_________________________________________________
Şehid Alim Abdullah Yusuf Azzam ın Dilinden Mücahid komutan Şeyh Usame Bin Laden
Her kim bu büroya özel malıyla kefil olursa ona çok dua ediyorum ki o kardeşim, Ebu Abdullah (Abdullah’ın babası) Usame Bin Muhammed Bin Laden’dir. ALLAH’tan ona da ehline de, malına da bereket vermesini istiyor ve onun gibilerin sayılarını artırmasını niyaz ediyorum. VALLAHi, İslam Dünyası’nda onun bir eşini görmedim ve ALLAH’a onun dinini, malını ve hayatını bereketlendirmesi için dua ediyorum.
Ayrıca şöyle dedi: Malını ALLAH yolunda harcadı, ALLAH’tan bu amelini mizanında hayır tarafa koymasını istiyorum.
Şöyle de dedi (1) : Ey kardeşlerim onların hikayelerini, Musab’la, Kağkağ ile, Asım’la, Hamza’yla anıyoruz. Ben ne diyorum? Babası bakan, vALLAHi bizimle bakan çocuğu niceleri var ki, dağlara geliyorlar, ekmekle, şekersiz çayla yaşıyorlar. Sanki hepsi tek dili konuşuyor ve Rableri’ne sesleniyorlar.
Usame Bin Laden, sadece Haram El-Medine’nin genişletilmesinden 8000 bin milyon riyale yüz çevirerek, her an ölme ihtimaliyle karşı karşıya, dağlarda yaşamayı tercih etti. Kardeşlerinin Bin Laden Şirketi, İslam dünyasındaki en büyük şirket. Dünyayı olduğu gibi terk etti. Bedeni zayıf, tansiyonu düşük, kalp çarpıntısı var. Bir cebinde biraz tuz, diğer cebinde ise su matarasını taşıyor. Tuz yiyor ve su içiyor. Bu sayede tansiyonu yükseliyor biraz. Ve halkla beraber savaşa katılıyor.
Şöyle de dedi: Onlar dünyaya bakmazlar, dünya gelmişse onların ellerindedir, kalplerinde değil, dünya amaca ulaşmak için bir gayedir, amaç değil. Yaşamak için yerler, yemek için yaşamazlar, sadece hayatta kalabilmek için yeterli olduğu kadar yerler. Bu münasebetle, Aziz ve Celil ALLAH’tan kardeşimiz Abdullah’ın babası Usame Bin Laden’i korumasını niyaz ediyoruz.
Ve bu adam ki, gözlerim bu dünyada onun gibisini asla görmedi. Evinde fakir hayatı yaşıyor. Hacca gitmek için Cedde’de evine uğrardım. Evinde ne bir sandalye ne de bir masa vardı. Tüm evi dört duvardan oluşuyordu. Ne sandalyesi ne de masası vardı. Hangi Ürdünlü’nün ya da Mısırlı’nın evi, içindeki eşyalarla onun evinden daha güzel olabilir? Ancak bu aynı adam, ondan mücahitler için 1 milyon riyallik çek yazmasını isteseniz hemen yazar.
Bir gün kız kardeşlerinden bir tanesinin yanına bir adam gider ve ona İbn Teymiye’nin malıyla nasıl da cihat ettiği hikayesini anlatır. O da hemen bir çek çıkarır ve üzerine 8 milyon riyal yazar. Müslüman kadınlar ve erkekler (kocasına), onu bir kerede böyle bir meblağın verilmeyeceğine ikna etmek için gelirler. Ona delirdin mi derler. Hatta sonunda kendisini aptal, acayip olarak görürler ve ondan yüz çevirirler… Bir zaman sonra kendisine gelerek, kirada oturduğunu ve en azından 1 milyonunu kendisine ev yapmak için kullanmasını söylerler. Usame geldiğinde kardeşi bu durumu kendisine açar ve şöyle der:
‘Ey kardeşim, ey Usame, sadece 1 milyon kendime ev yapmak için harcayayım.’
Usame ise şöyle cevap verir:
‘VALLAHi 1 riyal bile yok, çünkü sen rahat bir evde oturuyorsun, insanlar ölüyor da bir çadır bile bulamıyorlar.’..
Seninle oturduğunda onu edebinden, erkekliğinden, hizmetçilerden bir tanesi sanırsın. Ve ona Kılıçların Şeyhi diyorum. Yerinden kıpırdamaması kararı çıktı. O ise daima bir taraflara yönelmek istiyor. Tansiyonu düşük, bir cebi tuzla dolu, diğer taraftan su matarasını taşıyor, yürüyemiyor. Tuz yiyor, su içiyor ve böylece tansiyonu yükseliyor. Bana inanın, evime girdiğinde telefon çalınca, ben yerimden kalkmadan gidiyor, telefonu getiriyor.
