Çevrimdışı
Mısırlı bir el- Ezher âlimi, el-Cezire’de, Rasulullah’a (salallahu aleyhi ve sellem) hakaret içeren ve Kıpti Moris Sadık’ın Yahudilerin sermayesi ile gösterime sürdüğüInnocence of Muslıms adlı hakir ve iğrenç filmi sebebiyle Libya’da baş gösteren olaylarda; ABD’nin Başkonsolosluğuna yapılan saldırıda B. Elçi ve 3 görevlinin öldürülmesine karşı tepkilerini dile getirirken, malum olan alttan alan ve Rasulullah’a ve Müslümanlara hakaretin nasıl siyasi ve stratejik bir seyir izlediğini görmezden geliyor ve Rasulullah’ın (salallahu aleyhi ve sellem) Mekke’ye girdiğinde dahi kimseye dokumadığını, kendisine sövenleri, ashabını öldürenleri affettiğini müşriklere karşı mülayim olduğunu kötülüğe kötülükle cevap vermediğini, kimseye karşı şiddet uygulamadığını, münafıkları dahi cezanlandırmadığını; dolayıyla ABD’de bir Mısırlının Yahudilerin de desteğini alarak Rasulullahı (salallahu aleyhi ve sellem) ve Müslümanları aşağılayan Innocence of Muslims adlı filme karşı gösterilen tepkilerin yanlış olduğunu bu tarz eylemlerin İslam ile Batı arasında ciddi problemlere ve siyasi kırılganlıklara neden olacağını söyleyerek, ABD'ye ve dolayısıyla da genel olarak Batı'ya bu durumdan razı olmadıklarını ve Afganistan’daki İslam’dan nasıl beri olduklarını, Libya’daki saldırı eyleminden sorumlu olmadıklarını söyleyerek birileri İslam ve Rasulullah’a hakaret etse de onlara kötülükle (Saldırganı defetme ve de gereğinde Cihad ile) karşılık verilmemesi gerektiği konusunda Müslümanlara nasıl ikiyüzlü olunacağını öğretmeye çalışıyordu.
Müslümanların alimleri elbette Müslümanları adam ve insan yerine koyarak ve bizleri de özgür ve bir değer sahibi görerek uluslararası ikili anlaşmalara riayet edeceklerdir ama, kendi ülkelerinde dinleri ve haysiyetleri ayak altına alındığında Müslümanlaradan bunu ya bekleme hakları yoktur.
ABD, Arap baharı denen ve bir çok karanlık tarafı olan kıyamların ve direnişlerin Müslümanların elinde şekillenmesine tahammül edemiyor ve aleme düzen veren bu emperyalist ve İslam düşmanı sistem; şimdi de yeni bir işgalin ve yeni katlimaların planlamasını yapmakta. Mesela yakında Fas’ta insansız uçak katliamlarının başladığını görürseniz şaşmayın.
Hükümetlerine ve "Vatikanla amentüde bir olanlar"ın ve emsalinin ABD'ne üzüntülerinde gönülden katılanlarınve onların resmi makamlarına ta'ziyelerini iletenlerin ve bundan da Müslümanların velevki bazı yanlışlıkları da içerse, ABD’ye karşı haklı olan öfkelerini kınayanaların; ABD'nin ve işbirlikçilerinin Müslümanlara çektirdikleri acılara ortak olduklarına dair bir tek kelime söylememeleri, onları hakkında güzel ahlaklı olduğunu söyledikleri Rasulullah’ın (sallalahu aleyhi ve sellem) beraeti ve adaleti hakkında yalancı şahidler hükmüne indirmektedir.
ABD’nin İslam ülkelerine karşı girişmiş olduğu savaşın ne kadar derin ve ne kadar açık olduğunu görmeyen bu âlimler ve Dini makam (!) erbabının ve Din uzmanlarının, ABD’ne nasihat etmek ve Ona İsa’nın (aleyhisselam) ve Muhammed’in ahlakını ve Dinini hatırlatmak hiç mi aklıllarına gelmez.
