Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Soru İş Yerinde Vakit Bulamamaktan Dolayı Öğle ile İkindi Namazları Cem Ebilebilir mi, Cem Edilen Namaz Vakit Olduğunda Tekrar Kılınabilir mı?

M Çevrimdışı

murathan

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
ESSALAMU ALEYKUM kardeşler

ben iş yerimde vakit bulamadım öğle vaktinde öğleyle beraber cem ettim her zaman yapmıyorum böle yanlışmı yaptım acaba ne olursa olsun vaktinde mi kılmalıydım içime dert oldu ama rasulALLAH s.a.v efendimizin bi hadis i şerif ini okumuştum tam unuttum rivayet edenide unuttum hadiste şöle diyodu rasulALLAH s.a.v hiç bir tehlike yokken öğle ile ikindiyi öğle vaktinde kıldı tam olarak bilmiyorum hadis i de yazarsanız sevinirim

bir de öğle ile ikindiyi cem ettikten sonra ikindi vaktinde vakit buldum diyelim tekrar kılabilirmiyim

kardeşler yardımcı olun lütfen şimdiden ALLAH razı olsun
 
  • Dua et
Tepkiler: Qan
M Çevrimdışı

morueqq

لا إله إلا الله
İslam-TR Üyesi



İKİ NAMAZI BİRLEŞTİREREK KILMAK (CEM)

1. Birleştirmenin Meşruluğu:


Hanefiler dışındaki Cumhura göre: (eş-Şerhu'l-Kebir, 1, 368; Muğni'l-Muhtac 1, 271 vd.; el-Muhezzeb, 1, 104; Keşşafu'l-Kınâ', II, 3; el-Muğnî,1, 271)

Öğle ile ikindiyi birinci namazın vaktinde (cem-i takdim tarzında) birleştirmek yahut öğleyi ikindiye tehir ederek (cem-i tehir tarzında) ikinci namazın vaktinde kılmak caizdir.
Öne alarak kılma konusunda cuma namazı öğle namazı gibidir.
Yine bunun gibi, akşam namazı ile yatsı namazlarını seferde, hem yatsıyı öne alarak birinci namazın vaktinde, hem de tehir ederek akşamı ikinci namazın vaktinde kılmak caizdir. Bu sefer mesafesi asgarî 89 Km.lik bir mesafedir.

Birleştirilerek kılınan namazlar öğle namazı ile ikindi, akşam ile yatsı namazlarıdır. Bunlardan biri diğerinin vaktinde kılınabilir. Birinci namazın vaktinde birleştirip kılmaya cem-i takdim, ikinci namazın vaktinde birleştirip kılmaya cem-i tehir adı verilir.

En iyisi fakihlerin ihtilâfından çıkmak için ve Peygamberimizin bu birleştirme işine devam etmemesine binaen iki namazı cem etmemektir. Zira cem etmek daha iyi olsaydı, seferde kasretmek (kısaltarak kılmak) gibi bunu da devamlı yapardı.

Cem-i tehirin dayandığı delil :
Buharî ile Muslim'de Enes ve îbni Ömer'den rivayet edilen hadislerdir. Birinci hadis şudur:
"Enes (r.a.) demiştir ki:
Rasulullah (a.s.) güneş meyletmeden (öğle vakti girmeden) önce yola çıkınca, öğle namazını ikindi vaktine kadar tehir eder, sonra bineğinden inip ikisini beraber kılardı. Eğer yolculuğa çıkmadan önce öğle vakti girmişse, öğle namazını kılar, sonra devesine binerdi."
(Buharî ve Muslim. Neylu'l-Evtâr, III, 212.683- Hadisi Tirmizî bu lâfızla, ibni Mace dışındaki cemaat da bu manada rivayet etmişlerdir. Cem-i tehir hadisi Muaz b. Cebel ve ibni Abbas'tan da rivayet edilmiştir. Neylu'l-Evtar, III, 213 vd)

îbni Ömer'in hadisi de şöyledir:
"İbni Ömer'in ailesinden biri yardım isterdi. Bu sebeple İbni Ömer süratle sefere çıkmak zorunda kaldı. Kırmızılık kayboluncaya kadar akşam namazını tehir etti. Sonra bineğinden inip akşam ile yatsıyı birleştirerek kıldı. Sonra da onlara, Hz.. Peygamber (a.s.)'in acele sefer ettiği zamanlarda böyle yaptığını haber verdi."
(Bu hadisi Ahmed, Ebu Dâvud ve Tirmizî rivayet etmiş olup Tirmizî hasen demiştir. Darekutnî ile Hâkim, Beyhakî ve ibni Hibban da sahih diyerek rivayet etmişlerdir. (a.g.e.a.g.))

Cem-i takdimin dayandığı delil:

Muaz (r.a.)'dan rivayet edilen şu sahih hadistir.
"Hz. Peygamber (a.s.) Tebük seferinde, akşam vakti girdikten sonra yola çıkınca, yatsı namazını öne alır ve bu namazı akşam namazı ile beraber kılardı." (684)


Hanefilere göre: (el-Lubâb, 1,185,187)

Arefe günü sadece hacılar için öğle ile ikindi namazını cem-i takdim tarzında tek ezan ve iki kametle kılmak caiz olur. Çünkü ikindi namazı malum vaktinden önce eda edilir. İnsanlara bildirmek için sadece kamet getirilir.


