Kardeş Video'yu izledim..
11:00 dakikasında sorulan soruya
"Şia ismini sevimli göstermek için "Ehli Beyt Mektebi" kavramını kullandığınız doğru mu?
İslamoğlunun yanıtı:
Ehli Beyt v ya Şia.Hadi Şia…Sevimli göstermekte ne demek?Nefret ettirmekle birileri çok mu sevinecek?Yani Şia'dan ne kadar nefret ederseniz takvanız o kadar artar diye bir şey var mı?Ben böyle bir şeye inanmıyorum.Ehli Beyt Mektebi'nin de bu ümmetin bir parçası olduğuna inanıyorum.Bu ümmet'in Vahdet'ine inanıyorum.Ümmetimizin bir tek ümmet olduğuna inanıyorum.Bu vahdeti sağlayamadan bizim başarının rüyasına göremeyeceğimize inanıyorum.
Mezhep savaşlarıyla bu ümmetin harcadığı değerlerin tarih boyunca başımıza bela olduğuna inanıyorum.Onun için mezhep ihtilafına mezhep holiganlığına,mezhep savaşına "Hayır" diyorum.
Dolayısıyla Ehli Sünnet’iyle Şia’sıyla;Bu ümmetin İslam ümmeti olduğunu.kıblesinin,Rabbinin,Peygamber’inin(sav) ve kitabı’nın bir olduğunu İhtilafın ise;Teferruatta olduğunu düşünüyorum.Ben de böyle düşünüyorum.Bunu böyle bilirseniz bunu böyle söylerseniz bana iftira olmaz.Ama bundan öte bir şey iftira olur.
Benim Nacizane Cevabım:
Hamd ezelden ebede yanlız Allah’a mahsustur, O’na hamd eder, O’ndan yardım dileriz. O’na istiğfar eder, nefsimizin şerrinden ve amellerimizin kötülüğünden O’na sığınırız. Allah kime hidayet vermişse onu saptıracak kimi de saptırmışsa ona da hidayet edecek kimse yoktur.
“Ey iman edenler! Allahtan korkun ve doğru söz söyleyin. Çünkü böyle davranırsanız, Allah işlerinizi düzeltir ve günahlarınızı bağışlar. Kim Allah ve Resulüne itaat ederse büyük bir kurtuluşa ermiş olur.” Ahzap Suresi
Ve doğru sözlü olmamı emreden Allah’a (cc) sığınırak bir kaç şey söylemek istiyorum İnsafsız tespitler benden,doğrular şanı yüce Allah’tandır..Umarım tespitlerimi vicdan ile temaşa edersiniz.
Ki onlar, sözü işitirler ve en güzeline uyarlar.İşte onlar, Allah'ın kendilerini hidayete eriştirdikleridir ve onlar, temiz akıl sahipleridir.Zümer-18
Bu nasıl bir akidedir ki,Aynı Allah’a aynı Peygamber’e(sav) aynı Kitab’a ve aynı Kıbleye iman etmiş insanlar arasında.Cennet ile cehennem kadar fark vardır.
Madem ki aynı Allah’a iman ettik,derler ama Allah’ın kitabı Kuran’a hakaret ederler,bu nasıl bir vahdettir ki Allah Resulu ve tüm ehli sünnet 5 vakit namaz kıldıkları halde.onlar 3 vakit kılarlar.Bu nasıl bir vahdettir ki.Sünnilere kafir derler.Bu nasıl bir vahdettir ki türbelere taparlar kurbanlarını “Allah’u Ekber” adı yerine “Ya Ali diye keserler” Bu nasıl bir vaat ettir ki Ezan’a ekleme yaparlar “Aliyyun veliyyulla Aliyyun Huccettulah” derler.
Bu nasıl bir vahdettir ki.Hz.Ebubekir.Hz.Ömer ve Hz.Osman’ a söverler.Ve onlarına cehenneme gideceğini söylerler.Bu nasıl vahdettir ki.Hz.Aişe validemize (haşa fahişe)derler.
Peygamber mü'minlere canlarından ileridir. O'nun eşleri de mü'minlerin anneleridir. Akraba olanlar miras hususunda Allah'ın kitabına göre birbirlerine muhacirlerden ve ensardan daha yakındır. Dostlarınıza yapacağınız uygun bir vasiyet bunun dışındadır. Bunlar kitapta yazılmıştır."Ahzap-6
Bu nasıl vahdettir ki.ateşeperest bir Mecusi (ebu lü'lu) tarafından şehit edilen Hz.Ömer’in bu katiline kafir yerine Müslüman şehit deyip hürmet ederler.Türbe yaparlar dua ederler.
