Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Kabir Ziyaretleri

I Çevrimdışı

islami bilgiler

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
بســـم الله الرحمن الرحيم


Kabir Ziyaretleri


Söz konusu yerlerin ikinci kısmı, aslında özelliği olan yerlerdir . Fakat bu özellikle oraları ne bayram (tören) yeri ne namaz (dua) ve ibadet yeri edinmeyi gerektire cek bir faktör değildir.

Bu tür yerlerin akla gelen ilk örneği, peygamber ler ile salih kişilere ait olan sahici mezarlardır. Bilindiği gibi elimizde gerek Peygamber imize (salât ve selâm üzerine olsun) ve gerekse ilk nesil müslüman büyüklerine dayanan ve böyle yerleri bayram (tören) yeri edinmemey e çağıran genel ve özel nitelikli yasaklayıcı belgeler vardır. Bu belgeleri n en önemli olanlarından birinde, Ebu Hureyre'nin (Allah ondan razı olsun) bildirdiğine göre Peygamber Efendimiz (salât ve selâm üzerine olsun) şöyle buyuruyor:

“Sakın evleriniz i mezar haline getirmeyi niz. Sakın benim mezarımı bayram (tören) yeri haline getirmeyi niz. Buna karşılık bana salâtü selâm getiriniz . Biliniz ki, sizin getireceğiniz salâtü selâmlar nerede olursanız olunuz, bana ulaşır.” (Ebu Davud, Sünen, Menasik, kitabı, kabirleri ziyaret babı, H. No: 2042, c. 2, s. 534; Ahmed, El-Müsned, c. 2, s. 367.)

Bu hadisin rivayet zinciri kusursuz (hasen) ve bu zincirin halkalarını oluşturan şahsiyetler, ünlü ve güvenilir kimselerd ir. Fakat bu zincirin bir halkası olan Medineli fıkıh alimi ve İmam-ı Malikî'nin arkadaşı Abdullah b. Nafî biraz zayıftır. Yahya b. Muin, onun hakkında “Güvenilir bir ravidir” diyor. Yahya b. Muin'in bu hükmü, onu güvenilir saymaya yeterlidi r.

Öte yandan onun hakkında Ebu Zera; “Zararsızdır sakıncasızdır” derken Ebu Hatem Razî: “O, hadis hafızı değildir, bu konuda zayıftır. Bu yüzden naklettiği hadis kabul edilebili r de reddedile bilir de” diyerek onun hakkındaki görüşünü belirtmek tedir. (Bkz. Tehzib El-Tehzib, c. 6, s. 51, 52, Abdullah b. Nafii el-Saiğ'ir biyografi si bölümü, No: 98, El-Cerh ve El-Ta'dil, c. 5, s. 183,184 adı geçen ravinin biyografi si bölümü: No: 856.)

Bu ifadeleri n kimisi, sözünü ettiğimiz ravinin rivayet zinciri içinde yer aldığı hadisi sahihlik ve kimisi de “hasen”lik derecesin e indirir. Çünkü adamın adil bir fikıhçı olduğu tartışmasızdır. Genel olarak sağlam hafızalı olarak bilinmekl e birlikte yanılgıya düştüğü de olmuştur. Ayrıca bu hadis onun reddedile cek ezberleri nden değil, kabul edilecek ezberleri ndendir. Çünkü Peygamber imizin Medine'de söylemiş olduğu hadislerd endir ve fıkıh ilminde delil olarak kullanılacak nitelikte olduğu için bir fıkıh aliminin bunu ezberinde tutma ihtimali çok kuvvetlid ir.

Ayrıca bu hadisin her cümlesi Peygamber imizden (salât ve selâm üzerine olsun) başka tanınmış kanallarl a nakledilm iştir. Bizim buradaki amacımız Peygamber imizin mezarının bayram yerine dönüştürülmesinin yasaklandığını belirtmek olduğu için, hadisin bu cümlesi ile ilgili olan öbür hadisleri araştıralım.

