Kadınlar, erkeklere göre zayıf yaratılmışlardır. Kabul etseler de etmeseler de bu böyledir. Ama Müslüman kadınlar, mümine kadınlar bunun bir yaratılış olduğunu bilirler.
Fakat şunu çok iyi bilirler ki, Allah Zulcelâl Adil’dir. Adalet kendisinin isimlerindendir.
Kadının üzerinden dünyada o kadar mesuliyetler kaldırılmış ki; kadın, İslam’da gerçekten kadın olarak yaşadığı zaman mutluluğu çok iyi bir şekilde tadar.
Mesuliyetin azaldığı oranda ahirette de kurtuluşun daha kolay olacağı bilinciyle, onların mutlulukları orada da devam eder اِنْ شَاءَ اللّٰهُ.
İşte kadın, evin içerisinde hükümdar, çocuklarının annesi ki, bu çok büyük bir makamdır, onların mürebbiyesi, onların öğretmeni ve onların hayat gibi bir meseleye hazırlanışında fiili ders veren muhakkiktir.
Kadın, kocasının hazırlanışında, dıştaki düşman yığınlarına karşı koymasında, kocasının yardımcısı, arka savunma hattının başkomutanıdır.
Kadın, kocası için bir lokomotif, onun için eksikliği gideren gönüllü bir yardımcıdır.
Kadın, ailelerin birleştirilmesinde çok iyi bir düsturdur.
Fakat bunları yapmazsa; kadın, üzerine görev olmayan şeylerle uğraşırsa; kadın, kocasını idare etmeye kalkarsa; kadın, düşmanların sözünü dinlerse, şeytana uyarsa, nefsine uyarsa, çok güzel sözlerle kendini aldatan insanların sözlerine laflarına kulak açarsa, onların sözlerini dinlerse, asli kaynağından çıkar.
Gücünün yetmediği şeyleri kendisine yük eder. Çöker, biter, anne olamaz, sözü geçmez, kocasının yanında o münevverliğini kaybeder. O erkekleşmenin verdiği bir tiksintiyle karşı karşıya kalır.
Kadını, kim ne derse desin iddia ediyorum, İslam dışındaki bütün inançlar, bütün izmler, bütün görüşler, bütün ikler, bir cinsel obje olarak görürler. Hangi kadın bunu inkâr edecek? Bunu gördüğün zaman vereceğin ek bir teşhis vardır; akılsızsın.
Kadın bunun farkına varır, obje olduğunun farkına varır ve kendisini de cinsel obje olarak teşhir etmeyi özgürlük bilerek, hayatını öyle geçirmesi gerektiğini zanneder. Gizemini kaybeder, iffetini kaybeder ve sonuç; o kutsal müessese çöker, yıkılır. O insanlar ayrılır. Yara bütün ömür boyu devam eder ve her zaman kanar.
Onun için kadınlar bir Rabia-tul Adeviyye’yi örnek alsınlar. Filistin’deki kadınları örnek alsınlar.
Filistin’de bir kadın şunu söylüyor: Amacım on çocuk doğurmak; beşini Allah Teâlâ’ya şehit olarak yetiştirmek, ikisini de dış ülkelere gönderip Allah Teâlâ’nın dininin davetçileri olmalarını sağlamak, diğerlerini de evin iaşesinin teminini ve bana yardım etmesini sağlamak.
O kadınlar yenilir mi? O kadınlar tarif edilen kadınlar değil midir? Yoksa cinsel obje olarak gösterilen kapitalizmde, demokraside, hulasa insanların kendi uydurdukları her türlü sistemde, annelik gibi ulvi bir duygudan şekli bozulur diye uzak duran kadın, asli görevinin de ötesinde ancak ve ancak objeliği kabul etmiş gönüllü kölelerdir.
Efendileri ise, onlara kem gözlerle bakan herkestir.
Biz bunun ötesinde açılmayı düşünmüyoruz. Çünkü edebimiz buna müsait değildir.