Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Günün Sahih Hadis-i Şerif'i

kâtib Çevrimdışı

kâtib

لَا إِلَٰهَ إِلَّا ٱللَّٰهُ
İslam-TR Üyesi
Enes İbn Mâlik'den (radıyallahu anh) rivâyet edildiğine göre Nebi sallallahu aleyhi we sellem şöyle buyurdu: "Mükâfatın büyüklüğü, belanın şiddetine göredir. ALLAH, sevdiği topluluğu belâya uğratır. Kim başına gelene rıza gösterirse ALLAH ondan hoşnut olur. Kim de rıza göstermezse, ALLAH'ın gazabına uğrar." [Sahih, Tirmizî ve İbni Mâce rivayet etti]
 
kâtib Çevrimdışı

kâtib

لَا إِلَٰهَ إِلَّا ٱللَّٰهُ
İslam-TR Üyesi
Peygamber efendimiz (ﷺ), gök gürlediğinde ALLAH'u Teâlâ'ya şöyle dua ederdi:

اللهُمَّ لَا تَقْتُلْنَا بِغَضَبِكَ، وَلَا تُهْلِكْنَا بِعَذَابِكَ، وَعَافِنَا قَبْلَ ذلكَ

"Ey ALLAH'ım, sen bizi gazabınla öldürme, azabınla helak etme. Bunlardan once bize afiyet ver.


[Tirmizî]
 
kâtib Çevrimdışı

kâtib

لَا إِلَٰهَ إِلَّا ٱللَّٰهُ
İslam-TR Üyesi
Rasûlullah ﷺ buyurdu ki,

"Allah yolunda cihad edin. Cihad yolu kesinlikle cennet kapılarından bir kapıdır. Allah, cihad vesilesiyle üzüntü ve endişelerinizi giderir"
 
kâtib Çevrimdışı

kâtib

لَا إِلَٰهَ إِلَّا ٱللَّٰهُ
İslam-TR Üyesi
İbn Abbas, Rasullullah'ın (ﷺ) şöyle buyurduğunu bildiriyor:

"Gece kalkıp ibadet edemeyen, cimriliğinden dolayı infakta bulunamayan ve korkaklığından dolayı düşmanla cihad edemeyen, Allah'ı çokça zikretsin."
 
أ Çevrimdışı

أهل الحديث

İslam-tr Sakini
İslam-TR Üyesi
Ebu Said el Hudri şöyle dedi: “Her kim Cuma gecesinde Kehf suresini okursa, kendisiyle Ka’be arasında ona bir nur parlar” (Darimî 3407, Elbani sahih demiştir)

“Her kim Cuma gününde Kehf suresini okursa, iki Cuma arasında ona bir nur parlar” (el Hakim 2/399, Beyhaki 3/249, İbn Hacer Hasen dedi, Feydulkadir 6/198, Elbani sahih demiştir)

Kehf suresi, Cuma gecesi okunduğu gibi Cuma gününde de okunabilir. Okuma vakti, Perşembe günü güneşin batışından itibaren başlar Cuma günü güneşin batışına kadar devam eder.

İmam Şafii’nin söylediği gibi hem Cuma günü hem de gecesinde okumak menduptur. (Feydulkadir 6/198)
 
أ Çevrimdışı

أهل الحديث

İslam-tr Sakini
İslam-TR Üyesi
Ebu Said el Hudri şöyle dedi: “Her kim Cuma gecesinde Kehf suresini okursa, kendisiyle Ka’be arasında ona bir nur parlar” (Darimî 3407, Elbani sahih demiştir)

“Her kim Cuma gününde Kehf suresini okursa, iki Cuma arasında ona bir nur parlar” (el Hakim 2/399, Beyhaki 3/249, İbn Hacer Hasen dedi, Feydulkadir 6/198, Elbani sahih demiştir)

Kehf suresi, Cuma gecesi okunduğu gibi Cuma gününde de okunabilir. Okuma vakti, Perşembe günü güneşin batışından itibaren başlar Cuma günü güneşin batışına kadar devam eder.