Bu hadislerd en birine, Ebu Yala Mevsılî'nin “Müsned” adlı eserinde rastlıyoruz. Bu rivayete göre Mevsılî;

Peygamber imizin torunu Hz. Hasan'ın oğlu Ali, bir defasında adamın birinin peygamber imizin mezarının yanında bulunan bir boşluğa girdiğini ve orada dua ettiğini görünce adama böyle yapmamasını söyledikten sonra, oradakile re dönerek babası yolu ile dedesi Peygamber imizin bir hadisini nakletmek istediğini söyledi. Dinleyici lerin hadisi duymak istedikle rini belirtmel eri üzerine Peygamber imizin (salât ve selâm üzerine olsun) şöyle buyurduğunu nakletti:

“Sakın benim mezarımı bayram (tören) yeri ve evleriniz i de mezar haline getirmeyi niz. Sizin salâtü selâmlarınız, nerede olursanız olunuz, bana ulaşır.”

Öte yandan Süheyl b. Ebu Süheyl bu konuda başından geçen bir olayı bize şöyle anlatıyor;

“Bir gün Hz. Ali'nin oğlu Hasan'ın oğlu Hasan beni Peygamber imizin mezarının yanında gördü. O sırada kendisi ninesi Hz. Fatıma'nın hücresinde akşam yemeği yiyordu. Beni yanına çağırdıktan sonra:

“Gel, birlikte yemek yiyelim” diye teklif etti. İsteğim olmadığını söyleyince:

“Seni az önce Peygamber in mezarı önünde gördüm, orada ne yapıyordun?” diye sordu. Ben:

“Peygamber imize salâtü selâm getiriyor dum” diye cevap verince:

“Mescide girince salâtü selâm getir” dedikten sonra Peygamber imizin (salât ve selâm üzerine olsun) şöyle buyurduğunu nakletti:

“Benim evimi bayram (tören, şenlik) yeri ve kendi evleriniz i mezar haline getirmeyi niz. Bana salâtü selâm getiriniz . Biliniz ki, sizin selâtü selâmlarınız nerede olursanız olunuz bana ulaşır. Allah, peygamber lerin mezarlarını mescid edindikle ri için yahudiler e lanet etmiştir. Sizinle Endülüs'de olan bir müslüman arasında (selâtü selâmlarınızın bana erişmesi açısından) hiç bir fark yoktur.”

Görüldüğü gibi bu son iki hadis, daha önceki hadisi anlamca destekler nitelikte dir. O halde düşünelim ki, yeryüzündeki mezarların en üstünü olan Peygamber imizin mezarının bayram ve tören yeri edinilmes i yasak olduğuna göre, onun dışında kalan mezarların bayram yeri edinilmes i -kime ait olurlarsa olsunlar- haydi haydi yasaktır. Peygamber imiz bu yasağı dile getirdikt en sonra sözlerine:

“Sakın kendi evleriniz i mezar haline getirmeyi niz” cümlesi ile devam ediyor. Yani:

“Evleriniz i namazdan, duadan ve Kur'an'dan yoksun bırakarak mezar haline getirmeyi niz” demek istiyor.

Böylece Peygamber imizin bizi bir yandan mezarların yanı başında ibadet etmekten alıkoyarken öte yandan da evlerimiz de ibadet etmeye çağırmaktadır. Hemen farkedile bileceği gibi bu tutum, yahudî ve hristiyan lar ile onlara özenenlerin yaptıklarının tersidir.

Nitekim Buharî ve Müslim'in birlikte İbn-i Ömer'e (Allah ondan razı olsun) dayanarak bildirdik lerine göre, Peygamber Efendimiz (salât ve selâm üzerine olsun) şöyle buyuruyor:

“Bazı namazlarınızı evleriniz de kılınız ve buraları mezar haline getirmeyi niz.”

(Buhari, Namaz Kitabı, mezarlıkta namaz kılmanın mekruhluğu babı H. No: 432; Feth El-Bari, c. 1, s. 528, 529. Orada hadisin sözleri şöyle: “Bazı namazları da evleriniz de kılınız ve oraları mezarlığa dönüştürmeyiniz.” Aynı hadis, c. 3, s. 62'de 1187 numaralı hadiste kaydedilm iş.

Müellifin yukarıda naklettiği sözleri Müslim Sahihinde kaydetmiş: Yolcunun namazı ve namazı kısaltması babı, nafile namazları evde kılmanın müstehaplığı babı, H. No: 777, c. 1, s. 538.)

Yine bu konuda Ebu Hureyre'nin (Allah ondan razı olsun) rivayet ettiğine göre Peygamber Efendimiz (salât ve selâm üzerine olsun) şöyle buyuruyor:

“Sakın evleriniz i mezar haline getirmeyi niz ve biliniz ki, şeytan içinde Bakara suresinin okunduğunu işittiği evden kaçar.” (Müslim, bir evvelki kitab ve bab, H. No: 780, c. 1, s. 539. Hadis şu sözcüklerle kaydedilm iş: “Evleriniz i mezarlığa dönüştürmeyin. Zira Şeytan içinde Bakara suresi okunan evden nefret eder.”)

Ayrıca yukarıdaki ilk hadiste Peygamber imiz kendi mezarının bayram yerine dönüştürülmemesi gerektiğini belirttik ten sonra:

“Bana salâtü selâm getiriniz . Çünkü sizin salâtü selâmlarınız, nerede olursanız olunuz bana ulaşır” buyuruyor .

Bir sonraki hadiste de değişik kelimeler ile aynı buyruğu dile getiriyor . Bu sözleri ile Peygamber imiz bize:

“Sizin benim adıma getirmiş olduğunuz salâtü selâmlar mezarımın uzağında da olsanız, yakınında da otursanız bana ulaşır. Buna göre mezarımı bayram ve ziyaret yeri edinmeniz gereksizd ir” demek istiyor.

Bunun yanında Peygamber imizin:

“Bizim getirmiş olduğumuz salâtü selâmların kendisine sunulduğunu” belirten çok sayıda hadisi vardır.

Bunların bir örneği Ebu Davud'un, Ebu Hureyre'ye (Allah ondan razı olsun) dayandırarak rivayet etmiş olduğu aşağıdaki hadistir:

“Ümmetimden biri bana salât-ü selâm getirince mutlaka ruhum bana geri verilerek, o selâmı almak imkânına kavuşturulurum.” (Tirmizi, Sünen, Rükünler kitabı, kabir ziyaretle ri babı, H. No: 2041, c. 2, s. 534. Müellifin de açıkladığı gibi hadis Müslim'in rivayet koşullarını taşımaktadır.)

Yine Ebu Davud'un, sahabiler den Evs b. Evs'e (Allah ondan razı olsun) sahabiler e:

“Cuma günleri ile cuma geceleri bana sık sık salât-ü selâm getiriniz . Çünkü sizin salâtü selâmlarınız bana sunulur.” buyurdu.

(Evs b. Evs sahabinin büyükleri arasında sayılmaktadır. Ancak ismi konusunda tartışılmış. Bkz. Esed El-Ğabe, c. 1, s. 139, 140: Tehzib El-Tehzib, c. 1, s. 381, 382, Biy. No: 397, 398.)

Bir sahabînin:

“Ya Resûlullah, vücudun çürümüş olacağına göre bizim getireceğimiz salâtü selâmlar sana nasıl sunulabil ir?” diye sorması üzerine de Peygamber imiz sözlerini:

“Allah toprağa peygamber lerin etini yemeyi (çürütmeyi) haram kılmıştır.” diye bağladı.(Ebu Davud, Sünen, Namaz Kitabı, Cuma gün ve gecesi babı, H. No: 1047, c. 1, s. 635; İbn Mace, Cenazeler kitabı, Bab: 65, H. No: 1636, c. 1, s. 534; Ahmed, Müsned, c. 4, s. 8.)

Yine Ebu Hureyre'ye (Allah ondan razı olsun) dayanılarak “Müsned” adlı hadis kaynağında bildirild iğine göre Peygamber Efendimiz (salât ve selâm üzerine olsun) şöyle buyuruyor:

“Kim bana salât-ü selâm getirirse getirmiş olduğunuz salât-ü selâmı işitirim. Kim bana uzak yerden salât-ü selâm gönderirse onun salât-u selâmı bana ulaştırılır.”

