Ve aleykum selam ve rahmetullah kardeşim,
Bu konu faydalı olacaktır inşaAllah:
Muvahhid Aileye Giden Yol اَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ إِنَّ الْحَمْدَ لِلَّهِ ، نَحْمَدُهُ ، وَنَسْتَعِينُهُ ، وَنَسْتَغْفِرُهُ ، وَنَعُوذُ بِاللَّهِ مِنْ شُرُورِ أَنْفُسِنَا ، وَمِنْ سَيِّئَاتِ أَعْمَالِنَا ، مَنْ يَهْدِهِ اللَّهُ فَلاَ...
www.islam-tr.org
Şahsi olarak ekleyeceklerim/altını çizmek istediklerim ise:
Her konuda, tabi ki başta ilim olmak üzere: "gelişime açık insanlar ile" hayat kurun. Malum evlilik çoğu zaman gençliktedir ve gençlik "yaşı ve tecrübesizliği sebebi ile" bir çok açıdan hayata karşı yetersiz gelir. Bu kınanacak bir şey değil, kimse dünyaya her yönüyle tam gelişmiş, tam olgunlaşmış gelmiyor. Hayat yolunda gelişip olgunlaşır herkes. Ancak bilmeyenin hakkı: öğrenmektir. Kişiye: bilmediğinde değil, bilmediğini kabul etmediği zaman, öğrenmemekte ısrarlı olduğu zaman cahil denir. Her konuda "bulunduğu konuma razı, gelişmeyen" kişiler karşı tarafa eziyet sebebidir. Beşikten mezara kadar eğitim, gelişim her zaman herkes için esas olmalı.
Bu arada sorun oluşturabilecek konuların en yaygın ve önemlileri: takva, ahlak, aileden alınan görgü/alışkanlıklar ile psikolojide oluşabilecek sorunlar.
Takva konusunda örnek: Kimisi 5 vakit farz namaz ile yetinmek ister ve bu caiz iken, eşi tüm nafilelere azmetmiş ise, ki gücü yettiği kadar neden olmasın: herhangi birinin ötekini kınamaya hakkı yoktur. "Aileye karşı asli sorumluluklar" aksatılmadığı sürece her ikisi de yapılabilir.
Ahlak konusu ise: kişinin tabiatı serttir, eşininki ise kırılgan; ve ne söylese karşısındakini küsmüş bulur. Bu durumda sert olanın yumuşaklığa, alıngan olanın da biraz güçlenmeye ihtiyacı vardır. İki taraf bu çaba ile ortada buluşabilirler inşaAllah.
Aileden gelen görgü, örnek: erkeğin tüm işlerini bekarlıkta hep annesi yapmıştır, ama evlendiğinde, eşinin öz ailesi böyle değilse yadırganacaktır. Burada her iki taraf için "geçmişten gelen tüm alışkanlıkların çok zor değiştiği ve muhakkak insanlara karşı güçlü beklenti oluşturduğu" hakikatini unutmamak gerek. Zaman içinde orta yol bunda da yine bulunur, yeter ki sorunlar konuşarak ve samimi şekilde ortaklaşa çaba ile aşılmaya çalışılsın.
Psikoloji konusunda söyleyeceklerim ise:
Bence şu an tüm halkın ya derhal bir psikoloğa gitmesi veya kendisi öğrenip kendi kendine olumsuz durumlarını değiştirmesi şart; çünkü nerede ise kimsenin psikolojisini sağlam olarak gözlemleyemedim. Ola ki sağlam olsa bile, psikolojisi sağlam olmayan çoğunluğa karşı kendisini nasıl koruyacağını ve yakınlarının sorunlarını nasıl çözebileceğini bilmesi gerek. Bu arada psikoloji diyorum ancak dindeki karşılığı: vesvese kaynaklı olumsuz inançlar, olumsuz alışkanlıklar geliştirmek; vesvese kaynaklı üzüntülere, tartışmalara vs açık hale gelmek... Dinen yapacakları şey aslında belli: euzü besmele ile kendi olumsuz düşünce ve alışkanlıkları hakkında Allah'a sığınmak. Ancak sorun şu ki: bu kişiler, nerede hata ettiklerini, hatta hata ettiklerini bile fark edecek durumda değiller. Sahip oldukları alışkanlıkların kötü olduğunu mesela, fark edemiyorlar. Daha ilerisini söyleyeyim mi? Sahip oldukları olumsuz davranış veya inançlar "Dinen iyi şeylerden kaynaklanıyor" bile olabilir. Mesela, kendisini ibadete vermek isteyen bir kadın, "eşi, çocukları, akraba ve misafirlerinin" ona iş yükü olarak getirdikleri ile (temizlik, yemek vs), "istediği şekilde ibadet" edemeyip kendini tüketiyor, ağlıyor, sinirleniyor, sinirlendiriyor. Oysaki, onun ibadet edemiyor oluşu bir hakikat değildir. "Allah için" niyeti ile, insanın ailesine, misafirine ikram ve hizmetin hükmü nedir? Bunlar unutuluyor ve sevap olanağı olarak çok bereketli bir yaşamın içinde oldukları halde mutsuzluk içinde yaşıyorlar. "Kendi istedikleri" ibadetlere odaklanıp, onlar için çabalayıp, "kendilerine yazılan" sevap olanaklarını görmüyor, değerlendirmiyor, onlarla huzurlu olmuyor, bunun şükrünü de kaçırıyorlar. Kadınların böyle şeylere çok dikkat etmesi şart. Erkeklerin de kadınların bu şekilde yanlışa düşebileceklerini hep hatırlaması, ve bilhassa yeni evlilerde, acemilik çağında, çocuk yükü ile bunalan eşlerine: hem manen hem de ellerinden geldiğince iş olarak destek olması gerekir. Şöyle ki: Uyku... "Gecesi gündüzü olmayan çocukları" büyütürken, en büyük dert: uykudur. Uyuyamayan birisinin ne sağlıklı düşünebilmesi, ne tüm işlere yetişmesi beklenemez. Bu yüzden yeni çocuk sahibi olmuş hanımlara her yönü ile tam desteği Allah için herkes vermeli. Bilhassa manevi destek...
Son olarak ise çocuk eğitimi... 12 yıl zorunlu eğitim gerçeği kapıda iken bu kolay olmayacak. Bu konuda neler yapılabilir, yol yordam daha çocuk olmadan önce düşünün taşının. Çünkü yıllar çabuk geçiyor; bu sorun kapınızı çaldığında hazırlıksız olmayı asla istemezsiniz, o kadar diyeyim. Araştırın, öğrenin... Evde geçirilen küçük çocukluk dönemi ise "aile kendisi dinini güzelce yaşıyor, ona da küçük küçük öğretiyorsa" bu kadarı yeter. Çok küçükken "gördüklerinden, duyduklarından" daha önemli hiçbir şey yok, kendinize dikkat edin kafi. Öğrettikletinizi bile anlamıyor, sadece ezberliyor olacak çünkü çok uzun süre; ancak hissettirdikleriniz: onun asıl temeli olacak inşaAllah.