Hayvanlar Hem Akıl Hem Ruh Sahibidirler!
حَتَّى إِذَا أَتَوْا عَلَى وَادِي النَّمْلِ قَالَتْ نَمْلَةٌ يَا أَيُّهَا النَّمْلُ ادْخُلُوا مَسَاكِنَكُمْ لَا يَحْطِمَنَّكُمْ سُلَيْمَانُ وَجُنُودُهُ وَهُمْ لَا يَشْعُرُونَ"Sonunda, karıncaların bulunduğu vadiye geldiklerinde bir dişi (kraliçe) karınca: 'Ey karıncalar! Yuvalarınıza girin, Suleyman'ın ordusu farkına varmadan sizi ezmesin' dedi." (Neml 18)
وَتَفَقَّدَ الطَّيْرَ فَقَالَ مَا لِيَ لَا أَرَى الْهُدْهُدَ أَمْ كَانَ مِنَ الْغَائِبِينَ
لَأُعَذِّبَنَّهُ عَذَابًا شَدِيدًا أَوْ لَأَذْبَحَنَّهُ أَوْ لَيَأْتِيَنِّي بِسُلْطَانٍ مُّبِينٍ
فَمَكَثَ غَيْرَ بَعِيدٍ فَقَالَ أَحَطتُ بِمَا لَمْ تُحِطْ بِهِ وَجِئْتُكَ مِن سَبَإٍ بِنَبَإٍ يَقِينٍ
إِنِّي وَجَدتُّ امْرَأَةً تَمْلِكُهُمْ وَأُوتِيَتْ مِن كُلِّ شَيْءٍ وَلَهَا عَرْشٌ عَظِيمٌ
وَجَدتُّهَا وَقَوْمَهَا يَسْجُدُونَ لِلشَّمْسِ مِن دُونِ اللَّهِ وَزَيَّنَ لَهُمُ الشَّيْطَانُ أَعْمَالَهُمْ فَصَدَّهُمْ عَنِ السَّبِيلِ فَهُمْ لَا يَهْتَدُونَ
أَلَّا يَسْجُدُوا لِلَّهِ الَّذِي يُخْرِجُ الْخَبْءَ فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَيَعْلَمُ مَا تُخْفُونَ وَمَا تُعْلِنُونَ
اللَّهُ لَا إِلَهَ إِلَّا هُوَ رَبُّ الْعَرْشِ الْعَظِيمِ
قَالَ سَنَنظُرُ أَصَدَقْتَ أَمْ كُنتَ مِنَ الْكَاذِبِينَ
اذْهَب بِّكِتَابِي هَذَا فَأَلْقِهْ إِلَيْهِمْ ثُمَّ تَوَلَّ عَنْهُمْ فَانظُرْ مَاذَا يَرْجِعُونَ
قَالَتْ يَا أَيُّهَا المَلَأُ إِنِّي أُلْقِيَ إِلَيَّ كِتَابٌ كَرِيمٌ"(Suleyman) Kuşları gözden geçirdikten sonra şöyle dedi: «Hudhud'u niçin göremiyorum? Yoksa kayıplara mı karıştı?" (20) - "Ya bana (mazeretini gösteren) apaçık bir delil getirecek, ya da onu şiddetli bir azaba uğratacağım, yahut boğazlıyacağım!” (21) - Çok geçmeden (Hudhud) gelip: «Ben, dedi, senin bilmediğin bir şeyi öğrendim. Sebe'den sana çok doğru (ve önemli) bir haber getirdim.
(22) - Çünkü ben, orada onlara hükümdarlık eden, kendisine herşey verilmiş, yüce bir tahtı olan bir kadın buldum. (23) - "Onun ve kavminin, Allah'ı bırakıp güneşe secde ettiklerini gördüm. Şeytan, kendilerine yaptıklarını süslü göstermiş de onları doğru yoldan alıkoymuş. Bunun için hidayete giremiyorlar" (24) - (Suleyman Hudhud'e) dedi ki: "Doğru mu söyledin, yoksa yalancılardan mısın, bakacağız." (27) - "Şu mektubumu götür, onu kendilerine ver, sonra onlardan biraz çekil de, ne sonuca varacaklarına bak." (28)- (Suleyman'ın mektubunu alan Sebe melikesi) "Beyler, ulular! Bana çok önemli bir mektub bırakıldı" dedi. (Neml Suresi 29)
أَلَمْ تَرَ أَنَّ اللَّهَ يَسْجُدُ لَهُ مَن فِي السَّمَاوَاتِ وَمَن فِي الْأَرْضِ وَالشَّمْسُ وَالْقَمَرُ وَالنُّجُومُ وَالْجِبَالُ وَالشَّجَرُ وَالدَّوَابُّ وَكَثِيرٌ مِّنَ النَّاسِ وَكَثِيرٌ حَقَّ عَلَيْهِ الْعَذَابُ وَمَن يُهِنِ اللَّهُ فَمَا لَهُ مِن مُّكْرِمٍ إِنَّ اللَّهَ يَفْعَلُ مَا يَشَاءGörmedin mi, göklerdeki kimseler, yerdeki kimseler, güneş, ay ve yıldızlar, dağlar, ağaçlar, bütün hayvanlar ve insanlardan birçoğu hep Allah'a secde ediyor. Bir çoğunun üzerine de azab hak olmuştur. Allah kimi hor ve hakir kılarsa artık ona ikram edecek yoktur. Şubhesiz Allah dilediği şeyi yapar. (Hacc 18)
وَأَوْحَىٰ رَبُّكَ إِلَى النَّحْلِ أَنِ اتَّخِذِي مِنَ الْجِبَالِ بُيُوتًا وَمِنَ الشَّجَرِ وَمِمَّا يَعْرِشُونَSenin Rabbin bal arısına şöyle vahyetti: Dağlardan, ağaçlardan ve insanların kuracakları kovanlardan kendine evler edin. (Nahl 68)
"Sana, kendilerine neyin helal kılındığını soruyorlar. De ki: "Size iyi ve temiz şeyler helal kılındı." Allah'ın size öğrettiğinden öğreterek yetiştirdiğiniz avcı hayvanların sizin için tuttuklarını yiyin ve üzerine Allah'ın adını anın (besmele çekin), Allah'tan korkun. Muhakkak Allah, hesabı çabuk görendir." (Maide 4)
Abdullah bin Ömer, Ebu Hurayra ve İmam Mucahid'in bu ayetin tefsirlerine göre, Cenabı Hak mahşer gününde hayvanları alıp ödeştirecek, sonra da onlara, "Toprak olun." buyuracak, sonunda onların hepsinin bedenleri toprak olacak, ruhları ise bakı kalacaktır. Hayvanların cehennem azabından kurtulmalarına gıbta ile bakan kafirler, kendilerinin de toprak olmalarını arzu edeceklerdir.
