Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Çözüldü İstihare Namazı ve Duasından Sonra Hemen Yatmak mı Lazım ?

eL_Muhacir Çevrimdışı

eL_Muhacir

İlimsiz Mucâhid, kâtil; Cihâdsız âlim, belâm olur
Frm. Yöneticisi
Selamualeykum rahmatullahi ve berekad arkadaşlar

İstihare namazını ve duasını yaptıktan sonra yatmak mı lazım ???
 
U Çevrimdışı

ukba yolcusu

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
ve aleykum selam rahmetullah ve berakatuhu

Câbir ibni Abdillah'dan (Radıyallahu Anhüma) rivayet edildiği ne göre şöyle demiştir:
"Resülüllah sallallâhu Aleyhi ve Sellem, her işimizde, bize Kur'an-dan sûre Öğretir gibi, îstihâre'yi öğretir, buyururdu:

Sizden biriniz, bir işi tasarladığı zaman (kararsızlık halinde iken), farz namazdan başka iki rekât namaz kılsın, sonra şöyle duâ etsin.

"Allâhümme innî estehîruke bi ılmike ve estakdiruke bikudretike ve es 'elüke min fazlike 'Lazım. Feinneke tagdîru ve lâ agdiru ve ta 'lem u velâ a'lemü ve ente allâmü'l-ğuyûb. Allâhümme in künte ta’Iemü enne hâzel emra hayrım lîfîdînî ve meaşî ve âgıbeti emrî, âcili emrî ve âcilihî fagdür-hü lî ve yessirhü lî sümmebârik lîfîhi ve in künte ta 'îemü enne hâzel emra şerrun lifi dînî ve meaaşî ve aagıbeti emrî aadli emrî ve âciîihî, feasrifhü annî vagdürliyel hayra haysü kâne sümme razzınî bihî.

(Allah'ım! Senin ilminle Senden hayır istiyorum. Senin kudretinle Sen den güç istiyorum ve Senin büyük fazlından Senden istiyorum: çünkü Se nin gücün yeter, benim gücüm yetmez; Sen bilirsin, ben bilmem ve Sen gayıblan hakkıyla bilensin. Allah'ım! Eğer bu işin, dinim, geçimim ve işi min sonu için hayırlı olduğunu biliyorsan, (yahud işimin dünya ve âhiret için hayırlı olduğunu biliyorsan) onu bana takdir et. Sonra da onda bana bereket ver. Eğer bu işin, dinim için, geçimim ve işimin sonu için kötü olduğunu biliyorsan (yahud dünya ve âherit İşim için kötü olduğunu bili yorsan), onu benden sav ve bana hayır nerede ise onu takdir et. Sonra da o işe beni razı kıl).

Bu duayı yaparken dileğini de insan söyler (diye Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem, buyurmuştur).” Buhârî. Ebü Dâvud. Tirmizî. Nesâî.

Ebu Bekir'den (Radiyallahu Anh) zayıf bir isnadla rivayet edildiği ne göre, Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem bir iş yapmak istediği zaman şöyle buyururdu:

"Allah'ım, bana (bu işi) hayırlı yap ve hayırlı olanı takdir et."Tirmizî

Enes'den (Radıyallahu Anh) rivayet edildiğine göre, demiştir ki, Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem buyurdu:

"Ey Enes! Bir iş tasarladığın zaman, o iş için yedi defa Rabbine İstihare et sonra, kalbine geçene bak; çünkü hayır oradadır." İbn-i Sünnî

RİVAYETLERDE RÜYA GÖRME ONA GÖRE KARAR VERME YOK !

 
eL_Muhacir Çevrimdışı

eL_Muhacir

İlimsiz Mucâhid, kâtil; Cihâdsız âlim, belâm olur
Frm. Yöneticisi
odsu kardeş ALLAH razı olsun
 
E Çevrimdışı

Ehlitakwa

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Yatmak lazim degil kardesim, cunku rasulAllah s.a.w buyurmusdurki her isinizden önce istihare yapiniz ve Allaha dua ediniz eger hayirliysa olsun hayirli degilse olmasin diye
illede yatip birseyler görmek gerekmez yapacagin is icin niyet edersin ve isine baslarsin, ve rabbimize tewekkul edersin
olursada olmazsada boyun egersin..