Alimlerimiz ve kannat önderleri olarak bize sunulan insanlar, nedense bir tafarta ABD olunca Rasulullah'ın güzel ahlaknı hatırlıyorlar, zulme ve zalimlere karşı olan Rasulullah'ı ise ise hatırlamak istemiyorlar. Zira ABD ve batı bu Rasulle savaşıyor, hezimet taburu ve zillet güruhları ise, ABD'ne ve batıya Rasulullaha karşı savaşında onlara özür bulurken kardeşlerimizi terörist ve" "pisi pisine ölenler" olarak adlandırıyor. Amerikancı Türk İslamıcıları neredeyse, Nato askerlerinin ölüleri üzerine cenaze namazı kılma fetvası verecekler
Acaba bu çokbilmiş ve rejimlerin dümen suyunda helak olan ve zillete teslim olan ilim adamlarımız; Rasulullah’a (sallalahualeyhi ve sellem) ait olduklarını söyledikleri güzel sıfatların hangisini ABD’nin politikalarında gördüler?
Bu "ma'sum ABD acaba hiç mi Allah'a ve Müslümanlara karşı bir suç işlememiştir?Ağlayanı olmayan İslam’ın zayıflığından sahte devşirilmiş ödünç bir izzet için bir nasip arayanlar; İslam düşmanlarının yanında izzet arayışını sürdürmeye devam ediyorlar.
Allah yolunda ırzları ve vatanlarını kafirlerin istilasına ve İslam’ın hakimiyetine hiçbir toprağımızda izin vermek istemeyenlere karşı savaşanları; Rabbimiz kendi yolunda cihad edenler olarak nitelerken, ve onları şehidler olarak zikrederken, ABD ile dostluktan yana olan Müslümanlar ise, Allah’a rağmen onları “pisi pisine ölmüşler” diye niteleyebiyorlar.
O zaman, Balkanlarda ve Çanakkale'de ölenler nasıl ölmüş oluyorlar? Onlar da bugün Afganlının yaptığı gibi, "medenilere" ve Ehl-i Kitap olanlra karşı savaşıyordu. Dün sizin dedelerinize onlar terörist diyorlardı, bugün siz de onların kardeşlerine terörist diyorsunuz.
İslamla savaşan ve Kur’an’ımızı tuvaletlere atan bir Ordunun sahibi ABD’in birkaç misyonu öldürülünce, nedense vicdanınız bir nehir oldu neredeyse onlar için gözyaşları döjkkecek ve "Diyalog Evleri" olan Kisiliselerde törenlerine katılacaktınız,adeta bu sefer olmadıysa da gelecek sefere dediniz..
Amerika ve Batı'nın ahlaksız ve sömürgeci özgürlüğü bizim bütün mukaddeslerimizden daha kutsal ve daha yücedir. Asıl bizden özür dilemesi gereken AB ve ABD'dir.
Demokrasi havarilerimiz, demokrasilerini korumak için “Meded Ya Amerika”demiyorlar mı?
Zina özgürlüğü bile ABD ve Avrupa nezdinde bizim Dinimizden de ve bizim Rasulümüzden de daha üstün ve daha şerefli addelimemekte midir? Bunun aksini söyleyecek olan birileri var mı?
ABD'ne Müslümanların yanlışılarını deklere edenler, ne dediklerinin farkındalar mı acaba? Bu insanlar Allahı ve kitabını yalanlıyorlar. Hiçbir işgal söz konusu olmasa bile ABD’nin niçin askerlerini hiçbir uluslararası mahkeminin yargıylayamayacağını söylemesini ve bunu meydan okurcasına yüzümüze haykırmasının ne anlama geldiğini bilmeyecek kadar ahmak ve alık değil herhalde!
ABD İle iyi ilişkiler içinde olmalarının ve İsraillle dostça geçinmenin ne kadar çıkarlarına uygun olduğunun bilincinde olanlar; Afganistan Irak ve Somali’de de özgürlükleri için savaşan insanları ne yazık ki hiç hatırlamadılar. Üstelik onların en şerefli ve en yüce bir gaye için ölmelerine rağmen onları "pisipisine ölenler"olarak niteleyebiliyorlar.
Bu mantık; Türkiye’nin de hududunu aşıp ABD ile aynı otelin iki odasında kalan iki misafir olduğumuzu söyleyen hocaların talebelerinin nerdeyse cümlesinin akidesi ve söylemi haline gelmiş. Bu sözü söyleyenler aynı zamanda Müslümanların kanlarını haksız yere döken işgalci devletlerin ve özellikle Amerikalıların döktüğü kanı onlara helal kılmaktalar. Ama Müslümanları katleden ABD'yi ve Nato’yu asla kınamadılar.
Bunlar; bu sistemlerle savaşan Müslümanların kim olduklarını ve kimlerin onlarla hangi amaçla savaştığını çok iyi bilmektedirler.
Çıplaklık ve zina özgürlüğünü savunan ve İslamla savaşan ABD’nin ne kadar da seviyormuşuz haberimiz yokmuş!