Rasulullah (s.a.v.) buyurdu ki :
“Her hak sahibine hakkını vereceksiniz. Hatta boynuzsuz koyunun boynuzlu koyundan kısas sûretiyle hakkı alınacaktır.”
(Muslim, Birr 15, 60; Tirmizî, Kıyâmet, 2; R. Salihin, 204; Elmalılı Hamdi Yazır. Hak Dini Kur'an Dili, 8:5599)
Ebu Hurayra (r.anh) diyor ki: "Allah, kıyamet gününde hayvanları, kuşları ve bütün yaratıkları bir araya toplayacaktır. O gün Allanın adaleti öyle bir dereceye ulaşacaktır ki, boynuzsuz hayvanların hakkını boynuzlu olanlardan alacak ve buyuracaktır ki: "Hepiniz toprak olun."
İşte bu nedenle kafir olan insan "Keşke ben de toprak olsaydım" diyecektir.
Rasulullah (s.a.v.) efendimiz buyuruyor ki: "Sizler, kıyamet gününde hakları ki, mutlaka sahiblerine vereceksiniz. Öyle ki boynuzsuz koyunun, kendisini boynuzlayan boynuzlu koyundan hakkı alınacaktır."
(Ahmed b. Hanhel, Musned, c. 2, sf: 235, 301)
"Nefsim elinde olan Allah'a yemin olsun ki, kıyamet gününde herşey birbirinden şikâyetçi olacaktır. Öyle ki, iki koyun dahi birbirlerini boynuzlamaktan şikayet edeceklerdir."
(Ahmed b. Hanbel, Musned c. 2, sf: 390, c. 3, sf: 29)
"Ebu Zer (r.anh) diyor ki:
"Rasulullah (s.a.v.), birbirleriyle boynuzlaşan iki koyun gördü ve bana "Ey Eba Zer, bunların niçin boynuzlaştıklarını biliyor musun?" dedi,
"Hayır" dedim.
Rasulullah (s.a.v.) "Fakat Allah biliyor ve aralannda hüküm verecektir." buyurdu.
(Ahmed b. Hanbel, Musned c. 5, sf: 162)
Nitekim hayvanların ruhları bâki kalacağını ve Suleyman Aleyhisselamın Hudhud'u ve Karıncası, Salih Aleyhisselamın devesi, Ashab-ı Kehf’in köpeği gibi (Alûsî, Ruhu’l-Beyân, 5/226; Kurtubî, 1/372) bazı özel hayvanların hem ruhu, hem cesediyle baki aleme gideceği ve herbir hayvan nevinin arasıra istimâl için birtek cesedi bulunacağı, rivâyetlerden anlaşılmakla beraber; hikmet, hakikat, rahmet ve rububiyet öyle iktiza ederler.
Allah (c.c.) hayvanları, İns ve cin gibi teklifle mukellef kılmamıştır. İnsanlarda ayrıca aklın dışında şuur da verilmiştir. Hayvanları yaratmasındaki asli hikmet kulluk da değildir. Buna rağmen yerde ve gökte bulunanlar (hayvanlar dahil) bütün mahlukat kendi hal ve lisaniyla secde/zikr ederler.
Hayvanlarıda cuz’i irade de vardır. Fakat teklifi iktiza edecek kadar değildir. Yani insanların taşıdığı “ibadet ve Allah’a itaat hususunda isterse yapar istemezse yapmaz” iradesi cinsinden değildir.
Şeriat kanunlarını ikiye ayırmak mümkündür. Bunlardan biri şeri kanunlardır. Bunlardan insanlar sorumludur.
Diğeri ise fıtri kanunlardır. Yer çekimi kanunu, ateşin yakma kanunu gibi. Kendini boşluğa bırakan yere düşer ve acıyla peşinen cezasını çeker.
Yaratılışından gelen bir his ile onlara bildirilmiştir. Nasıl ki bir kuş yaşamının gereklerini ilham ile öğrenir. Onun gibi yaşamında yapması gerekli şeyler de fıtri olarak ilhamen bildirilir.
Allah (c.c.) hayvanları yaratmasındaki hikmetlerden biri de kullarına hizmet (bedeni, rızk vs) etmeleridir .
"Hayvanlarda da sizin için elbette ibretler vardır. Onların karınlarındakilerden size içiririz. Onlarda sizin için birtakım faydalar daha vardır; ayrıca etlerini yersiniz." (Mu'minun 21)
"Hayvanları da O yarattı. Onlarda sizi ısıtacak şeyler ve birçok faydalar vardır. Ve siz onlardan bir kısmını da yersiniz"
"Bu hayvanlar, ancak güçlükle varabileceğiniz bir memlekete yüklerinizi taşır. Rabbiniz, şubhesiz çok şefkatlidir, çok merhametlidir." (Nahl 6-7)
İlim adamlarına göre bütün hayvanların kavrayışları ve akılları vardır. Bunda görüş ayrılığı yoktur.
İmam Şafiî de: "Güvercin kuşların en akıllılarıdır" demiştir.
İbn Atiyye dedi ki; Karınca da uyanık, güçlü, koku alma duyusu son derece kuvvetli, bir takım şeyleri saklayan, yuvalar yapan, yeşermesin diye taneyi iki parçaya, kişnişi dördü bölen bir hayvandır. Çünkü kişniş iki parçaya bölündü mü yeşerir. Bir yıl boyunca topladıklarının yarısını yer, geri kalanını ise yedek olarak bırakır. (Kurtubî, Neml, 27/16-35. ayetlerin tefsiri)
Hayvanların birbirleri üzerindeki hak ve haksızlıktan dolayı sorguya çekileceklerdir.
İbn Abbas'ın naklettiğine göre Rasulullah (s.a.v.), Hudhud, göçeğen kuşu, karınca ve arının öldürülmesini yasaklamıştır. Hudhud'la ilgili yasaklamanın sebebi olarak Suleyman (a.s.)'a su bulması ve elçilik görevi yapması gösterilir. (Kurtubî, Neml, 27/16-35. ayetlerin tefsiri)
İbn Mâce ise, Muhammed b. Yahya en-Neysaburi ez-Zuhlî'den, O, Ebu Hurayra'den şöylece rivayet etmektedir: Ebu Hurayra dedi ki: Rasulullah (s.a.v.), göçeğen kuşunun, kurbağanın, karıncanın ve hudhud kuşunun öldürülmesini yasaklamıştır.