İmam Şafii’nin söylediği gibi hem Cuma günü hem de gecesinde okumak menduptur. (Feydulkadir 6/198)
 
kâtib Çevrimdışı

kâtib

لَا إِلَٰهَ إِلَّا ٱللَّٰهُ
İslam-TR Üyesi
Rasulullah (ﷺ) şöyle buyurdu:

“Müslüman, müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, haksızlık yapmaz, onu düşmana teslim etmez. Müslüman kardeşinin ihtiyacını gideren kimsenin Allah da ihtiyacını giderir. Kim bir müslümandan bir sıkıntıyı giderirse, Allah Teâlâ o kimsenin kıyamet günündeki sıkıntılarından birini giderir. Kim bir müslümanın ayıp ve kusurunu örterse, Allah Teâlâ da o kimsenin ayıp ve kusurunu örter.”

[Buhârî, Müslim, Ebû Dâvûd, Tirmizi]
 
G Çevrimdışı

Genç55

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
"Abdullah b. Mes’ûd (radıyallahü anh)’den rivâyete göre, şöyle demiştir: Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den işittim şöyle diyordu: “Allah bizden herhangi bir şeyi işiten ve işittiği gibi de tebliğ edip başkalarına aktaran kişinin yüzünü Allah ak etsin. Çünkü tebliğ edilen kişi benden işiterek tebliğ edenden daha anlayışlı ve kavrayışlı olabilir.” (İbn Mâce, Mukaddime: 1)"
 
kâtib Çevrimdışı

kâtib

لَا إِلَٰهَ إِلَّا ٱللَّٰهُ
İslam-TR Üyesi
Ubeydullah bin Mihsan el-Ensari el-Hatmi radiyallahuanhu'dan rivayet edildiğine göre Allah Rasulü (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

"Sizden kim (canı, malı, ailesi) emniyet içinde, vücudu sağlık ve afiyette, günlük geçimi de yanında olduğu halde sabahlarsa, sanki dünyanın tamamı kendisine verilmiş gibidir." [Tirmizi]
 
