Neler yeni

İstihare yapmak mı, istihareye yatmak mı?

samanpan Çevrimdışı

samanpan

.
Site Emektarı
İnsanlığın İftihar Tablosu, Hz. Peygamber (sas) ve hülefa-ı Raşidin uygulamaları ile temellendirilmiş kitabî İslam ile bugün bizim inandığımız ve tatbik ettiğimiz İslam arasında ciddi farkların olduğu inkar kabul etmez bir gerçek. "Halk İslamı, Kültür Müslümanlığı" tabirleri bu farkı başlı başına ifade eden kavramlar.

Bu gerçeğin asıl nedeni bazı akidevî ve amelî mevzulardaki kaymalardır. Burada işin en can alıcı noktası ise bu halin ilk günden bu yana Müslümanların en büyük sorunlarından biri olmasıdır. Allah Rasulü (sas) sık sık önceki ümmetlerden misaller vererek bu duruma giden yolları kapatmaya çalışmış, ümmetine nasihatler vermiş, gerektiğinde zecrî tedbirlere dahi başvurmuştur. Sözün geldiği bu aşamada bid'at eksenli hadislerini hatırlayın isterseniz.

Akide ve amelî alanda farklı bir zemine kayan değerlerden bir tanesi de istiharedir. İstihare, sözlük anlamı itibarıyla iyilik, iyiliği arzu etme ve tercih anlamına gelmektedir. Istılahta ise Efendimiz'in beyanları ile tercih aşamasındaki bir iş için kişinin iki rekat nafile namaz kılması, peşisıra O'nun talim buyurduğu duayı okuması ve ardından kalbinde ağırlık kazanan tarafa yönelmesi, o istikamette karar vermesidir. Bunun ötesinde rüyaya yatmak, rüyada yeşil, beyaz görünce ilgili işi hayra; siyah, mavi, sarı görünce şerre yormak temel İslamî değerlerde olmayan bir uygulamadır. Bizim akidevî ve amelî kayma derken kasdını ettiğimiz de bu son kısımdaki uygulamadır. Zaten tek başına "istihareye yatmak" tabiri bile bu yanlışlığı ele vermektedir. Doğrusu, namazıyla, duasıyla istihare yapmaktır; yatmak değil.
Bu genel bilgiden sonra bir-iki hususa dikkatleri çekelim.

Bir; gaybı Allah'tan başka kimse bilemez. Dolayısıyla istihareye, istihareden çıkan neticeye mutlak iyi, güzel, doğru nazarıyla bakılmamalıdır. "Evlilikleri öncesi istihare de yaptık, yaptırdık ama neden mutsuzlar!" gibi sözler istihareye yüklenen yanlış manayı ele vermektedir. Sebepler planında yaşıyoruz. Süregiden hayat içinde sebeplerde yapılacak kusurlar elbette aksi neticelerin doğmasına sebebiyet verecektir.

İki; istihare önemli bir karar arefesinde bulunan kişinin Rabb'isine dua ve taarruzla O'na hususi olarak yönelmesi, kulluğunu, acziyet ve fakrini yeniden hatırlayarak yardım talebini arz etmesi demektir. Farklı bir anlatım tarzıyla; karar adına tercih aşamasında bulunma duanın vaktidir. Bu anlamda istihare tam anlamıyla kulluk nişânesidir. İki rekât nafile namazıyla, duasıyla Rabb'e teveccühün, kulluğu ilanın ta kendisidir. İstihare duasının her bir cümlesi bu yaklaşımı isbatlar mahiyettedir.

Üç; istihare öncesi muhtemel kararlar aklî ve mantıkî alanda ayakları sağlam yere basmalı, öncesi-sonrası, önü-arkası ile mukayeselere tabi tutulmalı, muhtemel sonuçlar üzerinde fikir yürütmeli, iş ehil veya taraf olan insanlar arasında müzakerelere konu edilmelidir. Madem Efendimiz namaz sonrası "aklına geleni ve gönlüne yatanı yapsın" buyurmuştur; o halde bunun ön hazırlığının olması gerekmektedir. Bu da demektir ki istihare mutlaka rasyonel bir zemin üzerine oturtulmalıdır.

Dört; istişare istiharenin önünde gelir. İstişare ile herkesi tatmin eden bir sonuca ulaşıldıysa, istihare diye diretmenin veya istişarede çıkan umumi karara rağmen istihare neticesi herkese rağmen farklı bir karara varmanın izahı yoktur. Rüyaya yatmanın hiç mi aslı yok denecek olursa, mutlaka vardır. İsimlerini bugün saygı ile andığımız bazı büyük İslam büyüklerinin şahsî hayatlarında tecrübe ettikleri uygulamalardır bunlar ama objektif değil, sübjektif değerlerdir; üçüncü şahısları bağlamaz. Kaldı ki aslına uygun yapılan istihare hatta sahih rüyalar dahi, İslam'da bilgi sebebi değildir

ahmet kurucan
 
GuLYaRaSi Çevrimdışı

GuLYaRaSi

VuSLaTa HaSReT
Admin
Câbir b. Abdullah-Allah ondan râzı olsun- söyle der:

"Rasûlullah-sallallahu aleyhi ve sellem- bize, Kur’an’dan bir sûre
ögretir gibi tüm islerde istihâre etmeyi ögretir ve söyle buyururdu:

“Sizden biriniz bir isi yapmayı içinden geçirirse, farz namazın
dısında iki rekat namaz kılsın.Sonra söyle desin: “Allahım! ,lmine
basvurarak senden iyilik isterim.Kudretine dayanarak senden
güç isterim. Senden, yüce ihsanını isterim.Sen güç yetirirsin, ben
güç yetiremem.Sen bilirsin, ben bilemem.Sen bilinmeyenleri en
iyi bilensin.Allahım! Bu isi -(burada istegini/ihtiyacını söyler)-
benim için; dinimde, yasantımda ve isimin sonunda iyi biliyorsan,
onu bana takdir et, kolaylastır ve sonra bereketli kıl.Bu isin benim
için; dinimde, yasantımda ve isimin sonunda serli olarak biliyorsan
onu benden, beni de ondan uzaklastır. Ve benim için nerede
olursa hayrı takdir et. Sonra, beni ondan razı kıl.” (buhari)

Yaratan Allah Teâlâ’ya istihâre ile danısan, müminlerle de
istisâre eden ve isinde arastıran kimse pisman olmaz.
Nitekim Allah Teâlâ söyle buyurmaktadır:

Al-i Imran, 159:

“(Ey Muhammed! .stisâreye gerek duyulan) is hakkında
onlara danıs.(.stisâreden sonra) kararını verdigin zaman, artık
Allah’a tevekkül et.Süphesiz ki Allah, (kendisine) tevekkül
edenleri sever.”
 
Geri
Üst