Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Soru Müşriklerin Çıkardığı "Selefilere ve Vehhabilere Reddiye" İsimli Bu Kitabı Okuyan Var mı?

E Çevrimdışı

ebu ûmeyr

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Bu müşriğe daha önceki kitabına medineden reddiye yazıldı.ve bu necis herif(müşrikler necistir.tevbe 28)bunu okuyup hatalarını anladığı halde şimdide 800 küsür sayfalık bir kitab basmıştır..Bunlar imanlarına şirk bulaştırmadan hayatlarını idame ettiremezler..Allaha ortak koşmaksızın iman etmezler..ayeti bunlar içindir..Ehli sünnet bunların pis akidelerine istedikleri kadar reddiye versin,bu pis akide bunların iliklerine işlemiş bir kere ne yaparsan yap Allah cc istemedikçe bunlar iman edici değiller...
Türkiyede nakşibendi tarikatın önde gelen isimlerinden Muhammed Salih ekinci rabıta savunduğu halde bakın ne diyor...
Rabıtanın ne Kuran ve sünnette ne de Selefi Salihinin amelinde özel bir delili yoktur. Sadece hayra vesile onlan her şey matluptur. kaidesi gibi genel kurallarla ispatlanabilir. Dediğimiz gibi Kuran da ve sünnette Rabıta nın özel bir delili yoktur. Rabıta Ya Kuran ve sünnetten delil getirmeye yeltenecek kimse ilzam edici bir delili bırakın, ikna edici bir delil bile getiremeyecektir. '....
Ama diğer taraftan cüppesiz ahmet ve ali hoşafçı gibi avaneleri bu iğrenç şeyi ıspatlamak için Allah ın ayetlerini kendi nefislerine göre nasılda yahudiler gibi uyarlıyorlar. Allah ın laneti yalancıların üzerine olsun...
 
M Çevrimdışı

Muhammed Et-temimi

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Ayrıca şu notu da düşmeden edemeyeceğim..Bu adam ilk çıkardı kitabta sadece kendini Ali hoşafçı olarak tanıtmıştır.Ne zaman Emrah hoca buna reddiye yazdı kendini birşey sandı bu adam ve cahil sofiler arasında popüler olmak için çıkardığı ikinci kitabta adının önüne Seyyid ! kelimesini ekledi ))) Böylece 1.Kitapta Ali hoşafçıydı 2. Kitapta Seyyid Ali hoşafçı oldu...

Ayrıca beyza kardeşin bu batıl ehlinin batıl fikirlerini paylaşması doğru değildir.Çünkü bu konuları daha bilmeyen yeni akideyi öğrenenler için bir fitne olabilir.En azından bu kitaba reddiye yazılmıştır onuda paylaşsaydı iyi olurdu..

Ben onun linkini paylaşayım o konunun altına bunu eklersin inşaAllah



Bu linkte'de Şirk ehlinin Şüphelerine cevap vardır. 15 Ders serisinden oluşmaktadır.İstifade ediniz.

 
portalkal Çevrimdışı

portalkal

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Evet sofilik areşten gömlek Allah cehennem de şirke bulaşanları kat ateşle cezalandırsın inşaallah
 
!sLaM4eVeR Çevrimdışı

!sLaM4eVeR

لا اله الا الله
Admin
Allah razı olsun Seyyid Ali Hoşafçı Hocaefendi'den. Zira kendisi ilim ehlidir ve reddiyeside ilimlerle kanıtlıdır. Mutlaka okuyun arkadaşlar, yanlış itikadleri düzelten, sağlam itikadleri de pekiştirecek bir eser.

Sen bir tehlike anında Allahı bırakıb, uzaktaki canlı - ölü mahlukları yardıma çağırıyor musun?
Bu itikadı savunuyorsan hocandan delili iste!


MUŞRİKÇE DUA!




ALLAH'A DEĞİL , ŞEYHE DUA EDİN

8340


Allah'a Yalvarırsan Yardım gelmez, Şeyh'ten Yardım istersen olur

8410

+1

tefanni laflarina dikkat et, müsrikleri ilim ehli diye forumda lanse edemezsin ve cok adaletli iseniz buyur saglam dediginiz müsriklerin delillerini aktarin.

