. İlkokul çocukları ile çalışıyorum genel olarak okuma yazma temel matematik temel hayat bilgisi dersleri var yani çoğunuz zaten adı gibi biliyor sistemin okullarını. Abdulmuiz hocam müsaitsen lütfen sende bana yardımcı ol ben gerçekten doğru olanı öğrenmek istiyorum. Kafamdan çıkmıyor ve ne yapacağımı da bilmiyorum bu konuda bazen diyorum hazır su tatil de Allah canımı alsa herhalde daha iyi olacak gibi düşüncelere bile dalabiliyorum.
Bu girişten sonra son olarak bana tavsiyeleriniz nedir ?
Yani dikkat etmem gereken hususları iyice inceleyip düşünüp ona göre bu işi yapabilir miyim?
Yoksa kesinlikle bu iş benim tevhidime aykırıdır ve acilen istifa mı etmem gerekir?
Aleyküm selam we rahmetullahi we berekatuh
Kardeşim cevap verip vermemekte tereddüt ettim fakat daha sonra benzeri bir durumu ben de yaşadığım için ben de bir şeyler söylemek istedim.
Ailem. "Memur ol önce ekonomik özgürlüğünü eline al, sonra istediklerini yap" benzeri sözleri sıralıyordular. Elhamdülillah Rabbim bana sebat verdi ve ailem ikna oldu.
Üç yıl kadar memurluk meselesini araştırdım, okudum, düşündüm hocalarla-abilerle istişare ettim. Kimi zaman şu şu şartlarla olur diyenler oldu, kimisi caiz değildir dedi. Bazen oraya bazen diğerine meyl ettim. Fakat ne zaman memur olmaya karar verdiysem beni tedirgin eden sıkıntı sardı. Yemin metni ve içindeki maddeler bayramlarına iştirak etmek, Sakalları kesmek, müşriklerleri dost edinebilme tehlikesi, memur olup taviz veren kişilerin düştüğü durumlar...
nedeniyle bir Müslümanın olabildiği kadar uzak durması gerektiğini düşünüyorum.
Allah'a sığının ve ondan yardım isteyin. Amel işlerken niyetinizi kontrol edin ve karar verin/ amel edin.
Alah için terk ettiğiniz şeyden daha hayırlısını vereceğine Allah adına yemin ediyorum. Daha fazlasını değil daha hayırlısını diyorum. Lütfen buraya dikkat edin.
İlmi boyuta gelince burda iki görüş var. Yazı söz gibi midir değil midir? Ya da yol burada edilen yemin İslam'daki hükmî olarak geçerli kabul edilen yeminler içerisinde mi yer almaktadır konularına çıkmaktadır.
Bunlarla ilgili detaylı bilgiler, kişinin niyeti ne olursa olsun telaffuz edeceği ellafzı küfrün küfürün kişiyi dinden çıkaracağı ilgili sözler sizinle paylaşıldı.
Niyetlerin haramları helal kılmayacağı görüşleri İhya'da İmam Gazali'den, Tefsirinde Fahreddin er Raziden, Kavaidü'l Ahkam fi Mesalihil En'am da İz bin Abdusselam'dan rivayet ediliyor.
Ben bu konuya değil de daha çok âlimlerin yanlış yorumlanan bazı fetvaları hakkında değineceğim. Yazının söz gibi olmadığı bununla beraber niyetin, yazılan şeyin sabit olması gibi şartlar getiren alimlerin sözleri yanlış anlaşılıyor.
Şöyle ki;
Adam yemin metninde küfür maddesi olduğunu biliyor ve buna rağmen imza atıyor. Burda niyetin olmasına gerek yok. Niyetin yazı ile beraber olmasını gerekli gören kişiler nikah fıkhındaki hükümlerle karşılaştırarak hüküm veriyorlar. Hâlbuki nikahın diğer fıkhi bablardan farklı olarak bazı konularda kendine has özellikler var. Bu farklılıklara rağmen kıyas yapmak ne kadar doğru olur? Yine bu da ( nikahın bazı konularda kendine has özellikleri olması) bin Abdüsselam'ın kitabında geçiyor.
