kadın alimleri anlatan kitaplar var,hindistanlı biri yazmış
Muhammed Ekrem en Nedvi, İngiltere’de yaşayan ve kendisine hanım âlimler üzerine çalışma yapmayı sorumluluk addetmiş bir insan. Bu konuda kırk cilt yayınlamış ve on cildi yayına hazır, ayrıca yirmi beş ciltlik çalışması da sürüyor. Kadın, eğitim ve âlim arasındaki korelasyonu çok derinden yaşayan bir kişi. Hafızası çok güçlü, çünkü bu kadar ismi kitaba bakmadan hafızada tutmak çok zor olsa gerek. Ama o ilim ve hanım ilişkisini yürütmekten büyük zevk alıyor. Çünkü batıdaki İslam ve kadın bakışı onu çok üzmektedir. Onlara cevap verebilmenin yolu, çok çalışmaktan geçiyor, o da yorulmak bilmeden çalışıyor, bunun semeresi de yetmiş beş ciltlik bir çalışmaya tekabül ediyor.
Kendisiyle sohbet ederken, verdiği bilgiler üzerine bugüne kadar sahip olduğumuz İslam ve kadın hakkındaki görüşlerimiz eriyip yok oluyor. Çok önemli tespit ve bilgileri sizlerle paylaşmaktan büyük mutluluk duyuyorum. Bugüne kadar sahip olduğumuz kadın bakış açısını yerinden sarsacak bu bilgilerle sizleri baş başa bırakıyorum. Ayrıca bu söyleşinin oluşumundaki katkısı için ve Arapçadan yaptığı tercüme için Turan Kışlakçı’ya teşekkürlerimi sunarım…
Kırk ciltlik Müslüman hanım âlimler üzerine bir neşriyat yaptınız. Böyle bir çalışma yapmanıza neden olan sebepler nelerdir?
İCAZET VEREN HANIM ÂLİMLER VAR
İngiltere’ye gittiğimde Müslüman kadına yönelik ciddi bir anti propaganda olduğunu gördüm. Müslümanların kadınlarına değer vermediğine yönelik medyada yaygın bir şekilde haberler yapılıyordu. Müslüman kadının toplumdaki yeri, Müslüman kadının bilim hayatındaki yeri hakkında sürekli eleştiriler görünce şaşırıyordum. Müslüman kadının sanatta, ilimde, eğitimde yerinin olmadığını iddia ediyorlardı. Ben hadis ve fıkıhla uğraşan birisiyim, bu hadis alanında yaptığım çalışmalarımda şunu gördüm: ilk dönem İslam tarihinde binlerce yetişmiş Müslüman hanım âlimler vardı. Batının Müslüman kadın üzerindeki iddialarına yönelik bu hanım âlimlerin hayatlarını toplamaya karar verdim. Özellikle hadis ravileri ve icazet veren hanım âlimleri derledim.
Bu çalışmalarınızın bir hedefi olmalı değil mi?
Bu çalışmalarla şunu hedefledim: Bir, kadının değerini yeniden geri iade etmek, iki, batılı aydınların Müslüman hanımlar üzerine söylediklerini cevaplandırmak…
Bu çalışmaya ne zaman başladınız?
SEKİZ BİN MÜSLÜMAN HANIM ÂLİMİN HAYATI 40 CİLTLİK KİTAPTA
On sene önce bu çalışmaya başladım. Önce bir kitap olarak telif etmeyi düşündüm. Fakat bu işte derinleşince buna bir kitabın yetmeyeceğini, bunun ciltler dolusu kitap oluşturacağını fark ettim. Şimdiye kadar sekiz bin Müslüman Hanım âlimlerin hayatını kırk ciltlik kitapta topladım. Fakat elimde daha çok isim var, yaklaşık olarak altmış / yetmiş cildi bulur. Bu konu üzerinde derinleşirken tahminlerin çok üstünde hanım âlimlerinin var olduğunu gözlemledim. Eğer Müslüman Hanım âlimlerinin sayısı bu kadarsa artık bunların yetiştirdiği talebeler ve kitaplara ismi geçmeyen kişileri siz düşünün.