Ahmed b. Hanbel'in Müsned'inde, Sa'd b. Ebî Vakkas'm (r.a.) rivayetine göre Hz. Peygamber (s.a.) şöyle buyurmaktadır: "Âdemoğlunun mutluluğu, istihare yapması ve sonucunda da Allah'ın hükmüne razı olmasıy-ladır. Âdemoğlunun mutsuzluğu ise istihareyi terketmesi ve sonucunda da Allah'ın hükmüne kızmasıyladır."[1039]
Kader'in iki şeyi kuşatarak nasıl meydana geldiğini düşünmelisin: 1) Olayın meydana gelmesinden önce yapılan istiharenin içinde bulunan tevekkül, 2) Olayın meydana gelmesinden sonra Allah'ın hükmüne razı olmaktır. Bu ikisi mutluluğun nişanesi ve delilidir.
Mutsuzluğun nişanesi ve delili ise kişinin, olayın meydana gelmesinden önce tevekkül ve istihareyi terketmesi, olayın meydana gelmesinden sonra da Allah'ın hükmüne kızmasıdır.
Tevvekkül, olayın meydana gelmesinden önce yapılır. Kaza kesinleşip tamamlanınca kulluk, Müsned'de de ifade edildiği gibi, Allah'ın hükmüne (kazaya) razı olmayı gerektirir. Nesâî, meşhur olan bu istihare duasına şu cümleyi ilâve etmiştir: "Ya Rab! Kazadan sonra sonuca razı olmayı Senden diliyorum." Olay meydana geldikten sonra kazaya razı olunması, olay meydana gelmeden önce kazaya razı olmaktan daha güzeldir. Çünkü kişi, bazen olay meydana gelmeden kazaya razı olacağım ifade ederse de olay meydana geldikten sonra kararını değiştirebilir. Halbuki olay meydana geldikten sonra kişi kazaya razı olursa, "hal" veya "makam ehli" olur.
İstihareden maksat, Allah'a tevekkül etmek, O'na işini havale etmek, O'nun ilim ve kudretiyle kısmet aramak, O'nun kulu için seçtiği şeyi güzel bulmaktır. Bunlar, Allah'ın hükmüne razı olmanın gereklerindendir. îman halâvetini tatmamış bir kişi, her ne kadar olaydan sonra Allah'ın hükmüne razı olsa da, onun durumu böyle değildir. İşte kişinin tevekkül etmesi ve sonucunda da Allah'ın hükmüne razı olması, onun saadetinin alâmetidir. [1040]


kaynak zadul mead

[1039] Ahmed b. Hanbel, 1/168; Tirmizî, 2151. Senedinde zayıf bir râvi olan Muhammed b. Ebu Humeyd vardır. Buna rağmen Ibn Hacer hadisin hasen olduğunu söylemiştir.
[1040] İbn Kayyim el-Cevziyye, Za’du’l-Mead, İklim Yayınları: 2/455-457.
 
E Çevrimdışı

Ehlitakwa

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
İstihare Duası:

