KALABALIKLAR DİNİNİN SEVAB KAYNAKLARINA REDDİYE
Bal Tefsiri
Şeyh Ahmed vasiyetnamesi
Uğur-u Abbas
Çevirgel
Vasiyetname
Karınca -Rızık- Bereket duası
4444 Salâten Tuncinâ - Salâten Tefriciye - Salat-i Nariye, Salat-i-Munciye, Salat-i-Fethiye, Salat-i-Ummiye
Kenzu'l-Arş ve Kadeh Duası
vb. v.s.
Cahiliyye toplumunda cehalet ortamının karakteristik özelliği gereğince yaşanılan dini hayatta genelde his-duygu akla, vehim fikre, yalan doğruya, zan mutevatire galebe çalar.
Dinden koparılarak eline tutuşturulan hurafelere tutunan bu sakinlerden bid’at ve hurafelerin revacını gârib karşılamamak gerekir.
İslam'ın yanlış anlaşılmasında iyi niyetle hadis uyduran cahil Müslümanların(!) da büyük tesirleri olmuştur.
Kur’an-ı Kerim ve hadis-i şeriflerde görülen tergib ve terhib ifadeleri insanları ne aşırı bir ümide kaptıracak, ne de üzüntüye düşürecek ölçüdedir. Fakat bunların icad ettikleri sözlerin herhangi bir ölçüsü bulunmadığı için Müslümanlar ya sınırsız bir af ve merhamet ümidi ile dini ihmal etmeye veya aşırı bir ahiret ve azab korkusuyla dünyayı ve dünyevi vazifeleri terk etmeye sevk edilmiştir.
Çoğu insanlar için kolay yolla elde edilen büyük mükafatlar ile hayallerin cazibesi çoğu zaman hakikatin sadeliğine baskın çıkar.
İbn-i Kuteybe’nin dediği gibi “Halk aklın kabul etmediği acaib hikâyeler anlatan vaizleri dinlemekten çok hoşlanır.”
Ondandır ki, her devirde eğlenceli hikâye ve masalları sert hakikatlerden, kuru kanunlardan ve sahih hadislerden daha çok tasvib eden halk kıssacıların etrafına toplana gelmiştir.
Bunu günümüz Türkiye’sinde ve pek çok tasavvuf ehlinin yoğunlukta olduğu bölgelerde görmekteyiz.
Rasulullah (s.a.v.)’in rizikosuz sünnetlerini benimseyen pek çok İslam tiplemesine şahid olmuşuzdur. Fakat bunlara Rasulullah'ın hicret ettiğini ve bu esnada taşlanıp ayaklarını kanatıldığını, 27 civarında gazaya bizzat katılarak cihad ettiğini, mubârak dişleri kırılıp miğferi suratına battığını, mescidin inşaatında amelelik yaptığını (evini süpürdüğünü , hanımıyla koşu yarışı yaptığını vs.vs gibi) duyamaz göremezsiniz.
Bu gibi konulara kesinlikle değinilmez. Ammaaaa iş kısa -az emekle uzun-çok mükafatlar kazanmaya gelince ortalıkta pek çok sahih hadisler var iken bunlar bırakılır, ya kaynaksız mesnedsiz ne idüğü belirsiz hadis imitasyonları, ya da uydurma ve zayıf rivayetler kasap ellerin maharetiyle makyözlerin kontrolünden geçirilerek mutevatir hadis dublörlüğüne soyundurulur.
Câhil halka anlatamazsınız, ev ev, köy köy dolaştırırlar bal tefsirini.
Oturduğu yerden her gün cennete girip girip çıkmaya alıştırılan , yaklaşık bir asırdır bunu İslam dininden sanan son nesillere gerçekleri anlatabilmek, inanın kutuplarda çilek yetiştirmek daha kolay gelir.
Bu tür kişilerin örf-adet ve tabuları dinle yer değiştirmiş olduğunu izah ettikçe sapıklıkla, din düşmanlığıyla isimlendirilmenize sebeb olacaktır..
Misal mi istersiniz, işte size :
Şair Kulsum bin Arr el Attabi (Ö:835) bir gün mescidde kendini dinleyenlere şu sözleri hadis diye nakletmişti:
“Dilini burnunun ucuna dokundurabilen kimse cehenneme girmeyeceğinden emin olabilir.”
Bunun üzerine bütün cemaat cennetlik olup olmadıklarını denemeye girişmişti.