Lafla peynir gemisi yürümez.

1 kez daha müsrikleri alim ya da hoca diye lanse edersen yaptirim alacaksin.
 
!sLaM4eVeR Çevrimdışı

!sLaM4eVeR

لا اله الا الله
Admin
mesela istigase vs....Burda Mohammed Ibn Abdulwahhabin aşiriya gitigine dair şeyler duydum..

Kardesim: Dinini duyumlar üzerine insaa etme. Din delil dinidir. Varsa delilin buyur aktar herkes görsün,seyh hangi konularda asiriya gitmis. Yoksa delilin sus ki, günaha girme.
 
M Çevrimdışı

Muhaajir

Üyeliği İptal Edildi
Banned
Bırakın bu adamların müşrik olduğunu. Bu kadar açık müşrikleri tekfir etmeyenler dahi kafirdirler. Bunları ancak neyin Tevhid ve neyin Şirk olduğunu bilmeyen bir kâfir tekfir etmez. Eğer müşrikler cehaletleri sebebiyle mazursa, mazereti evvela cahil mekkeli müşrikler ve iyi niyetli (!) Âbid (!) Hristiyanlar hak ederdi. Mekkeli müşriklere bir kitab inmemiş ve İbrahim As ın Sünneti onlara sadece kısmen ve bozulmuş bir şekilde gelmesine rağmen mazur olmadılarda, Kuran ve Sünnet dün gibi tazeliğini koruyorken bu günkü müşrik ve kafirler mi mazur olacaklar? Allahul Musteaan.
 
azizk83 Çevrimdışı

azizk83

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Sen bir tehlike anında Allahı bırakıb, uzaktaki canlı - ölü mahlukları yardıma çağırıyor musun?
Bu itikadı savunuyorsan hocandan delili iste!


Ölülerden yardım istemek, Sadece senden yardım dileriz âyetiyle çelişir mi?


Bir: Ölülerden yardım istemek, Sadece senden yardım dileriz âyetiyle çelişir, diyorsunuz. Biz de süâl ederiz ki; tenâkuz/çelişki nedir, nasıl olur? Mantık ilminde çelişkinin ne demek olduğunu bilmem biliyor musunuz? Bu iddiânız kasıdlı ve inâdî bir iddiâ değilse, demek ki bilmiyorsunuz. O hâlde iş kötü... Aksi hâlde daha da kötü. Mevlâ hidâyet versin. Şâyet bilmiyorsanız hiç değilse bir Türkçe mantık kitâbına müracaat ediniz. Orada göreceksiniz ki çelişkinin gerçekleşmesi için bir çok şartı vardır. O şartların tamamı veya bir kısmı buradaki iki kadıyyede mevcûd değildir. O hâlde ortada çelişki olamaz. Çelişki iddiâsını âyetin ma'nâsını mutlak kabûl ederek ileri sürüyorsanız, yani âyetteki yardım istemeyi her türlü yardıma şamil kabûl ediyorsanız, işiniz zor... Zîrâ, kendiniz de dahil (sebeb olarak) kullardan yardım isteyen herkesi tekfîr etmiş oluyorsunuz. O hâlde, sadece ölülerden değil dirilerden de herhangi bir basît yardım istemek bile âyet ile çelişir. Hayâtınızda birilerinden mutlaka yardım istemişsinizdir.


İki: Eğer, basît dünyevi ihtiyacları istemek âyetin umûmundan hâricdir, diyorsanız, âyetin mutlak veya umûmî olmadığını söylemiş oluyorsunuz. Yani, âyetten her nevi yardım istemek kastedilmiyor demek istiyorsunuz. Öyleyse, âyeti sınırlamaktaki ölçünüz nedir? Bu sınırlandırıcı nedir? Aklınız ve nefsiniz ise, onlar sizin olsun. Zîrâ onlar bizim işimize, hatta hiç kimsenin işine yaramaz beş para etmez metâ’lardır.