İslamcılar'dan İran'a: O türbeyi yıkın - Press Medya
Ebu Lü'lüe El-Mecusi'ye gösterdikleri sevgi ve saygını videosu
Ebu Lü'lüe El-Mecusi
Bu nasıl bir vahdettir ki ırak’ta Sünnilere karşı şii’lere yardım ederler.Bu nasıl vahdettir ki küfür botları ile tüm İslam beldelerini ezip geçerken mukaddesatı yerle bir ederken.Onlar kendi güçleri ve nükleerleri ile övünüp sadece İslam Ümmetinin yok oluşunu izlerler.
Ve küfre karşı bir tek hamle yapmazlar.
Irak Polisi Şii Direnişçilerle Çatışıyor - Press Medya
Tecavüze uğrayan Iraklı kadına müebbet hapis cezası - Press Medya
Eğer Mustafa İslamoğlu tüm bunları teferruat olarak görüyorsa.Allah’a binlerce defa şükürler olsun.Onun gibi hakkı ayakta tutmak adına Kafir Şii’leri İslam’dan bir cüz...İslam’ın bir meseb’i göreceğime.Hakkı ayakta tutmak adına tefrikacı yada tekfirci olmak ve böyle adlandırılmaktan onur duyarım .Ve burada ona ,onun ümmete haykırdığı gibi haykırıyorum.Ölmeyecek misin Mustafa İslamoğlu..
Hesap vermeyecek misin?Allah’tan kork.Hakk sana senin istediğin gibi istediğin kişiye dağıtasın diye verilmedi.Hakk hak sahibine verilsin diye sana ilim olarak verildi.
O halde İslam’ın ve Allah Resulu’nun hakkını ver.
"El Mar'u me'a men ahabba" "Kişi sevdiği ile beraberdir"Buhari.
“İmanın temeli Mümini sevmek ve kâfiri sevmemektir.” İmamı Ahmed
“İmanın efdali Allah için sevgi, Allah için buğzdur.” Taberânî
Artık bizde kişinin safını sözlerine yani zahirine göre izah edeceğiz.
İslamoğlunun dediği gibi: Bunu böyle bilirseniz bunu böyle söylerseniz bana iftira olmaz.Ama bundan öte bir şey iftira olur
Artık onun sözleri safının netleştiği kanaatindeyyim.
Ama ondan önce:
Şiiler kimlerdir.Yada Şia nedir bir parça değinelim.
"Kim bir hayra aracılık ederse ona o hayr'dan ecir vardır.Kim bir şerre aracılık ederse ona o şerden günah vardır"Buhari
Humeyni diyor ki “ Peygamber(sav) döneminde Din tamamlanmamıştır, dini ancak son mehdi Muhammed bin Asakir gelecek tamamlayacaktır.” Mehdi zuhur edince de Ebu Bekir ve Ömer (r.anhume) çarmıha gerilir diye inanırlar.
Bu söz Rasulullah’a ve Kuran’a yapılan büyük bir iftiradır, bu yüzden Nasuriddin elbani(ra) humeyni’yi bu sözünden dolayı kafir saymıştır. [ sadece bu sözü onu kafir yapmaya kafii değilmidir]Allah bizi bu sözden ve küfürden korusun, zira Allah ayetinde dinin tamamlandığını bildirmiştir;
Bugün sizin hesabınıza dininizi bütünledim. Size yönelik nimetimi tamama erdirdim ve sizin için din olarak İslâm'ı beğendim.Maide:3
(Kaynak Humeyni kitapları Keşfu’l Esrar-Hukumetu’l İslamiye ilk baskıları )
Ve yine Humeyni şöyle der: “İmamlarımız öyle bir makamdadırlar ki ona ne
mukarreb melek ne de gönderilen peygamber ulaşabilir. İmamlar bu kainat hakkında kararlar verirler.”