Kırk cilt yayınlanmış durumda, kaç cilt daha yayına hazır veya yayınlanacaktır?
On cildi daha yayına hazırlanıyor, yetmiş beş ciltte bırakmayı düşünüyorum, çünkü yapacağım farklı işler de var. Kitaba geniş bir önsöz yazdım. Önsözünü İngilizce de yazdım. Orada külliyat hakkında geniş bir malumat verilmektedir. Kitap birçok dile tercüme edildi. Türkçe’de de inşallah sizin sayenizde tercüme edilir.
Kitaba tanınmış âlimlerden önsöz yazanlar var mı?
İslam dünyasının tanınmış birçok âlimi ile birlikte kitaba allame Yusuf Karadavi de bir önsöz yazdı.
Hadis ilmiyle uğraşan hanım âlimler sayısal olarak yoğun mu?
Hadis ilmine rivayet, sema ve icazet olarak önem veren 8 binden fazla bayanın adına ulaştım.
O tarihlerde Müslüman hanımlar erkeklerle birlikte camilerde eğitim görüyorlar mıydı?
HANIMLAR İLİM MERKEZLERİNDE DERSLER VERİYOR
Bu gün İslam dünyasında çok garip bir olay yaşanmaktadır. Müslüman hanımlar bugün bazı bölgelerde camilere girememektedir. Müslüman Hanım hadisçiler, Mescidi Nebevi başta olmak üzere o dönemde birçok önemli merkezi camilerde dersler veriyorlardı. Medreselerde, saraylarda, eğitim merkezlerinde hanımlar dersler veriyorlardı. Mescidi Aksa’da, Şam’da dersler veriyorlardı. İslam dünyasının ilk dönemlerinde hiçbir cami ve medrese yoktur ki erkeklerin verdiği yerde hanımlarda dersler vermiş olmasın. Müslüman Hanım âlimlerin ders halkalarına erkekler de katılıyor ve bu katılanlar arasında birçok ünlü İslam âlimi de var.
Bir iki örnek vermek gerekirse…
TANINMIŞ İSLAM ÂLİMLERİ, HANIM ÂLİMLERDEN DERSLER ALMIŞLARDIR
Zeyneb binti el-Kemal’in derslerine 400 erkek katılıyordu. Muhaddisler derslerinin sonunda genelde ders halkalarına katılanların isimlerini adet olarak yazarlar. Bende Zeynep binti el-Kemal’in derslerine iştirak eden 400 kişinin adlarına araştırmalarım sonucunda ulaştım. Bunlara Hadis kitaplarından dersler vermiştir. Ünlü İslam âlimlerinden Taceddin es-Subki Zeyneb’in öğrencilerindendir. İmam İbn-i Hacer, Zeyneb’in talebelerinden Umm Ahmed Tatar binti el-İzz’den ders almıştır.
Peki, bu hanım âlimlerin derslerine katılan meşhur mezhep imamları ve hadis âlimleri var mıydı?
İmam Şafi, İmam Ebu Hanife, İmam Malik, İmam Ahmed bin Hanbel, İmam Buhari, İmam İbni Teymiyye, İmam Zehebi, İmam Suyuti ve benzeri birçok İslam âliminin hanım hocaları vardı. Hem de bir iki bayan hocadan ders almadılar onlarca hanım şeyhlerden dersler aldılar. Müslim İbrahim Ferahidi, İmam Buhari ve İmam Müslim gibi birçok hadis imamının hocasıdır. 70 binden fazla hanımdan rivayette bulunmuştur. Hatip el Bağdadi ve İbni Hacer El Askalani’nin hocalarının sayısı da 100’den fazladır. İbn-i Hacer, Şam’a gittiğinde Aişe binti Abdülhadi’den 80’den fazla hadis kitabı okumuştur.
Genelde talebeler hocalarına kitaplarını ithaf ederler İslam âlimleri de ders okuduğu hanım hocalarına kitaplarını ithaf etmişler midir?