Muzdelife gecesinde, akşam ile yatsı namazı bir ezan ve bir kametle cem-i tehir tarzında birleştirilerek kılınır. Çünkü yatsı namazı vaktinde kılınmaktadır. Dolayısıyla insanlara bildirmeye ihtiyaç yoktur.

Hanefîlerin bu hususta dayandıkları delil, namazın vakitlerinin tevatur yolu ile sabit olduğu, bunun tek kişi yolu ile rivayet edilen bir haberle terk edilemiyeceğidir.

Buharî ile Muslim'in rivayetlerine göre, İbni Mes'ud şöyle demiştir:
"Kendisinden başka bir ilâh bulunmayan Allaha yemin ederim ki, Rasulullah (a.s.) hiç bir namazı asla vaktinin dışında kılmamıştır. Ancak iki namaz mustesna. Bunlar da ikindi ile öğle namazı, akşam ile yatsı namazlarıdır. İkindi ile öğle namazlarını Arafat'ta birlikte kılmış, aksam ile yatsı namazlarını da Muzdelife'de bir arada kılmıştır."

Doğrusu iki vakit namazını birleştirerek kılmanın caiz olduğudur. Çünkü bu durum sünnet ile sabittir. Sünnet ise Kur'an gibi teşri kaynağıdır.


2. İki Namazı Birleştirmenin Sebep ve Şartları:

Namazların takdim ve tehir tarzında birleştirilmesini caiz görenler, bunun üç durumda caiz olduğunda ittifak etmişlerdir:
Sefer hâli, yağmur ve benzeri kar, soğuk hava gibi durumlar, Arafat ile Müzdelife de bulunma. Bunlar dışında namazları birleştirerek kılma hakkında ve bunun şartlarında fakihler farklı görüşler ileri sürmüşlerdir:

Malikîlere Göre: (eş-Şerhu's-Sağir, 1/487-492; eş-Şerhu'l-Kebîr, I,368-"72; el-Kavânînu'I-Fıkhıyye, 84, Bidâyetu'I Muctehid, 1,165,1657)
Öğle namazı ile ikindi namazını, akşam ile yatsı namazını birleştirerek cem-i takdim yahut cem-i tehir tarzında kılmanın altı sebebi vardır:
Bunlar da yolculuk, yağmur, karanlıkla birlikte çamur ve bayılmak ve benzeri hastalıklar, Arafatta Arefe gününde bulunmak, Muzdelife'de bayram gecesi bulunmak.
Bu sayılan durumların hepsinde erkek ve kadınlar için birleştirerek kılmaya ruhsat vardır. Ancak arafat ile Muzdelifede namazları birleştirmek sünnettir.

Seferde ise, mutlak olarak namazları birleştirerek kılmak ruhsata bağlı olarak caizdir. Sefer ister uzun bir yolculuk olsun, ister sefer mesafesi kadar kısa bir yolculuk olsun fark etmez. Bu hüküm kara yolculuğu için olup deniz yolculuğu için değildir. Zira ruhsatın kendine mahsus durumu ardır. Karada yapılan bu yolculuğun masiyet veya eğlence için olmaması gerekir.

Seferde cem-i takdimin caiz olması için iki şart vardır.

a) İstirahat için konakladığı yerde öğle vaktinin girmiş bulunması,

b) İkindi vaktinden önce yola çıkmaya güneş battıktan sonra dinlenmek için konaklamaya niyet etmesi.

Eğer güneşin sararmasından önce dinlenmeye niyet ederse, sadece öğle namazını vaktinde kılar. İkindi namazını vucubun ihtiyarî vaktine tehir eder. Takdim edip kılarsa o da yeterlidir.
Güneş sarardıktan sonra ve batmadan evvel istirahate niyet ederse öğle namazını normal vaktinde kılar. İkindi namazı hakkında serbesttir, isterse takdim edip kılar, isterse istirahat için indikten sonraya tehir eder.

Yolda giderken eğer öğle vakti girerse güneşin sararma vaktinde veya daha önce inip konaklamaya niyet ederse, öğle namazını tehir ederek ikindi namazı ile birlikte bu namazı cem-i tehir ile kılar. Eğer güneş battıktan sonra konaklamaya niyet ederse, o takdirde iki namazı sürt cem' (şeklen cem') olarak birleştirir Yani öğle namazını ihtiyarî vaktin son cüzünde, ikindi namazını ihtiyarî vaktin ilk cüzünde kılar.

Akşam ile yatsı namazının birleştirilerek kılınmasının hükmü öğle ile ikindi konusunda verilen tafsilâta göredir. Ancak şu mülâhazayı buna eklemek gerekir:
Güneşin batması öğle vaktinde zeval yerinde, fecrin doğması da güneşin batması yerinde kabul edilir. Gecenin son üçte ikilik bölümü güneşin sararma vakti gibidir.

