İtirazlar güzel ve ilmi ama üslup yanlış
Edebsizliğin ilminle yarışmasın, sabr.
ithamlarında bulundunuz.acaba edebsizlik milyarlarca müslümanın tarihten beri takib ettiği bir mezhebi tahkir etmek, kendisi delillerine vakıf olamadı diye sanki sünnetten aslı olmayan işler yapıyor gibi göstermek mi, yoksa bu müslümanları savunmak.. ben ebu hanifenin mezhebinin svunucusu olduğum kadar imam ahmedin şafinin maliikin de (rah) savunucusuyum...
yatsının sünneti ve enseye mesh gibi meselerde hanefilerin delili var, bu zikrettiğimden fazlası var.. ama site de gördüğüm kadarıyla arkadaşlar bu delillere vakıf olamadıkları için eleştirel yazılar yazmış, diğerleri de bu işi körüklemiş.. dolayısıyla önce sitede yazıların üslubunun düzelmesi ve bu meseleye aşırı yorumlar yapanların frenlenmesi daha EDEBE UYGUN değil mi???
keza site de hanefilerin uygulamalarına taan eden birçok yazı bulabilirim, bu uslüb değişirse inşallah tepkilerde değişir, keza bu tepkiler sebep değil sonuçtur,
ayrıca içinde yaşadığımız toplumun belki % 90 ı delillerini bilmese de hakkıyla yaşamasa da bu mezhebe göre hareket ediyor, dolayısıyla insanları Allahın dinine davet edecek kimsenin bunlarla uğraşma davet uslubuna ne kadar uygun???
son olarak benim sözüm hanefileri bidatla itham edenlere idi, Abdul Muiz kardeş niye üzerine alındı anlamadım???? yoksa o da mı böyle düşünüyor
Kitap: Hocanın Ahlakı ve Talebenin Adabı (Hatib el-Bağdadi)الكتاب: الجامع لأخلاق الراوي وآداب السامع
أنا أَبُو الْقَاسِمِ الْأَزْهَرِيُّ، أنا عَلِيُّ بْنُ عُمَرَ الْحَافِظُ، نا أَبُو عَلِيٍّ مُحَمَّدُ بْنُ سُلَيْمَانَ الْمَالِكِيُّ بِالْبَصْرَةِ نا عَمْرُو بْنُ مَالِكٍ الرَّاسِبِيُّ، نا جَارِيَةُ بْنُ هَرِمٍ أَبُو شَيْخٍ، نا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ بُسْرٍ، عَنْ أَبِي كَبْشَةَ الْأَنْمَارِيِّ، عَنْ أَبِي بَكْرٍ الصِّدِّيقِ، قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: «مَنْ تَعَمَّدَ عَلَيَّ كَذِبًا أَوْ رَدَّ شَيْئًا قُلْتُهُ فَلْيَتَبَوَّأْ مَقْعَدَهُ مِنَ النَّارِ»
روي البزار في مسنده
: حدثنا عبد الواحد بن غياث، ثنا حيان بن [عبيد الله]، عن عبد الله بن بريدة، عن أبيه، أن النبي قال: " بين كل أذانين صلاة إلا المغرب ".
وحيان رجل من أهل البصرة مشهور، وليس به بأس.وهذا الحديث لا نعلم أحدا يرويه إلا بريدة، ولا نعلم أحدا رواه عن عبد الله إلا حيان
قال أبو حاتم: حيان بن [عبيد الله] صدوق.
Yatsı namazıyla ilgili olana gelince, Sunen'de Said b. Mansur'dan Bera'nın hadisi; kim yatsı namazından önce dört rekat kılarsa sanki o, onun gecesinde teheccud kılmış gibidir. Ve kim onları yatsı namazından sonra kılarsa, onun benzeri kadir gecesinde gibidir.ibni hacer el-askalani -ed-diraye fi tahrici ehadisil hidaye- isimli eserinde (syf 198) şöyle naklediyor ;
وَأما مَا يتَعَلَّق بالعشاء فَفِي سنَن سعيد بن مَنْصُور من حَدِيث الْبَراء رَفعه من صَلَّى قبل الْعشَاء أَرْبعا كَانَ كَأَنَّمَا تهجد من ليلته وَمن صَلَّاهُنَّ بعد الْعشَاء كمثلهن من لَيْلَة الْقدر وَأخرجه الْبَيْهَقِيّ من حَدِيث عَائِشَة مَوْقُوفا وَأخرجه النَّسَائِيّ وَالدَّارَقُطْنِيّ مَوْقُوفا عَلَى كَعْب
https://www.islam-tr.org/konu/ikindi-yatsi-sunneti-ve-abdestte-enseye-mesh-meselesi.7329/Hanefi'lere göre yatsı namazından önce kılınan dört rekat namaz muekked olmayan (mendub) sünnetlerdendir.
