Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Hz. Aişe'nin Dilinden Peygamberimiz

S Çevrimdışı

serzenis_85

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
Hz. Âişe'nin Dilinden Peygamberimiz



Peygamberimiz'i Hz. Aişe validemizin dilinden anlatmaya çalışacağız. Bu tercihimizin iki sebebi bulunmaktadır: Birincisi "O'nun ahlakı Kur'andan ibarettir" diye Efendimizi en kısa ve en tam şekilde tarif eden Hz. Aişe'dir. İkincisi; Efendimizin şemaili, günlük hayatı ve davranışları ile ilgili rivayetlerin büyük bir bölümü Hz. Aişe'ye aittir.

"Hanımlarının dilinden peygamberimiz" diye düşündüğümüz bu yazının, "Hz. Aişe'nin dilinden peygamberimiz" şekline dönüşmesinin bir başka sebebi de, konunun, uzun ve özel bir araştırmayı gerektirecek mahiyet ve zenginlikte olmasıdır. Bizim burada yapmak istediğimiz ise, günlük hayatta örnek alıp uygulayabileceğimiz Peygamberimizin bir kaç davranışını bir kez daha hatırlatmaktan ibarettir.

* Temizliği ve güzel kokuyu çok severdi:

Hz. Aişe validemiz şöyle buyuruyor:

"Rasûlullah evine girmek istediği zaman, ilk iş olarak, dişlerini misvaklardı". "Gündüz veya gece, her ne zaman uyuyup uyansa. ilk yaptığı iş, misvak kullanmaktı."

Bu, hem temizlik, hem evdekilere gösterdiği saygı ve nezaketin bir işareti hem de hanımlarına bir ikramdı.

"Rasûlullah güzel kokuyu pek severdi." "İhrama girmek istediğinde, bulabildiği kokuların en güzeli ile kokulanırdı."

Güzel koku, ruha inşirah vermesi yanında beşerî münasebetlerde karşıdakilerin hak ve zevklerine riayet vasıtasıdır.

* Yalancılığa şiddetle karşıydı:

"Hz. Peygambere göre en kötü huy yalancılıktı." "Yakın çevresindekilerden birinin bir yalanına muttali olursa, tevbe edinceye kadar ondan yüz çevirirdi."

* Konuşması tane taneydi:

"Rasûlullah sözü tane tane söylerdi. Öyle ki, onun kelimelerini saymak isteyen saya-bilirdi." "O'nun sözleri batıldan arındırılmış, doğru, hak ile batılı biribirinden ayırıcı ve açıktı. Her duyan anlardı."

O'nu izleyenlerin de anlaşılır ve doğru sözlü olması lazımdı.

* Yaptığı işi sağlam yapardı:

"Rasûlullah bir iş yaptığı zaman, sağlam yapardı." "O bir namaz kıldığı zaman, onu tam kılar ve ona devam ederdi."

Sağlamlık ve devamlılık müslümanın iş ve amel hayatının iki temel prensibidir. Zira, yine Hz. Aişe validemizin rivayet ettiği bir hadisinde Hz. Peygamber "ALLAH Teala, sizden birinizin yaptığı işi sağlam yapmasını sever" buyurmuştur.

* İyimserdi;

"Rasûlullah sözleri hayra yormaktan hoşlanır, uğursuzluktan ve kötüye yormaktan hoşlanmazdı."

* Beğenmediği isimleri değiştirirdi;

"Rasûlullah çirkin isimleri değiştirirdi."

Lafzının çirkinliği, aklen veya şer'an manasının kötü görülmesi gibi sebeplerle; şirk kültürünü hatırlatan, kibir-gurur vesilesi olan isimleri güzelleriyle ve İslâm esaslarına uyanlarıyla değiştirmek Hz. Peygamberin başlattığı bir uygulamadır. Bugün de önemini korumakta, müslüman ülke ve gönüllerin İslâmî çizgide devamlarına yardımcı olacak mahiyettedir.

* Sağdan başlamayı adet edinmişti;

"Rasûlullah (s.a.) ayakkabı giymekte, saçını sakalını taramakta, abdest almakta; hasılı hemen bütün günlük (değerli) işlerinde gücü yettiği sürece sağdan başlamaktan hoşlanırdı."

Aynı imanı taşıyan insanların "müşterek tavır" ortaya koyabilmeleri, günlük işleri belli bir tercihle yapma alışkanlığına bağlıdır. Hz. Aişe validemiz de "Nebî (s.a) yemek içmek, abdest almak, elbise giymek, almak-vermek gibi işlerinde sağ elini, bunların dışında kalan işlerinde de sol elini kullanırdı" demekte, Rasûlullah'ın bizim için örnek olan bir başka davranışını belgelemektedir.

