MÜSLÜMANLAR ŞU ÂYETİ ANLASALARDI YETERDİ
وَمَا كَانَ لِمُؤْمِنٍ وَلَا مُؤْمِنَةٍ اِذَا قَضَى اللّٰهُ وَرَسُولُهُٓ اَمْراً اَنْ يَكُونَ لَهُمُ الْخِيَرَةُ مِنْ اَمْرِهِمْؕ وَمَنْ يَعْصِ اللّٰهَ وَرَسُولَهُ فَقَدْ ضَلَّ ضَلَالاً مُبٖيناً
“Allah ve resulü herhangi bir konuda hüküm verdikleri zaman mümin bir erkek veya kadın için artık o konuda tercih hakları yoktur. Allah’ın ve resulünün emrine itaat etmeyenler doğru yoldan açıkça sapmışlardır.” (Ahzab; 36)
Teslim olmak (müslüman olmak) ve itaat etmek birisinin emrine îtirazsız, kayıtsız, şartsız, amasız, fakatsız boyun eğmek olduğuna göre, böyle bir emir karşısında duraksamak, ama… demek, fakat… demek, ipe un sermeye çalışmak ve tereddüt geçirmek ne îman ile ne de islam ile bağdaşmaz.
Fakat bu, sâdece Allah ve Rasûlünün emirleri ve nehiyleri için geçerlidir. Allah ve rasûlünün dışındaki kişilerin emir ve yasaklarına ise eğer o emir ve yasaklar şeriata uygunsa yani Allah ve rasûlünün hükmüne uygunsa itaat edilir. Eğer Allah ve rasûlünün hükmüne aykırı ise, ister şeyhimiz olsun, ister liderimiz olsun, ister ana- babamız olsun, isterse bir kadının kocası olsun, böyle bir kimsenin hükmüne asla itaat edilmez, boyun eğilmez. Çünkü:
"Allah'a isyan olan yerde (kula) itaat yoktur." (Müslim 1840, İtaat 39, Buhari Ahkam 4)
Peki bugünkü Müslümanlar ne yapıyorlar? Adam bankadan faizli kredi çekmek istiyor ve gelip bize soruyor. Bizler de bunun asla caiz olmadığını, bunun Allah’a ve rasûlüne savaş açmak olduğunu söylüyoruz ama adam hâlâ ama hocam, fakat hocam diyor. Kadına tesettüre girmesi gerektiğini söylüyoruz, ben yapamam, bugün ben bunu kabul edemem diyor. Kadınlar miras meselesini soruyorlar, Allah’ın hükmünü (nisa 11. Âyetini) söylüyoruz, fakat hocam bu adaletsizlik değilmi, bu kadınlara zulüm olmaz mı? Diyor. Dikkat edin, Allah’ı adâletsiz olmakla ve zulüm yapmakla suçluyor. Yine kadınlara süresiz nafakaya baş vuramayacaklarını, bunun haram ve kul hakkı olduğunu, boşanan kadınların iddetinin eğer hamile değillerse üç hayız müddeti veya üç ay olduğunu, bundan fazla nafaka almak için mahkemeye mürâcaat ettiği an, “ey Allah, sen bana az veriyorsun, bu sistem ise biz kadınlara senden daha fazla veriyor, ben şu anda senin hükmünü bırakıyorum bu sistemin hükmünü kabul ediyorum” demek olduğunu söylemiş olur diyoruz, bir de bakıyoruz, kadın süresiz nafaka için tâgutun mahkemesine baş vurmuş. Nedir bu? Bu islam değildir, imansızlıktır. Bir Müslüman erkek böyle bir kadınla evli kalamayacağı gibi Müslüman bir kadın da mesela fâizin haram olduğunu kabul etmeyen bir erkekle evli kalamaz.
Buna göre, şu türk toplumuna baktığımızda çok kimsenin îmanlarının da nikahlarının da sahih olmadığını görüyoruz. Ama adam veya kadın beş vakit namaz kılıyor, hacca gidiyor. İyi de Allah’ın bir veya iki hükmünü kabul etmiyor. İşte böyleleri için de şu âyet en büyük delildir:
اَفَتُؤْمِنُونَ بِبَعْضِ الْكِتَابِ وَتَكْفُرُونَ بِبَعْضٍۚ فَمَا جَزَٓاءُ مَنْ يَفْعَلُ ذٰلِكَ مِنْكُمْ اِلَّا خِزْيٌ فِي الْحَيٰوةِ الدُّنْيَاۚ وَيَوْمَ الْقِيٰمَةِ يُرَدُّونَ اِلٰٓى اَشَدِّ الْعَذَابِؕ وَمَا اللّٰهُ بِغَافِلٍ عَمَّا تَعْمَلُونَ
“… Yoksa siz kitabın bir kısmına inanıp bir kısmını inkâr mı ediyorsunuz? İçinizden bu şekilde davranan birinin dünya hayatındaki cezası ancak rezil rüsvâ olmaktır; kıyamet gününde ise onlar azabın en şiddetlisine itilirler. Allah sizin yapmakta olduğunuzdan habersiz değildir.” (Bakara; 85)
Kısacası, îman ya heptir ya hiçtir. Buçuklu, kesirli îman ve islam olmaz. Allah bizleri Allah’ın ve Rasûlünün tüm emir ve yasaklarına tam bir teslimiyetle teslim olanlardan eylesin. Selam ve muhabbetle.