Yatsı namazından önce ve sonra tek bir selam ile kılınan dört rekatlık nafile namaz sünneti gayr-i muekkeddir. Bunun dayandığı delil Aişe (r.anha) den rivayet edilen şu hadisi şeriftir:
"Peygamber (s.a.v.), yatsıdan önce dört rekat namaz kılar, sonra yatsı namazına muteakib kalkar, dört rekat daha namaz kılar, sonra yatardı.
((Ebu’l-Berekât Hasan bin Ammâr bin Ali eş-Şurunbulâlî, Meraki’l-Felâh bi İmdâdi’l-Fettâh Şerh-i Nuru’l-Îzâh ve Necâti’l-Ervah, 64)
Ahmed, Ebu Davud ve Nesei ; Aişe’nin (r.anha) şöyle dediğini rivayet etmişlerdir:
"Peygamber (s.a.v.) yatsı namazını kıldıktan sonra ne zaman benim evime girdiyse dört veya altı rekat namaz kılmıştır."
(Ebû Muhammed Cemâluddîn Abdullāh b. Yûsuf b. Muhammed ez-Zeylaî, Nasbur Raye li-ehadisi'l-Hidaye, II, 145 vd.; Ebu Abdullah Muhammed b. Ali b. Muhammed el-Havlani Şevkan, Neylu'l Evtar min esrari munteka'l-ahbar, III, 18)
İnşeallah sırasıyla gidelim.
Forumda 5. yılına girmiş olmana rağmen, son yıllardaki arabcaya ilgi duymanla beraber bilhasa forum yöneticilerine ve genel forum menhecine karşı tavrın ve uslubun gittikçe irtifa kaybetmeye başladı.
Biz olduğumuz gibi, her forum yetkilileri üyelerinin, arkadaşlarının ilimle iştigal olmasından, ilme vâkıf olmasından memnuniyet duyar. Hiç bir kimse de, daha önceden kendisine itibar, iltifat eden kardeşlerinden edeb sınırlarını zorlayan, hesab sorucu kibre muttali lâfızlar işitmek istemez.
Her beşer gibi site yetkilileri de hata yapıcı, yanlışlara düşücüdür. Doğru veya eksik bilgilerimiz mutlaka vardır. Bizler burada kendimizce ulaşabildiğimiz delilleri kardeşlere sunarak konu hakkında fetva olmayan kanaatlerimizi sunarak meselelerin anlaşılmasına yardımcı olmaktayız.
Soru Cevab Bölümündeki Cevablarımızın Mâhiyeti
https://www.islam-tr.org/konu/soru-cevab-bolumundeki-cevablarimizin-mahiyeti.31575/
Bunun yanında deliller ile hatalarımızın isbatlanması durumunda bizi hatadan döndürmeye vesile olan o kimselere muteşekkir olacağımızı da defalarca zikretmişizdir. Forumumuzda, dünkü üye olmamanıza rağmen, sizden daha da kâdim, emektar ve sitenin adminleri hakkında edeb sınırlarını zorlayan hesab sorucu ve meydan okuyan uslubunuz hoş olmadığı gibi oldukça itici. Bunları hatırlatmamız üzerine bize ;
ithamlarında bulundunuz.
Şimdi sizden dediklerinizi (Abdulhak , Abdulmuizz Fida yazılarından) isbatlamanızı istiyoruz. Mezhebleri veya Hanefi mezhebini tahkir ettiğimiz, bid'atçılıkla suçladığımız yazılarımızdan alıntılama yaparak ortaya koyun ki ayrıca mufteri durumuna düşmeyin.