Diyanet'in bu güne kadar ne Afganistan’da ve ne de Irak’ta katledilen Müslümanlar için ABD’ne kızdığını ve Müslümanların gazabına ve mazlumiyetine tercüman olacak bir tek cümle sarf etti.
Doğru, Rasulullah (sallalahu aleyhi ve sellem) iyiliğe iyilikle muamele etti, kötülüğe kötülükle muamele etmedi.
Dove Jones denen çılgın ve fanatik ve ırkçı sinema oyuncusu papazın Kur’an'ı yakmasıyla gündeme gelen İslam karşıtlığı, siyasi varlığımızı tarihe gömen ve bizi Batı'ya ve ABD’ye köle kılan zihniyet, bugün Müslümanların yanlışlar da içerse tepkilerine küstahça eleştiriler yöneltebiliyorlar ve ABD'ye ve Karikatür davasında Danimarka’ya gereken dersi veremediler. Ama bu ülkelerin neredeyse birçoğu; Nato bünyesinde Irak'ta ve Afganistan’da Müslümanların kanlarını akıtıyor, bu düşmanın siyasetini bizlerden çok iyi bilen uzmanlarımız, nedense buralara bakmaya zaman bulamıyorlar.
Afganistan’da ABD’imiz ne yapıyorsa doğrudur; orada terör var, orada çağ dışılık var, orada barbarlık var..(!) Fakat şunu unutmamalılar ki; bu Müslümanların hiç birisi bir Amerikalının evine gece yarısı silahıyla girip haremini rencide etmedi. Ama Irak'ta onbilerce Müslüman kadına necis ABD ordusu askerleri tarafından tecavüz edildi.
Peki hezimet taburunda duranlar, bu konuda ne yapıp söylüyorlardı; onlar kaderin cezasını çekiyorlardı. Peki ya biz? Bugün ABD'ne ve vatikana bu kadar sırtını dayamış olanları iser acaba kader ihmal mi ediyor ya da kader-i ilahi onları mı kayırıyor ABD'nin sasında oldukları için?
Yahudi düşmanlığını en şiddetli şekilde cezalandıran AB ve ABD mahkemelerinin ne yaptığını bilen var mı? Yahudilerin en adi bir ferdinin dahi özgürlük hakkı bizim özürlüğümüzden daha değerlidir.
Libya'daki eylemi kınayanların elbette söylediklerinde doğruluk payı olan birçok şey vardı. Din uzmanlarımız ve siyasilerimiz; ABD’ne ölülerinden ötürü ne kadar duygulandıklarını nazik bir biçimde ABD'nin ilgili makamlarına ilettiler.
Evet Rasulullah kimseye kötü davranmamıştı, düşmanlarına bile adil ve merhametli davranmıştı. Mekke’ye girdiğine düşmanlarını affetmiş ve gidin siz özgürsünüz demişti.,.
Peki dostumuz ve "velimiz" (!) ABD ve Modern Çağın haçlıları bize karşı nasıl davranıyorlar? Kur'an'ın üzerine necis ayaklarıyla basanların özgürlüğü ve hayat hakkı bizim izzetimiz ve haysiyetimizden daha değerli oluyor. Çünkü biz de "terörist Muhammed'in ümmetiydik biz de O'nun gibi teröristtik. o kadar..
Bize Din, siyer ve de ahlak dersi veren ve ABD sevigisiyle ve itaatiyle dop dolu alimlerimiz ve davet adamlarımız; acaba kendi kardeşlerinin de ABD'nin zulmünden halası için bir özgürlülük cümlesi kurabiliyorlar mı, kurabilirler mi?
Evet, ABD B. Elçisi bu filmden sorumlu değildi. Ama İslam ülkelerini işgal etmekten ve bu işgalin bir Haçlı akidesiyle yapıldığını ve Hıristiyanların iİslamla olan ezeli savaşlarının bir parçası olduğunu İslam aleminde Kur’an’ın yeniden hakim olmaması için ABD'nin Müslümanları terörist ilan ederek arkasına İslam ülkelerini de aldığını biliyoruz.
Türkiye’nin ve de zalim ABD’nin işbirlikçisi olan diğer devletlerin ve hükümetlerin konumunu açık bir biçimde Kur’’an’ın emirlerini inkar etmedir. islam’a düşman olan bir nükleer sömürgeci ve Haçlı gücünün yanında olmasını çok azı hariç, alimlerimiz bir gün olsun topluca Irak'ta ve Afganistan’da yapılan katliamları kınamadılar. Fakat dünyada nehir gibi kanları akıtılan Msülümanlara hutbelerde dua etmekten aciz korkak ve zavallı hocalarının ardında namaz kılmamaktan ötürü sizleri aşırı olarak niteleyebilip yaftalayabiliyorlar.