Simdi Humeyni’nin meshur Fıkıh kitabı olan “Tahriru’l Vesiyle” den bazı görüşleri vereyim
En meshur ve en kuvvetli görüse göre: Erkek, kadının rızası olmadan dahi ona
arkasından yaklasabilir lakin en ihtiyatlısı kadının rızası bulunmadıgı için terk etmektir.”194
9 yasına ulasmamıs kızla ister muta nikahı ister daimi nikah olsun cinsel iliski
kurmak caiz degildir. Fakat, nikahın dısında ki faydalanmalardan; Sehvetle dokunmak,
sürtüsme ve cisimleri birlestirme de bir beyis yoktur. Bu kız çocugu hatta emzikde (yani
annesinden süt emme yasında olan) dahi olsa caizdir. “
Ve eger kisi 9 yasına ulasmamıs kızla iliski kurarsa güçlü görüse göre günahdan baska
üzerine bir vebal yoktur.”195
Bu sapıklığa ne buyurursun peki kardeşim.Bırak İslam liderlerine basit bir müslüman bile bu kadar aşağılık düşünebilr mi?
Humeyni “el-Hukumetu’l İslamiyye” adında ki meşhur kitabında diyor ki:
“İmam için övülmüş bir makam vardır (Tıpkı Allah’ın sadece Muhammed (s.a.v)’e has kıldığı övülmüş makam (makamu’l mahmud) gibi! )
âlemin hükümranlığı, kainatın tüm zerreleriyle imamların vilayetine ve egemenliğine boyun eğer. Mezhebimizin inanç gereklerinden bir tanesi de; imamlarımızın bir makama sahip olması ve o makama ne yaklaştırılmış meleklerin ne de resullerin, nebilerin ulaşamamasıdır.
Elimizde ki rivayet ve hadislerin gerektirdiği şeylerden bir tanesi de, en büyük Peygamber (s.a.v) ve İmamlar (a.s) bu âlemin yaratılışından önce birer nurdular ve Allah onlara kendisini Allah’tan başka kimsenin bilmediği bir menzile ve yakınlığa yerleştirdi. İmamlarımızdan (a.s) rivayet olunuyor ki: “Bizim Allah ile aramızda bazı özel haller vardır, ona ne yakınlaştırılmış melekler ne de resuller, peygamberler ulaşır” aynı şekilde Fatıma el-Zehra (a.s)’da böyle bir menzile sahiptir...”
“Ve biz inanıyoruz ki, imamların emir ve işleri diğerlerininkinden farklıdır. Biz mezhebimiz gereği inanıyoruz ki, imamlarımızdan gelen her emir ve iş vefatlarından sonra bile yapılması gerekip, bilakis o işlere ve emirlere tabi olmak vaciptir!”
“Daha önce de belirttiğim gibi, imamların talimi, Kur’an’ın talimi gibidir ve bu talimler herkes için her asırda ve zamanda geçerli olup, uymak ve uygulamak ise vaciptir!”
Kaynak
el-Hukumetu’l İslamiyye: Sayfa: 52
el-Hukumetu’l İslamiyye: Sayfa: 90
el-Hukumetu’l islamiyye , Sayfa: 112
“İmam’ın velayetine ve egemenliğine kâinatın tüm zerreleri boyun eğer” sözü hakkında diyorum ki: Bu kesinlikle olamaz, bu sadece Allah’a has bir haldir. “İmamların bir makama sahip olması ve bu makama ne yakınlaştırılmış meleklerin ne de resul ve nebilerin ulaşamamasına” gelince bu da hilafsız apaçık Humeyni’nin küfrüdür.
Osman, Muaviye, Yezid gibi adamlara iktidar bahş eden Allah'a nasil itaat etmek mumkundur? (Humeyni, Keşf-ul-Asar, s. 107)
Bu küfür değildir de nedir?
Şia Bid'at ehlidir:Ve bidat ehli ateştedir.İşta ispatı
Muâz b. Cebel:
" Ey insanlar! İlim kaldırılmadan önce, ilim öğrenmeye bakınız. Şunu biliniz ki ilmin kaldırılması, ilim ehlinin gitmesidir.Bid’atlerden, bid’at çıkarmak-tan ve aşırıya gitmekten sakınınız, siz eski halinize uymaya bakınız."[İbn-i Vaddâh; "el-Bideu ven-Nehyu Anhâ"]
Huzeyfe b. Yemân:
"Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem-’in ashâbının ibâ-det diye yapmadığı hiçbir ibâdeti siz de yapmayın. Çünkü önce gelen, sonra gelene söyleyecek söz bırakmamıştır.Ey âlimler topluluğu!Allah’tan korkun. Sizden öncekilerin izlediği yolu tutun."[İbn-i Batta, "el-İbâne" adlı eserinde rivâyet etmiştir]
"(Sünnete) uyun,bid’at çıkarmayın.Sizin başka bir şeye ihtiyacınız yoktur (dîniniz tamamlanmıştır). Siz eski yola uymaya bakınız."[Dârimî, süneninde rivâyet etmiştir.]
