Hatam varsa düzeltin ama benim bu ihtilaftan anladığım; te'vil ile demokrasi'yi amaç değil araç edinen (şeriatı getirmek için tedrici yöntemi benimseyen) veya te'vil ile demokrasi lafzını hakikatinden farklı manalarda kullanan islami grupların muayyen şahıslarına nasıl hüküm verileceği konusunda farklı yaklaşımlar var, bu taifelerde bulunan şahısları genel olarak te'vil ehli müslüman kabul eden ve onları tekfir etmekte acele etmeyen, tekfir edilecekse de her şahsın ayrı ayrı araştırılması gerektiği ve varsa mazereti, o kişiye hüccetin hakkıyla ikame edilmesi gerektiği görüşünde olan ulemaya göre bu ordularda bulunan kişilerde asıl olan te'vil ehli müslüman olduklarıdır aksi ispat edilene kadar. Diğer görüşte olanlar ise buna zıt bir görüştedir, bu taifeler küfür taifeleridir, şahısları da (zahiren) kafirdir aksi ispat edilir, te'vil ehli müslüman oldukları tespit edilirse ancak böyle şahıslar tekfir edilmez görüşündedirler. Yani bu taifelerin içinde bulunup bu küfürlere bulaşan şahıslara ilk başta nasıl hüküm verileceği konusunda farklı görüşler var. Bu yüzden ÖSO, Ahrar ve Hamas gibi islam davası iddiasında olan gruplar, gördüğüm kadarıyla ulemanın çogu tarafından tekfir edilmez hatta bu grupların önemli liderlerini övdüklerini, onlara rahmet okuduklarını ve onları şehid ilan ettiklerini de duyuyoruz çünkü bu ordularda bulunanlarda asıl olan kafir oldukları değil, asıl olan te'vil ehli müslüman oldukları görüşündeler (Allahu Alem), diğer görüşte olanlara göre ise bu ordular ve şahıslar tekfir edilirler ve bu ordularda asıl olan te'vil ehli müslüman oldukları değil, kafir olduklarıdır aksi ispat edilene kadar, bu yüzden bu görüştekiler bu kişilere rahmet de okumazlar, bu kişileri şehid de kabul etmezler. İki yaklaşıma göre bu gruplar mutlak tekfir ediliyor (itikad, söz veya amel küfre nispet ediliyor) ama muayyen hükümde ve zahiri hükümde zannı galibin hangi yönde olduğu konusunda ihtilaf ediyorlar. Allahu alem.