Kasımi “Kavaid-ut Tahdis” kitabında naklediyor:
“Mısır’da Mescid-ul Huseyn’de halkın kendisini çepeçevre kuşattığı bir vaiz içinde dua yazılı olan küçük bir kâğıdı etrafındakilere göstererek “Bunda Musa’nın(as) duası vardır. Bunu her kim okursa ve yanında taşırsa üzerinden farz namazlar sakıt olur (düşer)” diye bağırmaktaydı.
Ne tuhaftır ki, onun bu payansız cureti üzerinde bir an bile tefekkür etmeyen ve mahşeri andıran kalabalıklığıyla bu topluluk ellerinde hazırladıkları paralarla, kendilerini namaz külfetinden kurtaracak bu sihirli duayı bir an önce alabilmek için yarışıyordu.”
Günümüzde de durum pek farklı değil. İnsan, Büyük Sahabe Ebu Derda’nın(V:652) şu sözünü hatırlamadan edemiyor:
“Cemaatle kılınan namazdan başka Peygamber (s.a.v.) devrini hatırlatan hiçbir şey kalmadı.”
Halk arasında yerleşen, cehaletin beslediği, taklidin yaydığı bu tip hurafelerle mücadelenin bir vecibe olduğuna inanıyoruz.
Bu tip uydurmalardan “Şeyh Ahmed Vasiyetnamesi” piyasada dolaşmaktadır.
İlmi Konu - Kalabalıklar Dininin Sevab Kaynaklarına Reddiye
KALABALIKLAR DİNİNİN SEVAB KAYNAKLARINA REDDİYE Bal Tefsiri Şeyh Ahmed vasiyetnamesi Uğur-u Abbas Çevirgel Vasiyetname Karınca -Rızık- Bereket duası 4444 Salâten Tuncinâ - Salâten Tefriciye - Salat-i Nariye, Salat-i-Munciye, Salat-i-Fethiye, Salat-i-Ummiye Kenzu'l-Arş ve Kadeh Duası vb...
www.islam-tr.org
Özetle; “Ben türbedâr-ı Nebevi’yim, adım Şeyh Ahmed. Falan perşembe günü Huzûr-u Rasûlullah'ta duruyordum, birdenbire kalktı bana şöyle dedi; Şu perşembe ile bu perşembe arasında şu kadar gitti, hiçbiri cennete gitmedi hep cehenneme gitti, söyle onlara tövbe etsinler. Kim bu vasiyetnameye inanmazsa kâfir olur” falan gibi şeyler.
Bunların yaptığı bu yorumların inanılmaması halinde belalar musibetler ölümler olacağı, okunup, okutulması, dağıtılması sonucu akıl almaz sevaplar bahşedilmektedir.
Medine'de türbe-i şerif diye bir yer ve onun hatibi yok.
Efendimiz'in türbesi kastediliyorsa bunun da hatibleri eskiden beri biliniyor ve onlardan böyle bir vasiyetname haberi çıkmamıştır.
Anne babaya asi olmak, zekat vermemek, v.s daha başka günahlar işlemek elbette doğru değildir, yapılmaması gerekir. Ama bir haftada 16 bin kişinin öldüğü ve hiçbirinin imanla göçmediği ifadesi abartılıdır ve mûminlere su-i zandır.
Ayrıca belli bir dönemdeki müslümanlarının günah işlemeleri yüzünden Peygamberimizin, "Allah katında yüzünün kalmaması" İslami kurallara aykırıdır; her koyun kendi bacağından asılır, Peygamberimiz tebliğ vazifesini tam olarak yerine getirmiştir, şimdi o, Rabb'i katında hayal edilemez nimetler ve lutuflara gark olmuştur.
Bir başka esâtir –efsane olarak “Uğur-u Abbas” diye bir şey vardır halk arasında. Hatta bildiğim kadarıyla esma yayınlarından piyasaya sürülmüştür bile.
Şakînin bir tanesi hırsızlık yapar, mezar soyar, üç aylar girdiğinde her şeyi bırakır, içkiyi de bırakır, ibadete kendini verirmiş. Öldüğü zaman dosdoğru cennete gitmiş ve binaenaleyh bunu okur ve bundan sevab umarlar.
Hiç böyle bir vaka olmuş değildir, vâkî, vârid değildir.
Buna inanmak efsaneye inanmak demektir, bunu bulundurmanın hiç bir sevabı olmadığı gibi, belki yanında taşımanın, ondaki safsatalara inanmanın günahı vardır. Ama bu cahil halkın, okumamış olan halkın esâtiri, efsanesidir.
Yine bilinen uydurmalardan bazıları “Vasiyetname” gibi, daha buna benzer "Karınca -rızık-bereket duası”, Çevirgel bunlardandır. Hiç biri sahih değildir.