Arkalarında namaz kıldıkları İmamlara bakınız; "Allahu ekber" diyebiliyorlar ama, bunun ne anlama geldiğini bilemiyorlar, "Bizi kafirler kavmine karşı üstün kıl" diyen ayetleri okuyorlar, ama ABD'ni üstün kılan bir hükümetin neden hala Suriye'deki Müslümanlara dua etmeye izin vermediğini düşünmiyorlar. Çünkü Camiilerde; ancak Allah'ın deprem ve sel felaketiyle helak ettiklerine dua edebilird, Allah'ın kaderine ve fiiline karşı dıua amam Allah'a ve dinine karşı savaş açanların helakı için dua; "Din savaşları" kışkırtıcılığı kınamasına ve Haçlılık zihniyetine ve Yahudi korumacılığına ve AB kriterlerine takılacaktır.
Topraklarımız terkedip defolması gereken ABD ve Nato’dur.
İslam düşmanlarının velayetini kabul edenler; bugün bize Müslüman diye tanıtılmakta. Aslında biz bir bütün olarak Kur’an’ın karşısında duran sistemlerle karşı karşıya olduğumuzun farkında değiliz.
Müslümanlar…! ABD efendiniz olma yolunda sizlerin kanları üzerinde ilerliyor. Alimlerimiz İslamın izzetinden gocunuyorlar ve ABD’nin incitilmesinden çok rahatsız oluyorlar ve ABD'ne kimi özür dileme ve kimi de yeni bir hizmet için kuyruğa giriyor.
Müslümanlara “pisipisine öldükleri” söyleyenler, acaba diğerlerinin ki onlar Müslüman da değiller; “Temizi temizine" öldüklerini mi söymek isitiyorlar !? Yani bir nevi onlar şehid olduklarını da söylemiş oluyorlar!? Çünkü "temiz ölüm"ancak şehadettir. "Pisipisine ölenler" niye şehid olsunlar ki?
Müslümanların “pisipisine öldüğünü” söyleyenler, onların kanlarını, Nato şemsiyesi altında akıtanların; İslam topraklarınında hangi gaye uğruna Müslümanlarla savaşırken ve ölürken hangi gay üzere öldüklerini söyleyebilirler mi?
Müslümanların Rasullerini savunma sebebiyle ABD'ye gösterdikleri tepkilerin ne kadar fıkhi olup olmadığını burada tartışmya zaten gerek yok. Ama işin en ilginç yanı yıllardır Irak’ta ve Afgabnistanda katledilen ve zalimce kanları dükülen masum yüzbinlerce; ne Diyanet kınadı ve ne de Türkiye’deki alim olduğunu söylediğimiz bariz şahsiyetler kınadı. ABD başkanlarının kedileri ölse başsağlığında bulunacak kadar İslami haysiyetlerini unutanlara bizim buradan söyleyeceğimiz fazla bir şey yok.
Iraklı Müslümanlar gibi, Afganistanlı Müslümanlar da öldürülen yüzbinlerce evladı için sizlerden üzüntü dileklerinizi ve onları zulmen öldürenleri kınamanızı beklediler. Şehidlerine, ölü ve yaralılarına, yoklukların ve yoksunluklarına ve çaresizliklerine çok ağladılar. Yaralılatrını tedavi edemediler onbilerce sakatın, bir o kadar dul kadının ve bir o kadar da yetimin derdiyle başbaşa kaldılar, ama biz onları doğru dürüst hatırlamadık, hatta bazılarımız hiç hatırlmadılar ve Afganistan'da ABD ve Nato tarafından yurtları işgal edilip öldürülenler, en tabii ve meşru savunma haklarını kullanırken öldürülenlere; “pisipisine ölüyorlar” diye biliyorlar. Onlar "pisi pisine ölmüş"lerse, ABD ve Nato ordularında ölenler de İslam'ı saptıranlara (!) karşı şehid metrebesinde ölüyorlar değil mi?
Madem ki onlar teröre karşı savaşıyorlardı, o halde bu alimlerimizin, terörisler tarafından öldürülen ABD ve Nato askerlerini de şehid ilan etmeleri gerekmez mi?
