Allah sana rahmeti ile muamelede bulunsun, Güzel kardeşim:
Bizim seninle anlaşamadığımız noktayı bir belirleyelim inşaAllah.
1- Avamdan olan her bir ferd’in, mezheplerden birisine uymasının zarureti mi?
2- Avamdan olan birisinin sahip olduğu mezhebin görüşünü, “APAÇIK” sandığı hadis ile terketmesi mi?
3- Yoksa avamdan olan birisinin ibtidâen’de olsa delilleri bilmesinin zaruretimi.
Şimdi tek tek kendi ilmimi aktarayım:
(Avam kelimesinden kastettiğim domatesçi, biberci vs gibi ilmi konularla alakasız olan cahil kişiler.)
1- Avamdan olan birisinin deliller arasında tercih yapacak salâhiyete sahip olana kadar bir mezhebi taklit etmesi vaciptir.
2- Avamdan olan birisinin sahip olduğu mezhebin görüşünü, “APAÇIK” sandığı hadis ile terketmesi doğru değildir. Eğer o görüşü terk edecek olsa bile kendisi delillere dönmeyecek, delillerden ahkâmı istinbat eden ulemaya başvuracak. Çünkü avam delilden anlamaz. Misâlen senin söylediğin at eti meselesi. Hanbeli uleması mübah, Malikîler Mekruh, Hanefîler haramdır diyor. (İbn Kudâme, el muğni) Hanefîlerden de Ebu Hanîfe’nin görüşü bu. (Ebu Hanîfe’nin mekruh dediğide rivayet edilmiş) Ebu Yusuf ve İmam Muhammed ise helal olduğu görüşünü tercih ederek Ebu Hanîfe’ye muhalefet etmiştir. Sen bu görüşünü bu iki şeyh’e dayandırarak terk etseydin sana tek kelime etmezdim. Lakin sen açık hadis var diyorsun ve Ebu Hanîfe’yi ve haram diyen sâir ulemayı ta’n altında bırakıyorsun.
Şimdi sana bir örnek vereyim. APAÇIK dediğin hadis ile amel ediyorsun ya bak Ebu Hanîfe hangi hadis ile amel ediyor:
“Eşek, at ve katır size haramdır” (Ebu Davud, İbn Mace, Darekutni)
Şimdi bana söyle bu hadisin neresi kapalı? Bir hadisin açık veya kapalı olduğuna kim karar verecek?
3- Âvamdan olan birisi üzerine fıkhın dayandığı delilleri bilmesi teklif edilmemiştir. O müftüsüne sorar ve onun fetvası ile amel eder. Müctehidler için delil ne ise, âvam için müftünün fetvâsıda odur. Delili bilmesi ilim talebesi ismiyle isimlendirildiği ve deliller hakkında bilgi sahibi olduğu vakit söz konusu olur.
1. Not: Sıfatus Safua kardeşim, Size mes’elenin burada dallanıp budaklanmaması ve ana konunun sulûkunden kaymaması adına özelden cevap vereceğim. Yalnız şunu bilin ki; Ben fıkhi mesâil’de bana göre değişik amel eden hiçbir kimseyi “selefi değil” diyerek menhec dışına itelemedim.
2. Not: Ben fıkhî meselelerde hanbeli mezhebinin mukallidiyim. At eti meselesini de arkadaş açmasaydı açmazdım. Bu meselede de hanbeli mezhebine tabi olarak mubahtır görüşünü tercih ediyorum. Ebu Hanîfe’nin görüşünü tercih ettiğim için mes’eleyi gündeme getirmiş değilim. Arkadaşın galîz bir şekilde itham ettiği gibi ne mezhebimi dinimin önüne geçirdim, Nede alimlere kayıtsız şartsız itaat ettim ki bu dînen müşriklik, ahlâkende sefihliktir. Bundan Allah'a sığınırım.
3. Not: Bazı kardeşler beni anlamadan riyâkarlık ve cidâl uslûbu ile hitap ettiğimi söylemişler. Eğer arapça konuşmak veya latîfe babından arapça iki kelime bir şey yazmak riyâ ise cümlelerim bu bağlamda kifayetsiz kalıyor