Karın ağrısına yakalanmış ve benzeri hastalıkları olan kimselerin cem-i sâri yapmaları caizdir. Bu gibi kimseler ilk farzı, vaktin son cüzüne ikinci farzı vaktin ihtiyarı olan ilk üzünde kılabilirler. Bunun faydası mekruh olmamasıdır.
Sağlam kişilerin ise cem-i sâri yapmasında kerahet vardır.
ikinci namazın (yani ikindi veya yatsının) vaktinin girmesi esnasında bayılma, baş dönmesi, hummaya tutulma gibi bir şeyden korkan kimse, râcih olan görüşe göre ikinciyi birinci namazla birleştirebilir.

Özet olarak:
Hasta kişi aklının kaybolmasından korkar da birleştirmek kendisine daha kolay geliyorsa, birinci namazın vaktinde ikinci namazı birleştirerek kılabilir.

Yağmur, soğuk, kar yahut şiddetli karanlık ile birlikte çamurlu bir ortamda sadece akşam namazı ile yatsı namazı için camide cemaatle cem yapılabilir. Yağmurun insanları elbiselerini başlarına büründürecek derecede kuvvetli olması, çamurun ise ayakkabı giymeye engel olacak derecede çok olması gerekir. Ancak batak çamur ile karanlığın bir arada bulunması durumunda cem caizdir. Sadece birinin bulunması ile cem etmek caiz değildir. Namazları cem etmeye başladıktan sonra yağmur kesilecek olursa, cem'e devam etmek caizdir. Meşhur olan görüşe göre, bu iki namazın her biri için ezan ve kamet lâzımdır. Birinci ezan akşam namazı için mi*nareden yüksek sesle okunur. İkinci ezan minarede değil mescitte alçak bir sesle okunur. Ezan okunduktan sonra akşam namazına başlamanın üç rekât kılacak kadar bir zaman tehir edilmesi menduptur. Namazdan sonra insanlar mescitte başka nafile namaz kılmadan evlerine giderler. Çünkü bu zamanda nafile namaz kılmak mekruhtur. Namazları mescidde birleştirerek kıldıktan sonra nafile namaz kılınmaz, şafak kaybolana kadar vitir namazı da kılınmaz.
Birleştirilen iki namaz arasında nafile namaz kılınmaz. Ancak nafile namaz kılmak mekruh olup birleştirilerek kılınan namazın sıhhatine engel değildir. Mescide komşu olanın iki namazı birleştirmesi caiz değildir. Hatta mescide çıkması zor durumda olan hasta kişi yahut mescide çıkmasından ötürü fitnenin meydana gelmesinden korkulmayan bir kadın da olsa, hüküm değişmez.
Bunun gibi, mescidde yalnız başına iki namazı birleştirerek kılmak caiz değildir. Ancak cem eden kişi eğer daimî imam olursa ve gideceği evi bulunursa, bu kimsenin iki namazı yalnız başına cem etmesi caizdir. Hem imamlığa hem de iki namazı birleştirmeye niyet eder. Çünkü imam cemaat mertebesindedir. İki namazın birleştirilmesinde birinci namaz için imamlıkta olduğu gibi niyet etmek vaciptir.

Hacda iki namazı birleştirerek kılmak ittifakla sünnettir. Hacının öğle ile ikindiyi Arafatta cem-i takdim ile, yani öne alarak kılması sünnettir. îster Arafat ehli olsun, ister Mina'da veya Müzdelife'de oturan biri olsun, ister yabancılardan olsun fark etmez! Arafatlı olan kimse sünnet olarak namazlarını kısaltır; mesafe, namazları kısaltacak kadar uzun olmasa da hüküm aynıdır.

Yine hacının akşam ile yatsı namazlannı Muzdelife'de cem-i tehir ile yatsı vaktinde kılması da sünnettir. Muzdeliyeli olmayanlar için de yatsı namazını kısaltarak kılmak yine sünnettir. Çünkü kaide şudur: "Her hacı için namazları birleştirerek kılmak sünnettir." Namazlan kısaltmak, Arafat ve Müzdelife halkından olmayanlara mahsustur.


Şafîilere göre: (el-Mecmu', IV.253-269; el-Muhezzeb, 1,104 vd. Muğni'l-Muhtac, 1,271-275)
Namazların birleştirilerek kılınmasını, sadece seferde, yağmurlu havada ve hacda Arafat ile Muzdelife'de caiz görmüşlerdir.
Yağmur, eriyen kar ve buzlu havalarda namazlan cem-i takdim ile birleştirmek azhar görüşe göre, yağmur sebebiyle yolda eziyet çekme durumlarında uzak olan mescidde cemaatle kılanlar için caizdir. Safiinin yeni mezhebine göre, bu durumlarda namazlan cem-i tehir ile birleştirmek caiz değildir.
Çünkü yağmurun devam edeceği kesin olarak bilinmemektedir; kesilebilir. Dolayısıyla özürsüz olarak namazın vaktini geçirmek söz konusu olabilir.

Şafıîlerin cem-i takdimin caiz olduğu hususunda dayandıklan delil, Buharî ile Muslim'de İbni Abbas'tan rivayet edilen şu hadis-i şeriftir:
"Rasulullah (a.s.) Medine'de Öğle ile ikindiyi birlikte kıldırdı, yine akşam ile yatsı namazlarını birlikte kıldırdı."
Müslim bu hadise şu ilâveyi yapmıştır:
"Korku ve sefer olmaksızın."