Haydi siz bana kuvvetle yardım ediniz, ve İyilik ve takvada yardımlaşınız” âyetleri ve benzeri âyetler bir de bunların ma'nâları doğrultusundaki hadîsler, sadece senden yardım dileriz âyetinin mutlak olmadığını gösteriyor, değil mi?


Üç: Bu tür yardımlar beşerin gücü dâhilindeki yardımlardırdiyorsanız ve beşerde Allah celle celâlühû’dan müstakil güç, kudret ve îcâd kabiliyeti görüyorsanız, bu, şimdilerde hortlatılmaya çalışılan ve necâsetinde boncuk aranılan sapık Mu’tezile’nin görüşünden başka bir şey değildir.


Abdullah İbnü Mes’ûd anlatıyor: Bir gün Nebî sallallâhu aleyhi ve sellem’in yanındaydım ve lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh dedim. O, biliyor musun onun tefsîri nedir? buyurdu. Allah celle celâlühû ve Resûlü sallallâhu aleyhi ve sellem en iyi bilir, dedim. Günâh işlememek ancak Allahın korumasıyladır; Allah’a tâat da ancak Allâh’ın yardımıyladır; Cibrîl bunu bana işte böyle haber verdi, buyurdu. Biz de bu ma’nâda, lâ havle vela kuvvete illa billah diyoruz. Yani, Allah güç vermedikçe hiçbir kimsede en küçük bir güç bile yoktur, o bâsît yardımlar bile hakîkatte Allah’tandır; kullar onlara sebeblerdir, diyoruz..


Dört: Ölülerden, vesîle olarak büyük yardım istemek mi şirke daha çok yakışıyor, dirilerden müstakil, onlara ait, hakîkî olarak küçük bâsît yardımı istemek mi? Bir düşününüz. Şirk ile suçladıklarınız, basît dünyevî yardımları hakîkî ma'nâda kullardan istemeyi de âyete ters görüp tevhide zıt kabûl ediyorlar. Ya siz?!..


Beş: İbnü Hacer el-Askalânî’nin, Fethu’l-Bârî’de zikredip isnâdının sahîh olduğunu söylediği, İbnü Ebî Şeybe ve Beyhekî’nin rivâyet ettiği, Sahabî'nin şu yaptığına insafla bakınız: Bilâl İbnü Hâris radıyallahu anh, Hz. Ömer radıyallahu anhu’nun zamanındaki bir kıtlıkta, Resûlüllah sallallâhu aleyhi ve sellem’in kabrine giderek, (Ya Resûlellah sallallâhu aleyhi ve sellem Ümmet'in için Allah celle celâlühû’dan yağmur iste zîrâ onlar helak oldular)[16] dedi. Resûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem kabrinde olduğu hâlde, ondan bir şey istedi, yardım istedi. Bu istemeyi ne kendisi, ne Hz. Ömer radıyallahu anhu, ne diğer Ashâb radıyallahu anhum ve Hadîs İmâmları, ne müfessirler, ne akâid âlimleri ne açık ne de kapalı âyete ters görmediler ve şirk ameli kabûl etmediler.


Altı: İmâm Zehebî’nin, Şeyhü’l-İslâm lâkabı ile andığı, İmâm, Muhaddis ve Müctehid Sübkî şöyle diyor: “Bil ki Nebî sallallâhu aleyhi ve sellem’i Allah celle celâlühû’ya aracı yapmak, ondan yardım istemek ve onu şefaatçı yapmak câizdir ve güzeldir. Bunun câiz ve güzel oluşu, dini olan herkes için. Nebî sallallâhu aleyhi ve sellem ve Resûller aleyhimusselâm'ın işlerinden Selef-i sâlihîn, İslâm âlimleri ve sıradan Müslümanların hayât tarzlarından bilinen işlerdendir. Bunu dîni olan hiç kimse inkâr etmemiştir. Ve bu inkâr hiçbir zaman işitilmemiştir. Nihâyet İbnü Teymiyye geldi bu husûsta öyle sözler söyledi ki, o sözler içerisinde (bocalayan) zayıf, câhil ve ğafil kimseler mes'eleyi iyice karıştırdı.”