Çevrimdışı

忍びの木ノ葉

Üyeliği İptal Edildi
Banned
وَعَنِ الْبَرَاءِ بْنِ عَازِبٍ قَالَ: خَرَجْنَا مَعَ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فِي جَنَازَة رَجُلٍ مِنَ الْأَنْصَارِ فَانْتَهَيْنَا إِلَى الْقَبْرِ وَلَمَّا يُلْحَدْ فَجَلَسَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ وَجَلَسْنَا حوله كَأَن على رؤوسنا الطَّيْرَ وَفِي يَدِهِ عُودٌ يَنْكُتُ بِهِ فِي الْأَرْضِ فَرَفَعَ رَأْسَهُ فَقَالَ: «اسْتَعِيذُوا بِاللَّهِ مِنْ عَذَابِ الْقَبْرِ» مَرَّتَيْنِ أَوْ ثَلَاثًا ثُمَّ قَالَ: " إِنَّ الْعَبْدَ الْمُؤْمِنَ إِذَا كَانَ فِي انْقِطَاعٍ مِنَ الدُّنْيَا وَإِقْبَالٍ مِنَ الْآخِرَةِ نَزَلَ إِلَيْهِ من السَّمَاء مَلَائِكَة بِيضُ الْوُجُوهِ كَأَنَّ وُجُوهَهُمُ الشَّمْسُ مَعَهُمْ كَفَنٌ مِنْ أَكْفَانِ الْجَنَّةِ وَحَنُوطٌ مِنْ حَنُوطِ الْجَنَّةِ حَتَّى يَجْلِسُوا مِنْهُ مَدَّ الْبَصَرِ ثُمَّ يَجِيءُ مَلَكُ الْمَوْتِ حَتَّى يَجْلِسَ عِنْدَ رَأْسِهِ فَيَقُولُ: أَيَّتُهَا النَّفْسُ الطَّيِّبَةُ اخْرُجِي إِلَى مَغْفِرَةٍ مِنَ الله ورضوان " قَالَ: «فَتَخْرُجُ تَسِيلُ كَمَا تَسِيلُ الْقَطْرَةُ مِنَ فِي السِّقَاءِ فَيَأْخُذُهَا فَإِذَا أَخَذَهَا لَمْ يَدَعُوهَا فِي يَدِهِ طَرْفَةَ عَيْنٍ حَتَّى يَأْخُذُوهَا فَيَجْعَلُوهَا فِي ذَلِكَ الْكَفَنِ وَفِي ذَلِكَ الْحَنُوطِ وَيَخْرُجُ مِنْهَا كَأَطْيَبِ نَفْحَةِ مِسْكٍ وُجِدَتْ عَلَى وَجْهِ الْأَرْضِ» قَالَ: " فَيَصْعَدُونَ بِهَا فَلَا يَمُرُّونَ - يَعْنِي بِهَا - عَلَى مَلَأٍ مِنَ الْمَلَائِكَةِ إِلَّا قَالُوا: مَا هَذِه الرّوح الطّيب فَيَقُولُونَ: فلَان بن فُلَانٍ بِأَحْسَنِ أَسْمَائِهِ الَّتِي كَانُوا يُسَمُّونَهُ بِهَا فِي الدُّنْيَا حَتَّى ينْتَهوا بهَا إِلَى سَمَاء الدُّنْيَا فيستفتحون لَهُ فَيفتح لَهُ فَيُشَيِّعُهُ مِنْ كُلِّ سَمَاءٍ مُقَرَّبُوهَا إِلَى السَّمَاءِ الَّتِي تَلِيهَا حَتَّى ينتهى بهَا إِلَى السَّمَاءِ السَّابِعَةِ - فَيَقُولُ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ: اكْتُبُوا كِتَابَ عَبْدِي فِي عِلِّيِّينَ وَأَعِيدُوهُ إِلَى الْأَرْضِ فَإِنِّي مِنْهَا خَلَقْتُهُمْ وَفِيهَا أُعِيدُهُمْ وَمِنْهَا أخرجهم تَارَة أُخْرَى قَالَ: " فتعاد روحه فيأتيه ملكان فَيُجْلِسَانِهِ فَيَقُولُونَ لَهُ: مَنْ رَبُّكَ؟ فَيَقُولُ: رَبِّيَ الله فَيَقُولُونَ لَهُ: مَا دِينُكَ؟ فَيَقُولُ: دِينِيَ الْإِسْلَامُ فَيَقُولَانِ لَهُ: مَا هَذَا الرَّجُلُ الَّذِي بُعِثَ فِيكُمْ؟ فَيَقُول: هُوَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَيَقُولَانِ لَهُ: وَمَا عِلْمُكَ؟ فَيَقُولُ: قَرَأْتُ كِتَابَ اللَّهِ فَآمَنْتُ بِهِ وَصَدَّقْتُ فَيُنَادِي مُنَادٍ مِنَ السَّمَاء أَن قد صدق فَأَفْرِشُوهُ مِنَ الْجَنَّةِ وَأَلْبِسُوهُ مِنَ الْجَنَّةِ وَافْتَحُوا لَهُ بَابًا إِلَى الْجَنَّةِ " قَالَ: «فَيَأْتِيهِ مِنْ رَوْحِهَا وَطِيبِهَا وَيُفْسَحُ لَهُ فِي قَبْرِهِ مَدَّ بَصَرِهِ» قَالَ: " وَيَأْتِيهِ رجل حسن الْوَجْه حسن الثِّيَاب طيب الرّيح فَيَقُولُ: أَبْشِرْ بِالَّذِي يَسُرُّكَ هَذَا يَوْمُكَ الَّذِي كُنْتَ تُوعَدُ فَيَقُولُ لَهُ: مَنْ أَنْتَ؟ فَوَجْهُكَ الْوَجْه يَجِيء بِالْخَيْرِ فَيَقُولُ: أَنَا عَمَلُكَ الصَّالِحُ فَيَقُولُ: رَبِّ أَقِمِ السَّاعَةَ رَبِّ أَقِمِ السَّاعَةَ حَتَّى أَرْجِعَ إِلَى أَهْلِي وَمَالِي ". قَالَ: " وَإِنَّ الْعَبْدَ الْكَافِرَ إِذَا كَانَ فِي انْقِطَاعٍ مِنَ الدُّنْيَا وَإِقْبَالٍ مِنَ الْآخِرَةِ نَزَلَ إِلَيْهِ مِنَ السَّمَاءِ مَلَائِكَةٌ سُودُ الْوُجُوهِ مَعَهُمُ الْمُسُوحُ فَيَجْلِسُونَ مِنْهُ مَدَّ الْبَصَرِ ثُمَّ يَجِيءُ مَلَكُ الْمَوْتِ حَتَّى يَجْلِسَ عِنْدَ رَأْسِهِ فَيَقُولُ: أَيَّتُهَا النَّفْسُ الْخَبِيثَةُ اخْرُجِي إِلَى سَخَطٍ مِنَ اللَّهِ " قَالَ: " فَتُفَرَّقُ فِي جسده فينتزعها كَمَا ينتزع السفود من الصُّوف المبلول فَيَأْخُذُهَا فَإِذَا أَخَذَهَا لَمْ يَدَعُوهَا فِي يَدِهِ طَرْفَةَ عَيْنٍ حَتَّى يَجْعَلُوهَا فِي تِلْكَ الْمُسُوحِ وَيخرج مِنْهَا كَأَنْتَنِ رِيحِ جِيفَةٍ وُجِدَتْ عَلَى وَجْهِ الْأَرْضِ فَيَصْعَدُونَ بِهَا فَلَا يَمُرُّونَ بِهَا عَلَى مَلَأٍ مِنَ الْمَلَائِكَةِ إِلَّا قَالُوا: مَا هَذَا الرّوح الْخَبيث؟ فَيَقُولُونَ: فلَان بن فُلَانٍ - بِأَقْبَحِ أَسْمَائِهِ الَّتِي كَانَ يُسَمَّى بِهَا فِي الدُّنْيَا - حَتَّى يَنْتَهِي بهَا إِلَى السَّمَاءِ الدُّنْيَا فَيُسْتَفْتَحُ لَهُ فَلَا يُفْتَحُ لَهُ " ثُمَّ قَرَأَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ (لَا تُفَتَّحُ لَهُمْ أَبْوَابُ السَّمَاءِ وَلَا يَدْخُلُونَ الْجَنَّةَ حَتَّى يَلِجَ الْجَمَلُ فِي سم الْخياط) فَيَقُولُ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ: اكْتُبُوا كِتَابَهُ فِي سِجِّين فِي الأَرْض السُّفْلى فتطرح روحه طرحا ثُمَّ قَرَأَ: (وَمَنْ يُشْرِكْ بِاللَّهِ فَكَأَنَّمَا خَرَّ مِنَ السَّمَاءِ فَتَخْطَفُهُ الطَّيْرُ أَوْ تَهْوِي بِهِ الرّيح فِي مَكَان سحيق) فَتُعَادُ رُوحُهُ فِي جَسَدِهِ وَيَأْتِيهِ مَلَكَانِ فَيُجْلِسَانِهِ فَيَقُولَانِ لَهُ: مَنْ رَبُّكَ: فَيَقُولُ: هَاهْ هَاهْ لَا أَدْرِي فَيَقُولَانِ لَهُ: مَا دِينُكَ؟ فَيَقُولُ: هَاهْ هَاهْ لَا أَدْرِي فَيَقُولَانِ لَهُ: مَا هَذَا الرَّجُلُ الَّذِي بُعِثَ فِيكُمْ؟ فَيَقُولُ: هَاهْ هَاهْ لَا أَدْرِي فَيُنَادِي مُنَادٍ مِنَ السَّمَاءِ أَن كذب عَبدِي فأفرشوا لَهُ مِنَ النَّارِ وَافْتَحُوا لَهُ بَابًا إِلَى النَّارِ فَيَأْتِيهِ حَرُّهَا وَسَمُومُهَا وَيُضَيَّقُ عَلَيْهِ قَبْرُهُ حَتَّى تَخْتَلِفَ فِيهِ أَضْلَاعُهُ وَيَأْتِيهِ رَجُلٌ قَبِيحُ الْوَجْهِ قَبِيحُ الثِّيَابِ مُنْتِنُ الرِّيحِ فَيَقُولُ أَبْشِرْ بِالَّذِي يسوؤك هَذَا يَوْمُكَ الَّذِي كُنْتَ تُوعَدُ فَيَقُولُ: مَنْ أَنْتَ؟ فَوَجْهُكَ الْوَجْهُ يَجِيءُ بِالشَّرِّ فَيَقُولُ: أَنَا عَمَلُكَ الْخَبِيثُ فَيَقُولُ: رَبِّ لَا تُقِمِ السَّاعَةَ وَفِي رِوَايَة نَحوه وَزَاد فِيهِ: إِذَا خَرَجَ رُوحُهُ صَلَّى عَلَيْهِ كُلُّ مَلَكٍ بَيْنَ السَّمَاءِ وَالْأَرْضِ وَكُلُّ مَلَكٍ فِي السَّمَاءِ وَفُتِحَتْ لَهُ أَبْوَابُ السَّمَاءِ لَيْسَ مِنْ أَهْلِ بَابٍ إِلَّا وَهُمْ يَدْعُونَ اللَّهَ أَنْ يُعْرَجَ بِرُوحِهِ مِنْ قِبَلِهِمْ. وَتُنْزَعُ نَفْسُهُ يَعْنِي الْكَافِرَ مَعَ الْعُرُوقِ فَيَلْعَنُهُ كُلُّ مَلَكٍ بَيْنَ السَّمَاءِ وَالْأَرْضِ وَكُلُّ مَلَكٍ فِي السَّمَاءِ وَتُغْلَقُ أَبْوَابُ السَّمَاءِ لَيْسَ مِنْ أَهْلِ بَابٍ إِلَّا وَهُمْ يَدْعُونَ اللَّهَ أَنْ لَا يُعْرِجَ رُوحَهُ مِنْ قبلهم ". رَوَاهُ أَحْمد