AKIL SAHİBLERİNE : GERÇEK mi, SAHTE mi
1- Kaynaksız :
Bal tefsirinin girişinde: “Ey cennet yolcusu kardeş! Bal tefsiri hakkında şöyle rivayet edilmektedir” demektedir.
Fakat rivayet eden râvinin , rivayet zinciri senedi , sıhhat derecesi, muhaddislerin bu rivayet hakkındaki açıklamaları ve şerhlerini bildiren görüşleri kesinlikle bulunamaz! Bu tür hurafeleri din edinen geleneksel Müslüman(!) yığınlarda bunları sorgulayabilecek ne bilgi ne de akıl vardır. Zaten bunlar arayıb bekledikleri basit işlerdendir. Birde onu kaybederse sonra na’par?
2- Yuvarlak ifadeler ve faili meçhul mekanlar:
Bal tefsirine göre Ali (r.anh) bir “gazaya” gidiyor. Hangi gaza belli değil, tabii niye sadece kendisinin gittiği de bilinmiyor. Üstelik gaza, Rasulullah’ın bizzat katıldığı cihadlara verilen isimdir.
3- Hijyen şart :
Elektirik, sabun , bulaşık makinesi olmadığı 1400 küsur sene öncesinden 20. yüzyıl hijyen menkıbeleri!
Yemeğin içine düşen alelade bir kılın “imtihan vesilesi” olduğu kanaati da pek acâib... Bununla topluma ne verilmek isteniyor? Demek ki, bir misafirliğe gittiğinizde böyle bir durumla karşılaşırsanız, hemen bir hikmeti olduğunu düşünüp, sofraya dair kâfiyeli bir şeyler söylemeli...
4- Hurefe imalatçısı peygamberleri solluyor:
“Kim bu tefsiri(!) alır, okutur ve yayarsa 224.000 veya 200 bin peygamberin sevabı bahşedileceği” yazılmaktadır.
Bildiğimiz gibi bu tip kâğıtların ortak özelliği de bol keseden dağıtılan bu sevaplardır. Çünkü meselenin en can alıcı noktası budur. Artık fotokopi de icat olmuştur. Fotokopi ile dağıttığınızı düşünün, artık din adına bir şey yapmanız gerekmez...(Acaba bu işte fotokopicilerin parmağı var mıdır?)
5- Okursan(m) ne kaybın(m) olur :
“Halk tarafından aşk ile okuna geldiğini” bildirdiği bal tefsiri hakkında hurafe imalatçılarından Yusuf Tavaslı kanaatini zırvalayarak meseleye son noktayı koyuyor:
“Şu bal tefsirini okuyan kimsenin herhangi bir kaybı olur mu?” El cevap: “Bana göre olmaz.”
Gördüğümüz gibi entelektüel sınıfın esâtiri (efsanesi) başka olur, cuhelânın esâtiri başka olur. Fakat bunların her ikisi de esas itibarıyla efsanedir, hurafedir. Sansasyonel şeylerdir bunlar. Ama akademik seviyede olur bunlar, böyle okur-yazarların, mürekkeb yalayanların kaleminden çıktı mı, bu biraz daha şahsiyetli, hüviyetli, popüler olur. Ama popüler yalan, popüler efsane. Halkınki de bunun biraz cahilâne, âmiyânesi olur.
Bu kişiye ve bunun gibi sözlerle bu zırvaları din edinenlere Bid’atler ve hükümlerini öğrenip iman etmeye davet ediyoruz.
Meşhur muhaddis Abdulhay el Leknevi (v:1886) “El Asar-ul Merfua Fil Ahbar-il Mevzua” adlı eserini haftanın ve senenin muhtelif gün ve gecelerinde kılınması tavsiye edilen namazlar hakkındaki mevzu hadisleri tenkit etmek için yazarken, Tavaslı’ya göre boş yere uğraşıyordu...
Zira ona göre madem halk yalan yanlış da olsa bir şeyler öğreniyordu, varsın uydurma bir rivayet olsundu. Varsın din düşmanları bu tip rivayetleri sıralayarak bir sürü insanın kafasını çelsin di.