Namazlan cem-i takdim ile birleştirmenin caiz olmasının şartı, birinci namazın selâmını verince yağmurun devam edip ikincinin başında da sürmesidir. Yağmurun mutlaka iki namaz arasında devam etmesi gerekir. Bu iki durum dışında arada yağmurun kesilmesi zarar vermez.

Yağmurlu günde cuma namazı ikindi namazı ile beraber cem-i takdim ile birleştirilebilir. Hutbe okunurken yağmur bulunmasa da hüküm aynıdır. Çünkü hutbe namazdan değildir.

Şafiî mezhebinde meşhur olan görüşe göre, cıvık çamur, şiddetli rüzgâr, karanlık ve hastalık sebebiyle namazları birleştirmek caiz değildir. Bu hüküm namazın vakitleri ile ilgili hadislere dayanmaktadır. Açık birnas bulunmadan bu hadise aykırı davranmak caiz değildir.
Yine Hz. Peygamber (a.s.)'in çok kere hastalandığı hâlde, hastalık sebebiyle namazları birleştirdiğine dair açık bir rivayet nakledilmemiştir.
Bunun gibi, vucudu zayıf olup evi mescidden çok uzakta bulunan kimselerin de bunda açık bir meşakkat bulunmasına rağmen, namazlarını birleştirerek kılmaları caiz değildir. Hasta da böyledir.

Hacının Arafat'ta cem-i takdim yapması, Muzdelife'de cem-i tehir yapması da mendubtur. Nitekim Malikîler de aynı görüştedir. Yolculuk sebebiyle namazları birleştirme konusuna gelince: Hem cem-i takdim, hem de cem-i tehir tarzında kılmak caizdir. Namazları kısaltmada olduğu gibi, bunun şartı yolculuğun uzun bir yolculuk olmasıdır. Bu da sefer mesafesi kadardır.


Cem-i Takdimin Altı Şartı Vardır:

1 - Namazlan birleştirmeye niyet etmek: Bu niyet birinci namaza başlarken yapılır. Azhar olan görüşe göre namaz arasında da niyet edilebilir. Hatta selâmla birlikte edilse de olur.

2 - Tertibe riayet etmek, yani önce birinci vaktin namazını kılmak: Bu da önce birinci vaktin namazını, sonra ikinci vaktin namazını kılmakla olur. Çünkü vakit, birinci namaza aittir. İkinci namaz ise birinciye bağlı olarak kılınmaktadır. Metbu' durumundaki birinci namazı öne almak gerekir. Bir kimse iki namazı birleştirerek kıldıktan sonra, birinci namazın bir şartı yahut rüknü bulunmaması sebebiyle bozulduğu ortaya çıkarsa, ikinci namaz da bozulur. Çünkü birinci namazdan başlama şartı bulunmamıştır. Ancak ikinci namaz, sahih olan görüşe göre, nafile yerine geçer.

3 - İki namazı peşpeşe kılmak, aralarında uzun bir fasıla bulunmamak. Çünkü birleştirme işi bu iki namazı tek namaz gibi yapmıştır. Namazın rekâtlarında olduğu gibi, peşpeşe kılınması, aralarının ayrılmaması vaciptir. Nitekim bir tek namazın rekâtlan arasında fasıla vermek caiz değildir. Eğer bu iki namazın arasına uzun bir fasıla girerse, hatta bu fasıla yanılmak, bayılmak gibi bir özür sebebiyle de olsa cem batıl olur ve ikinci namazı asıl vaktine tehir etmek vacip olur. Çünkü cem'in şartı bulunmamıştır. Eğer iki namaz arası kısa bir fasıla ile aynhrsa bu zarar vermez.
Meselâ, ezan, kamet, taharet gibi işlerle ayırmak gibi. Bunun dayandığı delil Buharî ile Muslim'de Usame'den rivayet edilen şu hadisi şeriftir:
"Hz. Peygamber (a.s.) Nemre'de iki namazı birleştirdiği zaman ikisi arasında kaamet getirmiştir."

İki namaz arasındaki fasılanın uzunluğu örf ile bilinir. Çünkü bu fasılanın ne lügatte, ne de şeriatte bir kaidesi vardır.
Sahih olan görüşe göre, teyemmumlü kişi de abdestli kişi gibi iki namazı birleştirebilir. Suyu aramak için araya kısa bir zamanın girmesi zarar vermez. Çünkü bu namazın yararınadır, namaz için kamet getirmeye benzer. Belki bunu yapmak daha da iyidir. Çünkü namaz için su şart, kamet değildir.
Bu üç şan, yani cem'e niyet etmek, tertibe riayet etmek ve peşpeşe kılmak sahih olan görüşe göre, cem-i tehirde vacip değildir.

4 - İkinci namaz için iftitah tekbiri alıncaya kadar seferîliğin devam etmesi şarttır. İkinci namazı kılarken seferfliği kesilirse de zarar vermez. Fakat, ikinci namaza başlamadan önce seferîliği kesilirse, cem yapması sahih değildir. Çünkü sebep ortadan kalkmıştır.

5 - İkinci namaza başlayıncaya kadar birinci namazın vaktinin kesin olarak devam etmesi, çıkmamış bulunması da şarttır.