El-Bera' bin 'Azib (radıyallahu anh) tarafından rivayet edilmiştir: "Peygamber (s.a.v.) ile birlikte Ensar'dan bir adamın cenazesi için yola çıktık. Kabre vardığımızda ve cenaze kabre konulduğunda, Peygamber (s.a.v.) oturdu ve biz de sanki başımızın üzerinde kuşlar varmış gibi onun etrafında oturduk. Elinde bir sopa vardı ve onunla yeri dürtüyordu. Sonra başını kaldırdı ve 'Kabir azabından Allah'a sığının' dedi. Bunu iki ya da üç kez tekrarladı. Sonra şöyle buyurdu: 'Mümin kul dünyadan ayrılıp ahirete gireceği zaman, sanki yüzleri güneş gibi beyaz yüzlü melekler onun üzerine iner. Yanlarında cennet elbiselerinden bir kefen ve cennet kokularından bir koku getirirler. Ondan gözünün görebileceği kadar uzakta otururlar. Sonra ölüm meleği gelip başucuna oturur ve "Ey iyi nefis, Allah'ın mağfiretine ve rızasına çık!" der. Ruh, su kabından akan su gibi kolayca dışarı akar. Ölüm meleği onu aldığında, diğer melekler onu bir an bile onun elinde bırakmazlar. Onu alırlar ve o kefenin içine koyarlar ve güzel kokular sürerler. Ruh, yeryüzünde bulunan en tatlı misk kokusu gibi bir koku yayar. Onunla birlikte yükselirler ve hiçbir melek topluluğunun yanından geçmezler ama "Bu iyi ruh kimdir?" diye sorarlar. "Falancanın oğlu," diye cevap verirler, bu dünyada bilindiği en iyi isimleri kullanarak. Onu en aşağı cennete götürürler ve Yüce ve Kudretli olan Allah şöyle buyurur: "Kulumun kitabını 'İlliyun'a (en yüksek kayıt) kaydedin ve onu yeryüzüne geri götürün. Ben onları ondan yarattım, yine ona döndüreceğim ve yine ondan çıkaracağım." Böylece ruhu bedenine geri döndürülür ve iki melek ona gelir, onu oturtur ve ona "Rabbin kim?" diye sorar. O da "Rabbim Allah'tır" diye cevap verir. Ona "Dinin nedir?" diye sorarlar. "Benim dinim İslam'dır" diye cevap verir. Ona, "Aranızda gönderilen bu adam kimdir?" diye sorarlar. "O, Allah'ın Resûlüdür (Allah'ın selamı onun üzerine olsun)" diye cevap verir. "Sen ne yaptın?" diye sorarlar. "Allah'ın kitabını okudum ve ona inandım" diye cevap verir. Bunun üzerine göklerden bir çağırıcı şöyle seslenir: "Kulum doğru söyledi; öyleyse onun için cennetten bir halı yay, ona cennetten bir kapı aç ve ona cennetten elbiseler giydir. Sonra da ona cennetten döşemeler hazırlayın; çünkü ölü, ailesinin yanından ayrılırken çarıklarının hışırtısını işitir." Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Sonra ruhu ona geri verilir ve geri dönerken ailesinin ayak seslerini işitir."
Kaynak: İmam Ahmed nakletmiştir.
 