İBN-İ ASAKİR, İBN-İ HACER VE İMAM ZEHEBİ GİBİ ÂLİMLERİN HANIM HOCALARI VAR
Evet, birçok İslam âlimi kitaplarını ders aldıkları hanım hocalarına ithaf etmişlerdir. İmam Suyuti ve diğerleri gibi… Muhaddislerin şöyle bir geleneği vardı: Genelde ders aldıkları hocalarının hepsinin adını kaydederlerdi. İster erkek, ister bayan olsun tüm hocalarının adlarını ve hayatlarını yazarlardı. Bu kayıtlara baktığımızda İbn-i Asakir, İbn-i Hacer, İmam Zehebi ve diğer hadis imamlarının çoğunun onlarca hatta yüzlerce hanım hocalarının olduğunu göreceksiniz.
Hanım muhaddislerin ravi olarak durumları nedir?
HANIM RAVİLER YALANCILIKLA İTHAM EDİLMEMİŞLERDİR
Biba binti Abdussamed el-Herzamiyye el-Hereviyye rivayet ettiği hadislerin senetleri çok kuvvetli, hadis literatüründe buna âli senetler denir. Bundan dolayı birçok İslam âlimi ondan ders almak için yolculuk yapmıştır. Hadis ilminde biliyorsunuz senet kavi olmasının yanında âli olmalı. Bu da hadisin çok güvenilir ve güçlü bir rivayetle geldiğini gösterir. Hanım hadis âlimlerinin bu konuda gayretleri çok büyüktür. İmam Zehebi, ki kendisi Cerh ve Tadil ilminde bir insanın zayıf ve kavi olduğunu çok iyi bilenlerden biridir, şöyle der: Şimdiye kadar hadis rivayet edilen hiçbir Hanım âlimden kizb (yalan) sadır olmamıştır. İmam Zehebi, birçok erkeğin kizbe bulaştığını belirtirken hanım muhaddislerin hiçbirinden böyle bir şey varit olmadığını belirtiyor.
İmam Buhari ve İmam Müslim gibi bir isnat silsilesine sahip hanım âlimler var mı?
Tabii ki var. Aişe Binti Abdülhadi adlı hanım âlim, Buhari isnadına ulaşacak âli bir rivayet silsilesine sahiptir. İbn-i Hacer, Aişe binti Abdülhadi’nin isnadını esas aldığında kendisi ile Hz. Peygamber (sav) arasında 18 kişinin olduğunu belirtir.
Hadis alanındaki Hanım âlimlerden bahsettiniz. Fıkıh ve tefsir alanında da meşhur olmuş hanım âlimlerimiz var mı?
HANIMLAR, İSLAMİ İLİMLERİN BİRÇOK DALINDA MEŞHUR OLMUŞLARDIR
Bu çalışmama başladığımda şunu gördüm: O dönemin her ilim dalında meşhur olmuş hanım âlimler var. Mesela fıkıh, sarf, nahiv, tabii ilimler, şiir, tefsir ve benzeri ilim dallarında. Kitabımda aynı zamanda birçok fıkıh alanında uzman hanım âliminin adını zikrettim. Bunlar aynı zamanda fetva veren hanım âlimlerdi.
Örnek istesek…
FETVA VEREN HANIM ÂLİMLER
Medine’de Aişe binti Abdurrahman, fetva veren çok meşhur hanım âlimlerdendi. Dönemin birçok fetva veren âlimi ona danışmadan fetva vermezdi. Ummu Derda yine bunlardan biridir. “Tuhfetu’l Fukaha” kitabının yazarı imam Alauddin Semerkandi’nin fakihe bir kızı vardı. Adı Fatıma idi. Bu hanım âlimden ders alan bir talebesi, onun “Tuhfetu’l Fukaha”sını “Bedaiu’l Sena’i” adıyla şerh eder. İmam Semerkandi daha sonra kızını, bu talebesi ile evlendirir. Bu talebe, günümüzün ünlü Hanefi âlimlerinden İmam el-Kesani’dir. İmam Kesani daha sonra eşi Fatıma ile Halep’e ders vermek için gider. İmam Kesani’nin talebeleri der ki, bazen hocamıza zor sorular sorardık ancak o bizden izin alıp evine giderdi. Evden döndükten sonra bize zor sorunun cevabını çok detaylı bir şekilde anlatırdı ve bu sıkça olurdu. Sonra anladık ki İmam Kesani bu soruların cevaplarını almak için eşi Fatıma’ya gidiyor ve ondan aldığı cevapları getirip bizimle paylaşıyordu. Hişam ebu Urve, bu âlim, İmam Ebu Hanife ve İmam Malik’in hocasıdır. Eşi Fatıma binti Münzir’den ilim tedris etmiştir. İşte ilk dönem İslam âlimlerinin hayatı böyleydi. Annelerinden, eşlerinden, kız kardeşlerinden ya da diğer hanım âlimlerden ders almaktan hayâ etmiyorlardı. Hatta onlardan ders aldıkları için övünüyorlardı.