وَمَا كَانَ لِمُؤْمِنٍ وَلَا مُؤْمِنَةٍ اِذَا قَضَى اللّٰهُ وَرَسُولُهُٓ اَمْراً اَنْ يَكُونَ لَهُمُ الْخِيَرَةُ مِنْ اَمْرِهِمْؕ وَمَنْ يَعْصِ اللّٰهَ وَرَسُولَهُ فَقَدْ ضَلَّ ضَلَالاً مُبٖيناً
“Allah ve resulü herhangi bir konuda hüküm verdikleri zaman mümin bir erkek veya kadın için artık o konuda tercih hakları yoktur. Allah’ın ve resulünün emrine itaat etmeyenler doğru yoldan açıkça sapmışlardır.” (Ahzab; 36)
Teslim olmak (müslüman olmak) ve itaat etmek birisinin emrine îtirazsız, kayıtsız, şartsız, amasız, fakatsız boyun eğmek olduğuna göre, böyle bir emir karşısında duraksamak, ama… demek, fakat… demek, ipe un sermeye çalışmak ve tereddüt geçirmek ne îman ile ne de islam ile bağdaşmaz.
Fakat bu, sâdece Allah ve Rasûlünün emirleri ve nehiyleri için geçerlidir. Allah ve rasûlünün dışındaki kişilerin emir ve yasaklarına ise eğer o emir ve yasaklar şeriata uygunsa yani Allah ve rasûlünün hükmüne uygunsa itaat edilir. Eğer Allah ve rasûlünün hükmüne aykırı ise, ister şeyhimiz olsun, ister liderimiz olsun, ister ana- babamız olsun, isterse bir kadının kocası olsun, böyle bir kimsenin hükmüne asla itaat edilmez, boyun eğilmez. Çünkü:
"Allah'a isyan olan yerde (kula) itaat yoktur." (Müslim 1840, İtaat 39, Buhari Ahkam 4)
Peki bugünkü Müslümanlar ne yapıyorlar? Adam bankadan faizli kredi çekmek istiyor ve gelip bize soruyor. Bizler de bunun asla caiz olmadığını, bunun Allah’a ve rasûlüne savaş açmak olduğunu söylüyoruz ama adam hâlâ ama hocam, fakat hocam diyor. Kadına tesettüre girmesi gerektiğini söylüyoruz, ben yapamam, bugün ben bunu kabul edemem diyor. Kadınlar miras meselesini soruyorlar, Allah’ın hükmünü (nisa 11. Âyetini) söylüyoruz, fakat hocam bu adaletsizlik değilmi, bu kadınlara zulüm olmaz mı? Diyor. Dikkat edin, Allah’ı adâletsiz olmakla ve zulüm yapmakla suçluyor. Yine kadınlara süresiz nafakaya baş vuramayacaklarını, bunun haram ve kul hakkı olduğunu, boşanan kadınların iddetinin eğer hamile değillerse üç hayız müddeti veya üç ay olduğunu, bundan fazla nafaka almak için mahkemeye mürâcaat ettiği an, “ey Allah, sen bana az veriyorsun, bu sistem ise biz kadınlara senden daha fazla veriyor, ben şu anda senin hükmünü bırakıyorum bu sistemin hükmünü kabul ediyorum” demek olduğunu söylemiş olur diyoruz, bir de bakıyoruz, kadın süresiz nafaka için tâgutun mahkemesine baş vurmuş. Nedir bu? Bu islam değildir, imansızlıktır. Bir Müslüman erkek böyle bir kadınla evli kalamayacağı gibi Müslüman bir kadın da mesela fâizin haram olduğunu kabul etmeyen bir erkekle evli kalamaz.
Buna göre, şu türk toplumuna baktığımızda çok kimsenin îmanlarının da nikahlarının da sahih olmadığını görüyoruz. Ama adam veya kadın beş vakit namaz kılıyor, hacca gidiyor. İyi de Allah’ın bir veya iki hükmünü kabul etmiyor. İşte böyleleri için de şu âyet en büyük delildir:
اَفَتُؤْمِنُونَ بِبَعْضِ الْكِتَابِ وَتَكْفُرُونَ بِبَعْضٍۚ فَمَا جَزَٓاءُ مَنْ يَفْعَلُ ذٰلِكَ مِنْكُمْ اِلَّا خِزْيٌ فِي الْحَيٰوةِ الدُّنْيَاۚ وَيَوْمَ الْقِيٰمَةِ يُرَدُّونَ اِلٰٓى اَشَدِّ الْعَذَابِؕ وَمَا اللّٰهُ بِغَافِلٍ عَمَّا تَعْمَلُونَ
“… Yoksa siz kitabın bir kısmına inanıp bir kısmını inkâr mı ediyorsunuz? İçinizden bu şekilde davranan birinin dünya hayatındaki cezası ancak rezil rüsvâ olmaktır; kıyamet gününde ise onlar azabın en şiddetlisine itilirler. Allah sizin yapmakta olduğunuzdan habersiz değildir.” (Bakara; 85)
Kısacası, îman ya heptir ya hiçtir. Buçuklu, kesirli îman ve islam olmaz. Allah bizleri Allah’ın ve Rasûlünün tüm emir ve yasaklarına tam bir teslimiyetle teslim olanlardan eylesin. Selam ve muhabbetle.