Size yardımcı olması için bu konudaki düşüncemizi gösteren konuları göstereyim:
Mezheb ve Mezhebcilik?
https://www.islam-tr.org/dinler-mezhebler-firkalar-ve-sahislar/31310-mezhep-ve-mezhepcilik.html
Mezhebler - Mezheblerde Neden Farklı İbadet Şekilleri Var?
https://www.islam-tr.org/dinler-mez...blerde-neden-farkli-ibadet-sekilleri-var.html
MEZHEB - MEZHEBLERİN ÇIKIŞ SEBEBLERİ VE HUKMU
https://www.islam-tr.org/soru-cevap-bolumu/16644-mezheb-taklidi.html
Mezheb Taasubcuları Selefileri Neden Eleştirir?
https://www.islam-tr.org/dinler-mez...-taasubculari-selefileri-neden-elestirir.html
Ayrıca forumda çeşitli anlayış sahibi yaklaşık 100 bin üyenin bulunduğunu, bunların benimsedikleri çeşitli düşünce yazılarından dolayı bize site yetkililerini suçlamanız yersizdir. Bir konuda bir üye yanlış düşünce benimsemiş ise, sizde aksini delillendirirsiniz olur biter. Forum, sadece bir mezhebin taasubunda olmadığı gibi, ehl-i sunnetin tüm mezheblerini benimser fakat hata yapabileceklerini de göz önünde bulundurur.
Şimdi asıl konuya değinecek olursak, 2008'den beri forumda bulunan bir konuya 2015 yılında muhaddislikte çığır açarcasına "aha da buldum delilini" dercesine (şimdiye kadar Hanefi mezhebi sözde benimseyib savunduğun diğer mezheblerin neden bu rivayeti senin gibi delil kabul etmediğini cevablamadan) hesab sorarak tevbeye davet ettiğin rivayet:
Kitap: Hocanın Ahlakı ve Talebenin Adabı (Hatib el-Bağdadi)
Ben Ebu'l-Kasım el-Ezheri, Ben Hafız Ali b. Ömer, Ben Basralı Maliki Ebu Ali Muhammed b. Suleyman, Ben Amr b. Malik er-Rasibi, Ben Ebu Şeyh Cariye b. Herim, Ben Abdullah b. Busr, Ebi Kebşe el-Enmari'den, o da Ebubekir es-Sıddık'tan; Rasulullah (s.a.v.) dedi ki; ''Kim bana kasıtlı olarak yalan isnad ederse yahut söylediğim bir şeyi redderse, cehennemdeki yerine hazırlansın.'' (Bezar, Mesned'inde rivayet etmiştir.)
Bize Abdulvahid b. Ğıyas, bize Hayyan b. Ubeydullah anlattı. Ondan da Abdullah b. Burayde, ve oğlundan; Nebi (s.a.v.) dedi ki; ''Akşam namazı hariç, iki ezan arasındaki tüm namazları açıkladı.''
(Hayyan, meşhur Basra ehlinden bir adamdır. Onda bir hasar yoktur. Ve bu hadisi, rivayet eden Burayde'den başka hiçbirimiz bilmiyoruz. Ve Hayyan hariç, Abdullah'ın rivayet ettiğini bilmiyoruz.)
Ebu Hatim dedi ki: ''Hayyan b. Ubeydullah doğru sözlüdür.''
Diğer aktardığın rivayet:
Yatsı namazıyla ilgili olana gelince, Sunen'de Said b. Mansur'dan Bera'nın hadisi; kim yatsı namazından önce dört rekat kılarsa sanki o, onun gecesinde teheccud kılmış gibidir. Ve kim onları yatsı namazından sonra kılarsa, onun benzeri kadir gecesinde gibidir.
(Beyhaki, Aişe'nin hadisi Mevkuftur. Nesai, Dârakutni, Ka'b'dan Mevkuftur.)
Evveala her ne kadar muhaddisliğe soyunarak rivayeti kendince sahihlemiş, zayıf bir kârine görememiş olsanda, ehl-i sunnetin hadis usulu ilmince mevkuf hadis, rivayetin zinciri Rasulullaha dayandırılamayan hadisler için kulanılan dereceler için kullanılmaktadır.
Zaten aktarmış olduğun rivayeti "ed-diraye fi tahrici ehadisil hidaye"de geçtiğini bildirmişsin. Konunun ilk mesajında Abdulhak, Yatsı namazının farzından önce dört rekat nafile namaz için Hanefi mezhebinin delil kabul ettiği rivayeti asıl (senin aktardığın 'ed-diraye fi tahrici ehadisil hidaye' bu kitabın - Nasbur Raye- haşiyesidir) kaynağından aktarmıştı:
https://www.islam-tr.org/konu/ikindi-yatsi-sunneti-ve-abdestte-enseye-mesh-meselesi.7329/
Mevkuf Hadis :
(Mevkuf hadîs: Sahabeden rivayet edilen söz, fiil ve takrirlerdir. Örneğin, bir hadisi rivayet edenin, Ebû Bekir'in huzurunda şöyle yapıldı da sesini çıkarmadı demesi gibi.