* Hatayı yüze vurmazdı:

"Rasûlullah (s.a.) herhangi bir kişide hoş olmayan bir hale (veya söze) muttali oldu-gunda, "filana ne oluyor ki şöyle diyor (veya yapıyor)" demezdi; "bazılarına ne oluyor ki şöyle diyor (veya yapıyor)lar" buyururdu.

Hatanın duyurulması ve düzeltilmesinin istenmesi, hatalıyı teşhirden çok daha nazik ve medenî bir usuldür. Bunu öğretende son resuldür.

* Hastalara şifâ dilerdi;

"Rasûlullah (s.a.) bir hastanın ziyaretine gittiği ya da kendisine bir hasta getirildiği zaman; "ey insanların rabbi, sıkıntıyı gider; iz bırakmayacak şekilde şifa ver. Zaten şifa verici sensin ve senin şifandan başka şifa yoktur!" diye dua ederdi." Hastalara mutlak şifa dilerdi. "Rasûlullah (s.a.) i'tikafta bulunduğu zamanlarda bile hastaları ziyaret ederdi."

Ağa-bey, fakir-zengin ayırımı yapmadan hasta mü'minleri ziyaretle onlara dua edip gönüllerini almanın anlamı, bugün her zamankinden çok daha büyüktür.

* Hediyeye hediye ile mukabele ederdi;

"Rasûlullah (s.a.) hediye kabul eder ve ona mukabelede bulunurdu." Dostluk ilişkilerinin taraflara külfet olmayacak hediyelerle pekiştirilmesi Efendimizin tavsiyesidir "O (s.a.) hediye olarak gelenleri yer, sadaka olarak getirilenleri yemezdi." Zira sadaka O'na ve ehl-i beytine haramdı.

* Soğuk-tatlı içecekleri severdi;

"Rasûlullah (s.a.)ın en çok sevdiği tatlı-soğuk içeceklerdi" "O (s.a.) tatlı yiyecekleri ve balı severdi."

Suyu, besmele ile başlayıp acele etmeden içmeyi ve sonunda "elhamdülillah" demeyi de Peygamberimiz tavsiye etmiştir.

* Yapılabilecekleri emrederdi:

"Rasûlullah (s.a.) ashabına emrettiği zaman daima amellerin kolaylıkla üstesinden gelebilecekleri mikdar ve şeklini emrederdi"

* Kolay olanı tercih ederdi:

"Rasûlullah (s.a.) iki şey arasında muhayyer bırakıldı mı, O, günah olmamak kaydıyla, mutlaka en kolay olanı tercih ederdi. Eğer kolay olan, herhangi bir günahı gerektiriyorsa, o zaman, ondan halkın en uzak kalanı olurdu".

Bu, "işin kolayına kaçmak değil"; asırlar boyu yaşayacak olan müslümanların, görevlerini kolaylıkla ve sürekli olarak yapabilmelerinin prensibini öğretmektir. Zaten O'nun en çok hoşlandığı amel, devamlı olandır."

* Geceleri ihya ederdi;

"Rasûlullah (s.a.) (yatsıdan sonra) gecenin ilk kısmında uyur, son yarısını uyanık geçirir, ihya ederdi."

Hem bedenin, hem kafanın, hem gönlün hem de ibadetin hakkını vermek için Hz. Peygamberin bu uygulamasından daha iyi bir yol yoktur. Bunun böyle olduğu, "akşam yatmaz-sabah kalkmaz"ların huzursuzluğundan anlaşılmıyor mu?

* Zikr-i daim hâlindeydi:

"Rasûlullah (s.a) her halinde ALLAH tealayı zikrederdi"

Zikr-i daim, beşer için en büyük ve ideal seviyedir. "Anınız beni, anayım sizi" ayetinin delaletiyle anılmak için anmak gerekmektedir. Hz. Peygamber bize burada da en güzel örnektir. Zira "kişi sevdiği ile beraberdir".

Hz. Aişe validemizin, Efendimiz ile ilgili verdiği bilgiler burada zikrettiklerimizden ibaret değildir. Böyle bir-kaç yazıya konu teşkil edecek sayıdaki rivayetleri kitaplarımızda yer almaktadır. Biz şimdilik bu kadarıyla yetiniyor, cümlemizi sevgili peygamberimizin örnek hayatını izleyerek şefaat-ı uzmasına nail olmaya muvaffak kılmasını yüce rabbımızdan niyaz ediyoruz.
 
Üst Ana Sayfa Alt