Ünlü hadis uydurucularından meşhur abid Meysere bin Abdurrabbih öleceği sırada kendisine “Allah’ın rahmetinden ümitvar ol” dediklerinde “Nasıl olmam” demişti. “ Ali (r.anh)’nin faziletlerine dair yetmiş hadis uydurdum”
UYDURMALARDAN BAZILARI :
Yürek Sıkıntısı, Türlü Korkular ve Teşhis Konulamayan Hastalıklar İçin
Yüreğinde sıkıntı olan, göğsünü - bağrını yırtan, karamsar, kötü düşünceli, huzursuz, gönlü - kalbi dar olan (daralan), akşamları üzüntü ve dertleri artan kimseler için yukarıdaki ayet-i kerimeleri taharet-i kamile halinde (gusül abdesti alıp) temiz bir kağıda yazıp üzerine 41 defa Fatiha Suresi'ni okuduktan sonra yukarıda zikri geçen çeşitli ruh hastalıklarına müptela olmuş bir kimsenin üzerine takılırsa, biiznillah çok kısa zamanda şifaya nail olur. Gerekirse hastalığın ağırlık derecesine göre üç veya yedi gün, bir bardak suya ve hastaya okunup nefes edilir.
Havas Gizli İlimler Hazinesi, cilt 1, sayfa 247-249. SAPIKLAR KİTABI
(Havas Gizli İlimler Hazinesi, cilt 1, sayfa 229-231)
Karınca / Bereket Duası
BEREKET DUASI :
Genellikle bir kısım ticarethanelerde, dükkanlarda çerçeve içerisinde muhafaza edilen, adına "karınca duası" veya "bereket duası" denilen, okuyanın veya ticarethanesinde bulunduranın hayırlı ve bereketli kazançlar elde edeceğine zannedilen, kim tarafından yazıldığı/uydurulduğu bilinmeyen, dinî bir aslına da dayanmayan levhalar yer alır.
Halk arasında Suleyman (a.s.) döneminde yaşanan kuraklık sebebiyle , bir karıncanın yağmur yağması amacıyla yaptığı dua olduğuna inanılan ve bu sebeble adına “Karınca, Bereket Duası” denilen dua, güvenilir hadis kaynaklarında yer almamaktadır.
Duanın içeriği, Esmâ-ul Husna’nın bir bölümü, Allah Teala’ya yönelik bazı hitablar ve bereket talebinden oluşan birkaç duanın cem edilmesinden elde edilmesinden ibarettir. İçeriğinde dine aykırı bir yön bulunmayan söz konusu duayı okumakta sakınca olmamakla birlikte, bu duanın Peygamberden (s.a.v..) rivayet edilen bir hadis olarak anlaşılması ve kazanç temin etmek maksadı ile okunması veya kullanılması, asılması dinen câiz değildir.
Karınca duası ve yahud da bereket duası (ikisi de aynı şey), son dönemde ve bilhassa Laik Demokratik ülkenin dinden saptırılmış avam halk arasında asılıp, okunan meşhur olan dualardan birisi. Uydurma hadis-i şerifler arasında bile bulunmayan bu duanın, Peygamberimize (s.a.v.) isnad edilmesi ise ancak cahillerin işidir.
Evet bir sapıklığın , bidatın hurafenin arkasından daha Cubbeli Bayraklı Ahmed çıktı !
SubhanAllah ! İçindeki sapıklığı tek tek saymak inanın günlerimi alır. Yahudilerin bu vahy dinini bozmak için çabalarına gönüllü fedailiğini yapanların bu dine ne büyük zarar verdiğini bir bilselerdi... !
Kur'andan üstün görülen , iman edilen bir kitab ve dua ! Dua fakat kendi yazdığını açıkça itiraf etmesine rağmen, Kurandan ve sünnetten olmadığını, açıkça Muhammed el Bekri'nin duası demelerine rağmen, Rabb'in vahyi Kur'an-ı Kerimden üstün tutulup bir kere okunmasının Kur'an-ı Kerim'in tamamının 6 kere hatim edilmesine denk sayabilecek, insanı cehennemden kurtarabilecek kadar küfür sözünü kitablarda basabilecek , sonrada kursiden videodan dünyaya yayıp bid'ate vesile olacak, insanları saptırabilecek kadar sapık itikat sahibi bir insan(lar) nasıl olur görünüz!
Delâil-i Hayrât , Delâil-i Şerif
Delâil-i şerif, Delâil-i hayrât ve Delâil diye anılan risâlenin tam adı, “Delâilu’l-hayrât ve şevâriku’l-envâr fi zikri’s-salâti ale’n-nebiyyi’l-muhtâr”dır
Delailu Hayrat
Ebu Abdullah bin Suleyman Ebî Bekr el-Cezûlî'dir. Fas'ta doğmuş ve 875 (1470) te orada irtihal etmiştir.
Ömrünün kırk yılını Mekke, Medine ve Kudüs'te geçiren bu zât, tasavvufcu ve Şazeliyye târikatının ileri gelenlerindendir.
