Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-şöyle buyurmuştur
(( إِنَّ أَصْدَقَ الْحَدِيثِ كِتَابُ اللهِ، وَخَيْرَ الْهَدْيِ هَدْيُ مُحَمَّدٍ ج، وَشَرَّ الْأُمُورِ مُحْدَثَاتُهَا، وَكُلَّ مُحْدَثَةٍ بِدْعَةٌ، وَكُلَّ بِدْعَةٍ ضَلَالَةٌ، وَكُلَّ ضَلَالَةٍ فِي النَّارِ .))
[ رواه النسائي وصححه الألباني في صحيح سنن النسائي]
"Şüphesiz sözlerin en doğrusu, Allah'ın kitabıdır. Yolların en güzeli, Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem-'in yoludur. İşlerin en şerlisi, (dînde aslı olmayıp) sonradan çıkarılan yeniliklerdir (dîndeki bid'atlardır). (Dînde) sonradan çıkarılan her yenilik, bid'attir. Her bid'at, dalâlettir (sapıklıktır). Her dalâlet (in sahibi) de, ateştedir. Nesâî; hadis no:1560. Elbânî, "Sahîh-i Sünen-i Nesâî; hadis no:1578.
Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- yine şöyle buyurmuştur:
(( مَنْ أَحْدَثَ فِي أَمْرِنَا هَذَا مَا لَيْسَ مِنْهُ فَهُوَ رَدٌّ.)) [ متفق عليه ]
"Her kim, bu işimizde (dînimizde) onda olmayan bir şeyi ona ihdâs eder (açık veya gizliKur'an ve sünnette aslı olmayan bir şey getirir)se, o ihdâs ettiği şey, kendisine reddolunmuştur (bâtıldır). Buhârî; hadis no: 2697.Müslim; hadis no: 1718.
(( مَنْ عَمِلَ عَمَلاً لَيْسَ عَلَيْهِ أَمْرُنَا فَهُوَ رَدٌّ.)) [ رواه مسلم ]
"Her kim işimiz (dînimiz) üzere olmayan bir iş işlerse, o işlediği şey reddolunmuştur (bâtıldır ve ona itibar edilmez)." Müslim; hadis no:1718.
Hiç şüphe yok ki insanların dînde ihdas ettikleri (çıkardıkları) çirkin bid'atlardan birisi de, Rebiül-Evvel ayında Mevlid-i Nebevî yıldönümünü kutlamaktır.
İnsanlar, bu bid'atı farklı şekillerde kutlamaktadırlar:
- Kimi insanlar, Mevlid-i Nebevî münâsebetinde bir araya gelip toplanmakta ve sadece Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'in doğum kısassını anlatmakta veyahut da konuşmalar yapmakta ve bu olay dolayısıyla kasideler okumaktadırlar.
- Kimi insanlar, yemek ve tatlılar yapmakta ve gelenlere takdim etmektedirler.
- Kimi insanlar, bu münâsebeti câmilerde, kimileri de evlerde kutlamaktadırlar.
- Kimi insanlar da yukarıda zikredilenlerle yetinmeyip bu münâsebeti, erkeklerle kadınların birbiriyle aynı ortamda bulunması, oyunlar oynanması, şarkılar söylenmesi gibi, pek çok haram ve çirkinlikler yapılan ya da Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'den medet ve imdat dilenmek, onu çağırmak ve düşmanlara karşı ondan yardım istemek gibi şirk içeren ameller işlenen bir toplantı haline getirmektedirler.
Değişik şekillerde ve farklı amaçlarla yapılan bu kutlamanın, fazîletli üç dönemden (sahâbe, tâbiîn ve etbâu't-tâbiîn dönemlerinden) sonra, müslümanların dînini ifsat etmek amacıyla Şiâ'nın bir kolu olan Fâtimîler tarafından çıkarılan haram bid'atlardan olduğu konusunda hiçbir şek ve şüphe yoktur. Fâtimîlerden sonra ilk olarak bu bid'atı açıktan yapan, hicrî 6. yüzyılın sonunda veya 7. yüzyılın başında Erbil Atabeyi Muzaffereddin Ebu Said Gökbörü olmuştur. Nitekim İbn-i Kesir ve İbn-i Hıllikân gibi tarihçiler -Allah her ikisine rahmet etsin-böyle zikretmişlerdir.
