Allahu Teâla’nın kitabında kendisi ile nikâh akdinin yapılmasını haram kıldığı biri ile nikâh akdi yapmaktır. Yüce Allah şöyle buyuruyor: "(Ey iman edenler!) Babalarınızın evlendiği hanımlarla sakın evlenmeyin (bu, haram kılınmış bir ameldir).” (Nisa: 22) bu hadisteki meselede zifafa girmelerinden ötürü değil kendisine haram kılınan ve dinde zaruri olarak bilinen büyük günahlardan olan anne ile evlenmeyi nikah kıyarak meşruulaştırmasından dolayı mürtedliği söz konusudur. ve bu haramı helal saymaktır. helali haram saymak ise büyük küfürdür dinden çıkartır. bu meselede kısaca şöyle bir durum vardır.
1. si haramı helal saymak
2. si zina haramını işlemek.
2. si büyük günah iken birincisi dinden çıkartan küfürdür. ve bu meselede kendisi hakkında mürted hükmü veren kişi resulullah s.a.v. dir. dolayısıyla o kişi bunun haram olduğunu bilmesine rağmen nikahı kıyan bir kişidir.bu yüzden mürtede karşı uygulanacak olan had uygulanmıştır. yani hakim hükmetmiştir o yüzden hiç kimse kalkıpta o mesele ile ilgili engelleri yahut şlartları dile getiremez. çünkü eğer bir hakim bir meselede hükmetmiş ise zaten bunu yapmış demektir.
fıkıh kitaplarında mürtedler babında bu mesele meşhurdur. alimler bu meseleyi nas ile haram olanı helalleştirmke diye görmüş yukarıda zikrettiğim ayete muhalefet olarak almışlardır bundan dolayı irtidad söz konusudr.
İbn Kesir, tabiinden olan Ata’dan nakil yaparak ayeti açıklıyor. Ayette “öldürülür ve malı ganimet olarak” alınır geçmiyor ama İbn Kesir ayeti açıklarken hüküm bildiriyor ve akabinde o hükme delalet eden üvey annesiyle nikâh akdi yapan kişinin rivayetini naklediyor. Kendisine ebediyyen haram olan kişiyle nikâh akdi yapan kişinin bu ameli, haramı helal saymaktır ve böyle bir kimse hükmü bildiği halde bunu yaparsa, haramı helal saymaktan dolayı küfre girer. İşte bu apaçık haramı helalleştirmektir.
İmam Ahmed’in oğlu Abdullah’ın rivayet ettiği Mesaili İmam Ahmed kitabının c.1 s. 351, 352’de, Bir Kişinin Mahremiyle Evlenmesinin Hükmü başlığında şöyle geçmektedir:
Babama, bir adam mahremiyle, mahremi olduğunu bildiği halde evleniyor, hükmü nedir diye sordum, şöyle dedi: Eğer ki mahremi olduğunu bildiği halde onunla evlenmişse boynu vurulur ve malı beytülmale alınır. Eğer ki mahremi olduğunu bilmiyorsa ayrılırlar. İmam Ahmed kadına verilen mehrin ondan alınmamasını iyi görüyor gibiydi. Kadına verilen mehir ya da hediyeler geri alınmaz. Babama: Bera hadisinde geçen babasının hanımını nikâhlayan adamı sordum. Şöyle dedi: Bu kişi o kadının babasının hanımı olduğunu biliyordu ve onunla evlenip zifafa girdi. Bu ise ancak bilerek olur.
guradada görüleceği gibi mesele bu amelin mahrem ile evlilik olduğunu bilen bir kişi hakkındadır bile bile bunu yapan bir kişi olması hasebiyle haramı helal kıldığı için mürted hükmü almıştır. bile bile yapılması seriatte özürlerin hepsini def eden bir kaidedir. bile bile ibaresi fıkıhta o yüzden en önemli meseleerden biridir.
eğer bir kişi annesiyle nikahlanmış olsa ve bunun haram olduğunu bilmiyorsa ozaman o kişi haram işlemiş kabul edilir. ama bile bile nikah kıyarsa haramı helal kılmış demektir. eğer denirseki bir kişi bile bile içki içse o halde odamı kafir olacaktır elbette hayır. ama içki içen kişi bunu Allah adına yaparsa yahut bunu Allah bana helal kıldı derse ozaman kafir olacaktır.
buıradaki nikah akdinide ulema haram olan birşeyi helal saymak olarak aldığından dolayı zaten mahremle nikahlanmayı o yüzden helal saymış kabul etmektedir.
1295: Babama, babasının hanımı ile evlenip Rasulullah’ın öldürülmesini ve malının alınmasını emrettiği kişi ile ilgili hadisin manası hakkında sordum. Babam şöyle dedi: "Allah en doğrusunu bilir. Bu kişinin bu ameli, haramı helalleştirmektir. Rasulullah bu sebeple öldürülmesini ve malının alınmasını emretti. Babam şöyle dedi: Aynı şekilde mürtede de ailesi mirasçı olamaz. Çünkü Rasulullah şöyle buyuruyor: "Müslüman kâfire mirasçı olamaz." (Abdullah ibn Ahmed: Mesaili İmam Ahmed c.1 s. 351, 352)
Allah en doğrusunu bilir