İmam Mâlik b.Enes:
"Sünnet Nuh'un gemisidir. Ona binen kurtulur, ondan geri kalan suda boğulur."[Suyûtî; "Miftâhul-Cenne Fil-İ'tisâm Bis-Sünne"]
İmam MAlik:
"Bu ümmetin başı ne ile düzelmişse, sonu da ancak onunla düzelir.O gün dîn olmayan hiçbir şey bugün de dîn olamaz."[Kadı İyâd;" eş-Şifâ". Cilt: 2, sayfa: 88]
"Her kim, bu işimizde (dînimizde) olmayan bir şeyi ona ihdâs ederse, o ihdâs ettiği şey kendisine iâde olunur."[Buhârî ve Müslim]
Kuran'ı Kerim'e itirazları...
Birliğe yaklaşma hususunda onların ve bizim ortak kaynağımız olması gereken Kur'an-ı Kerim'i dahi kabul ettikleri din esaslarına göre, Sahabe (RA)'ın Peygamber (SAV)'den anladığının tam tersine yorumlamakta ve ayetlerin manalarını saptırmaktadırlar. Bunun da ötesinde Necef ulemasının büyüklerinden birisi olan Hacı Mirza Hüseyin b Muhammed Takıyyin-Nuri Et-Tabersi ki Şia bu alime çok saygı duyar ve severdi. Hatta öldüğünde (1320) onu Necef'te en mukaddes saydıkları EI-Meşhed el-Murtazavi binasında Sultan Nasır Lidinillah kızı Banu el-Uzma'nın odasına defnetmişlerdir. İşte bu Necefli alım 1292 senesinde imam Ali'ye nispet ettikleri kabrin yanı başında "Fasl-ul-Hıtab fi ispati Tahrifi Kitab-i Rabbil-Erbab" (Rabler Rabbinin Kitabını Tahrifi ispatta Son Söz) isimli kitabı telif etmiştir. Bu kitapta çeşitli asırlarda yaşamış Şia ulema ve müçtehidlerinin Kur'an-ı Kerim'in eksiltildiğine, bazı ayetlerin çıkarılıp bazı ilaveler yapıldığına dair yüzlerce nass ve delillerini zikretmiştir. Bu kitap İran'da basıldığında gurultu koparmışlardı Çünkü onlar Kur'an hakkındaki bu şüpheye düşürücü inançlarının kendi üst tabakalarında ve muteber kitaplarında dağınık olarak kalmasını istiyorlardı Bu inançlarını ortaya koyan delilerin bir kitapta toplanıp binlerce basılarak hasımlarının eline geçmesini ve aleyhlerinde delil olmasını istemiyorlardı. Şia ileri gelenleri bu düşüncelerini açıklayınca müellif ölmeden iki sene önce kitabını müdafaa için bir reddiye kitap daha yazdı ve "Reddu Ba'zı ş-Şübuhat an Fasl-ıl-Hıtab fi ispatı Tahrifi Kitabı Rabbil-Erbab" (Rabbler Rabbinin Kitabını Tahrifi ispatta Son Söz Kitabı Üzerindeki Şüphelerin Bazılarına Cevap) diye isimlendirdi. Bu Kur'an'ın muhraref olduğunu ispat eden çalışmasına mükafat olarak onu Necef'deki (kendilerince) mukaddes mekana defnettiler
Bu Necefli alimin Kur'an'da noksanlık olduğunu beyanlarından birisi "Velayet Si!resi" ismini verdikleri surenin Kur'an'da bulunmamasıdır. Bu surede Hz Ali'nin velayeti zikredilmektedir Surenin baş kısmındaki ayet: "Ey sizleri doğru yola götürsün diye size gönderdiğimiz Peygamber ve veliye inananlar., vs." Sayfa : 180.
Mısır Adalet Bakanlığı uzmanlarından Muhammed Ali Suudi buna muttali olmuştur Muhammed Abduh'un ileri gelen talebelerinden biri de, Müsteşrik Brayn, İran basımlı bir mushafta aynı sureyi görmüştür Bu mushafta ayetlerin üzerine Fars'ça tercüme yapılmıştır. Kur'an'da tahrif olduğunu Tabersi meşhur kitabında yazdığı gibi, aynı iddia Muhsin Fani EI-Keşmiri'nin farsça yazdığı "Debistan Mezahib" isimli kitabında da vardır Bu kitap İran'da defaatla basılmıştır. Bu uydurma sureyi Müsteşrik Noldke "Tarihul-Masahıf" isimli kitabında (cilt: 2. Sh : 102) Debistan Mezahib'den nakletmiştir Ve EI-Asyaviyye el-Fransiyye gazetesi de 1342 senesinde 431-439 sayılarında neşretmiştir.
