İki secde arasında ehl-i sunnet göre dua :
Hanbeli mezhebine göre : İki secde arasında رَبِّ اغْفِرْ لِي رَبِّ اغْفِرْ لِي
Rabbiğfirlî Rabbiğfirlî (Rabbim! Beni bağışla, beni bağışla Rabbim.)
(İbn Mâce, Sunen, 897, İkâmet, 23; Ebu Davud, Sunen, 874; Neseî Sunen, 1068; Dârimî, Sunen, 1, 303; Beyhaki, Sunen, 2, 121; Hâkim, el-Mustedrak, 1, 271; İmam Ahmed bin Hanbel, Musned, 5, 400 )
demek (diye duada bulunmak) meşrudur. Hatta Hanbelîler bunun vâcib olduğunu söylemişlerdir. En azı bir kere, "Rabbiğfır lî" demektir. Onlara göre kâmil manada duanın en az adedi üç kere söylemektir. Bu rukû ve secde teşbihleri için söz konusudur.
Namazın vacibeleri olarak verilen iki secde arasındaki tesbihat hakkında:
"Eğer bunları kasıtlı olarak terkederse namazı batıl olur, sehven (yanılma/unutma) terkederse bunun için sehiv secdesi yapması gerekir." (İbni Kudame el-Makdisi, Umdetu'l Fıkıh; Zeynuddin Mer'i b. Yûsuf b. Ebi Bekr Kermi El-Makdisi El-Hanbeli'nin Delil't-Talib li-Neyli'l-Metalib) denmektedir.
Yâni "Unutmakla sâkıt olur ve sehiv (yanılma) secdesi ile telâfi edilir."
Bu maddelerdeki namazın şart ve sunnetleri diğer mezhebdeki muekked sunnet / vâcib kuvvetinde. Kasten terk edilemez. Terk edilmesi durumunda namaz bâtıl olur. Unutularak yapılmaması durumunda hatırlanması durumunda sehiv secdesi yapılmalıdır. Hatırlanmaması durumunda sehiv secdesi yapılmamış olsa da namaz geçerlidir.
Şafiî mezhebine göre : İki secde arasında اللَّهُمَّ اغْفِرْ لِي وَارْحَمْنِي وَاجْبُرْنِي وَاهْدِنِي وَارْزُقْنِي
Allahummâğfirlî verhamnî vecburnî vehdinî verzuknî (Ey Allah’ım beni bağışla bana ikramda bulun, afiyet ver, beni doğru yoluna hidayet et ve bana rızık ihsan eyle) (Nesâî, Sünen, Kıyâmu'l-leyl, 9, İstiâze 63; Tirmizî, Sünen, Salât, 95; İbn Mâce, Sunen, İkâme, 23, 180; Ahmed b. Hanbel, Musned, 1, 180, 185, 371; Ebu Davud, Sunen, IV, 353, 356, 382)
demek (diye duada bulunmak) sunnettir. (Nevevî, el-Minhâc es-Sirâcu’l-Vehhâc, sf: 48)
Hanefi mezhebine göre : İki secde arasında tesbit edilmiş (mezheb olarak belirlenmiş) bir dua olmasa da (diğer muctehidlerin uygun gördüğü) dua etmede bir sıkıntı olmaz. (ed-Durru'l-Muhtâr, I,472, Tebyînu'l-Hakâyık, 1, 118)
Nitekim rukûdan kalktıktan sonra ve rukû ile secdede de sünnet olan bir dua şekli yoktur. Bu konuda gelen rivayetler nafile, yahud teheccud namazlarına hamledilmiştir.
İki secde arasında bir rukûn beklemek farz olan tadil-i erkanın (tadil-i erkanın hukmu :
Hanefi mezhebi, İmam-ı azam ve Ebu Muhammed'e göre vacib, İmam Yusuf'a göre de farzdır. Cumhura göre de farzdır) şartlarındandır.
İki secde arasında, Rasulullah'ın (s.a.v.) öğrettiğinden başka dualarda bulunmak doğru değildir. Kaldı ki, Subhanallah dua değil tesbihattır.
İki secde arasında Subhanallah diyecek kadar beklemek lafzı, iki secde arasında bir rukun beklenilmesi, peş peşinee secdeye gidilmemesi içindir. Çünkü iki secde arasında vucudun (kemiklerin) oturması, sakinleşilmesi Namazdaki 4 tadil-i erkandan birisinden olduğundandır, ki cumhura göre Tadil-i erkan farz hukmundedir. Bu sebeble kişi iki secde arasındaki sunnet olan duayı bilmese de bir rukun (subhanallah diyecek zaman diliminde) beklemesi gerekmektedir.