yani mesele sadece oy meselesi olsa keşke. arka planindaki dusunce sistemini yeniden insa etmek asiri zor bir mevzu.
evlerin icinde neler yasaniyor herkes kendisi bilir ve yasadiklarina gore yorumlar haliyle.
Rabbim hepsine hidayet etsin.
O biraz insanın yapısıyla da alakalı. İnsan bir duyarlılık kazanamadığı zaman, ister istemez cahiliye adetlerine sarıyor.
1-2 hafta kadar önce musluğun biri kaçırıyordu, arka tarafında ufak bir çatlağa benzer küçük bir kesik vardı. Babamda ben yaparım onu dedi. Aşırı sağlam bir yapıştırıcı var 2 kutu, birinde toz var, diğerinde sertleşmesini sağlayan bir sıvı var. Onunla yapıştırsak olur dedi. Ben de "Öyle olmaz, Ya teflon bant gibi veya lastik gibi bir şeyle ya da su geçirmez bantlar oluyormuş, onlarla sarmamız lazım. Veya yeni musluk almamız lazım." dedim. Hiç dinlemedi, gitti uğraştı. Ertesi gün öncekinden daha fazla damlatıyordu )
O günün sonraki gününde gitti, yeni musluk almış gelmiş. Benim dediğimi yapsaydı bir muslukla işi çözecekti. Ama dinlemedi gitti hem banta para verdi, hem boşu boşuna malzeme harcadı, hem su parası bir tık fazla geldiği için ona para verecek. Hem de annem oralar kireç oldu diyerek porçöze para verecek. 400 lira gibi bir miktarla kurtulmak varken 400 + vaktini ve diğer harcadığı şeyleri de vermiş oldu.
Bunu niye anlattım, bu sadece bir örnek. Benzerleri belki hepimizin ailesinde, akrabasında vardır. Ben sadece bir örneğini anlattım, bunun benzerlerini belki her hafta, her ay yaşıyoruz.
Artık "Biz bu kadar sene yaşadık, biz bilmeyeceğiz de kim bilecek?" diyerek kendilerinden küçük birinin aklıyla iş yapmak mı istemiyorlar, yoksa gururlarına mı yediremiyorlar Allah bilir. Genel olarak bu coğrafyanın kafa yapısında mevcut bu. Gerek mutaassıplık, gerek taklitçilik, gerek inat, gerekse diğer şeyler olsun...
Allah'tan bizimkilerde fazla fanatizm yok ama yine görüş olarak bir taraf sağa, öbür taraf biraz sola kayıyor. Akraba olarak ele aldığımızda da öyle; sanki özellikle siyah-beyaz diye seçip ayırmışlar gibi. Bir aralarında ben istisnayım.
Yani iş sadece düşünce sistemi mi, ondan pek emin değilim. Sigara mevzusunu konuştuğumuzda önce babamın fikrini sordum, mekruh diyen görüşler daha yaygın olduğu için mekruh olduğunu söyledi. Ben de haram olduğunu söyledim ve delilleri zikrettim. İsrafın haramlığını, kendi sağlığına/canına zarar vermek, başkasının canına zarar vermek, kul hakkı vs... bunları anlattım. Yok! Adam taviz vermiyor. Yahu zamanında Tevhîd meselesini anlatırken lafı geçti;
"Cehennemliklerin kıyamet gününde en hafif derecede azâb görecek olanı, ayaklarının tabanının altına bir ateş közü konulup da bu yüzden beyni, tencere ve gümgüm gibi kaynayan adamdır!" (Buharî, Rikak, 51)
şu hadisi söylemiştim. Bir insan bunu nasıl göze alır? Cidden çok tuhaf bir durum. Şu hadisi işiten bir insanın, bir şeyin haram olduğunu öğrendiği zaman kızgın demire dokunuyormuş gibi kaçması gerekirken önemsememek... Artık imansızlık mıdır, nasipsizlik midir?
Bir de babam sağ kesime sempatik bakan biridir. Dini sohbet olsun, kıssa olsun falan sever. Arada sorarım "Senin bu dinlediğin şeyin delili nedir?" diye "Ben öylesine dinliyorum" der. Ama ona rağmen anlamıyorlar işte.
İslâm, insanı cahiliye özelliklerinden kurtarıp o duyarlılığı kazandırmaya kâdir. Sen İslâm'a yaklaşmak için bir adım atarsan, o da sana yaklaşıyor ve gitgide imanını arttırıyor. Tek yapman gereken bir adım atmak ama yok, dünya hayatına aldanıyorlar. İnsan sanıyor ki, adım atmak aşılmaz dağları aşmaya çalışmak gibi; boş bir uğraş. Ama bir adım attığında görüyorsun ki, İslâm sana o aşılmaz gördüğün dağlardan bin tanesini aştırmış.
Bize hidayet veren, karanlıklardan aydınlığa çıkaran Allah'a hamd olsun. Tevhîd üzere yaşarak, Tevhîd üzere can vereceğimiz bir hayat yaşamaya bizi muvaffak kılsın. Kabir azabından da, cehennem ateşinden de bizleri korusun. Allahümme Âmin.