O dönemde ilim yolculukları yapılıyor. Yolculukların şartları da zor bu biliniyor. Ancak insan şunu sormadan edemiyor. O dönemde ilim için yolculuğa (rıhle) çıkmış hanım âlimler var mı?
İLİM YOLCULUĞUNA ÇIKAN HANIMLAR
Kadının o dönemlerde yolculuk yapması zor tabi. Ancak buna rağmen babaları ve eşleri ile ilim yolculuğuna çıkmış birçok hanım âlime vardır. Örneğin Fatıma binti Sa’d el Hayr Endülüs’te dünyaya geldi. Çin’de büyüdü. İsfahan’ın Cüzdan adındaki bir köyüne ilim öğrenmek için sefere çıktı. Orada tanınan bir âlime olan Fatıma Cüzdaniyye’den İmam Taberi’nin hadis kitaplarından dersler aldı. Fatıma bint Sa’d hocası Fatıma Cüzdaniyye’den imam Taberi’nin Mecmuu’l Kebiri’ni tamamen okumuş ve icazet almıştır. Daha sonra Medine, Mekke, Şam ve Mısır’a gitmiştir. Hatta İslam âlimleri, Mısır’da hadis ilminin yaygınlaşması Fatıma bint Sa’d’ın vesilesiyle olmuştur der.
Hanım âlimlerin İslam’ın ilk dönemlerinde rolü bu kadar aktif iken neler olupbitti de bugün hanımlar bu hale geldi?
YUNAN FELSEFESİ, HANIMLARIN İLİM YOLUNDAKİ ENGELİ OLMUŞTUR
Araştırmalarımın neticesinde şuna ulaştım: Yunan felsefesinin İslam dünyasına girmeye başlamasıyla kadının ilim alanındaki rolü azalmaya başladı. Çünkü felsefeciler kadına fazla değer vermiyor ve felsefeden uzak tutuyorlardı. Felsefenin İslami ilimlere bulaşmasıyla bu alanlarda da bir etkilenme oldu.Yunan felsefecileri kadının erkekten akıl bakımından daha aşağı olduğunu düşünüyorlardı.Felsefe, İslam dünyasında intişar edince kadının toplumsal hayattaki rolü de zayıfladı.
Bu önemli bir sav. Ancak bunu destekleyen örnekler var mı? Bu konuyu biraz daha açabilir misiniz?
MUTEZİLE, HANIM ÂLİME SAHİP OLMAYAN TEK İSLAMİ AKIMDIR
Araştırmalarım sonucu Sünni, Harici, Şii ve İbadi mezhebinden dahi onlarca hanım âlime varkenMutezile mezhebinden pek bir hanım âlime rastlamadım. Bunun sebebi ise Mutezile mezhebinin Yunan felsefesi ile çok haşir neşir olmasındandı. Maalesef felsefecilerin kadına bakış açısı mutezile mezhebini de etkisi altına aldı. Hatta mantık ilminin de kadınların eğitiminin azalmasında ciddi rolü var.Felsefe ve mantık ilmi İslam dünyasında geliştiğinde kadının ilmi alandaki aktivitesi de yavaşladı.
Hindistan bölgesinde durum nasıldı?
HADİS VE FIKIH ALANINDAKİ GERİLEME MANTIK VE FELSEFENİN İSLAM DÜNYASINA GİRİŞİYLE BAŞLAMIŞTIR
Hindistan’da felsefe çok güçlü idi. Bu alt kıtada doğru dürüst bir hanım âlim yoktu. Ancak Şah Veliyullah Dehlevi, bölgede hadis ilmini yaygınlaştırdıktan sonra birçok hanım âlim yetişti. Çünkü hadislerde Hz. Peygamber ilmin kadın-erkek her Müslüman’a farz olduğunu söylüyordu. Bunu öğrenen Müslümanlar, eşlerinin ve kızlarının da ilim öğrenmeleri için yüksek çaba sarf ediyorlardı.