6 - Birinci namazın sahih olduğuna inanmak. Meselâ bir kimse ihtiyaç yokken cuma namazının bir kaç ayrı camide kılındığı bir yerde cuma namazı ile ikindi namazını birleştirecek olsa ve hangi mescitteki cuma namazının daha önce veya beraber kılındığı hususunda şüpheye düşse, ikindi namazını cuma namazı ile beraber cem-i takdim ile birleştirmesi sahih değildir.


Cem-i Tehirin Sadece İki Şartı Vardır:

1 - Birinci namazın vakti çıkmadan önce onu tehir ederek kılmaya niyet etmek. Bir rekât miktarı da olsa, yani başladığı takdirde eda olabilecek bir zaman içinde bile niyetlense sahihtir. Eğer bu niyeti yapmadan birinci namazın vakti çıkarsa hem günahkâr olur, hem de bu namaz kazaya kalmış olur. Niyet etmenin şart olduğunun delili şudur: Bir kimse namazı bazen birleştirme niyeti ile, bazen de başka sebeplerle meselâ, tenbellik göstererek tehir edebilir. Bu sebeple diğerlerinden ayrılacak bir niyyet yapmak gerekir. Yani meşru tehir ile meşru olmayanı birbirinden ayıracak bir niyet gereklidir.

2 - İkinci namazı tamamlayıncaya kadar seferîliğin devam etmesi şarttır. Eğer namaz esnasında ikamete niyetlenmek suretiyle seferüik sona ererse birinci namaz, yani Öğle veya akşam namazları kazaya kalmış olur. Çünkü birinci namazlar mazeretten dolayı eda etmede ikincilere bağlıdır. Oysa ikinci namaz tamamlanmadan bu özür ortadan kalkmıştır.

Cem-i tehirde tertip vacip değildir. Çünkü ikinci namazın vakti aynı zamanda birinci namazın da vaktidir. Dolayısıyla dilediğinden başlaması caizdir. İki namazın cem-i tehirde peşpeşe kılınması da yine vacip değildir. Birinci namazın ikinci namazla birlikte kılınması, hazırdaki namazla beraber kazaya kalan namazın kılınması gibidir. Aralarını ayırmak caizdir. İki namazın tertipli kılınması ve peş peşe kılınması ise sünnettir, şart değildir.

Sunnet Namazlara Gelince: Bir kimse öğle ile ikindi namazını birleştirince, öğle namazından önceki sünneti daha önce kılar, tehir de edebilir. İster cem-i takdim yapsın, ister cem-i tehir yapsın hüküm değişmez. Eğer cem-i tehir yapmışsa iki namazın arasına almak da caizdir, bu cem-i tehir durumunda öğle yahut ikindiden hangisini önce kılarsa kılsın.
Bir kimse, akşam namazı ile yatsı namazını birleştirirse, bunların sünnetlerini sona bırakır. Eğer cem-i tehir yapmış ve akşamı önce kıl-mışsa akşamın sünnetini araya alabilir. Eğer cem-i tehir yapmış ve yatsıyı Önce kıl-mışsa yatsı namazının sünnetini ortaya almak caizdir. Bundan başka şekiller yasaklanmıştır.


Hanbelîlere göre: (Keşşâfu'l-Kınâ; II, 3-8; el-Mugnî, E, 273-281.)
Sekiz durumda namazları hem cem-i takdim, hem de cem-i tehir tarzında birleştirerek kılmak caizdir:

1 - Dört rekâtlı namazların kısaltılmasını mubah kılacak ölçüde uzun bir yolculuk yapmak. Bununla beraber bu yolculuğun haram ve mekruh bir yolculuk olmaması ve en az iki günlük bir mesafe olması gerekir. Çünkü namazları birleştirmek, yolculukta sıkıntıyı gidermek için sabit olan bir ruhsattır. Namazları kısaltmak ve üç gün mestler üzerine mesh etmekte olduğu gibi, uzun yolculuklara tahsis edilmiştir.

2 - Namazları birleştirmeyi terkedince zorluk ve zafiyete düşecek derecede hasta olmak. Çünkü "Hz. Peygamber (a.s.) korku durumu ile yağmur dışında da namazları birleştirerek kılmıştır"
Bir rivayette: "Korku ve yolculuk dışında."
(Bu iki hadisi Muslim Ibnî Abbas'tan rivayet etmiştir) denilmektedir.

Yolculuk, korku durumları ile hastalıktan başkası özür değildir. İmam Ahmed, özür olma konusunda hastalık durumunun yolculuktan daha kuvvetli olduğunu delil olarak ileri sürmüştür.
Seferîde olduğu gibi, hasta olan kişi namazları birleştirirken öne almakta yahut tehir etmekte serbesttir. Her iki durum da hasta ba*kımından eşit olursa, tehir ederek birleştirmek daha iyidir.

3 - Çocuk emzirmek: Çocuk emziren anne için namazları birleştirerek kılmak caizdir. Çünkü çocuk emzirme müddetinde her namaz için pislikleri temizleme durumu zorluk meydana getirmektedir. Çocuk emziren kadın aynen hasta gibidir.