Öte yandan “Nesaî” adlı hadis kaynağında da Peygamber imizin (salât ve selâm üzerine olsun) bu konudaki şu hadisini okuyoruz:

“Allah ümmetimin getirdikl eri salât-ü selâmları bana ulaştırsınlar diye kabrimde bir gurup melek görevlendirmiştir.” (Sünen-i Nesa-î, Yanılgı, Sehiv kitabı, Peygamber imiz üzerine salat ve selam getirme babı, c. 3, s. 43; Daremî, Sünen, Rikak kitabı, Peygamber'e salat selam getirmeni n fazileti babı, c. 1, s. 317; Ahmed, El-Müsned, c. 1, s. 387,441,452; Kaynakların hepsi de hadisi Abdullah b. Mes'ud'dan nakletmişler Süyûtî El-Cami El-Sağir adlı eserinde hadisin sahih olduğunu söylemektedir: c. 1, s. 359.)

Dikkat edelim ki, Peygamber imizin soyundan ve “tabiin” neslinin en üstünü olan Hz. Hüseyin'in oğlu Ali, Rasûlüllah'ın kabri başında dua eden bir müslümanı böyle yapmamaya çağırıyor ve babasından işittiği hadisi de bu yasağın delili olarak gösteriyor. Şüphe yok ki, bu hadisin anlamını o herkesten daha iyi bilmek durumunda dır.

Bundan açıkça anlıyoruz ki, dua ve benzeri amaçlar için Peygamber imizin mezarına varmak, orayı “bayram (tören) yeri” edinmek demektir. Ayrıca sözünü ettiğimiz Ali'nin amcasının oğlu, yani Hz. Hasan'ın oğlu Hasan'ın da Mescid-i Nebeviye girmeden önce salât-ü selâm getirmek gibi amaçlar için Peygamber imizin mezarına varmayı hoş karşılamadığını ve bu davranışı, oraya “bayram (tören) yeri” edinmek olarak yorumladığını görüyoruz.

Görüldüğü gibi bu sünneti ortaya çıkarıp titizlikl e savunanla r Medine halkından olanlar, hatta Peygamber imizin soyundan gelen yakın akrabalarıdır. Çünkü bu sünnet onları diğer müslümanlardan daha çok ilgilendi riyor. Bu yüzden bu konuda herkesten daha çok titizlik gösteriyorlar.

“Bayram” terimi, her hangi bir yerin ismi olarak kullanıldığı takdirde “ibadet ve ibadet dışı amaçlarla toplanılan veya ziyaret edilen yer” anlamına gelir. Tıpkı Allah'ın (c.c.) insanlar için dua, zikir ve çeşitli ibadetler yapmak üzere çeşitli yerlerden gelerek toplanaca kları, bir araya geleceği mukaddes buluşma yerleri olarak belirlediği Mescid-i Haram (Kabe), Mina, Müzdelife ve Arefe adlı yerler gibi İslâmdan önceki müşrik arapların da, çeşitli yörelerden gelerek toplandıkları bir takım tören yerleri vardı. Fakat İslâm gelince buralarda toplantı yapılması yasaklandı ve bu yerlerin tören yeri olma niteliği kaldırıldı.

Bu tür yerlere Peygamber ler ile salih kişilerin sahici ve öyle olduğu kabul edilen mezarları, hatta bütün müminlerin mezarları da dahildir.

Çünkü istisnasız her müslümanın mezarı da Peygamber imizin sünneti gereğince bazı bakımlardan dokunulma zdır. Buralar ölü müslümanların evleri oldukları için gerek bize ve gerekse alimlerin çoğunluğuna göre buralar çöplük yapılamaz, çiğnenemez, otları biçilemez, taşlarına yaslanılamaz ve ölüleri rencide edebilece k çirkin sözler ve davranışlar söylenip işlenemez. Mezarın veya mezarlığın yanına varılınca selâm verilerek dua edilmesi müstahabdır. Ölü ne kadar saygıdeğer olursa dokunulma zlığı ve yaşayanlar üzerindeki hakları daha çok önem kazanır.
 
Üst Ana Sayfa Alt