Not : Sapkın İsmailağa cemaati sofi Mahmud Ustaosmanoğlu, Medine ‘de bulunan Ahmed bin Allame Rıdvan’dan Delailu’l –Hayrat okumuş ve icazet (!) almıştır.
Bu yüzden bir başka sapkın Kadiri tarikatı Muhammediyye kolunda Delailu’l-Hayrat tarikatın virdi olarak kabul edilmekte ve muridlerin sık sık tilavet etmeleri tavsiye edilir.
Şeyh Ali El-Kari, Şeyh Kutbuddin El-Huvani, Şeyh Muhammed El-Cezuli.
Tam adı , Ebu Abdullah Muhammed bin Abdurrahman bin Ebubekir bin Süleyman bin Yali eş-Şerif el-Hüseyni el-Cezuli olup Fas’ın güneyindeki Sus Vadi’sinin Cezule bölgesinde dünyaya gelmiştir.
Eserin Yazılış Sebebi
Eserin yazılış sebebiyle ilgili olarak hârikulâde iki olay zikredilmektedir. Bunlardan ilki şudur:
İmam Cezûlî, bir gün kuyu başına abdest almak için gittiğinde, kuyuda suyu çıkarmak için kova olmadığını görür. Ne yapacağını bilemez bir durumdayken, orada bulunan küçük bir kız, şeyhe sıkıntısının sebebini sorar. Şeyh de kova bulamadığını dolayısıyla da istediği suyu çekemediğini anlatır. Bunun üzerine küçük kız: “Efendim, herkes sizin kerâmetlerinizden ve nâil olduğunuz hayırlardan bahsediyor, siz ise bir kuyudan su bile çıkaramıyorsunuz!” diyerek kuyunun başına gelip kuvvetli bir şekilde içine doğru üfler. Bunun üzerine Allah’ın izniyle kuyunun suyu taşar ve İmam Cezûlî bu sudan abdest alır. Abdestten sonra İmam’ın: “Kızım, bu kerâmete nasıl nâil oldun?” diye sorması üzerine o bahtiyar kız, bu şerefe, “Rasûlullah (sallallâhu aleyhi ve sellem)’e bağlanıp O’na çok salavât getirmekle” nâil olduğunu söyler.
(Vassâf, Hüseyin, a.g.e. I. 250; Nebhânî, Yusuf b. İsmâil, a.g.e. I. 276.)
İkinci hâdise de birincisiyle bağlantılı gibidir:
Nakledilir ki bu olaydan çok etkilenen İmam Cezûlî, “Acaba benim salavât-ı şerîfeye bağlılığım az mıdır?” diye endişe edip, o gece uykusu kaçmış bir vaziyette düşünüp yatarken, ayın bedir olduğu bir gecede, gece yarısından sonra karısının, yatağından kalkıp, güzel elbiselerini giyip başını örttükten sonra evden çıktığını görür. Bu vakitte nereye gider diye öfkelenerek dışarı çıktığında, hanımının önünde ve arkasında birer arslan olduğu halde deniz kenarına gittiğini görür. Merakla onu takib eder. Hanımı sahile geldiğinde aslanlar burada kalır. Kadın denizin üzerinde yürüyerek denizin ortasındaki ıssız adaya gelir. Burada abdest alıp teheccud namazını kıldıktan sonra dua ve niyazda bulunur. Denizin üzerinden, geldiği yoldan tekrar sahile döner ve önceki gibi aslanlarla beraber yürüyerek evine gelir. Onları uzaktan izleyen İmam Cezûlî, onlardan önce eve gelip yatar.
Aynı hadisenin üç gün tekrar ettiğini gören İmam, üçüncü günün sabahında, bu sırrı hanımına sorar. Hanımı bu durumun yıllardır devam ettiğini söyleyince, böyle bir fazilete nasıl nâil olduğunu merak eder. Hanımı: “Rasûlullah’a (sallallâhu aleyhi ve sellem) çok salavât-ı şerîfe okuyarak” şeklinde cevab verir. İmam: “En çok hangi salavâtı okuyorsun?” diye sorduğunda eşi, bunu söylemesine izin verilmediğini ancak muhtelif salavâtları topladığı takdirde içlerinde o salavâtın olup olmadığını söyleyebileceğini belirtir.
Bunun üzerine İmam Cezûlî, muteber kitablardan ve asrında yaşayan büyük şeyhlerden aldığı salavât ile Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem)’in bizzat kendisinin öğrettiği salavâtı, ashâb-ı kirâm ve ulemâ-i izâmın vird edindikleri salavât-ı şerîfeleri seçip bir kitab telif eder ve eşine gösterir. Hanımı da söz konusu salâvatın bu kitapta birkaç defa geçtiğini ve bu kitabı okuyanın Allah’ın izniyle Allah’ın rahmetine ve Rasûl’un (sallallâhu aleyhi ve sellem) şefaatine nâil olacağını söyler.