Hadis alanında olanı söylediniz. Peki, fıkıh alanında da benzer bir durum var mı?
Fıkıh alanında da aynı durum yaşandı. İlk dönemlerde hanım fakihler çok iken mantık ilminin fıkha bulaşması ile bu alanda bir gerileme yaşandı. Özellikle muteahirrun döneminde bu çok yaygın.
Peki, işgallerin eğitimin gerilemesinde bir rolü olmuş mudur?
Moğol, Haçlı seferleri ve son yüzyıldaki sömürgecilik sadece kadının değil Müslüman erkeklerin de ilimde geri kalmalarına neden olmuştur. Ancak bunun etkisi, inanın felsefe ve mantık kadar olmamıştır. İşgal dönemlerinde Müslümanlar, eşleri ve kızlarını korumak adına evlerine kapatmışlardır. Bu muhafazakâr bakış açısı da hanımların ilimden uzak tutulmasına neden olmuştur. Ve maalesef sonraki dönemlerde ortaya çıkan bu hal, o gün bugün halen devam etmektir.
Mantık ve felsefe ilim dünyasını nasıl etkilemiştir?
Mantık ve felsefeden etkilenen muteahhirrun ulema fıkıh, tefsir ve hadis kitaplarının şerhlerine kendi bakış açılarını ve etkisi altında bulundukları kavimlerin bakış açısını yansıtmışlardır. Bugün bundan kurtulmak istiyorsak, Kur’an ve Sünnet’i çok iyi bilmek ve ilk üç veya dört nesildeki ilmi hareketliliği çok iyi incelememiz gerekiyor.
Hanım âlimlerin, hadis ve tefsir ilminin bugüne gelmesinde bir katkıları olmuş mudur?
MÜSLÜMAN ÂLİM VE ENTELEKTÜELLERİN YARISINA YAKININI HANIMLAR OLUŞTURUYORDU
İslam âlimleri, hadis ve tefsir ilmi gibi ilimlerin günümüze ulaşmasında hanım âlimlerin de büyük rolü olduğunu kabul ederler. Hatta şunu açık bir şekilde söyleyebiliriz; ilk dönem Müslüman âlim ve entelektüellerin yarısına yakınını hanımlar oluşturuyordu. Şimdi bu durumu bugüne vurun. Durumun ne kadar hüzün verici olduğunu o zaman anlayabiliriz.
Abdulkadir ibni’l Vefa el-Kuraşi, Hanefi âlimleri zikrettiği “Tabakatu’l Hanefiyye” adlı kitabında Horasan ve Semerkant’ta hiçbir ev yok ki, fetva yayımlansın da o evin sahibinin âlim kızının ve hanımının izni olmadan yayınlansın. Düşünün fıkıh alanında bile âlimler, âlime eşleri ve kızlarına danışıyorlardı.
İslam âlemi, zor şartlar altında bu kadar hanım âlim yetiştirirken bugünkü imkânlara rağmen neden hanımlar bir ilmi çıkış yapamıyor?
İSLAM DÜNYASININ BİRÇOK YERİNDE YENİDEN BİR KIPIRTI VAR
Son yıllarda bir gelişme var. Artık birçok Arap ülkesinde yetişmiş yüzlerce hanım âlim var. MeselaŞam’da, Moritanya’da, Fas’ta, Cezayir’de, Mısır’da ve diğer İslam ülkelerinde ciddi bir artış yaşanıyor. Üniversitelerde ders veren, fıkıh, hadis ve tefsir alanında kitap neşreden hanımların sayısı arttı. İnşallah önümüzdeki yıllarda bu daha da artacak. Hindistan’da, Pakistan’da, Malezya ve Endonezya gibi diğer İslam ülkelerinde de hanımların kurduğu medreseler var. Her yıl yüzlerce hanım buralardan mezun oluyor. Bu yaygınlaştıkça ileriki yıllarda yeniden İslam dünyasında bir canlılığa ve uyanışa şahit olacağız. Batıda İslami ilimler ve sosyal bilimlerde ona çıkmış birçok Müslüman Hanım hoca var. Müslümanlar ilk dönem kaynaklara indiğinde çok şey öğrenecek. Özellikle muteahhirun ulemanın Kitap ve Sünnet ile uyuşmayan ve kitaplara dercettikleri kendi gelenek ve bakış açılarının iyi ayıklanması gerekiyor.