4 - Her namaz için su ile yahut teyemmum yaparak temizlenmekten âciz olmak: Her iki şekilde temizlenmekten âciz olan kimseler için namazları birleştirerek kılmak, zorluğu gidermek için caizdir. Çünkü bu kişi yolcu ile hasta gibidir.

5 - Vakti bilmekten âciz olmak: Kör insanlarda olduğu gibi, vakti bilmekten âciz olan kimseler için namazları birleştirmek caizdir.

6 - İstihaze (özür kanı) ve benzeri durumlar: Özür kara gelen kadınlann, idrar ve mezisini tutamayan yahut daimî burun kanaması ve benzeri durumlarla karşılaşan kimselerin de namazlarını birleştirerek kılmaları caizdir. Çünkü daha önce de geçmiş bulunan Hamne hadisinde, Hamne Hz. Peygamber (a.s.)'e istihaze kanı konusunda soru sormuş, Hz. Peygamber (a.s.) de ona şöyle cevap vermişti:
"Eğer öğle namazını tehir edip ikindiyi öne almakla kendinde bir güç bulur da yıkanırsan ve böylece iki namazı birleştirebilirsen yap."
(Ahmed, Ebu Dâvud ve Tirmizî rivayet etmiş olup, Tirmizî sahih demiştir)
Sidiğini tutamama ve benzeri durumlarla karşılaşmak da bunun manasına dahildir.

7-8- Özürlü olmak yahut meşgul olmak: Meşgul olan yahut cuma ve cemaati terketmeyi mubah kılacak bir özrü bulunan kimselerin namazlarını birleştirerek kılmaları caizdir. Canına kasdedilmesinden yahut ırzına yahut malına bir zarar gelmesinden korkmak yahut namazlan birleştirmeyi terkettiği takdirde geçimi için muhtaç olduğu bir şeyi kaybederek zarara uğramak gibi. Bu hüküm, işçilerin ve ziraatle uğraşanların sulama vakitlerinde nöbetleşe çalışmalarında sığınacakları bir açık kapıdır.

Malikî mezhebinde olduğu gibi, yağmurlu zamanlarda akşam namazı ile yatsı namazlarını birleştirerek kılmak caizdir.
Çünkü Ebu Seleme b. Abdurrahman şöyle demiştir: "Yağmurlu gün olunca, akşam ile yatsı namazlarını birleştirmek sünnettir," (Esrem rivayet etmiştir.)
Mutlak manada sünnet Hz. Peygamber (a.s.)'in sünnetine hamledilir.
Yağmurlu günlerde öğle ile ikindi namazlarını birleştirmek caiz değildir. Yukarda geçtiği gibi Ebu Seleme, bu sünnet sadece akşam namazı ile yatsı namazları için söz konusudur, demiştir. Yağmurlu günde birinci namazın vaktinde birleştirilir. Çünkü selef böyle yapmıştır. Ayrıca birinci namazı ikinci namazın vaktine tehir etmek zorluklara ve karanlıkta dışarı çıkmaya yahut yatsı namazı girinceye kadar mescidde uzun süre bekleme zorluğuna sebeptir. Fakat, eğer cemaat bu namazlan cem-i tehir ile birleştirmeyi, yani akşam namazını yatsı vaktine tehir ederek birleştirmeyi tercih ederse bu da caizdir. Namazlan birleştirmeyi mubah kılan yağmur hâli elbiseyi ıslatacak ve bu durumda mescide çıkmakla kişiye zorluk verecek kadar çok olmalıdır.
Kar yağması ve şiddetli soğuk da bu konularda aynen yağmur gibidir. Hafif yağmur, eğer elbiseyi iyice ıslatmıyorsa namazlan birleştirmeyi mubah kılmaz. Esah olan görüşe göre, cıvık çamur tek başına cem için Özürdür. Çünkü bu tür çamurun bulunduğu zamanlarda hem ayakkabılara hem de elbiseye bulaşarak zorluk meydana gelmesi söz konusudur.
Çünkü cıvık çamur yağmurda olduğu gibi hem elbiseyi hem de ayakkabıyı kirletir, insanın kaymasına sebep olur, dolayısıyla hem kendisi, hem de elbisesi bundan zarar görür, pislenir. Bunun verdiği eziyet yağmurun verdiği eziyetten daha büyüktür.

Karanlık ve soğuk gecelerde şiddetli rüzgâr durumu, esah olan görüşe göre namazları birleştirerek kılmayı mubah kılar. Çünkü bu durum cuma namazı ile cemaate gitmemek için özür kabul edilmiştir. Nâfi'in de İbni Ömer'den rivayet ettiğine göre:
"Rasulullah (a.s.) yağmurlu yahut rüzgârlı soğuk gecelerde dellâlına şöyle seslendirirdi: Namazlarınızı evlerinizde kılın."
(İbni Mace rivayet etmiştir)

Yukarıda sayılan bütün özürler, namazların cem-i takdim yahut cem-i tehir ile birleştirilerek kılınmasını, evinde kılanlar için yahut mescitte kılanlar için (mescidin çatısı bulunsa da), mescit ve mescide bir kaç adımlık yakın yerlerde kalanlar için, çok az bir zorluk dahi olsa namazları birleştirmeyi mubah kılarlar. Mescide yakın yerde oturanlar, mescit ile oturduğu yer arasında sadece bir kaç adımlık mesafe bulunan kimselerdir.