Terörün "Din"i u olmuyordu, ama savaşın "Din"i vardı. Demek ABD adalet ve özgürlüğümüz için topraklarımızdaydı, Taliban vb. cemaatler de islamın adaletine terörleriyle zarar vererler safında idiler. İkiyüz uıldan fazladır dünyada akana bulamaya doymayan efendi Amerika şmidi bizlerin efendis olarak tahtına kuruluyor. Onun tahtını cinler ve şeytanlar korumuyor biz Müslümanlar (!) koruyoruz..!
Madem orada bizlerin de çocukları Nato ile birlikte. O halde daha ne sorun var ki? Biz, çocuklarımızın şehid olduğunu söylerken, Nato’daki diğer ülkelerin askelerinin“pisipisine öldüklerini” söyleyemeyiz ya!? Öyle değil mi? Afganlı Müslüman“pisipisine ölüyorsa” acaba, ABD’li ve diğer Nato ordularının işgalci askerleri nasıl ölüyordur?
Öyleyse… Biz bu yazımızda ne demiş olduk?
16.09.2012 Pazar, 09.50
Mehmet Emin Akın
Müslümanların alimleri elbette Müslümanları adam ve insan yerine koyarak ve bizleri de özgür ve bir değer sahibi görerek uluslararası ikili anlaşmalara riayet edeceklerdir ama, kendi ülkelerinde dinleri ve haysiyetleri ayak altına alındığında Müslümanlaradan bunu ya bekleme hakları yoktur.
ABD, Arap baharı denen ve bir çok karanlık tarafı olan kıyamların ve direnişlerin Müslümanların elinde şekillenmesine tahammül edemiyor ve aleme düzen veren bu emperyalist ve İslam düşmanı sistem; şimdi de yeni bir işgalin ve yeni katlimaların planlamasını yapmakta. Mesela yakında Fas’ta insansız uçak katliamlarının başladığını görürseniz şaşmayın.
Hükümetlerine ve "Vatikanla amentüde bir olanlar"ın ve emsalinin ABD'ne üzüntülerinde gönülden katılanlarınve onların resmi makamlarına ta'ziyelerini iletenlerin ve bundan da Müslümanların velevki bazı yanlışlıkları da içerse, ABD’ye karşı haklı olan öfkelerini kınayanaların; ABD'nin ve işbirlikçilerinin Müslümanlara çektirdikleri acılara ortak olduklarına dair bir tek kelime söylememeleri, onları hakkında güzel ahlaklı olduğunu söyledikleri Rasulullah’ın (sallalahu aleyhi ve sellem) beraeti ve adaleti hakkında yalancı şahidler hükmüne indirmektedir.
ABD’nin İslam ülkelerine karşı girişmiş olduğu savaşın ne kadar derin ve ne kadar açık olduğunu görmeyen bu âlimler ve Dini makam (!) erbabının ve Din uzmanlarının, ABD’ne nasihat etmek ve Ona İsa’nın (aleyhisselam) ve Muhammed’in ahlakını ve Dinini hatırlatmak hiç mi aklıllarına gelmez.
Alimlerimiz ve kannat önderleri olarak bize sunulan insanlar, nedense bir tafarta ABD olunca Rasulullah'ın güzel ahlaknı hatırlıyorlar, zulme ve zalimlere karşı olan Rasulullah'ı ise ise hatırlamak istemiyorlar. Zira ABD ve batı bu Rasulle savaşıyor, hezimet taburu ve zillet güruhları ise, ABD'ne ve batıya Rasulullaha karşı savaşında onlara özür bulurken kardeşlerimizi terörist ve" "pisi pisine ölenler" olarak adlandırıyor. Amerikancı Türk İslamıcıları neredeyse, Nato askerlerinin ölüleri üzerine cenaze namazı kılma fetvası verecekler
Acaba bu çokbilmiş ve rejimlerin dümen suyunda helak olan ve zillete teslim olan ilim adamlarımız; Rasulullah’a (sallalahualeyhi ve sellem) ait olduklarını söyledikleri güzel sıfatların hangisini ABD’nin politikalarında gördüler?
Bu "ma'sum ABD acaba hiç mi Allah'a ve Müslümanlara karşı bir suç işlememiştir?Ağlayanı olmayan İslam’ın zayıflığından sahte devşirilmiş ödünç bir izzet için bir nasip arayanlar; İslam düşmanlarının yanında izzet arayışını sürdürmeye devam ediyorlar.
