Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Soru İnşallah Ben Müslümanım Demek Caiz midir?

ebu_zerr Çevrimdışı

ebu_zerr

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Selamun aleykum kişi inşallah ben müslümanım dese bu söz doğrumudur. yoksa elhamdulillah müslümanım ?
 
Mukim Çevrimdışı

Mukim

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Sence?
Müslümanlığından, imanından şüphe eden kişi ben inşallah müslümanım der.
umarım anlatabilmişimdir.
 
Mukim Çevrimdışı

Mukim

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Arkadaşım El-Cemil ismi nick olmaz. El-Cemil Allahın güzel isimlerindendir (Esmaul Husna). Kullanacaksan Abdulcemil nickini kullan veya Cemil nickini kullan. El-Cemil olmaz çünkü Allahın ismi. Üyelik nicki olarak kullandığın isim bir nevi lakap. EsmaulHusnayı lakap olarak kullanma.
 
!sLaM4eVeR Çevrimdışı

!sLaM4eVeR

لا اله الا الله
Admin
Ben insaAllah muslumanim denmez. Sen mumin misin diye soran birine cevaben , ben insaAllah muminim denir.

Müslümanliktan süphe edilmez.

Detayli bilgi icin, ehli sünnete göre iman adli kitabi öneririm.
 
Mukim Çevrimdışı

Mukim

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Ben insaAllah muslumanim denmez. Sen mumin misin diye soran birine cevaben , ben insaAllah muminim denir.


Müslümanliktan süphe edilmez.


Detayli bilgi icin, ehli sünnete göre iman adli kitabi öneririm.


Ahi okudum bu meseleyi. Dediğin gibi ben inşallah müminim demeye cevaz veren ehli sünnet uleması. Fakat bu kişinin ameli ile ilgili. Yani kişi ben inşallah müminim dese amelindeki hatalarına, günahlarına ve sevap eksikliğine vurgu yapar. Yani bu kişinin imanıyla alakalı değil. Mesela ben inşallah Allaha, meleklerine, peygamberlerine, kitaplarına ve kadere inşallah inanıyorum demek caiz değil.
 
ebu_zerr Çevrimdışı

ebu_zerr

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
sakallı kardeşim nick değiştiririm söylerim yönetime. ben sadece fikir alışverşinde bulunmak için dedim elhamdulillah imanımdan şüpheye yer yok bu söz mekruh bir söz diyebilirdin sakkalı kişiyi imandan şüphye sokacaksa buyrun ben dinlerim. “Allah’ın izni olmaksızın, hiç kimse için iman etme (imkanı) yoktur...” (Yunus Suresi, 100)
 
Mukim Çevrimdışı

Mukim

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
sakallı kardeşim nick değiştiririm söylerim yönetime. ben sadece fikir alışverşinde bulunmak için dedim elhamdulillah imanımdan şüpheye yer yok bu söz mekruh bir söz diyebilirdin sakkalı kişiyi imandan şüphye sokacaksa buyrun ben dinlerim. “Allah’ın izni olmaksızın, hiç kimse için iman etme (imkanı) yoktur...” (Yunus Suresi, 100)

o ayetin bu sözü söylemekle alakası yoktur. Sen ben inşallah müminim derken bir istisna yapmış oluyorsun ان شاء الله. Yunus suresi 100. ayette; Bir kişinin İmana gelmesinin ancak Allahın izni ile mümkün olacağı belirtilmektedir باذن الله
 
Mukim Çevrimdışı

Mukim

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
وقد كان أحمد وغيره من السلف مع هذا يكرهون سؤال الرجل غيره : أمؤمن أنت ؟ ويكرهون الجواب ، لأن هذا بدعة أحدثها المرجئة ليحتجوا بها لقولهم
İmam Ahmed ve seleften diğerleri bir adamın başkasına sen müminmisin sorusunu kerih görüyorlardı. Böyle soruya cevap vermeyide kerih görüyorlardı. çünkü bu Mürcie'nin uydurduğu bir bidattır. bu sözlerine hüccet ikame etmesi için
 