Bundan dolayı şeyh bu kitaba Delâilü’l-hayrât ve şevâriku’l-envâr adını verir.
(Kara Dâvûd, Tevfîku muvaffiki’l-hayrât, s.1-5; Vassâf, Hüseyin a.g.e. I. 250.)
Sözde Peygamberi Sevmek Adına Sunneti bırakıp, Bid'at Dua'lar Etmek!
Delail'de Rasulullah (s.a.v) haber verdiği dua ve zikrin haricinde nefsinden uydurulmuş Bid'at dualar günlere hasredilmiştir .
Misal :
Çarşamba virdinde kırk üç salâvât bulunmaktadır. Kırk üçüncü salâvat, diğer kırk ikisinin mazmûnunu ihtivâ eden oldukça uzun bir salâvâttır. Bu günün evrâdında bulunan salâvât-ı şerîfelerden bir tanesi meâlen şöyledir: “Allah’ım! Kalbini celâlinle, gözlerini cemâlinle doldurduğun, kendisinden nusretini ve te’yîdini hiçbir zaman esirgemediğin Hz. Muhammed’e (sallallâhu aleyhi ve sellem) ve onun ehl-i beyti ve ashâbına ağaçların yaprakları ve meyveleri adedince salât ü selâm olsun. Âmîn.”
Perşembe günü kırk ayrı salâvâtın yanı sıra ehl-i beyte geniş bir duâ da vardır. O gün okunan salâvât-ı şerîfelerden bir tanesi meâlen şöyledir: “Allah’ım! Nurların nûru, sırların sırrı, ebrârın efendisi, peygamberlerin tacı ve üzerlerine gecelerin kararıp günlerin doğduğu tüm insanların en faziletlisi Hz. Muhammed’e (sallallâhu aleyhi ve sellem) dünyanın yaratıldığı ilk günden şu ana kadar yağan yağmurların damlaları ve yine o günden bugüne kadar yeşeren bitkilerin yaprakları adedince salât u selâm olsun. Âmîn.”
Cuma virdine ise “Allah’ım! Hz. Âdem’in sana dua ederken zikrettiği isimlerin hürmetine diliyor ve dileniyorum ki..” cümlesiyle başlayıp Kur’ân’da adı geçen bütün peygamberlerin duaya başlarken zikrettikleri isimler hürmetine diye devam eden bir girişle başlanıyor ve altmış iki ayrı salâvât-ı şerîfe ile Allah Resûlü’ne (sallallâhu aleyhi ve sellem) senâ ediliyor. O güne ait salâvâtlardan bir tanesi meâlen şöyledir: “Allah’ım! Efendimiz Hz. Muhammed’e (sallallâhu aleyhi ve sellem) Senin hilmin, ilmin, kelimelerin, nimetlerin adedince; göklerin ve yerin vüs’ati ve arşının azameti ölçüsünde salât ü selâm olsun. Âmîn.”
Cumartesi günü yirmi salâvât ve uzun bir dua okunmaktadır. O salâvâtlardan bir tanesi meâlen şöyledir: “Allah’ım! Efendimiz Hz. Muhammed (sallallâhu aleyhi ve sellem) ve onun ehl-i beytine, ilminin ihâtası, kitabının muhtevâsı ve melâikenin şehâdeti ölçüsünde salât u selâm olsun. Âmîn.”
Pazar virdi elli dört ayrı salâvât ve uzun bir duadan oluşmaktadır. “Allah’ım! Efendimiz Hz. Muhammed’e (sallallâhu aleyhi ve sellem) güneş her doğduğunda, her namaz kılındığında, şimşek çaktığında ve yıldırım düştüğünde salât ü selâm olsun. Âmîn.
*****
SALATEN TUNCİNA DUASI
SALATEN TEFRİCİYE DUASI
Salat-ı Fethiye
Kudretten Taş Üzerine Yazılan Salavat !
Yazar: Arif Pamuk
Marka: PAMUK YAYINCILIK
Hayatınızın her safhasında size gerekli olacak ,elinizin altından düşüremeyeceğiniz çok kıymetli bir eser.Eserde birçok dua ve fazilet bulacak, kendinizi ruhen mesut hissedeceksiniz. Bu eserin ihtiva ettiği bazı konular: Tevbe-istiğfar duası, Salat-ı Tefriciyye, Yemek duası, Şifa ayeleri, Esma-i Hüsna, salatan tüncina, Bal tefsiri, Hatim Duası, Hacet duası,Karınca duası, azar duası..