Ebu Şâme -Allah ona rahmet etsin- bu konuda şöyle demiştir:
"Bu bid'atı Musul'da ilk olarak yapan (Mevlid-i Nebevî'yi kutlayan) kişi, tanınmış salihlerden olan Şeyh Ömer b. Muhammed el-Molla'dır. Erbil Atabeyi ile diğer kimseler de, onu bu konuda örnek almaya başladılar."
Hâfız İbn-i Kesir -Allah ona rahmet etsin- Muzaffereddin Ebu Saîd Gökbörü'nün biyografisinde şöyle demiştir
"Rebîul-Evvel ayında Mevlid-i Şerifi büyük törenlerle kutlardı...."
İbn-i Kesir -Allah ona rahmet etsin- devamla şöyle demiştir:
"es-Sibt şöyle demiştir: Mevlid münâsebetiyle atabeyin bazı sofralarına dâvet edilen birtakım kimselerin anlattıklarına göre, atabey (Muzaffereddin), yaymış olduğu sofraya beş bin kızartılmış baş, on bin tavuk, yüz bin çömlek yoğurt ve otuz bin tabak helva (tatlı) koydururdu...."
İbn-i Kesir -Allah ona rahmet etsin- devamla şöyle demiştir:
"Atabey, tasavvufçular için öğleden başlayıp, sabaha kadar devam eden kasideciler görevlendirir ve kendisi de onlarla beraber oynardı."
İbn-i Hıllikân -Allah ona rahmet etsin- şöyle demiştir:
"Safer ayının başı geldiğinde bu kubbeler (otağlar) en güzel süslerle rengarenk süslenir, her bir kubbenin içinde şarkıcılar korosu, hayâlciler (hayâl ürünü masallar anlatan kimseler)ve oyun-eğlence ekibi otururdu. Öyle ki bu kubbelerden (otağlardan) hiçbirini boş bırakmamışlar, içine mutlaka bir ekip yerleştirmişlerdi.
Bu kutlamalar süresince insanların geçim kaynakları durur ve onlar için bu kutlamaları seyretmekten ve kutlayanların etrafında dolaşmaktan başka bir şeyleri kalmazdı."bkz El-Bidâye ve'n-Nihâye; c: 13, s: 137 Vefeyâtu'l-E'yân; c: 3, s: 274
İbn-i Hıllikân -Allah ona rahmet etsin- devamla şöyle demiştir:
"Mevlid gününden bir veya iki gün önce olunca, anlatılamayacak derecede sayısız deve, sığır ve koyunlar (kurban edilmek üzere) çıkarılır ve davullar çalınarak, türkü ve şarkılar söylenerek ve oyunlar oynanarak bu hayvanlar meydana getirilirdi..."
İbn-i Hıllikân -Allah ona rahmet etsin- devamla şöyle demiştir:
"Mevlid gecesi olunca, akşam namazını kalede kıldıktan sonra kasideciler görevlendirirdi...."
İşte bunlar,Mevlid-i Nebevî yıldönümü münâsebetini ihyâ etmenin ve onu kutlamanın ortaya çıkışının başlangıcıdır. Daha sonra Allah Teâlâ'nın hiçbir delil indirmediği bu bid'atın arkasında çalgılar, israf, haddi aşma, malları ve vakitleri boşa harcama gibi şeyler meydana gelmiştir.
Müslümana yakışan, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'in sünnetlerini ihyâ etmek, yaşatmak ve bid'atları öldürmek, yok etmektir. Bir ameli yapmadan önce de Allah Teâlâ'nın o amel hakkındaki hükmünü bilmesi gerekir.Mevlid-i Nebevî Yıldönümünü Kutlamanın Hükmü Salih b Feyzan el-Feyzan