Edep, haya, erkeklik.. ALLAH’tan onu korumasını diliyoruz inşALLAH.
Temel olarak ihtiyaç duyduğun şey bir grup insandır. Cennete kuruşla mı yoksa riyalle mi gireceğini sanıyorsun? Cennete riyalle giremezsin. İhtiyacın olan şey kendini feda etmendir.
Beni ilk davet ettiğinde ramazan ayındaydık. Ezan okunduğunda içinde, üzerleri az miktarda etle kaplı birkaç kemik parçası bulunan et suyuyla, iki üç tane kebap geldi. Bu yemeği, bir çok kişi beraberce yedik.
Ve Dr. Abdullah Azzam şöyle de dedi: ‘Savaşta dalmak güvenliktir’ sözünü, hocamız şu şekilde açıklamıştı: ‘Dalgınlık, namazda hoş karşılanmayan, savaşta ise övülen bir haldir.’ Ve nasıl olur da insanlar, bombaların, füzelerin, uçakların, tankların sesleri altında uyuyabilirler? Bu hal Afganistan’da defalarca zuhur etti. ALLAH’ın lütfuyla savaşta uyuyup daha büyük bir azimle enerjiyle uyandığını birçokları bana anlattılar.
Kardeşim Usame Bin Laden, Caci Harbi’nde, elinde telsizi tutar vaziyette uyumuştu. Savaş esnasında bu telsiz elinden düştü. Uyuduğunda, savaş son hızıyla devam ediyor, füzelerin düştüğü ve komandoların bulunduğu yerler kendisinden sadece 200-300 metre uzaklıkta bulunuyordu.
_________________________________________________
(1) ‘ Cihadi Terbiye’ kitabından
_________________________________________________
Ebu Muhammed El Makdisi
ALLAH onu Tağutların Esaretinden kurtarsın
Usame hakkında şöyle dedi (1): Münkere karşı, taguta karşı mücadele eden bir mücahittir ve Beyaz Saray’dakilerin siyasetlerinin aksine gidiyor ki bu yöneliş, birçoklarının çekindiği bir yöneliştir.
Ancak ALLAH (c.c.), onu kerem ve lütfuyla faziletlendirdi. ALLAH’ın Resulu Muhammed (sallALLAHu aleyhi ve selem)’e ‘zikrini yükselttik’ dediği gibi, O’nu zenginleştirdi, insanlardan ayırdı ve onlar arasından yüceltti. Bazı selefler şöyle dediler: Bu din, bu ayetler üzerine kurulmadıkça, zaferden söz etmek mümkün olmayacak. Bundan hoşlanmayanın nasibi de ALLAH’ın şu ayeti üzerine olacak: ‘Doğrusu hayırsız, nesli kesik olan, asıl sana dil uzatandır.
(evlatsız, nesli kesik deyip)….
Ben bu cevabı, Amerika’yı direk sarsan olayların ardından, bana bu konuda gelen sorulara ve
hükümetlerin korkutmalarına cevaben yazmıştım. ALLAH düşmanları hiç gecikmediler ve bu olayların ardından gerçekleşen tutuklamalar tamamlanmadan beni de tutukladılar. Beni fotoğraf çektiler ve benden, haber ajanslarıyla yaymak üzere Amerika’ya yönelik saldırıları kınayan beyanat yazmamı istediler. Ve ben de Amerika’nın başına gelenlerin, Müslüman ülkelerde Müslümanları ölürmesinin, ülkelerini yerle bir etmesinin, helak etmesinin cezası olarak ALLAH’tan geldiğini ortaya koyan beyanlar hazırladım. Amerika, Müslümanlara her yerde zulmediyor. Halk veya diğerleri arasında hiçbir fark gözetmiyor. Buna delil ise Amiriye Sığınağı’nda veya her gün Amerika’dan destek bulan İsrail tarafından Filistin’de yapılanlardır. Mücahit, Ömer Abdurrahman’ın ve diğer mücahitlerle İslam davetçilerinin tutuklanması ise olayın ayrı yönü…Bu onların hoşuna gitmedi ve bunun daha da teşvik olduğunu söylediler. Ardından da halka karşı düzenlenen saldırılardan tasa duyduğumu belirtmemi istediler. Ben de; ‘Eğer yazdıklarım hoşunuza gitmemişse siz, istediğinizi kendiniz yazın, ancak ben inandığımın dışında hiçbir şeyi yazmam.’ dedim. Teşvik olarak nitelendirdiklerini bir kenara atmakta ısrar ettiler…Sonra bununla ilgili, orada bulunduğum müddetçe başka tahkikatlerde bulundular. Ardından bu konuyla ilgilenmekten vazgeçtiler. Ancak, beni salmadan önce, bu olaylar hakkında kesinlikle konuşmamamı tembih ettiler, evimde de gözetim altında bulunacağımı, kimseye bir açıklama yapmamam, konuşmamam gerektiğini söylediler. ALLAH’ım eğer halkın öldürülmesi hakkında konuşacaksam, diyeceğim söz, bu onlar için serbest olan ve sevilen bir hal!!..