(Ebû Dâvûd, Edeb, 164 ; İbn Mûce, Saya 10; Dârimî, Ednlıî 26; Musned, I, 332, 347)
İbn Abbas (r.anhuma)'dan nakle göre, Suleyman (a.s.)’ın özellikle hava yolculuklarında kendisi ve ordusu için su lâzım olduğunda Hudhud'u çağırırdı. Suleyman’ın su muhendisi olan bu kuş, insanların yeryüzünde olan bir cismi gördükleri gibi arzın derinliklerinde bulunan suyu görür ve onun ne kadar derinlikte olduğunu da anlardı. Suyun yer ve derinliği böylece keşfedildikten sonra Suleyman (a.s.) görevlilere emreder, orası kazılır ve su çıkarılırdı (İbn Kesir, Tefsir 5/227-228; Taberî, Tefsir 19/143)
Sahibini Rasulullah (s.a.v.)'e Şikayet Eden Deve
Mehdî b. Meymûn anlatıyor; Muhammed b. Abdillah b. Ebî Yâ’kûb, Hasen b. Ali’nin kölesi Hasen b. Sad aracılığıyla Abdullah b. Ca’fer’in şöyle dediğini anlattı:
-Bir gün Rasûlullah (s.a.v) beni terikesine bindirdi ve kimseye anlatmamam şartıyla bana gizlice bir şey söyledi. Onun (yolculukta tuvalet için) en hoşuna giden şey kendini gizleyebilecek bir hedef ya da dalları yerlere sarkmış yabanî hurma fundalığı olurdu. Bir kere Ensar’dan birinin bahçesine girmişti. Orada bir deve vardı. Deve Rasûlullah’ı görünce inleyerek gözlerinden yaşlar boşalmaya başladı. Nebî (s.a.v) yanına gidib kulak dibini eliyle sıvazladı deve de sakinleşti.
Efendimiz: Bu devenin sahibi kim?” diye sordu.
Ensar’dan genç biri gelip, “benim” dedi.
Efendimiz de: “Allah’ın sana bahşettiği bu hayvan hususunda Allah’tan korman gerekmez mi idi! Çünkü, o senin kendisini aç bırakıb yorduğunu bana şikayet etti.” buyurdu.
(Muslim hadisi “yabani hurma” kelimesine kadar nakletti. Diğer kısmı da Muslim’in şartına uygundur.)
(Muslim 342 ve 2429; Ebû Dâvûd 2549; Musned 1/205; Beyhakî, Delâil 6/26; İbni Mâce 340; Kadı Ebû Yâvla, Musned 12/6787,6788; Beyhakî, Sunen-i Kubra 8/13, 1/94; Hakim 2/100; Ebû Avane Musned 1/176, 117; İbni Ebî Şeybe, Musannef 11/493 no 11805; Halebî, İnsanu’l-Uyûn, c. 2, s. 289)
Kur'an-ı Kerim'de Adı Geçen Hayvanlar
DEVE- “Bizim âyetlerimizi yalanlayıp da onlara karşı kibirlenmek isteyenler var ya, işte onlara gök kapıları açılmayacak ve onlar, deve iğne deliğine girinceye kadar cennete giremiyeceklerdir! Suçluları işte böyle cezalandırırız!” (A’raf / 40)
SİVRİSİNEK-“Şubhesiz Allah (hakkı açıklamak için) sivrisinek ve onun da ötesinde bir varlığı misal getirmekten çekinmez. İman etmişlere gelince, onlar böyle misallerin Rablerinden gelen hak ve gerçek olduğunu bilirler. Kâfir olanlara gelince: Allah böyle misal vermekle ne murat eder? derler. Allah onunla birçok kimseyi saptırır, bir çoklarını da doğru yola yöneltir. Verdiği misallerle Allah ancak fâsıkları saptırır (çünkü bunlar birer imtihandır).” (Bakara / 26)
KATIR-“Atları, katırları ve eşekleri binmeniz ve (gözlere) zinet olsun diye (yarattı). Allah şu anda bilemeyeceğiniz daha nice (nakil vasıtaları) yaratır.” (Nahl / 8)
BUZAĞI-“Andolsun ki elçilerimiz (melekler) İbrahim'e müjde getirdiler ve: "Selam (sana)" dediler. O da: "(Size de) selam" dedi ve hemen kızartılmış bir buzağı getirdi.” (Hud / 69)
“Musa'ya kırk gece (vahyetmek üzere) söz vermiştik. Sonra haksızlık ederek buzağıyı (ilah) edindiniz.” ( Bakara / 51)
İNEK- “"Bizim adımıza Rabbine dua et, bize onun ne olduğunu açıklasın" dediler. Musa: Allah diyor ki: "O, ne yaşlı ne de körpe; ikisi arasında bir inek." Size emredileni hemen yapın, dedi.” (Bakara / 68)
“Yahudilere bütün tırnaklı hayvanları haram kıldık. Sırtlarında yahut bağırsaklarında taşıdıkları ya da kemiğe karışan yağlar hariç olmak üzere inek ve koyunun iç yağlarını da onlara haram kıldık. Bu, zulümleri yüzünden onlara verdiğimiz cezâdır. Biz elbette doğru söyleyeniz.” (En’am / 146)
YILAN-“Bunun üzerine Musa asasını yere attı. O hemen apaçık bir yılan oluverdi!” (A’raf / 107)
“Bunun üzerine Musa asâsını atıverdi; bir de ne görsünler, asâ apaçık bir yılan (oluvermiş)!” (Şuara / 32)
ÇEKİRGE- “Biz de ayrı ayrı mucizeler olarak onların üzerine tufan, çekirgeler, bitler, kurbağalar ve kan gönderdik; yine de büyüklük tasladılar ve günahkâr bir kavim oldular.” (A’raf / 133)
“Sanki etrafa yayılmış çekirge sürüsü gibi bakışları perişan (utançtan yere bakar) bir halde kabirlerden çıkarlar.” (Kamer / 7)
EŞEK/ MERKEP- “Tevrat'la yükümlü tutulup da onunla amel etmeyenlerin durumu, ciltlerce kitap taşıyan merkebin durumu gibidir. Allah'ın âyetlerini yalanlamış olan kavmin durumu ne kötüdür! Allah, zalimler topluluğunu doğru yola iletmez.” (Cumua / 5)