Bir Hanım Âlimin öyküsü ile bitirelim… Güzel bir öyküyü bize aktarır mısınız?
MESCİDİ NEBEVİ’DE DERS VEREN HANIM ÂLİM…
Şeyha Umm el-Hayr Fatıma bint İbrahim ibn Mahmud el-Betaihiyye Şamlı bir hanım âlim idi. Çağının en büyük Buhari ravisi Hüseyin’den ders aldı. Daha sonra Buhari konusunda uzmanlaştı ve ünü her yere yayıldı. Birçok İslam âlimi ondan ders almak için Şam’a gidiyordu. İmam Zehebi ve İmam Subki gibi birçok İslam âlimi Fatıma binti İbrahim el-Betaihiyye’nin talebesidir. Bu hanım âlim, Hacc’a gittikten sonra Medine’yi ziyaret etti. Medine’de yaşayan İslam âlimleri ondan ders almak istedi. Mağripli ünlü âlimlerden İbn-i Rüşeyd el Sebti ondan ders alanlar arasındadır. El Sebti, “Mile’l Ayba” adlı kitabında Fatıma’nın Mescidi Nebevi’de onlarca İslam âlimine Buhari dersi verdiğini hatta bu dersleri Peygamberimizin (sav) kabrinin yanında verdiğini kaydeder. Rüşeyd, Fatıma’nın bazen Peygamberimizin kabrine dayanıp derslerini sürdürdüğünü açıklar. Rüşeyd Buhari dersleri bittikten sonra kendisinin ve ders halkasına katılan diğer âlimlerin Fatıma’dan icazet aldığınıkaydeder. Düşünebiliyor musunuz, bir Hanım, Mescidi Nebevi’de âlimlere Buhari dersleri veriyor. Bugün camilerimizde hanımların ders verdiği duydunuz mu?
Başka örnekler de var herhalde…
Abdülmelik bin Mervan döneminde de Ummu Derda Mescid Aksa’da dersler veriyordu. O ders verdiği zaman Mescidi Aksa dolup taşıyordu. Şam’daki el-Muzafari ve Beni Ümeyye (Emevi) camilerinde de Aişe bint Abdülhadi dersler veriyordu. İslam âleminin en ünlü camilerinde hanımlar rahatlıkla dersler verebiliyorlardı…
Dr. Muhammed Ekrem Nedvi kimdir?
Hindistan'ın Jaunpur kentinde 16 Nisan 1963 tarihinde doğdu. Bir muhaddis olan Muhammed Ekrem "hadis ravileri" ve "rical ilmi" konusunda uzmandır. Ebu'l Hasan Ali El-Nedvi, Abdul-Fettah Ebu Gudde ve Yusuf El-Karadavi'den icazet almıştır. Lucknow'daki ünlü Nedvet'ul Ulema medresesinde İslami ilimler konusunda eğitim aldı. Bu medresede fıkıh ve hadis ilimleri üzerine aynı zamanda eğitim de vermiştir. Hadis, fıkıh, İslami biyografi, Arapça gramer ve syntax üzerine Arapça yazdığı 25 kitabı vardır. Son zamanlarda hadis âlimi kadınlar üzerine kaleme aldığı "Muhaddidat" isimli 40 ciltlik bir eseri tamamlamıştır. Kişisel hatıralarının anlatıldığı "Medrese Hayatı (2007)" adlı İngilizce eseri bulunmaktadır. “İslam Fıkhı” adlı eseri İmam-ı Azam Ebu Hanife’ye ait ve İslam Fıkhı'nın orijinal bir derlemesidir.
Abdulaziz Tantik / Özgün Duruş