İmâm Sübkî zamanının kendini bilmezlerini ne de güzel anlatıyor, değil mi? Üstelik onun zayıf, câhil ve ğâfil dedikleri zamânımızın müctehidlerinin kılavuzları... Varın siz hesab edin gerisini…


Evet, kerâmet sâhibi büyüklerden sebeb olma yoluyla, ölüyken de yardım istenebîlir. Onlar da kerâmet yoluyla Allah celle celâlühû’nun yardımına vesîle olabilirler. O yardım gerçekte Mevlâdan, vesîle alâkasıyla mecâz olarak o velîden gelmiş olur ve bu âyetle de çelişmez. Ancak, değil bu yardım isteme, en basît dünyevi yardım isteme bile, hakîkaten Allah celle celâlühû’dan başkasından istenir ve meşrû' görülürse işte bu yardım isteme âyet ile çelişir. Yani dünyevî basît küçük yardımların diri kullardan istenmesi ile (bu mecâzî değilse) âyetin hükmü çiğnenmiş olur.


Yedi: Evet, Aclûnî, Keşf’inde bir çok hadîs diye bilinip de başkalarına âid sözleri, nice uydurma, birçok uydurma olduğu iddiâ edilen ama hakîkatte uydurma olmayan ve nice sahîh rivâyetleri getirmiştir. Ancak orada getirdiği şu rivâyet için sâbit olmadığına dâir yaptığı nakillerin yanında İbnü Kemâl Paşâ’nın da sözlerini aktarması ve onlara i’tirâz etmemesi hiç mi bir şey ifâde etmiyor? Şu sözle alâkalı olarak sarfettiği ifâdeler, esâsen Fahruddîn er-Râzî’den nakledilmiştir. İyi bilemem ama, zirveye varan büyük bir Fıkıh ve Usûl-i Fıkıh âlimi olan İbnü Kemâl Paşâ’ya cehennemden ayırdığınız o arsa size tahsîs edilmiş de olabilir.


Sekiz: Buhârî’nin Sülâsiya-tında... şeklindeki tercümemiz ibretlik bir tercüme. Zîrâ büyük harfle (S) yazdığınıza göre Sülâsiyyât’ı -eğer ortada bir matbaa hatâsı yoksa- kitâb zannettiğiniz anlaşılıyor. Oysa, onun Sülâsiyyât isimli bir kitâbı yoktur. Sülâsiyyât'ı demek, (O’na göre âlî isnâd olan) üç râvili rivâyetler demektir ki, bunlardan Sahîh’inde sâdece yirmi iki tâne vardır.Değil âlimlerin, yeni talebelerin bile bilebilecekleri şu husûsun bile farkında değilken boyunuzdan büyük mes’elelerde gelişi güzel ahkâm kesiyorsununuz. Sizin şu hâlinize bakarak diyoruz ki; Allah celle celâlühû Bekrî Mustafaya rahmet eylesin; haddini bilen biriydi…


Ölü Bir İş Yapabilir mi ve Diriye Yardım Edebilir mi?


Yaşayan insandan hakîkat ma'nâsı ile basît yardımlar istemek de âyetin ma'nâsı ile çelişir.


İddiaların her bakımdan edebî ve de ilmi bir uslüb ile ortaya konulmaması sebebiyle gereksiz hattâ bıktırıcı ve usandırıcı tekrarlamalara mukabil aynı minvâl üzere verilen mükerrer cevâbların okuyucu tarafından hoş karşılanmasını istirham ediyoruz. Birçok yönden buna mecbûr kalıyoruz. Ve bir daha tekrar ederek şöyle diyoruz:
Kerâmet sâhibi bir kişi tıpkı mu'cize sâhibi bir Nebî aleyhisselâm (hattâ sıradan insanların sıradan işlerinde olduğu) gibi Allah celle celâlühû’nun izni, yaratması ve var etmesi ile sebeb olma yoluyla yardım isteyene yardımda bulunabilir. Bunun, birazcık akla, insafa, cüz'î ilme ve irfâna, asgarî Ehl-i Sünnet akîdesi ve anlayışına, sâhib olana göre Kur'ân ve Sünnet'ten delîlleri çoktur.