“Atları, katırları ve eşekleri binmeniz ve (gözlere) zinet olsun diye (yarattı). Allah şu anda bilemeyeceğiniz daha nice (nakil vasıtaları) yaratır.” (Nahl / 8)
“Yürüyüşünde tabiî ol, sesini alçalt. Unutma ki, seslerin en çirkini merkeplerin sesidir.” (Lukman / 19)
BALİNA- “Yunus kendini kınayıp dururken onu dev bir balık yuttu.” (Saffat / 142)
“Sen Rabbinin hükmünü sabırla bekle. Balık sahibi (Yunus) gibi olma. Hani o, dertli dertli Rabbine niyaz etmişti.” (Kalem / 48)
DOMUZ- “Allah size ancak ölüyü (leşi), kanı, domuz etini ve Allah'tan başkası adına kesileni haram kıldı. Her kim bunlardan yemeye mecbur kalırsa, başkasının hakkına saldırmadan ve haddi aşmadan bir miktar yemesinde günah yoktur. Şubhe yok ki Allah çokça bağışlayan çokça esirgeyendir.” (Bakara / 173)
“De ki: Bana vahyolunanda, leş veya akıtılmış kan yahut domuz eti -ki pisliğin kendisidir- ya da günah işlenerek Allah'tan başkası adına kesilmiş bir hayvandan başka, yiyecek kimseye haram kılınmış bir şey bulamıyorum. Başkasına zarar vermemek ve sınırı aşmamak üzere kim (bunlardan) yemek zorunda kalırsa bilsin ki Rabbin bağışlayan ve esirgeyendir.” (En’am / 145)
AT- “Nefsanî arzulara, (özellikle) kadınlara, oğullara, yığın yığın biriktirilmiş altın ve gümüşe, salma atlara, sağmal hayvanlara ve ekinlere karşı düşkünlük insanlara çekici kılındı. Bunlar, dünya hayatının geçici menfaatleridir. Halbuki varılacak güzel yer, Allah'ın katındadır.” (Al-i İmran / 14)
KURT- “(Babaları) dedi ki: Onu götürmeniz beni mutlaka üzer. Siz ondan habersizken onu bir kurdun yemesinden korkarım. Dediler ki: Hakikaten biz (kuvvetli) bir topluluk olduğumuz halde, eğer onu kurt yerse, o zaman biz gerçekten âciz kimseler sayılırız.” (Yusuf / 13-14)
“Ey babamız! dediler, biz yarışmak üzere uzaklaştık; Yusuf'u eşyamızın yanında bırakmıştık. (Ne yazık ki) onu kurt yemiş! Fakat biz doğru söyleyenler olsak da sen bize inanmazsın.” (Yusuf / 17)
SİNEK- “Ey insanlar! (Size) bir misal verildi; şimdi onu dinleyin: Allah'ı bırakıp da yalvardıklarınız (taptıklarınız) bunun için bir araya gelseler bile bir sineği dahi yaratamazlar. Sinek onlardan bir şey kapsa, bunu ondan geri de alamazlar. İsteyen de âciz, kendinden istenen de!” (Hacc / 73)
BILDIRCIN- “Ve sizi bulutla gölgeledik, size kudret helvası ve bıldırcın gönderdik ve "Verdiğimiz güzel nimetlerden yiyiniz" (dedik). Hakikatte onlar bize değil sadece kendilerine kötülük ediyorlardı.” (Bakara / 57) “Ey İsrailoğulları! Sizi düşmanınızdan kurtardık; Tûr'un sağ tarafına (gelmeniz için) size vâde tanıdık ve size kudret helvası ile bıldırcın eti lütfettik.” (TA-HA / 80)
KOYUN- “(Dişi ve erkek olarak) sekiz eş yarattı: Koyundan iki, keçiden iki... De ki: O, bunların erkeklerini mi, dişilerini mi, yoksa bu iki dişinin rahimlerinde bulunan yavruları mı haram etti? Eğer doğru iseniz bana ilimle söyleyin.” (En’am / 143)
KURBAĞA- “Biz de ayrı ayrı mucizeler olarak onların üzerine tufan, çekirgeler, bitler, kurbağalar ve kan gönderdik; yine de büyüklük tasladılar ve günahkâr bir kavim oldular.” (A’raf / 133)
ÖRÜMCEK- “Allah'tan başka dostlar edinenlerin durumu, örümceğin durumu gibidir. Örümcek bir yuva edinir; hâlbuki yuvaların en çürüğü şubhesiz örümcek yuvasıdır. Keşke bilselerdi!” (Ankebut / 41)
KARGA- "Derken Allah, kardeşinin cesedini nasıl gömeceğini ona göstermek için yeri eşeleyen bir karga gönderdi. (Katil kardeş) "Yazıklar olsun bana! Şu karga kadar da olamadım mı ki, kardeşimin cesedini gömeyim" dedi ve ettiğine yananlardan oldu.” (Maide / 31)
KELEBEK- “O gün insanlar yayılmış kelebekler gibi olurlar.” (Karia / 4)
FİL- “Görmedin mi Rabb'in fil sahiplerine ne yaptı?” (Fil / 1)
MAYMUN- “İçinizden cumartesi günü yasağını çiğneyenleri elbette bilirsiniz. İşte bundan dolayı onlara "sefil maymunlar olun!" dedik.” (Bakara / 65)
“De ki: "Allah katında cezaya çarptırılma bakımından bunlardan daha kötüsünü size haber vereyim mi? Allah, kimlere lanet etmiş ve gazabına uğratmışsa; kimlerden maymunlar, domuzlar ve şeytana tapanlar yapmışsa, işte bunların makamı daha kötüdür ve onlar düz yoldan daha çok sapmışlardır" (Maide / 60)
ASLAN- “Aslandan kaçmaktalar.” (Muddessir / 51)