أ Çevrimdışı

أهل الحديث

İslam-tr Sakini
İslam-TR Üyesi
Abdullah İbn-i Utbe (radıyallahu anh) Ömer radiyallahu anh’ın şöyle dediğini duymuştur:
“Rasûlullah (sallallâhu aleyhi ve sellem) döneminde insanlar vahye göre değerlendirilirlerdi. Şimdi ise vahy kesilmiştir. Şu anda bizler sizleri ancak bize görünen amelleriniz ile yargılayabiliriz. Kim bize iyi şeyler gösterirse onu güvenilir kabul eder ve onu (kendimize) yakınlaştırırız. Onun niyetini bilmek bizim işimiz değildir. Niyeti konusunda onu hesaba çekecek olan yalnız Allah’tır. Her kimde bize bir kötülük gösterirse, niyetinin iyi olduğunu söylese dahi ona güvenmez ve inanmayız.”

Buharî, Kitabu’ş-Şehadât, hadis no: 2641.
 
kâtib Çevrimdışı

kâtib

لَا إِلَٰهَ إِلَّا ٱللَّٰهُ
İslam-TR Üyesi
Rasulullah (sallallahualeyhivesellem) şöyle buyurdu:

"Kıyamet günü bana insanların en yakını, bana en çok salâvat okuyandır."

Yine Tirmizî'de Hz. Ali (ra)'den
kaydedilen bir rivâyette şöyle denir: "Rasulullah (sav) buyurdular ki:

"Gerçek cimri, yanında zikrim geçtiği halde bana salâvat okumayandır." [Tirmizî, Salât 357, (484), Da'avat 110, (3540)]
 
مكنون Çevrimdışı

مكنون

İslam-tr Sakini
İslam-TR Üyesi

Müslümân. Dilinden Ve Elinden Müslümânların Selâmette Kaldığı Kimsedir Bâbı​


3- ....... Bize Şu'be (160), Abdullah ibn Ebî's-Sefer'den ve İsmâîl ibn Ebî Hâlid(145)'den, onlar da Şa'bî'den, o da Abdullah ibn Amr(R)'dan tahdîs etti. Peygamber (S) şöyle buyurmuştur: "Müslüman dilinden, elinden müslümânların selâmette kaldığı kimsedir. Muhacir de Allah'ın nehy ettiğini terk edendir".

Ebû Abdillah el-Buhârî şöyle dedi: Ve Ebû Muâviye (194) dedi ki: Bize Dâvûd ibn Ebî Hind (139) Âmir eş-Şa'bî'den tahdîs etti. Şa'bî: Ben Abdullah ibn Amr'dan işittim; o da Peygamber'den dedi.

Ve keza Abdu'1-A'lâ (189) Dâvûd'dan; o da Âmir'den, o da Abdullah ibn Amr'dan, o da Peygamber'den söyledi .
 
مكنون Çevrimdışı

مكنون

İslam-tr Sakini
İslam-TR Üyesi

Dînini Tertemiz Yapmak İsteyen Kimsenin Fazileti Babı​



45-.......Âmir dedi ki: Ben Nu'mân ibn Beşîr(64-R)'den şöyle derken işittim: Ben Rasûlullah(S)'dan şöyle buyururken işittim: "Halâl belli, haram da bellidir. İkisi arasında (halâl mı, haram mı belli olmayan bir takım) şübheli şeyler vardır ki, çok kimseler bunları bilmezler. Her kim şübheli şeylerden sakınırsa, ırzını da, dînini de tertemiz tutmuş olur. Her kim şübheli şeylere dalarsa, (içine girmek yasak olan) koruluk etrafında davarlarını otlatan bir çoban gibi, çok sürmez içeriye dalabilir. Haberiniz olsun, her devlet başkanının kendine mahsûs bir koruluğu olur. Gözünüzü açın; Allah'ın yeryüzündeki koruluğu da haram ettiği şeylerdir. Haberiniz olsun ki, bedenin içinde bir lokmacık et parçası vardır ki iyi olursa bütün beden iyi olur; bozuk olursa bütün beden bozulur. İşte o(et parçası)kalbdir" (sahih-i buhari)
 
مكنون Çevrimdışı

مكنون

İslam-tr Sakini
İslam-TR Üyesi

Bâb: İnsan Ana-Babasına Sövmemelidir​



4-.......Abdullah ibn Amr (R) şöyle demiştir: Rasûlullah (S):

— "Büyük günâhların en büyüğünden birisi, kişinin anasına babasına la'net etmesidir" buyurdu.

Kendisine orada bulunanlar tarafından:

— Yâ Rasûlallah! İnsan anasına babasına nasıl la'net eder? denildi.