Mustafa varlı : Esma Yayınları
Bu SAKAT Kitabın İçinde Bulunanlar Sure ve Dualar
1-Önsöz
2-Nazar duası
3-Yasin-i şerif
4-Kurban duası
5- Yasin-i şerif duası
6- Mübin duası
7- Duhan suresi
8- Rahman suresi
9- Kıyame suresi
10-Nebe (amme)suresi
11- Cuma suresi
12-Mülk (Tebareke) suresi
13- Vakıa suresi
14-Temra duası
15-Bağlı çözmek için
16- Hatmi şerif duası
17-Levenzelna
18-Amennerresulu
19-Ahidname
20-Zenbi mağfiret
21-Ayetel kürsi
22- Ramazan duası ve şerhi
23-Hacet duası
24- İsmi azam duası
25-İmamı Azam’ın tesbih duası
26-Bereket ve karınca duası
27-Seyyidûl istiğfar
28–Sıkıntının defi için
29-Tecdidil iman
30-Nikâh nasıl kıyılır
31-Cuma günü kılınacak 16 rekâtlık namaz
32- Yitik (kayıp)için dua
33-35 besmele-i şerif
34-Namaz’dan sonra okunacak dua
35-Göz ağrısı için dua
36-Ezandan sonra okunacak dua
37-Zekarat-ı mevti asan eden için dua
38-Cehennemden halas için dua
39-İftar duası
40-Hz. Davut’un duası
41-Kul hakkı namaza
42-Mührü şerif
43-Veda hutbesi
44-Kenzül Arş
45-Çevirgel duası
46-Sürhubat duası
47-Kudur duası
48-Kadeh duası
49-Bal tefsiri
50-Uğur Abbas
51-Hiybetullah duası
52-Salaten tüncina
53-Salâtı Tefriciye
54-Salât duası
55-Haksız yere hapse girenin duası
56-Cebrail duası
57-K.kerim’de geçen 28 peygamberlerin isimleri
58-Esmaül Hüsna
59-Tembellik ve miskinlik
60-Rızık duası
61-Salâvatı şerife
62-Nafile namazları
63-Kabir ve 52.gece duası
64-Üç aylarda çekilecek tesbihler
65-Regaip namazı
66-Mübarek üç aylar duaları
67-Receb-i şerif duaları
68-Şaban-ı şerif duaları
69-Ramazan-ı şerif duaları
70-Kadir gecesi duası
71-Berat gecesi duası
72-Hastalıklardan kurtaran şifa duası
73-Sabah namazından sonra okunur
74-Yatağa girerken dua
75-Günahlardan temizleyen dua
76-Borçtan kurtaran dua
77-Ruhsal bunalımlar için okunacak dua
78-Gelecek kazayı önleyen dua
79-Rızkı artıran dua
80-Hırka-i şerif duası
81-Allah’a hamd ve şükür
82-Borçlular için dua
83-İhlâs suresinin fazileti
84-Tevbe suresinin 128.ve129.ayeti
85-Yemek duası
86-Sofra duası
87-Göz isabetinden korunacak
88-Nikâh sonu damadın duası
89-Yeni evlenenler için dua
90-Erkek çocuk isteyenin duası
91-Doğum anında dua
92-Peygamberimizi rüyada görmek için dua
93-Genel hacet için dua
94-Zekâ için dua
95-Böbrek rahatsızlığı için
96-Sihir ve gözden korunma
97-Felç için genel dua
98-Tesbih namazı ve kılınışı
99-Muhabbet için
100-Dua-i şahmeran
101-Bağlı kimse için
102-Hakka sığınmak için
103-Kefaret namazı
104-1000 yıllık bedduayı kaldıran dua
105-Secde ayetleri
106-7 ayetler
107-Hafifi enam
108-Evine geç gelen eşler için
109-Bir mülkün satışı için
110-Hz.hızır a.s’ın duası
111-Gideni döndürmek için
112-İstihare için
113-Rüyada istediğini görmek için
114-İstihare namazı ve duası
115-70.000kelime-i tevhid
116-Kelime-i tevhid’in hassası
117-Zilzal suresi ve zelzele
118-İnsan vücudunda bulunan illetler için
119-Namazda okunan kısa sureler
UYDURMA DUA VE SAPIKLARA ÖRNEK
Zayıf Hadismiş sen Karıştırma Al Gitsin
Uydurma Dua ve İmalatcısı Cubbeli Bayraklı
Evet bir sapıklığın , bid'atın hurafenin arkasından daha Cübbeli Bayraklı Ahmed çıktı !Zayıf Hadismiş sen Karıştırma Al Gitsin
Uydurma Dua ve İmalatcısı Cubbeli Bayraklı
SubhanAllah ! İçindeki sapıklığı tek tek saymak inanın günlerimi alır. Yahudlerin bu vahy dinini bozmak için çabalarına gönüllü fedailiğini yapanların bu dine ne büyük zarar verdiğini bir bilselerdi... !