E Çevrimdışı

Et Tevhid vel Cihad

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
​İman’da (İnşallah Diyerek) İstisna Yapmak
İbni Ebi'l-İzz el-Hanefi (731-792H)
Muhezzebu Şerhi'l-Akideti't-Tahaviyye

İstisna yapmak kişinin ben inşallah mü’minim demesidir. Bu hususta ikisi aşırı uç ve biri orta yol olmak üzere üç görüş vardır. Kimisi bunu vacib kabul eder, kimisi haram, kimisi bir bakıma göre caiz görürken bir bakıma göre de kabul etmemektedir. Bu da bu görüşlerin en sahih olanıdır.

İstisna yapmayı vacib kabul edenlerin iki dayanağı vardır. Birincisi şudur: İman, insanın üzerinde öldüğü haldir. İnsan vefat edeceği hal ve Yüce Allah’ın ezeli ilmine göre varacağı durum itibariyle mü’min ya da kafirdir. Bundan önceki hali ise muteber değildir. Derler ki: Arkasından küfrün bulunacağı ve netice olarak sahibinin kafir olarak ölmesi ile sonuçlanacak bir iman iman değildir. Bu tıpkı tamamlanamadan önce sahibi tarafından ifsad edilen namaz ile gün batımından önce kişinin orucunu açmasına benzer. Bu, Küllabiye ve diğer fırkaların bir çoğunun dayanağını teşkil etmektedir.

Daha sonra bu hususta aşırıya giden bir kesim de bu görüşü kabul etti ve nihayet bunlara mensub insanlar işledikleri salih amellerde bile istisna yapmaya koyuldular. İnşallah namaz kıldım vb. sözler söylemeye başladılar. Bundan kasıtları da; inşallah kabul edildi demektir. Yine onların bir çoğu herşeyde istisna yapar oldu ve mesela inşallah bu bir elbisedir, inşallah bu bir halattır diyecek hale kadar geldiler. Kendilerine bunun böyle olduğunda bir şüphe yoktur denilecek olursa onlar, evet böyledir ama Allah onu değiştirmeyi dilese değiştirebilir, diye cevab verirler.

İstisna yapmayı vacib görenlerin ikinci dayanağı da şudur: Mutlak iman Yüce Allah’ın kuluna yapılmasını emrettiği işlerin tümünü yapmayı, yasakladıklarının tümünü de terketmeyi ihtiva eder. Buna göre bir kimse ben mü’minim diyecek olursa, kendi lehine emrolunduğu bütün işleri yerine getiren, yasak kılındığı herbir şeyi de terkeden, ebrar ve muttakilerden olduğuna şahidlik etmiş olur. Buna göre o, Yüce Allah’ın mukarreb velilerinden biri demektir. Böyle bir iddiada bulunmak ise, insanın kendi nefsini tezkiye etmesi türündendir. Eğer böyle bir şahitlik doğru kabul edilirse, o kimsenin aynı şekilde bu hal üzere öldüğü takdirde, kendisinin cennetlik olduğuna da şahitlik edebilmesini gerektirir.

İşte istisna yapan selef’in genel olarak dayanağı budur. Bununla birlikte ileride Yüce Allah’ın izniyle belirteceğimiz gibi bir başka bakımdan istisnada bulunmayı terki de caiz görmüşlerdir. Bu görüşte olanlar aynı şekilde şüphe bulunmayan hususlarda istisna yapmanın caiz oluşunu da delil gösterirler. Yüce Allah’ın şu buyruğunda olduğu gibi: "Elbette ve inşallah Mescid-i Haram’a korkusuzca, emniyet içerisinde... gireceksinizdir." (el-Feth 48/27) Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) de kabristan’da: "Ve inşallah bizler de size kavuşacağız." (Müslim; Ebu Davud; İbni Mace) diye buyurmuştur. Yine: "Ben aranızda Allah’tan en çok korkan kişi olacağımı ümit ederim." (Müslim; Ebu Davud; Malik; Ahmed) diye buyurmuştur ve buna benzer başka hadisler de vardır.