Necef'li alim Kur'an'ın muharref olduğunu Velayet suresinin çıkarıldığıyla ispat ederken "EI-Kafi" isimli kitaplarının 289 uncu sayfasındaki (1278 Iran baskı) şu satırları nakletmiştir : (Kafi kitabı Şia'nın muteber hadis kitabıdır. Bizdeki Buhari'ye olan itimadımız onlarda bu kitabadır).
"Bizimkilerden birkaçı Sehl b. Ziyad'dan. o da Muhammed b. Süleyman'dan, o da bazı arkadaşlarından, onlar da Ebu-l-Hasan (A.S.)'dan (Yani ikinci Ebul Hasan 206 senesinde vefat eden Ali b. Musa Er-Rıza) şöyle dediğini rivayet etmişlerdir:
"Ona, sana canım feda olsun, bizler Kur'an'da öyle ayetler işitiyoruz ki bizde işittiklerimiz gibi değil ve sizden bize ulaştığı gibi de okuyamıyoruz. Bunun için günahkar olur muyuz? Dedi ki: Hayır, nasıl öğrendiyseniz öyle okuyun. Zira size onu öğreten birisi gelecektir."
Bu söz Şia'nın, imamları Ali b. Musa Rızaya uydurdukları bir şey olduğunda şüphe yoktur. Fakat bunun manası onlara göre Osman mushafından öğrenilip okunmasının günah olmadığına dair bir fetvadır. Soma Şia'nın ileri gelenleri birbirlerine hangi kısmın kandı imamlarınca var olduğunu, hangi kısmın çıkarıldığını öğreteceklerdir.
Şia'nın Takıyye inancına göre gizledikleri Kur'an'ları ile Müslümanlar arasında yaygın olan Hz. Osman Mushafı'nın farkını beyan etmek için Tabersi yukarda ismi geçen kitabını yazmıştır. Yine Şiq Takıyye inancı gereği bu kitabı kabul etmediklerini söyleseler de, bu kitap muteber kitaplarındaki alimlerinin yüzlerce görüşünü topladığından onların Kur'an' m tahrif edildiği inançlarını ispat etmektedir. Kur'an hakkındaki bu inançların yayılarak aleyhlerinde kullanılmasını istememektedirler
Onlara göre iki Kur'an vardır. Birisi ortada yaygın olan diğeri ise gizli olan hususi Kur'an işte bu gizli Kur'an Velayet suresini de içine almaktadır Bu gizli Kur'anı imamları Alı b. Musa Rıza'ya isnat ederek uydurdukları "Nasıl öğrendiyseniz öyle okuyun Zira size onu öğreten birisi gelecektir" sözünden çıkarıyorlar
Şia'nın iddialarından biri de, inşirah suresinden "ve caalna Alıyyen sıhrake" (Ali'yi sana damat kıldık) diye uydurdukları bir ayetin çıkarıldığıdır inşirah suresinden böyle bir ayetin çıkarıldığını iddia ederken bu surenin Mekki surelerden olduğunu, Hz Ali'nin ise Mekke'de iken Peygamberimiz'e damat olmadığını bildikleri halde utanmadan bu iddiayı sürdürürler Mekke'de Peygamberimizin tek damadı EI-As b. er-Rabı' el-Emevi'dir. Resulullah (SAV); Hz. Ali. Ebu Cehil'in kızıyla evlenmek istediğinde Hz. Fatıma babasına (SAV) şikayet etmişti de Resulullah (SAV) de Medine'deki mescidinin minberinde As b Rabı'ı methetmişti Hz Ali Resulullah'ın bir kızını almışsa Hz Osman iki kızını almak suretiyle Resulullah'a (SAV) yaklaşmıştır. Hatta ikincisi de vefat edince Resulullah (SAV) ona "Eğer bir üçüncü (kızımız) olsaydı seni onunla evlendirirdik " buyurmuştur.