Bu esnada ben, dünyayla ilgisi kopuk, yalnız kaldığım bir hücredeydim. Hatta bana yalan atarak, sevinçli tavırlarla şöyle dediler:
‘Amerika, saldırılara karşılık olarak nükleer bombalarla Afganistan’ı vurdu. Ölü sayısı 5 milyon.
Ve beni ALLAH’tan başkasının bilemeyeceği bir hüzün kapladı. O gece rüyamda büyük ve çok tesirli bir kılıcın, büyük bir dağı ikiye yardığını, ardından da derinliklerde kaybolduğunu gördüm… Sabah olup uyandığımda ise, ALLAH’ın düşmanlarını rüyamla müjdeledim, rüyamın tefsirini ise şöyle yaptım: ‘ Öncelikle etkili kılıç, cihadında peygamberimiz Muhammed (SallALLAHu aleyhi ve sellem)’in yolunda giden Usame’nin kılıcıydı. Ve bu cihad Amerika’yı parçalayıp darmadağın edecek ve O (Usame), kendisine kötülüğün ulaşamayacağı, dağların derinliklerinde güven içinde olacak.
Ayrıca şöyle dedi : Tagutların veya diğer kafirlerin, diğerleriyle yaptıkları antlaşmalar, riayetleri altındaki Müslümanları, bu kahredici siyasetlerine veya seçim hakkı olmaksızın kahreden ve milliyetçilik olarak isimlendirilen hallere uymaya, zorlayamaz. Öyle ki artık Müslümanlar, kendilerini, mallarını, dinlerini ve kanlarını koruyamaz hale geldiler. Aksine evlerinin hürmeti ortadan kaldırılıyor, evleri yağmalanıyor, kendileri korkutuluyor, tutuklanıyorlar, hapse atılıyorlar, uydurma suçlamalarla gecenin bir yarısında veya gündüz idam ediliyorlar. Dini dostluk meselesine gelince, islamla zıt olan bir durum varsa o da, müslümanın, kafirlerin din velayetini seçmesidir…
ALLAHu Teala Şöyle Buyurdu: ‘Müminler, müminlerden ayrılıp, kafirleri dost edinmesin. Bunu her kim yaparsa artık ALLAH’tan ilişiği kesilmiş olur. (Al-i İmran Suresi, 28.Ayet)
Bir diğer ayette de ALLAHu Teala Şöyle Buyurdu: ‘ALLAH elbette o günde, kafirler için müminler aleyhine bir yol (imkan ve delil) verecek değildir.’ (Nisa Suresi, 141. Ayet)
Kafirlerin antlaşmalarına uymayı kabul etmeyen, ülkelerimizde tagut hükümlerden kurtulmayı başarabilenler, öncelikle bu ülkelerin vatandaşlıklarından çıktılar, ardından da savaş ilan ettiler. Kafirler de onlara ve tüm cihat yolunda bulunanlara üstün gelmeye çalıştılar. Mücahitleri de Yahudilerden ve hıristiyanlardan kafir kardeşlerinin yaptığı gibi ‘Terörist’ diye isimlendirdiler.
_________________________________________________
1) Afganistandaki müslümanlara yardım vacibi’ yazısından
Ebu Kutade Al- Filistini (1,2) , Usame Bin Laden hakkında şöyle dedi:
Şu anda Usame Bin Laden’den bahsetmek kaldı, bu adam ki kendisine, olayların çözümü hususunda büyük bir sorumluluk yükledi. İsmi, konuşan herkesin dilinde dolanır oldu. Onun yaptığı, heder eden uçaklardan daha derinlere isabet etti.