BİT- “Biz de ayrı ayrı mucizeler olarak onların üzerine tufan, çekirgeler, bitler, kurbağalar ve kan gönderdik; yine de büyüklük tasladılar ve günahkâr bir kavim oldular.” (A’raf / 133)
KÖPEK- “Dileseydik elbette onu bu âyetler sayesinde yükseltirdik. Fakat o, dünyaya saplandı ve hevesinin peşine düştü. Onun durumu tıpkı köpeğin durumuna benzer: Üstüne varsan da dilini çıkarıp solur, bıraksan da dilini sarkıtıp solur. İşte âyetlerimizi yalanlayan kavmin durumu böyledir. Kıssayı anlat; belki düşünürler.” (Âraf / 176)
KEÇİ- “(Dişi ve erkek olarak) sekiz eş yarattı: Koyundan iki, keçiden iki... De ki: O, bunların erkeklerini mi, dişilerini mi, yoksa bu iki dişinin rahimlerinde bulunan yavruları mı haram etti? Eğer doğru iseniz bana ilimle söyleyin.” (En’am / 143)
KARINCA- “Nihayet Karınca vâdisine geldikleri zaman, bir karınca: Ey karıncalar! Yuvalarınıza girin; Süleyman ve ordusu farkına varmadan sizi ezmesin! dedi.” (Neml / 18)
ARI- "Rabbin bal arısına: Dağlardan, ağaçlardan ve insanların yaptıkları çardaklardan kendine evler (kovanlar) edin.” (Nahl / 68)
HUDHUD- “(Suleyman) kuşları gözden geçirdi ve şöyle dedi: Hudhud'u niçin göremiyorum? Yoksa kayıplara mı karıştı?” (Neml / 20)
حَتَّى إِذَا أَتَوْا عَلَى وَادِي النَّمْلِ قَالَتْ نَمْلَةٌ يَا أَيُّهَا النَّمْلُ ادْخُلُوا مَسَاكِنَكُمْ لَا يَحْطِمَنَّكُمْ سُلَيْمَانُ وَجُنُودُهُ وَهُمْ لَا يَشْعُرُونَ
وَتَفَقَّدَ الطَّيْرَ فَقَالَ مَا لِيَ لَا أَرَى الْهُدْهُدَ أَمْ كَانَ مِنَ الْغَائِبِينَ
لَأُعَذِّبَنَّهُ عَذَابًا شَدِيدًا أَوْ لَأَذْبَحَنَّهُ أَوْ لَيَأْتِيَنِّي بِسُلْطَانٍ مُّبِينٍ
فَمَكَثَ غَيْرَ بَعِيدٍ فَقَالَ أَحَطتُ بِمَا لَمْ تُحِطْ بِهِ وَجِئْتُكَ مِن سَبَإٍ بِنَبَإٍ يَقِينٍ
إِنِّي وَجَدتُّ امْرَأَةً تَمْلِكُهُمْ وَأُوتِيَتْ مِن كُلِّ شَيْءٍ وَلَهَا عَرْشٌ عَظِيمٌ
وَجَدتُّهَا وَقَوْمَهَا يَسْجُدُونَ لِلشَّمْسِ مِن دُونِ اللَّهِ وَزَيَّنَ لَهُمُ الشَّيْطَانُ أَعْمَالَهُمْ فَصَدَّهُمْ عَنِ السَّبِيلِ فَهُمْ لَا يَهْتَدُونَ
أَلَّا يَسْجُدُوا لِلَّهِ الَّذِي يُخْرِجُ الْخَبْءَ فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَيَعْلَمُ مَا تُخْفُونَ وَمَا تُعْلِنُونَ
اللَّهُ لَا إِلَهَ إِلَّا هُوَ رَبُّ الْعَرْشِ الْعَظِيمِ
قَالَ سَنَنظُرُ أَصَدَقْتَ أَمْ كُنتَ مِنَ الْكَاذِبِينَ
اذْهَب بِّكِتَابِي هَذَا فَأَلْقِهْ إِلَيْهِمْ ثُمَّ تَوَلَّ عَنْهُمْ فَانظُرْ مَاذَا يَرْجِعُونَ
قَالَتْ يَا أَيُّهَا المَلَأُ إِنِّي أُلْقِيَ إِلَيَّ كِتَابٌ كَرِيمٌ
(22) - Çünkü ben, orada onlara hükümdarlık eden, kendisine herşey verilmiş, yüce bir tahtı olan bir kadın buldum. (23) - "Onun ve kavminin, Allah'ı bırakıp güneşe secde ettiklerini gördüm. Şeytan, kendilerine yaptıklarını süslü göstermiş de onları doğru yoldan alıkoymuş. Bunun için hidayete giremiyorlar" (24) - (Suleyman Hudhud'e) dedi ki: "Doğru mu söyledin, yoksa yalancılardan mısın, bakacağız." (27) - "Şu mektubumu götür, onu kendilerine ver, sonra onlardan biraz çekil de, ne sonuca varacaklarına bak." (28)- (Suleyman'ın mektubunu alan Sebe melikesi) "Beyler, ulular! Bana çok önemli bir mektub bırakıldı" dedi. (Neml Suresi 29)
أَلَمْ تَرَ أَنَّ اللَّهَ يَسْجُدُ لَهُ مَن فِي السَّمَاوَاتِ وَمَن فِي الْأَرْضِ وَالشَّمْسُ وَالْقَمَرُ وَالنُّجُومُ وَالْجِبَالُ وَالشَّجَرُ وَالدَّوَابُّ وَكَثِيرٌ مِّنَ النَّاسِ وَكَثِيرٌ حَقَّ عَلَيْهِ الْعَذَابُ وَمَن يُهِنِ اللَّهُ فَمَا لَهُ مِن مُّكْرِمٍ إِنَّ اللَّهَ يَفْعَلُ مَا يَشَاء
وَأَوْحَىٰ رَبُّكَ إِلَى النَّحْلِ أَنِ اتَّخِذِي مِنَ الْجِبَالِ بُيُوتًا وَمِنَ الشَّجَرِ وَمِمَّا يَعْرِشُونَ
"Sana, kendilerine neyin helal kılındığını soruyorlar. De ki: "Size iyi ve temiz şeyler helal kılındı." Allah'ın size öğrettiğinden öğreterek yetiştirdiğiniz avcı hayvanların sizin için tuttuklarını yiyin ve üzerine Allah'ın adını anın (besmele çekin), Allah'tan korkun. Muhakkak Allah, hesabı çabuk görendir." (Maide 4)
وَإِذَا الْوُحُوشُ حُشِرَتْ
“Vahşi hayvanlar bir araya toplandığında” (Tekvir 5)Abdullah bin Ömer, Ebu Hurayra ve İmam Mucahid'in bu ayetin tefsirlerine göre, Cenabı Hak mahşer gününde hayvanları alıp ödeştirecek, sonra da onlara, "Toprak olun." buyuracak, sonunda onların hepsinin bedenleri toprak olacak, ruhları ise bakı kalacaktır. Hayvanların cehennem azabından kurtulmalarına gıbta ile bakan kafirler, kendilerinin de toprak olmalarını arzu edeceklerdir.
Rasulullah (s.a.v.) buyurdu ki :
“Her hak sahibine hakkını vereceksiniz. Hatta boynuzsuz koyunun boynuzlu koyundan kısas sûretiyle hakkı alınacaktır.”