Rasûlullah:

— "O kimse birisinin babasına söver, o da karşılık olarak onun babasına söver; yine o kişi birisinin anasına söver, o da karşılık olarak onun anasına söver" buyurdu.

(Sahih-i Buhari)
 
مكنون Çevrimdışı

مكنون

İslam-tr Sakini
İslam-TR Üyesi
Enes radıyallahu anh şöyle dedi:
Ben Resûlullah’ın ellerinden daha yumuşak ne bir atlasa ne de bir ipeğe dokundum.

Resûlullah’ın kokusundan daha hoş bir râyiha koklamadım.

Resûlullah’a tam on yıl hizmet ettim. Bana bir defa bile “öf!” demedi. Yaptığım bir şeyden dolayı “Niye böyle yaptın?”, demediği gibi, yapmadığım bir şey sebebiyle “Şöyle yapsan olmaz mıydı?” da demedi.

(Buhârî, Savm 53, Menâkıb 23; Müslim, Fezâil 82)
 
مكنون Çevrimdışı

مكنون

İslam-tr Sakini
İslam-TR Üyesi
Ebû Hureyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

"Kim ilim tahsil etmek için bir yola girerse, Allah o kişiye cennetin yolunu kolaylaştırır."

Müslim, Zikr 39. Ayrıca bk. Buhârî, İlim 10; Ebû Dâvûd, İlim 1; Tirmizî, Kur'ân 10, İlim 19; İbni Mâce, Mukaddime 17

"قال رسُول اللَّه ﷺ :"من سلك طريقا يلتمس فيه علما، سهل الله له به طريقا إلى الجنة
 
مكنون Çevrimdışı

مكنون

İslam-tr Sakini
İslam-TR Üyesi
Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

"لاَ يُلْدَغُ الْمُؤْمِنُ، مِنْ جُحْرٍ وَاحِدٍ، مَرَّتَيْنِ"

“Mü’min, bir delikten iki kere sokulmaz!”

Müslim 2998/63
 
Tevbe Çevrimdışı

Tevbe

Nasihatçı Olarak Ölüm Yeter...
İslam-TR Üyesi
Seleme b. Nufeyl'den (r.anh) şöyle rivayet edilmiştir. Der ki:
Ben Rasulullah (s.a.v.) ile otururken bir adam girip şöyle dedi: _ Ey Allah'ın Rasulu! Atlar salıverilmiş ve silah bırakılmış. Bazıları savaşın artık olmayacağını, savaşın bittiğini iddia ediyorlar."
Rasulullah (s.a.v.) dedi ki: Yalan söylüyorlar. İşte şimdi savaş zamanı geldi. Ummetim bir grup Allah yolunda cihad etmeye devam edecektir. Muhalif olanlar, onlara zarar vermez. Allah onlarla bir kavmin kalblerini kaydırır ki, onlarla onları rızıklandırsın. Kıyamet kopuncaya kadar savaşırlar. İyilik daha atların kaküllerine Kıyamet gününe, cihad bitinceye ve Yecuc ve Mecuc çıkıncaya dek bağlıdır.
(Nesai rivayet etmiş. Nesai benzerleriyle hasen bir isnad ile rivayet etmiş. Kitabu'l-Hayl -Atlar- : 1, Ahmed: 4/104)
İbn Hibban Cubeyr b. Nefir, Nevvas b. Seman tarikiyle rivayet etmiş. Der ki; Rasulullah'a bir fetih nasip oldu. Ona varıp dedim ki: Ey Allah'ın Rasulü! Atlar salıverildi... hadisi. Nesai'nin rivayetine benzer bir şekilde rivayet etmiş. Mevarid'uz-Zeman, el-Cihad Babu devami'I-Cihad sf: 389-90. Bu rivayetle Seleme'nin rivayetinde geçen mubhem adamın Nevvas olduğunu da öğrendik. Konudaki hadise Cabir'in rivayeti de şahidlik etmektedir. Ummetimden bir grup kıyamete dek hak üzere savaşacaktır
. (Muslim, İmare: 53)
 
kâtib Çevrimdışı

kâtib

لَا إِلَٰهَ إِلَّا ٱللَّٰهُ
İslam-TR Üyesi
Allah Rasulu (sallallahu aleyhi ve sellem) dedi ki:

"Garibler, akrabalarından, topluluklarından müslüman olmak için ayrılıp uzaklaşanlardır."

[İbn Mace/3988]
 
Üst Ana Sayfa Alt