Müfessir Âlûsî, Rûhu’l-Meânî’sinde,[19] işleri tedbîr edenler hakkı içün[20] âyetinin tefsîrinde, O’na göre bazı yanlış anlamalara cevâb verdikten sonra şöyle diyor:
“Evet, Allah celle celâlühû bazen dostlarından dilediklerine, ölmeden evvel olduğu gibi, öldükten sonra da dilediği kerâmeti verir ve (Hakk) Sübhanehu ve teâlâ hastayı iyileştirir, boğulmakta olanı kurtarır, düşmana karşı yardım eder, yağmur yağdırır ve bunu kerâmet olarak verir. Bazen de o kişiye benzeyen bir sûret ortaya çıkarır ve o sûret o kişinin hürmetine, günah olmayan şeylerden (Allah celle celâlühû) istenileni, isteyenin istediğini yerine getirmek için yapar...” (Âlûsî’nin sözü bitti.)


Âlûsîmerhûm, muhtemelen, Fahr-i Râzî’nin Tefsîr-i Kebîr’indeki[21] bu âyeti tefsîr ederken yaptığı îzâhâttan anlaşılabilecek yanlışlıklara dikkati çekiyor. Râzî şöyle diyordu: “Sonra bu şerefli rûhlar, kuvvet ve şereflerinden dolayı, olmakta olanların, onlarda olması ihtimâlden uzak değildir. Bu âlemin hâllerinde (dünyada olup biten şeylerde) onlardan eser zuhûr eder. Bu sebeble onlar işleri tedbîr edenler(den)dirler.” (Râzînin sözü bitti.)


Burada esas mühim olan, Râzî’nin bu tefsîrinin isâbetli olup olmadığından çok, ölen fazîletli kişilerin öldükten sonra da tasarrufta bulundukları’nainanması ve bunu beyân etmesidir. Müdebbirât olup olmamaları ise ayrı mes'ele... Kerâmet sâhibi kimselerin rûhlarının öldükten sonra da bu âlemde tasarrufta bulunmaları, (gerek işleri tedbîr edenlerden olmaları, gerekse kerâmet îcâbı olarak) iki müfessir tarafından kabûl edilmesi, zamane şaşkınları gibi şirk olarak ilan edilmemesi... Asıl mühim olan işte bu…
 
turnazurna Çevrimdışı

turnazurna

Üye
İslam-TR Üyesi
4698d1381586361-musriklerin-cikardigi-bu-kitabi-okuyan-varmi-403115_308899742478712_624960729_n.jpg


Bir adam böyle rezil edilir mi hiç ; )

SAPIK TASAVVUFCULARIN VE HOŞAFÇI'NIN HEZEYANLARININ DEŞİFRESİ!

https://docs.google.com/file/d/0B-N...ZGQtYjkxMGNiOTEzYTY0/edit?usp=drive_web&pli=1
 
E Çevrimdışı

Ebu & Dücane

Misafir
Ölülerden yardım istemek, Sadece senden yardım dileriz âyetiyle çelişir mi?


Bir: Ölülerden yardım istemek, Sadece senden yardım dileriz âyetiyle çelişir, diyorsunuz. Biz de süâl ederiz ki; tenâkuz/çelişki nedir, nasıl olur? Mantık ilminde çelişkinin ne demek olduğunu bilmem biliyor musunuz? Bu iddiânız kasıdlı ve inâdî bir iddiâ değilse, demek ki bilmiyorsunuz. O hâlde iş kötü... Aksi hâlde daha da kötü. Mevlâ hidâyet versin. Şâyet bilmiyorsanız hiç değilse bir Türkçe mantık kitâbına müracaat ediniz. Orada göreceksiniz ki çelişkinin gerçekleşmesi için bir çok şartı vardır. O şartların tamamı veya bir kısmı buradaki iki kadıyyede mevcûd değildir. O hâlde ortada çelişki olamaz. Çelişki iddiâsını âyetin ma'nâsını mutlak kabûl ederek ileri sürüyorsanız, yani âyetteki yardım istemeyi her türlü yardıma şamil kabûl ediyorsanız, işiniz zor... Zîrâ, kendiniz de dahil (sebeb olarak) kullardan yardım isteyen herkesi tekfîr etmiş oluyorsunuz. O hâlde, sadece ölülerden değil dirilerden de herhangi bir basît yardım istemek bile âyet ile çelişir. Hayâtınızda birilerinden mutlaka yardım istemişsinizdir.

