Nâsırüddin el-Elbânî gibi mezhepsiz bir yaklaşımı benimseyen, geleneksel mezhepleri eleştirerek, dini anlamanın mezhep imamlarının fetvalarından ziyade doğrudan kaynaklardan, yani Kur'an ve sünnetten yapılması gerektiğini savunan arkadaşlara bir sorum olacak. Sizi bir sofinin kısa bir makalesi ile baş başa bırakacağım. Bu makaleye cevabınızı merak ediyorum. Amacım cedel/cerbeze yapmak değil, sadece sizin akidenizi daha iyi anlamak istiyorum.
TAKLİTTEN KURTULMAK MÜMKÜN MÜ?
- Bir insan "Benim mezhebim yok, ben Kur'ân'a ve Hadis'e bakarım." gibi bir söz söylerse öncelikle çelişkili konuşmuş olur.
- Çünkü hadislere bakarken de "Bu sahih, bu hasen, bu zayıf" hükümlerini kendisi râvî zincirlerini ve diğer tüm hadisleri inceleyerek değil, bir başka âlimin kıstaslarını okuyarak görecek.
- "Muhaddis İbn Hacer bu hadise sahih dedi" ibaresini okuyacak ve İbn Hacer'i taklit etmiş olacak. İbn Hacer'in mezhebine (görüşüne) uymuş olacak.
- Veya bilmediği konuları bir bilene soracak, o sorduğu kişinin mezhebine (görüşüne) uymuş olacak.
- O yüzden taklitten kurtulmak mümkün değildir.
- Âlimlerimizin ilan ettiği gibi: "Mezhepsizlik dinsizliğin köprüsüdür."