Kişi için, cem-i takdim yahut cem-i tehirden hangisi durumuna uygun ise, bunu yapmak daha uygun olur. Çünkü daha önce geçen Muaz hadisi, takdim ile tehir arasında serbestliğin ihtiyaca göre olduğu hususunu içerir. (Bu hadisi Ahmed, Ebu Dâvud ve Tirmizî rivayet etmişlerdir. Şafiî ile Ahmed bu hadisin bir benzerini İbni Abbas'tan rivayet etmişlerdir. Neylu'l-Evtâr, III, 213)
İmam Malik Muaz b. Cebel'den şu hadisi rivayet etmektedir "Hz. Peygamber (a.s.) bir gün Tebûk gazasında namazını tehir etmiş, sonra çıkıp öğle ile ikindi namazlarını birleştirerek kıldırmıştı. Sonra çadırına girdi, sonra çıkıp akşam ile yatsı namazlarını yine birleştirerek kıldırdı."
(İbni Abdulber bu isnadı sabit bir hadistir, demiştir.)
Eğer iki namazı tehir yahut takdim etmek, kişi yanında eşit ise, tehir ederek birleştirmek daha faziletlidir. Çünkü böyle yapmak ihtiyata daha uygundur. Aynı zamanda böyle yapılınca ihtilâftan çıkılmış ve bütün hadisler ile de amel edilmiş olur.

Hac esnasında namazların birleştirilmesi, Arafat'ta öğle ile ikindi namazını öğle vaktinde cem-i takdim olarak, akşam ile yatsı namazlarını ise, yatsı vaktinde Muzdelife'de cem-i tehir olarak olur. Çünkü bu namazları Hz. Peygamber (a.s.) bu şekilde kıldırmışür. Çünkü Arefe günü Arafat'ta kişi, duayla akşam vaktinde de Muzdelife'ye gitmekle meşguldür.

Hanbelî mezhebine göre, namazları cem-i takdim ve cem-i tehir tarzında birleştirerek kılmanın şartı, namazlar arasında terbite riayet etmektir. Birinci namaz ikinci namazdan önce kılınmakdır. Mezhepte sahih olan görüşe göre unutulmak tertip suretiyle düşmez burada.
Hanbelî mezhebine göre, yine cem-i takdimin dört şartı daha vardır.
1 - .... maktadır.

2 - İki namazı peşeşe kılmak: Birleştirilen iki namaz arasında, kamet getirecek ve çabukça abdest alınacak kadar bir zaman aralığı bulunabilir. Çünkü namazları birleştirmenin manası, arka arkaya, birbirine yakın aralıkla kılmaktır. Bu durum, uzun zaman aralığı olunca ihlâl edilmiş olur. Fakat az bir zaman aralığı affedilir. Zaten kamet ve abdest de namaza ait hususlardandır.

3 - Namazları birleştirmeyi mubah kılan yolculuk, hastalık ve benzeri durumların, birleştirilen namazların iftitah tekbiri alınırken , bir de birinci namazın selâmı verilirken var olması gerekir. Çünkü birinci namazın iftitahı niyet ve niyetin tamamlanması yeridir, ikinci namazın iftitahı ise birleştirme yeridir. Hatta birinci namazı kılarken yağmur kesilse ve yağmur kesildikten sonra cıvık çamur bulunmasa, ikinci namaza başlanılmamışsa, cem işi batıl olur.

4 - İkinci namaz bitirilinceye kadar, hastalık ve sefer özürlerinin devam etmiş olması da şarttır. İkinci namaz bitmeden sefer kesilirse, cem işi batıl olur. Yağmur, kar, şiddetli soğuk gibi özürler sebebiyle namazların cem edilmesi durumunda, eğer çamur meydana gelmişse ikinci namaz bitirilinceye kadar bu özürlerin devam etmiş olması şart değildir.

Hanbelî Mezhebine göre, cem-i tehirin iki şartı vardır:

1 - Vakit dar değilse, birinci namazın vaktinde cem etmeye niyet etmek: Eğer birinci namazın vakti, namaz kılınamayacak kadar dar ise cem etmek sahih değildir. Çünkü bu namazı kılınamıyacak kadar dar bir vakte tehir etmek haram olup bunu yapan kişi günahkâr olur.

2 - İkinci namazın vakti girinceye kadar özrün devam etmesi. Zira cem etmeyi caiz kılan özürdür. Özür devam etmezse cemin caiz olmaması gerekir. Çünkü gerekçe ortadan kalkmıştır.
Meselâ hasta insanın iyileşmesi yahut yolcu kişinin memleketine geri dönmesi, yağmurun kesilmesi gibi. Fakat ikinci namazın vakti girdikten sonra özrün kesilmesinin her hangi bir tesiri yoktur. Çünkü bu iki namaz kişinin zimmetinde vacip olmuşlardır. Bu namazları mutlaka birleştirerek kılmak gerekir.