Allah yolunda ırzları ve vatanlarını kafirlerin istilasına ve İslam’ın hakimiyetine hiçbir toprağımızda izin vermek istemeyenlere karşı savaşanları; Rabbimiz kendi yolunda cihad edenler olarak nitelerken, ve onları şehidler olarak zikrederken, ABD ile dostluktan yana olan Müslümanlar ise, Allah’a rağmen onları “pisi pisine ölmüşler” diye niteleyebiyorlar.
O zaman, Balkanlarda ve Çanakkale'de ölenler nasıl ölmüş oluyorlar? Onlar da bugün Afganlının yaptığı gibi, "medenilere" ve Ehl-i Kitap olanlra karşı savaşıyordu. Dün sizin dedelerinize onlar terörist diyorlardı, bugün siz de onların kardeşlerine terörist diyorsunuz.
İslamla savaşan ve Kur’an’ımızı tuvaletlere atan bir Ordunun sahibi ABD’in birkaç misyonu öldürülünce, nedense vicdanınız bir nehir oldu neredeyse onlar için gözyaşları döjkkecek ve "Diyalog Evleri" olan Kisiliselerde törenlerine katılacaktınız,adeta bu sefer olmadıysa da gelecek sefere dediniz..
Amerika ve Batı'nın ahlaksız ve sömürgeci özgürlüğü bizim bütün mukaddeslerimizden daha kutsal ve daha yücedir. Asıl bizden özür dilemesi gereken AB ve ABD'dir.
Demokrasi havarilerimiz, demokrasilerini korumak için “Meded Ya Amerika”demiyorlar mı?
Zina özgürlüğü bile ABD ve Avrupa nezdinde bizim Dinimizden de ve bizim Rasulümüzden de daha üstün ve daha şerefli addelimemekte midir? Bunun aksini söyleyecek olan birileri var mı?
ABD'ne Müslümanların yanlışılarını deklere edenler, ne dediklerinin farkındalar mı acaba? Bu insanlar Allahı ve kitabını yalanlıyorlar. Hiçbir işgal söz konusu olmasa bile ABD’nin niçin askerlerini hiçbir uluslararası mahkeminin yargıylayamayacağını söylemesini ve bunu meydan okurcasına yüzümüze haykırmasının ne anlama geldiğini bilmeyecek kadar ahmak ve alık değil herhalde!
ABD İle iyi ilişkiler içinde olmalarının ve İsraillle dostça geçinmenin ne kadar çıkarlarına uygun olduğunun bilincinde olanlar; Afganistan Irak ve Somali’de de özgürlükleri için savaşan insanları ne yazık ki hiç hatırlamadılar. Üstelik onların en şerefli ve en yüce bir gaye için ölmelerine rağmen onları "pisipisine ölenler"olarak niteleyebiliyorlar.
Bu mantık; Türkiye’nin de hududunu aşıp ABD ile aynı otelin iki odasında kalan iki misafir olduğumuzu söyleyen hocaların talebelerinin nerdeyse cümlesinin akidesi ve söylemi haline gelmiş. Bu sözü söyleyenler aynı zamanda Müslümanların kanlarını haksız yere döken işgalci devletlerin ve özellikle Amerikalıların döktüğü kanı onlara helal kılmaktalar. Ama Müslümanları katleden ABD'yi ve Nato’yu asla kınamadılar.
Bunlar; bu sistemlerle savaşan Müslümanların kim olduklarını ve kimlerin onlarla hangi amaçla savaştığını çok iyi bilmektedirler.
Çıplaklık ve zina özgürlüğünü savunan ve İslamla savaşan ABD’nin ne kadar da seviyormuşuz haberimiz yokmuş!
Diyanet'in bu güne kadar ne Afganistan’da ve ne de Irak’ta katledilen Müslümanlar için ABD’ne kızdığını ve Müslümanların gazabına ve mazlumiyetine tercüman olacak bir tek cümle sarf etti.
Doğru, Rasulullah (sallalahu aleyhi ve sellem) iyiliğe iyilikle muamele etti, kötülüğe kötülükle muamele etmedi.
Dove Jones denen çılgın ve fanatik ve ırkçı sinema oyuncusu papazın Kur’an'ı yakmasıyla gündeme gelen İslam karşıtlığı, siyasi varlığımızı tarihe gömen ve bizi Batı'ya ve ABD’ye köle kılan zihniyet, bugün Müslümanların yanlışlar da içerse tepkilerine küstahça eleştiriler yöneltebiliyorlar ve ABD'ye ve Karikatür davasında Danimarka’ya gereken dersi veremediler. Ama bu ülkelerin neredeyse birçoğu; Nato bünyesinde Irak'ta ve Afganistan’da Müslümanların kanlarını akıtıyor, bu düşmanın siyasetini bizlerden çok iyi bilen uzmanlarımız, nedense buralara bakmaya zaman bulamıyorlar.