Merfu hadis: Özellikle Peygamber (s.a.v)'e izafe edenin söz, fiil ve takrirleridir.)
Sahabeden, isnadı ister muttasıl olsun ister munkatı olsun, söz, fiil ve takrir olarak rivayet edilen haberlere mevkuf denilmiştir. Sahabe sözlerine bu ismin verilmesi, isnadın sahabîde son bulması ve Peygambere ulaşmamış olması dolayısıyladır. Bununla beraber, sahabîde son bulmuş her isnadla gelen habere mevkuf denilemiyeceğini de hatırdan çıkarmamak gerekir. Zira bazı mevkuf haberler, aslında hükmen merfû olabilirler. Bu ise, merfû hadîslerle ilgili bir evvelki bahiste de açıklandığı üzere, sahabîden mevkuf isnadla rivayet edilen bir haberin, Peygamberin, söz, fiil ve takrirlerinden olması itibariyledir. Nitekim sahabînin "Peygamber devrinde şöyle derdik" yahut "şöyle yapardık" demesi, bu söz veya fiilin Peygamber devrine izafe edilmesi dolayısıyle merfû hükmüne sahib olmasını gerektirir; fakat böyle bir izâfe yapılmamış, yahut bu söz veya fiilin merfû olduğuna delâlet edecek herhangi bir karine bulunmamış olsaydı, o haber sahabînin kendi sözü olması dolayısıyle ona mevkuf demek mümkün olurdu.
Mevkuf haberlerde isnadın sahabîye kadar muttasıl olarak gelmesi şart koşulmamış ise de, el-Hâkim'in mevkuf için verdiği tarifte "sahabîye kadar i'dal ve İrsal etmeksizin hadîsin rivayet edilmesi..." demesi (El-Hâkim Ebû Abdillah, Ma 'rifet ulûmi 'l-hadis, s. 19) bazı hadîsçiler nazarında böyle bir şartın söz konusu edildiğini gösterir. Ancak bu görüş, çoğunluk arasında itibar görmemiş (El-Cezâ'irî, Tevcîhu'n-nazar, s. 67), isnadı muttasıl olsun veya olmasın, sahabe kavillerine mevkuf denilmiştir.
Mevkuf tabiri, bazen de sahabî dışında herhangi bir râviye atfen kullanılır ve meselâ hazâ mevkufun alâ Atâ' denir. Bu tabir, isnadın Atâ'ya kadar geldiğine işaretten ibarettir ve kelime, burada, ıstılah manâsında değil, lugat manâsında kullanılmıştır. (Prof. Dr. Talat Koçyiğit, Hadis Usulü, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları: 162-163)
Mevkuf Hadisin Sahih veya Zayıf Oluşu:
Rasulullah’tan gelmeyen sözlerde, O’ndan gelenlerdeki yücelik bulunmaz. Buna rağmen Mevkuf Hadis’e zayıf hadistir demek doğru olmaz. Zira sahihlik, hasenlik ve zayıflık, hadis usulü kaideleri uyarınca yapılacak sened araştırmalarına bağlı değerlendirmelerdir.
Mevkuf bir hadise “sahihtir” demekle onun, . Peygamber’e aidiyeti söylenmiş olmamaktadır. Hatta onunla amel etmenin vacib olduğu da belirtilmiş olmamaktadır. Çünkü en sahih görüşe göre mevkuf Hadis huccet değildir. (Kasımi, Kavaid: 111; Ahmed Naim, Tecrid Tercümesi -Mukaddime- 1/135)
Mamafih Mevkuf Hadis’in hükmü konusunda görüş ayrılığı bulunduğu da unutulmamalıdır. Hanefilerden Razi, Serahsi ve muteahhirun, birer görüşlerinde de İmam Malik ve Ahmed b. Hanbel’e göre mevkuf hadis hüccettir. Bazı hanefiler ve İmam Şafii’ye göre huccet değildir. Çünkü sahabinin kendi ictihadı sonucu ya da Peygamber’den değil de başka birinden duymuş olma ihtimali vardır. (Itr, menhec: 328)