Taliban hükümeti düştükten 1 sene sonra da, 1423 Hicri yılının Şaban ayında, şöyle dedi:..Bu büyük adama, Ebu Abdullah Usame Bin Laden’e tüm kalbimle selam gönderiyorum. Bu adam, ümmetin başını kaldırdı.- ALLAH şahittir- Ümmetin başını yükseklere kaldıran onunla ve onun gibilerle iftihar ediyoruz. İfadeleri imanla, gerçekle, zühtle dolu, sesini duyan herkesi ağlatan bu kişiyi onlara verirsek, islamı bugün, yalvarsak da kim temsil edecek?
Onlara Ebu Abdullah örneğini verdik, selam ve sevgi ona olsun ki az konuşup, çok iş yaptığı sabittir…
Suudi Arabistan hapishanelerinde sekiz yıl yatmış olan din bilim adamı Dr. Said Bin Zair (3) ,siyasi konumlar hakkında kendisine sorulan sorulara, bir internet Sitesi’nde şöyle cevap verdi : Gerçekten konumları belirlemek ehillerinin işidir. Biz, tarihte okuduklarımız gibi buna ehil değiliz, yakınından da geçmiyoruz. Şahsen ben hiçbir şey yapmadım. Bunu vALLAHi tevazudan söylemiyorum. Çünkü kendimi biliyorum, ben odamda oturdum ve başıma gelene sabrettim. Bunun tavır veya ona benzer bir anlama geldiğini söylemek mümkün olmaz. Bu ümmetin pasif yönüdür ve benim gibi pasifler ümmeti yüceltemez, ancak Usame gibi, ALLAH düşmanlarına karşı meydan okuyanlar bunu başarabilirler. Hangi kahraman, hapishane köşelerinde susmamızdan mutlu olur? Aksine onlar, varlığı endişe veren, korku saçan ALLAH’ın yolundaki mücahitlerin sesinden mutlu olurlar. Öyle ki, onlar gitti, geride ümmet için sadece içinde bulundukları durumu değiştirme arzusu kaldı.
Şeyh Hmud Bin Ukala El-Şuaibi (2) , Onun hakkında şöyle demişti: O, ALLAH’ın kitabı ve sünnet üzere her şeyiyle savaşan bir mücahittir.
Afganistan’ın devrik lideri Molla Muhammad Ömer , onun hakkında şöyle demiştir: O sadık bir imana sahip, onun durumunu bizlerle veya diğer Müslüman kardeşleriyle kıyaslayamayız.
Ayrıca şöyle de dedi (3) : Bir gün Usame’ye ve Araplar’a komşu kimse kalmasa, kanımı ortaya koyarım yine de onları teslim etmem.
_________________________________________________
Abdulaziz El-Jerbu (4,5) , şöyle dedi: Amerika, Usame karşıtı, toplayabildiği tüm güçleri topluyor. Nitekim 60 devlet topladı ve Usame bin Laden karşıtı hamleyi finanse etmek, devletler arasında yaptığını doğru göstermek için de faaliyetlerini Nato Antlaşması’na dayandırarak konuştu. ALLAHu Teala yüce kitabında bu durumu şöyle açıkladı: ‘Onlar toplu bir halde sizinle savaşamazlar, ancak tahkim edilmiş (çevrilmiş) yerlerde ya da duvarlaR arkasından savaşırlar. Aralarında çarpışmaları ise şiddetlidir. Sen onları toplu sanırsın, halbuki kalpleri dağınıktır. Bu; onların akılları ermez bir kavim olmalarındandır. (Haşr Suresi,
14.Ayet)… Ve hangi müjde bundan daha büyük olabilir..!! Olaylardan sonra, ortaya atılan sözde gerçekler, sizlere, Kur’an-ı Kerim’de müminleri müjdeleyen ayetleri unutturdu…!!!
Öyleyse büyük soru: Usame’yle birlikte bir kişi daha olsaydı Amerika ne yapacaktı? Ve kaç devleti kendisiyle bir olmak için toplayacaktı? Ne kadar uzun zamandır propaganda edip, yazıyorlar, ne kadar bakıyorlar, planlar çiziyorlar ancak bunların hiçbirinin de müminlere izzet kazandırdığını görmüyoruz…!!
Bin Laden, gerçekten çok az konuşur…Ancak ameli çok fazladır…Öyle ki, Amerika’ya ve Arap yönetimlerine, kafir devletlerin yapmaya niyetlenip yapamadıklarını yaptı.