(Muslim, Birr 15, 60; Tirmizî, Kıyâmet, 2; R. Salihin, 204; Elmalılı Hamdi Yazır. Hak Dini Kur'an Dili, 8:5599)
Ebu Hurayra (r.anh) diyor ki: "Allah, kıyamet gününde hayvanları, kuşları ve bütün yaratıkları bir araya toplayacaktır. O gün Allanın adaleti öyle bir dereceye ulaşacaktır ki, boynuzsuz hayvanların hakkını boynuzlu olanlardan alacak ve buyuracaktır ki: "Hepiniz toprak olun."
İşte bu nedenle kafir olan insan "Keşke ben de toprak olsaydım" diyecektir.
Rasulullah (s.a.v.) efendimiz buyuruyor ki: "Sizler, kıyamet gününde hakları ki, mutlaka sahiblerine vereceksiniz. Öyle ki boynuzsuz koyunun, kendisini boynuzlayan boynuzlu koyundan hakkı alınacaktır."
(Ahmed b. Hanhel, Musned, c. 2, sf: 235, 301)
"Nefsim elinde olan Allah'a yemin olsun ki, kıyamet gününde herşey birbirinden şikâyetçi olacaktır. Öyle ki, iki koyun dahi birbirlerini boynuzlamaktan şikayet edeceklerdir."
(Ahmed b. Hanbel, Musned c. 2, sf: 390, c. 3, sf: 29)
"Ebu Zer (r.anh) diyor ki:
"Rasulullah (s.a.v.), birbirleriyle boynuzlaşan iki koyun gördü ve bana "Ey Eba Zer, bunların niçin boynuzlaştıklarını biliyor musun?" dedi,
"Hayır" dedim.
Rasulullah (s.a.v.) "Fakat Allah biliyor ve aralannda hüküm verecektir." buyurdu.
(Ahmed b. Hanbel, Musned c. 5, sf: 162)
Nitekim hayvanların ruhları bâki kalacağını ve Suleyman Aleyhisselamın Hudhud'u ve Karıncası, Salih Aleyhisselamın devesi, Ashab-ı Kehf’in köpeği gibi (Alûsî, Ruhu’l-Beyân, 5/226; Kurtubî, 1/372) bazı özel hayvanların hem ruhu, hem cesediyle baki aleme gideceği ve herbir hayvan nevinin arasıra istimâl için birtek cesedi bulunacağı, rivâyetlerden anlaşılmakla beraber; hikmet, hakikat, rahmet ve rububiyet öyle iktiza ederler.
Allah (c.c.) hayvanları, İns ve cin gibi teklifle mukellef kılmamıştır. İnsanlarda ayrıca aklın dışında şuur da verilmiştir. Hayvanları yaratmasındaki asli hikmet kulluk da değildir. Buna rağmen yerde ve gökte bulunanlar (hayvanlar dahil) bütün mahlukat kendi hal ve lisaniyla secde/zikr ederler.
Hayvanlarıda cuz’i irade de vardır. Fakat teklifi iktiza edecek kadar değildir. Yani insanların taşıdığı “ibadet ve Allah’a itaat hususunda isterse yapar istemezse yapmaz” iradesi cinsinden değildir.
Şeriat kanunlarını ikiye ayırmak mümkündür. Bunlardan biri şeri kanunlardır. Bunlardan insanlar sorumludur.
Diğeri ise fıtri kanunlardır. Yer çekimi kanunu, ateşin yakma kanunu gibi. Kendini boşluğa bırakan yere düşer ve acıyla peşinen cezasını çeker.
Yaratılışından gelen bir his ile onlara bildirilmiştir. Nasıl ki bir kuş yaşamının gereklerini ilham ile öğrenir. Onun gibi yaşamında yapması gerekli şeyler de fıtri olarak ilhamen bildirilir.
Allah (c.c.) hayvanları yaratmasındaki hikmetlerden biri de kullarına hizmet (bedeni, rızk vs) etmeleridir .
"Hayvanlarda da sizin için elbette ibretler vardır. Onların karınlarındakilerden size içiririz. Onlarda sizin için birtakım faydalar daha vardır; ayrıca etlerini yersiniz." (Mu'minun 21)
"Hayvanları da O yarattı. Onlarda sizi ısıtacak şeyler ve birçok faydalar vardır. Ve siz onlardan bir kısmını da yersiniz"
"Bu hayvanlar, ancak güçlükle varabileceğiniz bir memlekete yüklerinizi taşır. Rabbiniz, şubhesiz çok şefkatlidir, çok merhametlidir." (Nahl 6-7)
İlim adamlarına göre bütün hayvanların kavrayışları ve akılları vardır. Bunda görüş ayrılığı yoktur.
İmam Şafiî de: "Güvercin kuşların en akıllılarıdır" demiştir.
İbn Atiyye dedi ki; Karınca da uyanık, güçlü, koku alma duyusu son derece kuvvetli, bir takım şeyleri saklayan, yuvalar yapan, yeşermesin diye taneyi iki parçaya, kişnişi dördü bölen bir hayvandır. Çünkü kişniş iki parçaya bölündü mü yeşerir. Bir yıl boyunca topladıklarının yarısını yer, geri kalanını ise yedek olarak bırakır. (Kurtubî, Neml, 27/16-35. ayetlerin tefsiri)
Hayvanların birbirleri üzerindeki hak ve haksızlıktan dolayı sorguya çekileceklerdir.
İbn Abbas'ın naklettiğine göre Rasulullah (s.a.v.), Hudhud, göçeğen kuşu, karınca ve arının öldürülmesini yasaklamıştır. Hudhud'la ilgili yasaklamanın sebebi olarak Suleyman (a.s.)'a su bulması ve elçilik görevi yapması gösterilir. (Kurtubî, Neml, 27/16-35. ayetlerin tefsiri)
İbn Mâce ise, Muhammed b. Yahya en-Neysaburi ez-Zuhlî'den, O, Ebu Hurayra'den şöylece rivayet etmektedir: Ebu Hurayra dedi ki: Rasulullah (s.a.v.), göçeğen kuşunun, kurbağanın, karıncanın ve hudhud kuşunun öldürülmesini yasaklamıştır.
