Dünyanın en ucuz mesleği ve meselesi haline getirilen (sayelerinde getirilen) tarihçilik alanında, çoluk çocuğa masal anlatma kabilinden birkaç çırpıştırmasıyla, kendini pazarlayan, pazarladıkça da kendini İslâmcı camianın sahibi ve üstadı gibi gören, sürüsüne bereket ruh hastalarından...
Nefsini yellendirebilmek için saldıramayacağı hiç kimse, hiçbir değer yok böylelerinin... Ama yaptıkları işte bir ilke, bir haysiyet, bir ciddiyet, hakgetire... Söylemeye gerek yok; tabii ki baş düşmanları da, düne kadar eteğine yapışmak için fırdöndükleri, neden sonra meydanı boş bulup postuna göz diktikleri, daha ne dediğini anlamazken kendini onun yerine koyabilmenin gururu içinde kendilerinde kemal dikizledikleri,Üstad Necip Fazıl ve Büyük Doğu...
İslâmcı camianın, ayaklar altına düşen, çirkinleştikçe çirkinleşen kısımlarına bir bakın, hep böyle ucuz yoldan üstadlık taslayan, çevresindeki çoluk çocuğun aynasında nefsinde devlik vehmeden böylesi ruh hastalarını görürsünüz... Tesadüf bu ya, ya edebiyatçı, ya tarihçi geçinirler; çünkü dünyanın en ucuz, en kolay mesleği haline getirilmiştir bunlar. Ama bir fikir haysiyeti göremezsiniz, tarihin gerçek fikir devleriyle boğuşmayı göze aldıklarını veya sahici bir edebiyat varlığı meydana getirmeye -en azından- çalıştıklarını göremezsiniz.
"Her taşın altında masonlar var, Atatürk de bazı yanlışlar yapmıştır ha" gibi iki tane cümle salladın mı, pop şarkıcılarından daha çok ilgi toplarsın bu camiada... Bu "sahte kahramanlar"ın alayının ortak sesidir bu... Bugün çıkıp "dünya yuvarlaktır" diye bir dâvâ sahibi olmanın mânâsı var mı? Bunun için insanın başını verdiği, diri diri ateşe atıldığı devirler çok gerilerde kalmadı mı? Masonlar falan şöyle dursun, sağda solda denk getirirsem, şöyle demek isterim böyle tiplere:
- Ya neyse, siz bırakın tarihçiliği marihçiliği de tarihin suratınıza tüküreceği günlere kadar yaşamamaya bakın bence...(yerleyeksan)