Afganistan’da ABD’imiz ne yapıyorsa doğrudur; orada terör var, orada çağ dışılık var, orada barbarlık var..(!) Fakat şunu unutmamalılar ki; bu Müslümanların hiç birisi bir Amerikalının evine gece yarısı silahıyla girip haremini rencide etmedi. Ama Irak'ta onbilerce Müslüman kadına necis ABD ordusu askerleri tarafından tecavüz edildi.
Peki hezimet taburunda duranlar, bu konuda ne yapıp söylüyorlardı; onlar kaderin cezasını çekiyorlardı. Peki ya biz? Bugün ABD'ne ve vatikana bu kadar sırtını dayamış olanları iser acaba kader ihmal mi ediyor ya da kader-i ilahi onları mı kayırıyor ABD'nin sasında oldukları için?
Yahudi düşmanlığını en şiddetli şekilde cezalandıran AB ve ABD mahkemelerinin ne yaptığını bilen var mı? Yahudilerin en adi bir ferdinin dahi özgürlük hakkı bizim özürlüğümüzden daha değerlidir.
Libya'daki eylemi kınayanların elbette söylediklerinde doğruluk payı olan birçok şey vardı. Din uzmanlarımız ve siyasilerimiz; ABD’ne ölülerinden ötürü ne kadar duygulandıklarını nazik bir biçimde ABD'nin ilgili makamlarına ilettiler.
Evet Rasulullah kimseye kötü davranmamıştı, düşmanlarına bile adil ve merhametli davranmıştı. Mekke’ye girdiğine düşmanlarını affetmiş ve gidin siz özgürsünüz demişti.,.
Peki dostumuz ve "velimiz" (!) ABD ve Modern Çağın haçlıları bize karşı nasıl davranıyorlar? Kur'an'ın üzerine necis ayaklarıyla basanların özgürlüğü ve hayat hakkı bizim izzetimiz ve haysiyetimizden daha değerli oluyor. Çünkü biz de "terörist Muhammed'in ümmetiydik biz de O'nun gibi teröristtik. o kadar..
Bize Din, siyer ve de ahlak dersi veren ve ABD sevigisiyle ve itaatiyle dop dolu alimlerimiz ve davet adamlarımız; acaba kendi kardeşlerinin de ABD'nin zulmünden halası için bir özgürlülük cümlesi kurabiliyorlar mı, kurabilirler mi?
Evet, ABD B. Elçisi bu filmden sorumlu değildi. Ama İslam ülkelerini işgal etmekten ve bu işgalin bir Haçlı akidesiyle yapıldığını ve Hıristiyanların iİslamla olan ezeli savaşlarının bir parçası olduğunu İslam aleminde Kur’an’ın yeniden hakim olmaması için ABD'nin Müslümanları terörist ilan ederek arkasına İslam ülkelerini de aldığını biliyoruz.
Türkiye’nin ve de zalim ABD’nin işbirlikçisi olan diğer devletlerin ve hükümetlerin konumunu açık bir biçimde Kur’’an’ın emirlerini inkar etmedir. islam’a düşman olan bir nükleer sömürgeci ve Haçlı gücünün yanında olmasını çok azı hariç, alimlerimiz bir gün olsun topluca Irak'ta ve Afganistan’da yapılan katliamları kınamadılar. Fakat dünyada nehir gibi kanları akıtılan Msülümanlara hutbelerde dua etmekten aciz korkak ve zavallı hocalarının ardında namaz kılmamaktan ötürü sizleri aşırı olarak niteleyebilip yaftalayabiliyorlar.
Arkalarında namaz kıldıkları İmamlara bakınız; "Allahu ekber" diyebiliyorlar ama, bunun ne anlama geldiğini bilemiyorlar, "Bizi kafirler kavmine karşı üstün kıl" diyen ayetleri okuyorlar, ama ABD'ni üstün kılan bir hükümetin neden hala Suriye'deki Müslümanlara dua etmeye izin vermediğini düşünmiyorlar. Çünkü Camiilerde; ancak Allah'ın deprem ve sel felaketiyle helak ettiklerine dua edebilird, Allah'ın kaderine ve fiiline karşı dıua amam Allah'a ve dinine karşı savaş açanların helakı için dua; "Din savaşları" kışkırtıcılığı kınamasına ve Haçlılık zihniyetine ve Yahudi korumacılığına ve AB kriterlerine takılacaktır.