Hz. Peygamber'den (s.a.) sahih olarak nakledildiğine göre şöyle buyurmuştur: "Sizden biriniz bir işe yürekten karar verdiğinde, farz değil, (istihare niyetiyle) nafile olarak iki rekat namaz kılsın. Namazdan sonra şöyle dua etsin:
"Yâ Rab! Hakkımda hayırlısını bildiğin için, katından hayırlısını bildirmeni dilerim. Her şeye gücün yettiğinden, tarafından beni güçlendirmeni dilerim. Ya Rab! Hayırlı olanın açıklığa kavuşmasını ve takdirini Senin o büyük fazl ve kereminden isterim. Allah'ım! Senin her şeye gücün yeter; halbuki benim yetmez. Sen herşeyi bilirsin, halbuki ben bilmem. Şüphesiz Sen, aklımızın kuşatamadığı herşeyi pek yakından bilirsin. Ya Rab! Şu karar verdiğim iş, dinim, dünyam ve âhiretim için hayırlı ise —ki bunu bildiğinde şüphe yoktur—, bana nasib et, beni buna muvaffak kıl, kolaylaştır ve mübarek kıl. Eğer bu işim, dünya ve âhiretimde benim için kötü ise onu benden, beni de ondan uzaklaştır. Hayırlısı neredeyse bana onu takdir et, beni onunla hoşnud et!"
Hadisin râvisi Câbir (r.a.) der ki: İstihare eden kişi, duanın "iş" denilen yerinde isteğini ismen zikreder. Hadisi Buhârî rivayet etmiştir.[1038]
Cahiliye araplarmın kuş uçurmalarına ve müşriklerin çektikleri kur'a-ların bir benzeri olan fal oklarıyla kısmet aramalarına karşı Hz. Peygamber (s.a.) bu duayı ümmetine talim buyurdu. Cahiliye araplan fal oklanyla gaybda kendileri için taksim olunan şeyi bilmek istiyorlardı. Bu sebeple buna "istiksâm=kısmet aramak" adı verildi. Bu, kasm kelimesinin istifal babıdır. Buradaki "sin" taleb içindir.
İşte bu bâtıl şeylerin yerine Hz. Peygamber (s.a.); tevhid, rnuhtaciyet, ubudiyet, tevekkül, hayrın tamamı kabza-i kudretinde olan, iyilikleri O'-ndan başkasının getirmediği, kötülükleri de O'ndan başkasının geriye çevirmediği, kuluna bir rahmet kapısı açtığında hiçbir kimsenin ona mani olamadığı, rahmet kapısını da bir kapattı mı, hiçbir kimsenin artık onu ne uğurla ne de yıldız doğmasına bağlayarak o rahmetin kendisine ulaşmasını sağlayamadığı Allah'tan (c.c.) isteme manasında bu duayı tavsiye etmiştir.
İstihare duası, bereketli, mutluluk getirici, kendileri için Allah tarafından iyilikler takdir edilmiş olan mesut ve muvaffak kişilerin talihidir. Bu, Allah ile beraber diğer bir tann edinen ve pek yakında kimin doğru olacağını bilecek olan müşrik, şakî ve yardımdan mahrum kişilerin talihi değildir.
İstihare duası; Allah'ın (c.c.) varlığının ikrarını, O'nun ilim, irâde ve kudret gibi kemal sıfatlarının ikrarını, rububiyetinin ikrarını, işini O'na havale etmeyi, yalnız O'ndan yardım dilemeyi, O'na tevekkül etmeyi, nefsinin esaretinden kurtulmayı, O'nun kuvvet ve kudretinden başka kuvvet ve kudret bulunmadığını, kulun, nefsinin faydasına olan şeyi bilmekten, ona muktedir olmaktan ve onu istemekten âciz olduğunu itiraf etmesini içine almaktadır. Ve bütün bunların Velî'sinin, Hâlik'inin ve Hak olan ilâhının elinde, kudretinde olduğunu bilmeyi öğretir.
Ahmed b. Hanbel'in Müsned'inde, Sa'd b. Ebî Vakkas'm (r.a.) rivayetine göre Hz. Peygamber (s.a.) şöyle buyurmaktadır: "Âdemoğlunun mutluluğu, istihare yapması ve sonucunda da Allah'ın hükmüne razı olmasıy-ladır. Âdemoğlunun mutsuzluğu ise istihareyi terketmesi ve sonucunda da Allah'ın hükmüne kızmasıyladır."[1039]
Kader'in iki şeyi kuşatarak nasıl meydana geldiğini düşünmelisin: 1) Olayın meydana gelmesinden önce yapılan istiharenin içinde bulunan tevekkül, 2) Olayın meydana gelmesinden sonra Allah'ın hükmüne razı olmaktır. Bu ikisi mutluluğun nişanesi ve delilidir.
Mutsuzluğun nişanesi ve delili ise kişinin, olayın meydana gelmesinden önce tevekkül ve istihareyi terketmesi, olayın meydana gelmesinden sonra da Allah'ın hükmüne kızmasıdır.
Tevvekkül, olayın meydana gelmesinden önce yapılır. Kaza kesinleşip tamamlanınca kulluk, Müsned'de de ifade edildiği gibi, Allah'ın hükmüne (kazaya) razı olmayı gerektirir. Nesâî, meşhur olan bu istihare duasına şu cümleyi ilâve etmiştir: "Ya Rab! Kazadan sonra sonuca razı olmayı Senden diliyorum." Olay meydana geldikten sonra kazaya razı olunması, olay meydana gelmeden önce kazaya razı olmaktan daha güzeldir. Çünkü kişi, bazen olay meydana gelmeden kazaya razı olacağım ifade ederse de olay meydana geldikten sonra kararını değiştirebilir. Halbuki olay meydana geldikten sonra kişi kazaya razı olursa, "hal" veya "makam ehli" olur.
İstihareden maksat, Allah'a tevekkül etmek, O'na işini havale etmek, O'nun ilim ve kudretiyle kısmet aramak, O'nun kulu için seçtiği şeyi güzel bulmaktır. Bunlar, Allah'ın hükmüne razı olmanın gereklerindendir. îman halâvetini tatmamış bir kişi, her ne kadar olaydan sonra Allah'ın hükmüne razı olsa da, onun durumu böyle değildir. İşte kişinin tevekkül etmesi ve sonucunda da Allah'ın hükmüne razı olması, onun saadetinin alâmetidir. [1040]


KaYnaklar; ZADUL MEAD
[1038] Buharı, 80/48; Ebu Davud, 1538; Tirmizî, 480; Nesâî, 6/80; Ahmed b. Hanbel, 3/344.
[1039] Ahmed b. Hanbel, 1/168; Tirmizî, 2151. Senedinde zayıf bir râvi olan Muhammed b. Ebu Humeyd vardır. Buna rağmen Ibn Hacer hadisin hasen olduğunu söylemiştir.
[1040] İbn Kayyim el-Cevziyye, Za’du’l-Mead, İklim Yayınları: 2/455-457.
 
Üst Ana Sayfa Alt