(Ebû Dâvûd, Edeb, 164 ; İbn Mûce, Saya 10; Dârimî, Ednlıî 26; Musned, I, 332, 347)
İbn Abbas (r.anhuma)'dan nakle göre, Suleyman (a.s.)’ın özellikle hava yolculuklarında kendisi ve ordusu için su lâzım olduğunda Hudhud'u çağırırdı. Suleyman’ın su muhendisi olan bu kuş, insanların yeryüzünde olan bir cismi gördükleri gibi arzın derinliklerinde bulunan suyu görür ve onun ne kadar derinlikte olduğunu da anlardı. Suyun yer ve derinliği böylece keşfedildikten sonra Suleyman (a.s.) görevlilere emreder, orası kazılır ve su çıkarılırdı (İbn Kesir, Tefsir 5/227-228; Taberî, Tefsir 19/143)
Sahibini Rasulullah (s.a.v.)'e Şikayet Eden Deve
Mehdî b. Meymûn anlatıyor; Muhammed b. Abdillah b. Ebî Yâ’kûb, Hasen b. Ali’nin kölesi Hasen b. Sad aracılığıyla Abdullah b. Ca’fer’in şöyle dediğini anlattı:
-Bir gün Rasûlullah (s.a.v) beni terikesine bindirdi ve kimseye anlatmamam şartıyla bana gizlice bir şey söyledi. Onun (yolculukta tuvalet için) en hoşuna giden şey kendini gizleyebilecek bir hedef ya da dalları yerlere sarkmış yabanî hurma fundalığı olurdu. Bir kere Ensar’dan birinin bahçesine girmişti. Orada bir deve vardı. Deve Rasûlullah’ı görünce inleyerek gözlerinden yaşlar boşalmaya başladı. Nebî (s.a.v) yanına gidib kulak dibini eliyle sıvazladı deve de sakinleşti.
Efendimiz: Bu devenin sahibi kim?” diye sordu.
Ensar’dan genç biri gelip, “benim” dedi.
Efendimiz de: “Allah’ın sana bahşettiği bu hayvan hususunda Allah’tan korman gerekmez mi idi! Çünkü, o senin kendisini aç bırakıb yorduğunu bana şikayet etti.” buyurdu.
(Muslim hadisi “yabani hurma” kelimesine kadar nakletti. Diğer kısmı da Muslim’in şartına uygundur.)
(Muslim 342 ve 2429; Ebû Dâvûd 2549; Musned 1/205; Beyhakî, Delâil 6/26; İbni Mâce 340; Kadı Ebû Yâvla, Musned 12/6787,6788; Beyhakî, Sunen-i Kubra 8/13, 1/94; Hakim 2/100; Ebû Avane Musned 1/176, 117; İbni Ebî Şeybe, Musannef 11/493 no 11805; Halebî, İnsanu’l-Uyûn, c. 2, s. 289)
Kur'an-ı Kerim'de Adı Geçen Hayvanlar
DEVE- “Bizim âyetlerimizi yalanlayıp da onlara karşı kibirlenmek isteyenler var ya, işte onlara gök kapıları açılmayacak ve onlar, deve iğne deliğine girinceye kadar cennete giremiyeceklerdir! Suçluları işte böyle cezalandırırız!” (A’raf / 40)
SİVRİSİNEK-“Şubhesiz Allah (hakkı açıklamak için) sivrisinek ve onun da ötesinde bir varlığı misal getirmekten çekinmez. İman etmişlere gelince, onlar böyle misallerin Rablerinden gelen hak ve gerçek olduğunu bilirler. Kâfir olanlara gelince: Allah böyle misal vermekle ne murat eder? derler. Allah onunla birçok kimseyi saptırır, bir çoklarını da doğru yola yöneltir. Verdiği misallerle Allah ancak fâsıkları saptırır (çünkü bunlar birer imtihandır).” (Bakara / 26)
KATIR-“Atları, katırları ve eşekleri binmeniz ve (gözlere) zinet olsun diye (yarattı). Allah şu anda bilemeyeceğiniz daha nice (nakil vasıtaları) yaratır.” (Nahl / 8)
BUZAĞI-“Andolsun ki elçilerimiz (melekler) İbrahim'e müjde getirdiler ve: "Selam (sana)" dediler. O da: "(Size de) selam" dedi ve hemen kızartılmış bir buzağı getirdi.” (Hud / 69)
“Musa'ya kırk gece (vahyetmek üzere) söz vermiştik. Sonra haksızlık ederek buzağıyı (ilah) edindiniz.” ( Bakara / 51)
İNEK- “"Bizim adımıza Rabbine dua et, bize onun ne olduğunu açıklasın" dediler. Musa: Allah diyor ki: "O, ne yaşlı ne de körpe; ikisi arasında bir inek." Size emredileni hemen yapın, dedi.” (Bakara / 68)
“Yahudilere bütün tırnaklı hayvanları haram kıldık. Sırtlarında yahut bağırsaklarında taşıdıkları ya da kemiğe karışan yağlar hariç olmak üzere inek ve koyunun iç yağlarını da onlara haram kıldık. Bu, zulümleri yüzünden onlara verdiğimiz cezâdır. Biz elbette doğru söyleyeniz.” (En’am / 146)
YILAN-“Bunun üzerine Musa asasını yere attı. O hemen apaçık bir yılan oluverdi!” (A’raf / 107)
“Bunun üzerine Musa asâsını atıverdi; bir de ne görsünler, asâ apaçık bir yılan (oluvermiş)!” (Şuara / 32)
ÇEKİRGE- “Biz de ayrı ayrı mucizeler olarak onların üzerine tufan, çekirgeler, bitler, kurbağalar ve kan gönderdik; yine de büyüklük tasladılar ve günahkâr bir kavim oldular.” (A’raf / 133)
“Sanki etrafa yayılmış çekirge sürüsü gibi bakışları perişan (utançtan yere bakar) bir halde kabirlerden çıkarlar.” (Kamer / 7)
EŞEK/ MERKEP- “Tevrat'la yükümlü tutulup da onunla amel etmeyenlerin durumu, ciltlerce kitap taşıyan merkebin durumu gibidir. Allah'ın âyetlerini yalanlamış olan kavmin durumu ne kötüdür! Allah, zalimler topluluğunu doğru yola iletmez.” (Cumua / 5)
“Atları, katırları ve eşekleri binmeniz ve (gözlere) zinet olsun diye (yarattı). Allah şu anda bilemeyeceğiniz daha nice (nakil vasıtaları) yaratır.” (Nahl / 8)
“Yürüyüşünde tabiî ol, sesini alçalt. Unutma ki, seslerin en çirkini merkeplerin sesidir.” (Lukman / 19)
BALİNA- “Yunus kendini kınayıp dururken onu dev bir balık yuttu.” (Saffat / 142)
“Sen Rabbinin hükmünü sabırla bekle. Balık sahibi (Yunus) gibi olma. Hani o, dertli dertli Rabbine niyaz etmişti.” (Kalem / 48)