Bin Laden’in yaptıkları, doğudan batıya her yerde müminlere izzet kazandırdı. Meksika’da bile, bir şirket, üzerinde Bin Laden resimleri bulunan tişörtler üretti. Al-jazeera.net’in bahsettiği gibi, bu ücretsiz bir yardım. Ve sonra şirket kaybetmek yerine kazanıyor. Meksikalılar Usame’yi kahramanları olarak tanıtıyorlar.
Bu durum, Müslüman ümmetinin, batıya uymasının sonucunda, dağın zirvesinden en alçak noktaya düştüğü, alçaldığı, elbiselerinin üzerlerine kendilerinin ve çocuklarının resimlerini koydukları bir vakitte zuhur etti.
Gerçekten beşeriyet tarihinde görülmemiş acayip bir durum. Kim hayal ederdi, kafirler üzerinde Usame Bin Laden resmi olan tişörtler yaptıracak, onunla alemin devi diye övünüp giyinecek, Batının eline geçirmeye çalıştığı kişinin resmi! Bizi böyle bir elbise giymekten veya bunun gibi şeyler yapmaktan alıkoyuyorlar. Hollanda ise, Usame Bin Laden’in Beyaz Sarayı ve Amerikan Başkanı’nı bombalamayı planladığı bir filmi hikaye edip yayınlıyor. Hikayeyi de 2 yıl önce bir İngiliz yazmış. Kitabın yazarı Landy Maknab, Amerika’ya düzenlenen saldırıların, tahminlerden çok daha güçlü olduğunu ifade ediyor. Ve olan hadiseleri yazmayı daha önceden hiç düşünmediğini açıklıyor.
Maknab, hikayenin ilk defa 1999 yılında yayınlandığını, aylar süren müzakereler sonucunda da film olarak gösterime girme kararı çıktığını belirtti.
Sinemanın, oyunculuğun haram ya da caiz olmasından veya başka bir şeyden bahsetmiyorum. Konu zaten o değil. Ben, Usame Bin Laden’in müminler için oluşturduğu izzetten bahsediyorum. Kafirler buna sevindiler hatta doğusu da batısı da uçtu. Usame’yi ayıplayan, arkasından çekiştirenler hatta bazı meşhur kişilerden maalesef bunu yapanlar ise hiç eksik olmadı. Büyük bir esefle söylüyorum ki bu tür insanlar ortaya çıkıyor…!!! (Sizden aklı başında bir adam yok mudur? )
Usame tek başına dünyaya yeter, Amerika’ya ‘HAYIR….HAYIR’ dedi.
Yeter ki onun elleri kötülüklerle kirlenmiyor.
Yeter ki Müslümanları öldürmüyor. Ben aklımı, ‘Masumların, bazı Müslümanların, kadınların, çocukların, halkın öldürülmesi’ ibareleriyle yayın yapan basın organlarına satmıyorum. Sabah akşam ALLAH’a savaş açan yayınlar, masumların öldürülmesini soruyorlar. Bu zalimlerin kaçış ve Irak halkını korkutma yoludur. Yahudiler’in müftüler yerine, nefislerimizi işgal ederek yaptığı yayınlar…ey ümmet, ümmetin genel cehaletine gülüyorum!!!
Ve yeter ki O, dünyanın zenginlerinden birisi ve bu zenginliği Alemlerin Rabbi ALLAH (c.c) için istemedi.
Yeter ki O’nu toplumdan dışladılar ve O, hamdolsun sayıları hiç de az olmayan müminlerle beraberdir.
Ona da bize de yeter ki, tüm güzelliğiyle varlığı içinde bulunduğumuz dünyada yer alıyor. Onun zühdü bizleri utandırmaya yeter de artar bile. Onu hüzünlü bulursam eyvahlar olsun eyvah!
Son olarak, Usame Bin Laden için şunu diyorum: ResulALLAH SallALLAHu Aleyhi ve sellem Osman Bin Affan’a şöyle söyledi: ‘ALLAH kesinlikle seni cennet elbisesi ile giydirecek, onu senden çıkarmak isteyecekler, sakın buna izin verme.’ Başka bir rivayette de ‘onu çıkarmanı isteyecekler, sakın çıkarma’ denilmektedir. Tirmizi ve Hakim sahih hadis demişlerdir.
Ve ALLAH kiminleyse…vALLAHi tüm cinler, insanlar bir araya gelseler ve ona tuzak kurmak isteseler, ona zarar vermeyi başaramazlar. (sana zarar vermek için bir araya gelseler ALLAH’ın sana yazdığı dışında hiçbir şey sana ulaşmaz.) Rivayet: Müslim