Kurandan üstün görülen, iman edilen bir kitab ve dua ! Dua fakat kendi yazdığını açıkça itiraf etmesine rağmen, Kur'andan ve sünnetten olmadığını, açıkça Muhammed el Bekri'nin duası demelerine rağmen Rabb'in vahyi Kur'an-ı Kerimden üstün tutulup bir kere okunmasının Kur'anı kerimin tamamının 6 kere hatim edilmesine denk sayabilecek, insanı cehennemden kurtarabilecek kadar küfür sözünü kitablarda basabilecek, sonrada kursiden videodan dünyaya yayıp bidate vesile olacak, insanları saptırabilecek kadar sapık itikat sahibi bir insan(lar) nasıl olur görünüz!
Allah'tan (c.c.) değil , Veliden Yardım İsterseniz, Daha Çabuk yardım Gelir Diyenlere TOKAT
Şimdi Kur'an-ı Kerim'den, Yusuf suresinde, Yusuf (a.s.)'ın zindandan çıkmak için Allah (c.c.) den direk istemek yerine, iki arkadaşından kendilerini kralın yanında anmasını istemiş, Bu sebeble Allah c.c., Yusuf (a.s.)'ın zindanını uzatmış, O arkadaşlarına, Kralın yanında Yusuf (a.s.) anmayı geciktirmiştir.
Şeytanın şerrinden alemlerin Rabb'i olan Allaha sığınırım.
İLGİLİ KONULAR :
CEVŞEN ŞİA BİD’AT’İDİR , UYDURULDUĞU KAT’İDİR
İlmi Konu - Cevşen Şia Bidatidir, Uydurulduğu Katidir
CEVŞEN ŞİA BİD’AT’İDİR , UYDURULDUĞU KAT’İDİR Cevşenin Farisi kökenli olduğu , ehl-i sünnet itikadına şia’dan sızdığı aşikar bir gerçektir. Özellikle Türk tasavvufunda yer bulması zaten şia mahrecinin bir gizli nişanesidir. Tasavvuf ekolü her ne kadar şia’ya karşıymış gibi görünse de ...
www.islam-tr.org
KANDİL GECELERİ BİD’AT’Çİ NİCELERİ
İlmi Konu - Kandil Geceleri Bid'atçi Niceleri (kitap)
KANDİL GECELERİ BİD’AT’Çİ NİCELERİ Türkiye’de her sene “dinin kesin bir emri, fıkhi bir vecibeymiş” gibi kutlanılan özel gecelerin aslında hem İslam’ın iki ana kaynağı (Kur’an ve sünnet) tarafından “kutsal” ilan edilmedikleri bir hakikattir.Kandil geceleri diye bilinen geceler ; Mevlid ...
www.islam-tr.org
EBCED VE CİFİR, YAHUDİ KABALASININ ŞİRKİDİR
İlmi Konu - Ebced ve Cifir, Yahudi Kabalasının Şirkidir
EBCED ve CİFİR, YAHUDİ KABALASININ ŞİRKİDİR EBCED ve CİFİR'İ SAVUNAN SAİD NURSİ'ye REDDİYE Ebced sisteminin İbranice ve Aramice'nin etkisiyle Nabatice'den Arabca'ya geçtiği bilinmektedir. Arab alfabesindeki harflerin sayısal karşılığının İbranice ve Aramice'nin harfleriyle aynı...
www.islam-tr.org
ŞİRK - BİDAT ve HURAFELER
İlmi Konu - ŞİRK, BİDAT ve HURAFE Bâtıl İnançlar
ŞİRK, BİDAT ve HURAFE Bâtıl İnançlar وَمَنْ يُشَاقِقِ الرَّسُولَ مِنْ بَعْدِ مَا تَبَيَّنَ لَهُ الْهُدى وَيَتَّبِعْ غَيْرَ سَبيلِ الْمُؤْمِنينَ نُوَلِّه مَا تَوَلّى وَنُصْلِه جَهَنَّمَ وَسَاءَتْ مَصيرًا “ Kendisi için doğru yol belli olduktan sonra, kim peygambere karşı çıkar ve mûminlerin...
www.islam-tr.org