Topraklarımız terkedip defolması gereken ABD ve Nato’dur.
İslam düşmanlarının velayetini kabul edenler; bugün bize Müslüman diye tanıtılmakta. Aslında biz bir bütün olarak Kur’an’ın karşısında duran sistemlerle karşı karşıya olduğumuzun farkında değiliz.
Müslümanlar…! ABD efendiniz olma yolunda sizlerin kanları üzerinde ilerliyor. Alimlerimiz İslamın izzetinden gocunuyorlar ve ABD’nin incitilmesinden çok rahatsız oluyorlar ve ABD'ne kimi özür dileme ve kimi de yeni bir hizmet için kuyruğa giriyor.
Müslümanlara “pisipisine öldükleri” söyleyenler, acaba diğerlerinin ki onlar Müslüman da değiller; “Temizi temizine" öldüklerini mi söymek isitiyorlar !? Yani bir nevi onlar şehid olduklarını da söylemiş oluyorlar!? Çünkü "temiz ölüm"ancak şehadettir. "Pisipisine ölenler" niye şehid olsunlar ki?
Müslümanların “pisipisine öldüğünü” söyleyenler, onların kanlarını, Nato şemsiyesi altında akıtanların; İslam topraklarınında hangi gaye uğruna Müslümanlarla savaşırken ve ölürken hangi gay üzere öldüklerini söyleyebilirler mi?
Müslümanların Rasullerini savunma sebebiyle ABD'ye gösterdikleri tepkilerin ne kadar fıkhi olup olmadığını burada tartışmya zaten gerek yok. Ama işin en ilginç yanı yıllardır Irak’ta ve Afgabnistanda katledilen ve zalimce kanları dükülen masum yüzbinlerce; ne Diyanet kınadı ve ne de Türkiye’deki alim olduğunu söylediğimiz bariz şahsiyetler kınadı. ABD başkanlarının kedileri ölse başsağlığında bulunacak kadar İslami haysiyetlerini unutanlara bizim buradan söyleyeceğimiz fazla bir şey yok.
Iraklı Müslümanlar gibi, Afganistanlı Müslümanlar da öldürülen yüzbinlerce evladı için sizlerden üzüntü dileklerinizi ve onları zulmen öldürenleri kınamanızı beklediler. Şehidlerine, ölü ve yaralılarına, yoklukların ve yoksunluklarına ve çaresizliklerine çok ağladılar. Yaralılatrını tedavi edemediler onbilerce sakatın, bir o kadar dul kadının ve bir o kadar da yetimin derdiyle başbaşa kaldılar, ama biz onları doğru dürüst hatırlamadık, hatta bazılarımız hiç hatırlmadılar ve Afganistan'da ABD ve Nato tarafından yurtları işgal edilip öldürülenler, en tabii ve meşru savunma haklarını kullanırken öldürülenlere; “pisipisine ölüyorlar” diye biliyorlar. Onlar "pisi pisine ölmüş"lerse, ABD ve Nato ordularında ölenler de İslam'ı saptıranlara (!) karşı şehid metrebesinde ölüyorlar değil mi?
Madem ki onlar teröre karşı savaşıyorlardı, o halde bu alimlerimizin, terörisler tarafından öldürülen ABD ve Nato askerlerini de şehid ilan etmeleri gerekmez mi?
Terörün "Din"i u olmuyordu, ama savaşın "Din"i vardı. Demek ABD adalet ve özgürlüğümüz için topraklarımızdaydı, Taliban vb. cemaatler de islamın adaletine terörleriyle zarar vererler safında idiler. İkiyüz uıldan fazladır dünyada akana bulamaya doymayan efendi Amerika şmidi bizlerin efendis olarak tahtına kuruluyor. Onun tahtını cinler ve şeytanlar korumuyor biz Müslümanlar (!) koruyoruz..!
Madem orada bizlerin de çocukları Nato ile birlikte. O halde daha ne sorun var ki? Biz, çocuklarımızın şehid olduğunu söylerken, Nato’daki diğer ülkelerin askelerinin“pisipisine öldüklerini” söyleyemeyiz ya!? Öyle değil mi? Afganlı Müslüman“pisipisine ölüyorsa” acaba, ABD’li ve diğer Nato ordularının işgalci askerleri nasıl ölüyordur?
Öyleyse… Biz bu yazımızda ne demiş olduk?
16.09.2012 Pazar, 09.50
Mehmet Emin Akın