İki çeşit cem yapılırken, daha önce de belirttiğimiz gibi tertibe riayet etmek şarttır. Ancak cem-i tehirde peşpeşe yapmak şartı yoktur. Cem-i tehirde iki namaz arasında nafile namaz kılmakta bir beis yoktur. Bunun gibi ikinci namazda cem etmeye niyet etmek de şart değildir. Çünkü ikinci namaz zaten vaktinde kılınmaktadır. Bu namaz her halükârda edadır.
Cem'in her iki şeklinde imam ile cemaatin aynı kimseler olması şart değildir. Meselâ, birleştirilen iki namazda iki ayrı imam olsa yahut iki namazı birleştirmeyenlere imamlık yapmaya niyetlense, bu durumdaki cem sahihtir. Çünkü her namaz kendi başına bir hüküm taşımakta, niyet olarak diğerinden ayrılmaktadır. Cem ettikten sonra her hangi bir rüknünü unutarak terketmek yahut benzer bir sebeple birincisinin batıl olduğu ortaya çıkarsa, hem birinci namaz hem de ikinci namazı batıl olur.

Namazların birleştirilmesinde sünnetler:

Bir kimse, birinci namazın vaktinde iki namazı birleştirirse bu namazlardan ikincisinin sünnetlerini bu namazlardan ikincisinin sünnetini vakti girmeden önce kılabilir, vitir de yapabilir.
Çünkü ikinci namazın sünneti ikinci namaza bağlıdır, kılınması ve vakti bakımından da ona bağlıdır. Vitir namazının vakti ise, yatsı namazı ile sabah namazı arasıdır. Bu kişi ise yatsı namazını kılmıştır, o hâlde vitir namazının vakti de girmiş demektir.

Prof. Dr. Vehbe Zuhayli : Risale yay., İslam Fıkhı Ans., C:2; S: 413- 451
 
Çay-Şakird Çevrimdışı

Çay-Şakird

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
kardeşim namazları cem etme ümmete tanınmış bir haktır.namazı 3 vakte düşürmek doğru değilse de Rasulullah(Sav) ın sünnetinde cemi kısıtlayıcı etkenler diye bir şey yoktur,hiçbir zorluk yokken dahi cem etmiştir namazlarını ki sahabeden de bu şekilde nakiller vardı.
 
S Çevrimdışı

SaYFuLLaH

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
kardeşim namazları cem etme ümmete tanınmış bir haktır.namazı 3 vakte düşürmek doğru değilse de Rasulullah(Sav) ın sünnetinde cemi kısıtlayıcı etkenler diye bir şey yoktur,hiçbir zorluk yokken dahi cem etmiştir namazlarını ki sahabeden de bu şekilde nakiller vardı.

ahi, burada namazı birleştirmenin illeti meşakkattir deniyor, bu durumda sıkıntılı dönemlerde hatta namazı vaktinde kılamama korkusu veya namazda huşuyu bozacak durumlarda dahi cem etmeyi caiz kılar diye biliyorum ancak sebepsiz yere cem edilmez diye biliyorum.
Hakim'e göre Peygamberimiz (S.A.S) buyuruyor ki: «Özürsüz olarak iki namazi bir vakitte birlestiren kimse, büyük bir günaha girmis olur.»

Benim cem etme olayında anlamadığım bir şey var, tek vakit mazeretsiz ve kasten terk etmenin hükmü küfür değil midir sahabenin bir çoğuna göre, bu durumda öğle ile akşam namazını da mazeretsiz ve kasten kılmayan kafir olması gerekmez mi? Yoksa cem etme niyeti mi küfürden kurtarıyor? Hanbeliler, tek vakit namazı mazeretsiz ve kasten terk eden kişiye kafir diyor ama aynı zamanda cem etme konusunda diğer alimlere göre çok daha hafif davranıyor sanki.
 
Çay-Şakird Çevrimdışı

Çay-Şakird

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
ahi, burada namazı birleştirmenin illeti meşakkattir deniyor, bu durumda sıkıntılı dönemlerde hatta namazı vaktinde kılamama korkusu veya namazda huşuyu bozacak durumlarda dahi cem etmeyi caiz kılar diye biliyorum ancak sebepsiz yere cem edilmez diye biliyorum.
Hakim'e göre Peygamberimiz (S.A.S) buyuruyor ki: «Özürsüz olarak iki namazi bir vakitte birlestiren kimse, büyük bir günaha girmis olur.»

Benim cem etme olayında anlamadığım bir şey var, tek vakit mazeretsiz ve kasten terk etmenin hükmü küfür değil midir sahabenin bir çoğuna göre, bu durumda öğle ile akşam namazını da mazeretsiz ve kasten kılmayan kafir olması gerekmez mi? Yoksa cem etme niyeti mi küfürden kurtarıyor? Hanbeliler, tek vakit namazı mazeretsiz ve kasten terk eden kişiye kafir diyor ama aynı zamanda cem etme konusunda diğer alimlere göre çok daha hafif davranıyor sanki.

kardeş Rasulullah(sav) ın hiç mazereti yokken namazı cem ettiğine dair sahih rivayetler vardı, ki ibni abbas(radiallahu anh) ın da hiç mazeret yokken etrafındakiler namazı sorduğunda "cem edeceğiz, Rasulullah da böyle yapardı" dediği gibi örnekler var.

kasıtsız terk konusunda tek vakit namazın terki küfürdür değil benim bildiğim 2 vakit namaz terketmenin olduğudur.
 
Üst Ana Sayfa Alt