İmanda istisnada bulunmayı haram kabul edenlere gelince, imanı tek bir bütün olarak kabul eden herkes bu görüştedir. Bunlar: Ben şehadet kelimesini söylediğimi bildiğim gibi, mü’min olduğumu da bilirim, der. Benim ben mü’minim demem, ben müslümanım demem gibidir. İmanında istisna yapan bir kimse onda şüphe ediyor demektir.

Bunlar imanlarında istisna yapan kimseleri şek edenler diye adlandırırlar ve Yüce Allah’ın: "Elbette ve inşallah Mescid-i Haram’a korkusuzca, emniyetle... gireceksinizdir." (el-Feth 48/27) buyruğundaki istisnaya şu sözleriyle açıklık getirmektedirler. Buradaki istisna korkusuzca ve güvenlik içerisinde girmeye aittir. Oraya girileceği hususunda ise herhangi bir şüphe yoktur. Şöyle de açıklanmıştır: Siz oraya hepiniz yahut bir bölümünüz gireceksinizdir, çünkü onların bazılarının öleceği Allah tarafından bilinen bir husustur.

Her iki tür cevab da su götürür. Çünkü onlar bu sözleriyle kaçındıkları mahzurun içine düşmüşlerdir. Güvenlik ve korku diye açıklamalarını ele alalım: Yüce Allah bunu bilmekle birlikte; güvenlik içerisinde gireceklerini haber vermiştir. O halde oraya gireceklerinde şüphe olmadığı gibi, güvenlikle gireceklerinde de şüphe yoktur. Hepsinin ya da bir bölümünün gireceklerinde de. Çünkü Yüce Allah kimin gireceğini, kimin girmeyeceğini bilmiştir. Bu hususta da şüphe söz konusu olamaz. O halde Yüce Allah’ın burada "inşallah" diye buyurması, girişin muhakkak gerçekleşeceğini belirtmektir. Nitekim bir kimse mutlaka yapacağını kararlaştırdığı bir iş hakkında: Allah’a andolsun ki -inşallah- ben bu işi yapacağım, der ve o bu sözlerini irade ve kararlılığında şüphe ettiği için söylemez. Ancak bu kimse böyle bir durumda da (istediğini yerine getiremeyecek olursa) yeminini bozmuş sayılmaz, çünkü o maksadının mutlaka gerçekleşeceği noktasında kesin ifade kullanmış değildir.

İstisnada bulunmayı ya da terketmeyi caiz kabul edenlere gelince, bunlar her iki kesime göre delil itibariyle daha güçlüdürler. İşlerin en hayırlısı da orta yollu olanıdır.

Eğer istisnada bulunan kimse imanının esasında şüpheyi kastediyorsa istisnada bulunması yasaktır. Bu hususta görüş ayrılığı yoktur. Eğer kendisinin Yüce Allah’ın: "Gerçek mü’minler ancak o kimselerdir ki Allah anıldığı zaman kalpleri titrer. Ayetleri karşılarında okunduğu zaman (bu) onların imanını arttırır ve onlar ancak Rablerine güvenip, dayanırlar. Onlar namazı dosdoğru kılarlar ve kendilerine rızık olarak verdiğimizden de infak ederler. İşte onlar gerçek mü’minlerin ta kendileridir. Onlar için Rableri katında dereceler, mağfiret ve bitmez, tükenmez bir rızık vardır." (el-Enfal 8/2-4) buyruğu ile; "Mü’minler ancak Allah’a ve Rasulüne iman eden ve sonra da şüpheye düşmeyen, sonra da malları ve canları ile Allah yolunda cihad eden kimselerdir. İşte onlar sadık olanların ta kendileridir." (el-Hucurat 49/15) buyruğunda nitelendirdiği mü’minlerden bir mü’min olduğunu kastetmekse; o takdirde istisnada bulunması caiz olur. Aynı şekilde akıbeti bilemeyeceğini belirtmek maksadıyla istisnada bulunan da işi imanında şüphe ettiği için değil de işin Allah’ın meşietine bağlı olduğunu belirtmek maksadıyla istisnada bulunanın durumu da böyledir.
 
Üst Ana Sayfa Alt