Diyelim ki buna rağmen nikahta verilmiş olan hükme kıyas ederek hüküm verildi aşağıdaki hadise binaen aynı şekilde niyeti gözetmeksizin yazı söz gibi kabul edilmeli. Çünkü nikah babındaki fetvaya kıyasla hüküm verdiler.
"Üç şeyin ciddisi de ciddi, şakası da ciddidir: Nikah, Talak ve Ric'a." (Ebû Dâvud, Talâk 9)
İz bin Abdüsselam Kavaidü'l Ahkam fi Mesalihil En'am kitabında defalarca normalde İslam'da akdî açıdan hükmi olarak geçerli olmayan şeylerin örfi olarak satış akdinde kullanılır hâle geldiği için artık o fiillerin satış için geçerli kabul edilen fiiller olduğunu söylüyor.
Zira dine gören halk arasında uygulanagelen yaygın durum akit ve tasarruflarda açıkça ifade edilmiş gibi kabul edilir.(iz yayıncılık, s.550, kavaidü'l Ahkam fi Mesalihil En'am)
Para alınıp verilmesinin toplum içinde satış akdinin geçerliliği için kabul edilmiş bir hüküm olması gibi. Normalde para alıp vermek satış akdi için yeterli değil fakat örfi kabul bunu sahih bir akde çeviriyor. Böyle olmazsa da mesfedet ortaya çıkar. Bir sürü insan kandırdılır. Satıcı parayı alacak sonra diyecek ki sen bana para vermedin. Mal ve para konusunda satıcı zilyed ( malı elinde bulunduran) olduğu için kimse de ona karşı çıkamayacaktır. Böylece büyük aldatmacalara kapı aralanmış olacaktır.
İmam Ahmed'in bir rivâyetine göre ise, niyet etmeden talak vukû bulmaz. Bu, Ebu Hanife, Mâlik ve Şâfiî'nin görüşüdür. Çünkü yazı, ihtimallidir. Çünkü yazı ile kalemin nasıl yazı yazdığı denenmiş olabilir veya hattı güzelleştirmek veyahud da hanımı korkutmak kastedilmiş olabilir. Bu sebeble niyet edilmeksizin talak vukû bulmaz." (ibn Kudâme, el-Muğnî"; c: 10, sf: 504; c: 7, sf: 373) aktarılmıştır.
Burda kalemi denemek vb. bir nedenle yazı yazılmış olabileceğine dair bir delil var. İşte ben de bunu kastediyorum. Burda metnin gereğini veya nikahı bozmanın gereği olan fiil yok ama diğerinde adam memur olmaya niyet ediyor ve orda küfür sözleri var. Adam kalemi denemek için imza atmıyor ki ya da başka benzeri bir neden için. Adam memurluğa niyet ediyor.
Yeminin geçerli olup olmayacağı ile ilgili şöyle bir görüş ileri sürülerek bu yeminin geçerli olmayacağı söyleniyor;
Burada kişi "namusum ve şerefim" üzerine yemin etmektedir. Bu ise küfür gerektiren bir şey değildir.
Göz ardı edilen veya gözden kaçırılan şey iddia edilenin aksine burada yüceltilen kişinin şerefi ve namusu değil kemalizm dini ilke ve inkılaplarıdır. Bu metnin okunmasını isteyen kişi, kişinin şerefini namusunu değil, kemalizm dini ilke ve inkılaplarını Türk milliyetçiliğini yüceltmesini istemektedir.
Ebû Hurayra (r.anh) şöyle demiş: Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
«Senin yeminin arkadaşın seni ne üzerine tasdik etti ise ona göredir.» buyurdu.
(Muslim, Eyman, bab 4, Hadis no: 20 , 1653)
Hadisine binen yemin edenin değil yemin ettirenin niyetini geçerli olacağı sabittir. Kişi burada neye niyet etse de onun niyeti değil yemin ettirenin niyeti geçerlidir. Ve burada müdürün, müdür yardımcısının değil sistemin niyeti geçerli kabul edilmektedir. Çünkü memur amirine tabidir. Küfür ordusu içerisinde yer alanların zahiren küfür hükmü almaları gibi.
Moderatör tarafında düzenlendi: