Çevrimdışı
Bismillahirrahmanirrahim, Rabbi yessir.
Muhterem İslam Ehli hepinizi canı gönülden selamlıyorum. Bugün burada kadere iman etmenin faydalarını ve ruha tesirini zikredeceğim inşaallah. Öncelikle şunu demeliyim ki, İslam dini sadece ahiret mutluluğu için değil her musibete belaya ve ızdıraba rağmen bütün bu müşkilatlar içinde bize dünya saadetini de vaad etmiştir. Bu dünyada mutlu olmak için müslümanların Allahın ikazlarını bildirilerini tefekkür etmesi gerekir, Zayıf bir hadiste Rasulullahtan -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle nakledilmiştir; Kadere iman hüznü ve kederi insandan silip süpürür.
Her ne kadar bu rivayet mana itibariyle Peygambere -sallallahu aleyhi ve sellem- aidiyeti şüpheli olsa da manasının sahih olduğuna inanıyorum. Zira başına bir kötülük, musibet gelen bir insan bu olayların Allahın takdiri olduğunu bilip Allahtan geldiğine şahit olsa ve Allahın hükmüne razı olsa huzura erecektir. Allah Teala kitabında, Tevbe suresinin 51. ayetinde şöyle buyuruyor;
''Bize ancak Allah'ın yazdıkları isabet eder.'' Biz Allah meşieti ve kaderi altındayız, Bize ancak levhi mahfuza yazdıkları isabet eder. Her şey Allahın kazası ve kaderi iledir.
Selman-ı Farisi -radıyallahu anhu- şöyle demiştir; ''Kadere iman şudur, sana isabet eden seni asla ıskalamayacaktı.'' (Fethu'l-Bari, 13/230)
Yani bize isabet etmesi mukadder olan birşey muhakkak isabet edecektir. Bundan kaçış yoktur. İsabet eden hayr ve şer dahi Allah'ın takdiri ve fiilidir. Müslimde geçen bir hadiste Rasulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur; ''Eğer sana birşey isabet ederse de ki; Allahın kaderi/takdiri... O dilediğini yaptı.''
Bizi bişey üzmüşse bu hüznün arkasında Allah vardır ve bize bir mesaj vermek istiyordur. Bize bir kazık atıldıysa bu fiili Allah takdir etmiş zamanı gelince yaratmıştır. Bu musibetlerden kaçış yoktur. Peki insana ne isabet eder? Arapçada bir kişiye maddi ve manevi birşeyin isabet etmesini zihnen algılayamamıştım. Mesela mermi isabet eder ölürsün ama başka ne isabet edebilir ki? Bende hadis ve ayetlerden Arapların hangi hususlarda isabet kelimesini kullandıklarını araştırdım ve bir takım örnekleri aşağıda zikrediyorum;
Sana isabet eden -etmesi mukadder olanın- seni ıskalaması mümkün değildi. Mesela; •Günah, hata •Zarar •Düşman korkusu •Eza •İnsan •Hayr •Şer, Musibet •Gam, Keder •Bela •Zina, Cima' Bütün bunlar insanın nasibidir. Mutlaka idrak edecektir. Kaçışı yoktur!
Özetle; Bizim başımıza ancak Allah'ın lehvi mahfuzda takdir ettiği isabet eder ve bu isabet edecek olandan kaçış söz konusu değildir. İsabet eden hayr veya şer bizim kaderimizdir. Hakeza bu isabet ettirme fiili Allaha aittir. Başımıza gelenlerin arkasında Allah vardır. O dilediğini yapar. İsabet eden şeyler nelerdir bunu bir kaç misalle açıkladım.
Sünenü Ebu Davud Şerhi Avnu'l-Ma'butta, Bize isabet etmesi kaçınılmaz olanları ve bizi ıskalayanların bize isabet etmesinin olanaksızlığı ile alakalı olan hususları şöyle sıralamıştır; Nimet, bela, taat, masiyet, hayr ve şer..