Şii alimlerinden Ebu Mansur Ahmed b Ali b Ebi Talıb Et-Tabersi (588 senesinde vefat eden İbnu Şehr Âşub'un hocalarından bindir) "İhticac ala Ehli-Lucac" isimli kitabında Hz Ali'nin zındıklardan birine (ismini zikretmiyor) şöyle dediğini söylüyor : Senin bana isyanın, karşı gelmen "Vein hıftum ella tuksitu fılyetama fenkıhu ma tabe lekum mınennisa" (Himayeniz altındaki yetim kızlarla evlendiğinizde onlara haksızlık yapmaktan korkarsanız hoşunuza giden başka kadınlarla iki. üç ve dörde kadar evlenebilirsiniz) ayetine aykırıdır Yetim kızlara adaletli davranmak başka kadınlarla evlenmeye benzemez. Bütün kadınlar da yetim değildir. Daha önce söylediğim gibi o ayetteki "filyetama" kelimesi ile "fenkihu" kelimesi arasında Kur'an'ın üçte birinden fazlasına denk miktarda ayet münafıklar tarafından Kur'an'dan çıkarılmış
Ebu Mansur burada münafıklar sözüyle Resulullah'ın (SAV) ashabını kastetmektedir.
Bu ashab Kur'an'ı toplamış ve Osman mushafının yazmasıyla bizzat Ali b Ebi Talıb halifeliğinde uğraşmıştır "El-ihticac ala Ehli Lücac" isimli kitapta Hz Ali'ye nispet edilen bu uydurma söz hakikaten Hz. Ali'den sadır olsa bu onun İslam'a ihaneti demektir Kur'an'ın üçte biri gibi bir bölümünü saklıyor. En azından halifeliği zamanında saklı olan kısmı insanlara tebliğ etmiyor ve onunla ameli terk ediyor demektir Halbuki halifeliği zamanında onun önünde bunları yapmakta hiçbir engel yoktu. Kur'an'dan bu miktar ayetleri kendi rızası ile isteyerek saklaması (haşa) nifak demektir. Hz Ali'ye bu sözleri isnat eden Ebu Mansur et-Tabersı bu kitabıyla aslında Hz Ali'ye ihanet ve küfür damgası vurarak bütün ashabı kiramı münafıklıkla suçlamaktadır.
Daha bir dünya yazabilirim.Ama ne gerek var ne de akıl sahibleri için bu yazdıklarım kafi gelir
Artık bu delillerden sonra isteyen istediğine inanır.Ve istediği kişi ile Vahdet birliği kurar.
Allah'a ve ahiret gününe iman eden hiç bir kavim (topluluk) bulamazsın ki, onlar Allah'a ve Rasulüne karşı başkaldıran kimselere bir sevgi (ve dostluk) bağı kurmuş olsunlar; bunlar, isterse babaları, ister çocukları, ister kardeşleri, isterse kendi aşiretleri (soyları) olsun. Onlar, öyle kimselerdir ki, (Allah) onların kalplerine imanı yazmış ve onları kendinden bir ruh ile desteklemiştir. Onları, altlarından ırmaklar akan cennetlere sokacaktır; orda ebedi olarak kalacaklardır. Allah, onlardan razı olmuş, onlar da O'ndan razı olmuşlardır. İşte onlar, Allah'ın fırkasıdır. Dikkat edin; şüphesiz Allah'ın fırkası olanlar, felah (umutlarını gerçekleştirip kurtuluş) bulanların ta kendileridir.Mücadele-22
Ayetinin hükmüyle Allah rızası için tüm şia’ya buğz edin.İslam’da vel’a ve bel’a nın sınırları velidir. Biz Allah ve Resulu’ne (sav) düşman olanları asla sevemeyiz dost ve kardeş bilemeyiz.
Ey iman edenler, Allah'a itaat edin; peygambere itaat edin ve sizden olan emir sahiplerine de. Eğer bir şeyde anlaşmazlığa düşerseniz, artık onu Allah'a ve Resulüne döndürün. Şayet Allah'a ve ahiret gününe iman ediyorsanız. Bu, hayırlı ve sonuç bakımından daha güzeldir.Nisa -59
Umarım Rabbim bu yazıyı okuyanları
Allah´tan ´İçi titreyerek korkan´ öğüt alır-düşünür. Ala -10
Ayetiyle rızıklandırır.
Ben ancak:
Artık sen, öğüt verip-hatırlat. Sen, yalnızca bir öğüt verici-bir hatırlatıcısın. Gaşiye 21
Ayetinin hükmiyle hareket ettim.
Vesselam.
Not:Cevabımı word içinde (elektrik kesintisi vb.)bir aksaklık olmasın diye hazırlamıştım,hatalı yerleri düzelttim.