DOMUZ- “Allah size ancak ölüyü (leşi), kanı, domuz etini ve Allah'tan başkası adına kesileni haram kıldı. Her kim bunlardan yemeye mecbur kalırsa, başkasının hakkına saldırmadan ve haddi aşmadan bir miktar yemesinde günah yoktur. Şubhe yok ki Allah çokça bağışlayan çokça esirgeyendir.” (Bakara / 173)
“De ki: Bana vahyolunanda, leş veya akıtılmış kan yahut domuz eti -ki pisliğin kendisidir- ya da günah işlenerek Allah'tan başkası adına kesilmiş bir hayvandan başka, yiyecek kimseye haram kılınmış bir şey bulamıyorum. Başkasına zarar vermemek ve sınırı aşmamak üzere kim (bunlardan) yemek zorunda kalırsa bilsin ki Rabbin bağışlayan ve esirgeyendir.” (En’am / 145)
AT- “Nefsanî arzulara, (özellikle) kadınlara, oğullara, yığın yığın biriktirilmiş altın ve gümüşe, salma atlara, sağmal hayvanlara ve ekinlere karşı düşkünlük insanlara çekici kılındı. Bunlar, dünya hayatının geçici menfaatleridir. Halbuki varılacak güzel yer, Allah'ın katındadır.” (Al-i İmran / 14)
KURT- “(Babaları) dedi ki: Onu götürmeniz beni mutlaka üzer. Siz ondan habersizken onu bir kurdun yemesinden korkarım. Dediler ki: Hakikaten biz (kuvvetli) bir topluluk olduğumuz halde, eğer onu kurt yerse, o zaman biz gerçekten âciz kimseler sayılırız.” (Yusuf / 13-14)
“Ey babamız! dediler, biz yarışmak üzere uzaklaştık; Yusuf'u eşyamızın yanında bırakmıştık. (Ne yazık ki) onu kurt yemiş! Fakat biz doğru söyleyenler olsak da sen bize inanmazsın.” (Yusuf / 17)
SİNEK- “Ey insanlar! (Size) bir misal verildi; şimdi onu dinleyin: Allah'ı bırakıp da yalvardıklarınız (taptıklarınız) bunun için bir araya gelseler bile bir sineği dahi yaratamazlar. Sinek onlardan bir şey kapsa, bunu ondan geri de alamazlar. İsteyen de âciz, kendinden istenen de!” (Hacc / 73)
BILDIRCIN- “Ve sizi bulutla gölgeledik, size kudret helvası ve bıldırcın gönderdik ve "Verdiğimiz güzel nimetlerden yiyiniz" (dedik). Hakikatte onlar bize değil sadece kendilerine kötülük ediyorlardı.” (Bakara / 57) “Ey İsrailoğulları! Sizi düşmanınızdan kurtardık; Tûr'un sağ tarafına (gelmeniz için) size vâde tanıdık ve size kudret helvası ile bıldırcın eti lütfettik.” (TA-HA / 80)
KOYUN- “(Dişi ve erkek olarak) sekiz eş yarattı: Koyundan iki, keçiden iki... De ki: O, bunların erkeklerini mi, dişilerini mi, yoksa bu iki dişinin rahimlerinde bulunan yavruları mı haram etti? Eğer doğru iseniz bana ilimle söyleyin.” (En’am / 143)
KURBAĞA- “Biz de ayrı ayrı mucizeler olarak onların üzerine tufan, çekirgeler, bitler, kurbağalar ve kan gönderdik; yine de büyüklük tasladılar ve günahkâr bir kavim oldular.” (A’raf / 133)
ÖRÜMCEK- “Allah'tan başka dostlar edinenlerin durumu, örümceğin durumu gibidir. Örümcek bir yuva edinir; hâlbuki yuvaların en çürüğü şubhesiz örümcek yuvasıdır. Keşke bilselerdi!” (Ankebut / 41)
KARGA- "Derken Allah, kardeşinin cesedini nasıl gömeceğini ona göstermek için yeri eşeleyen bir karga gönderdi. (Katil kardeş) "Yazıklar olsun bana! Şu karga kadar da olamadım mı ki, kardeşimin cesedini gömeyim" dedi ve ettiğine yananlardan oldu.” (Maide / 31)
KELEBEK- “O gün insanlar yayılmış kelebekler gibi olurlar.” (Karia / 4)
FİL- “Görmedin mi Rabb'in fil sahiplerine ne yaptı?” (Fil / 1)
MAYMUN- “İçinizden cumartesi günü yasağını çiğneyenleri elbette bilirsiniz. İşte bundan dolayı onlara "sefil maymunlar olun!" dedik.” (Bakara / 65)
“De ki: "Allah katında cezaya çarptırılma bakımından bunlardan daha kötüsünü size haber vereyim mi? Allah, kimlere lanet etmiş ve gazabına uğratmışsa; kimlerden maymunlar, domuzlar ve şeytana tapanlar yapmışsa, işte bunların makamı daha kötüdür ve onlar düz yoldan daha çok sapmışlardır" (Maide / 60)
ASLAN- “Aslandan kaçmaktalar.” (Muddessir / 51)
BİT- “Biz de ayrı ayrı mucizeler olarak onların üzerine tufan, çekirgeler, bitler, kurbağalar ve kan gönderdik; yine de büyüklük tasladılar ve günahkâr bir kavim oldular.” (A’raf / 133)
KÖPEK- “Dileseydik elbette onu bu âyetler sayesinde yükseltirdik. Fakat o, dünyaya saplandı ve hevesinin peşine düştü. Onun durumu tıpkı köpeğin durumuna benzer: Üstüne varsan da dilini çıkarıp solur, bıraksan da dilini sarkıtıp solur. İşte âyetlerimizi yalanlayan kavmin durumu böyledir. Kıssayı anlat; belki düşünürler.” (Âraf / 176)
KEÇİ- “(Dişi ve erkek olarak) sekiz eş yarattı: Koyundan iki, keçiden iki... De ki: O, bunların erkeklerini mi, dişilerini mi, yoksa bu iki dişinin rahimlerinde bulunan yavruları mı haram etti? Eğer doğru iseniz bana ilimle söyleyin.” (En’am / 143)
KARINCA- “Nihayet Karınca vâdisine geldikleri zaman, bir karınca: Ey karıncalar! Yuvalarınıza girin; Süleyman ve ordusu farkına varmadan sizi ezmesin! dedi.” (Neml / 18)
ARI- "Rabbin bal arısına: Dağlardan, ağaçlardan ve insanların yaptıkları çardaklardan kendine evler (kovanlar) edin.” (Nahl / 68)
HUDHUD- “(Suleyman) kuşları gözden geçirdi ve şöyle dedi: Hudhud'u niçin göremiyorum? Yoksa kayıplara mı karıştı?” (Neml / 20)