Eğer hayat seni fazlasıyla yordu ve kolunu kaldıracak bir gücün kalmadıysa o zaman kardeşim yaslan arkana şöyle de; Arif anı seyreyler Mevlam görelim neyler neylerse güzel eyler. Başına gelenleri Allah takdir etti Allahtan ve onun yaptıklarından razı ol.. Bu huzurun ve mutluluğun anahtarıdır
Muhterem İslam Ehli hepinizi canı gönülden selamlıyorum. Bugün burada kadere iman etmenin faydalarını ve ruha tesirini zikredeceğim inşaallah. Öncelikle şunu demeliyim ki, İslam dini sadece ahiret mutluluğu için değil her musibete belaya ve ızdıraba rağmen bütün bu müşkilatlar içinde bize dünya saadetini de vaad etmiştir. Bu dünyada mutlu olmak için müslümanların Allahın ikazlarını bildirilerini tefekkür etmesi gerekir, Zayıf bir hadiste Rasulullahtan -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle nakledilmiştir; Kadere iman hüznü ve kederi insandan silip süpürür.
Her ne kadar bu rivayet mana itibariyle Peygambere -sallallahu aleyhi ve sellem- aidiyeti şüpheli olsa da manasının sahih olduğuna inanıyorum. Zira başına bir kötülük, musibet gelen bir insan bu olayların Allahın takdiri olduğunu bilip Allahtan geldiğine şahit olsa ve Allahın hükmüne razı olsa huzura erecektir. Allah Teala kitabında, Tevbe suresinin 51. ayetinde şöyle buyuruyor;
''Bize ancak Allah'ın yazdıkları isabet eder.'' Biz Allah meşieti ve kaderi altındayız, Bize ancak levhi mahfuza yazdıkları isabet eder. Her şey Allahın kazası ve kaderi iledir.
Selman-ı Farisi -radıyallahu anhu- şöyle demiştir; ''Kadere iman şudur, sana isabet eden seni asla ıskalamayacaktı.'' (Fethu'l-Bari, 13/230)
Yani bize isabet etmesi mukadder olan birşey muhakkak isabet edecektir. Bundan kaçış yoktur. İsabet eden hayr ve şer dahi Allah'ın takdiri ve fiilidir. Müslimde geçen bir hadiste Rasulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur; ''Eğer sana birşey isabet ederse de ki; Allahın kaderi/takdiri... O dilediğini yaptı.''
Bizi bişey üzmüşse bu hüznün arkasında Allah vardır ve bize bir mesaj vermek istiyordur. Bize bir kazık atıldıysa bu fiili Allah takdir etmiş zamanı gelince yaratmıştır. Bu musibetlerden kaçış yoktur. Peki insana ne isabet eder? Arapçada bir kişiye maddi ve manevi birşeyin isabet etmesini zihnen algılayamamıştım. Mesela mermi isabet eder ölürsün ama başka ne isabet edebilir ki? Bende hadis ve ayetlerden Arapların hangi hususlarda isabet kelimesini kullandıklarını araştırdım ve bir takım örnekleri aşağıda zikrediyorum;
Sana isabet eden -etmesi mukadder olanın- seni ıskalaması mümkün değildi. Mesela; •Günah, hata •Zarar •Düşman korkusu •Eza •İnsan •Hayr •Şer, Musibet •Gam, Keder •Bela •Zina, Cima' Bütün bunlar insanın nasibidir. Mutlaka idrak edecektir. Kaçışı yoktur!
Özetle; Bizim başımıza ancak Allah'ın lehvi mahfuzda takdir ettiği isabet eder ve bu isabet edecek olandan kaçış söz konusu değildir. İsabet eden hayr veya şer bizim kaderimizdir. Hakeza bu isabet ettirme fiili Allaha aittir. Başımıza gelenlerin arkasında Allah vardır. O dilediğini yapar. İsabet eden şeyler nelerdir bunu bir kaç misalle açıkladım.
Sünenü Ebu Davud Şerhi Avnu'l-Ma'butta, Bize isabet etmesi kaçınılmaz olanları ve bizi ıskalayanların bize isabet etmesinin olanaksızlığı ile alakalı olan hususları şöyle sıralamıştır; Nimet, bela, taat, masiyet, hayr ve şer..
Eğer hayat seni fazlasıyla yordu ve kolunu kaldıracak bir gücün kalmadıysa o zaman kardeşim yaslan arkana şöyle de; Arif anı seyreyler Mevlam görelim neyler neylerse güzel eyler. Başına gelenleri Allah takdir etti Allahtan ve onun yaptıklarından razı ol.. Bu huzurun ve mutluluğun anahtarıdır