Bir yerde darda kaldığın zaman sana yardım edecek birisi orada var ise,Allah seni darda bırakmak istemediği için ve senin darda kalacağını bildiği için sana yardım edebilecek bir kişinin olmasını dilediği için o kişi orada vardır.Sen ondan yardım istemeden önce ne demen gerekir;"Allahım zor zamanımda bana yardım edecek birisini lutfettiğin için sana hamd ederim dersin.O kişi Allah dilemediği sürece orada olsa bile sana yardım etmez.Bak burada gene yardımın Allahtan olduğu ortaya çıkıyor.


Şimdi sen burada diyebiliyormusun!;Şeyhim benim darda kalacağımı bildiği için karşımdaki bu adamı bana yardım için gönderdi.Şeyhim olmasaydı Allah yardım edemezdi.Fe Sübhanallah.


Burada kainatın düzeni ile ilgili ölen kişilere hak ve pay verildiğini iddia etmeniz kadar bir trajedi ve vakıa yoktur herhalde.Allahın şirk koşanları asla bağışlamayacağı,bundan başkasını dilediği için bağışlamayı vaad etmesi,kafirler için söylenmiş bir söz müdür.evet diyorsanız,O zaman kafirlerden dilediği kimseleri bağışlayacağını da iddia etmiş olursunuz.Bu tezatı da göremiyorsunuz.Halbuki Sübhan Allahu Tealaya,


Gerçekten, inkâr edip kâfir olarak ölenler var ya, onların hiçbirinden fidye olarak dünya dolusu altın verecek olsa dahi kabul edilmeyecektir. Onlar için acı bir azap vardır; hiç yardımcıları da yoktur.” (Al-i İmrân, 91) ayeti ile,


  • Gerçekten, Allah, kendisine şirk koşulmasını bağışlamaz. Bunun dışında kalanı ise, dilediğini bağışlar. Kim Allah'a şirk koşarsa, doğrusu büyük bir günahla iftira etmiş olur. (Nisa Suresi / 48)
  • Hiç şüphesiz, Allah, kendisine şirk koşanları bağışlamaz. Bunun dışında kalanlar ise, (onlardan) dilediğini bağışlar. Kim Allah'a şirk koşarsa elbette o uzak bir sapıklıkla sapmıştır. (Nisa Suresi / 116)
  • De ki: "Ondan ve her türlü sıkıntıdan sizi Allah kurtarmaktadır. Sonra siz yine şirk koşmaktasınız." (En'am Suresi / 64)
ayetlerinin birbiriyle çeliştiğini mi anlatmak istiyorsunuz.
 
K Çevrimdışı

Kuşçu

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Akhinin birisi demişti ya, bunlar bakkala gidip soğan almakla dua etmeyi ayırt edemiyorlar, gerçektende doğruymuş. Yanındaki birisinden bir şey istemekle uzaktakinden bir şey istemek arasındaki farkı ayırt edemiyorlar.
 
A Çevrimdışı

antitağut1979

Üyeliği İptal Edildi
Banned
kitabın bir bölümünü okudum ve anladımki bu hoşafçı tarikatta büyük ayrılıklar olduğunu ve olacağını farkederek selef akidesine yalan yanlış uydurma iftira karalama kampanyasıyla reddiye yazarak cahil sofileri kandırmaya çalışmaktan ibaret bir çalışma yapmış
 
M Çevrimdışı

muaz talha

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
sa kardeşlerim ben bu sapık müşrik sofilerin içinden çıktığım için onlarımşirk içeren akidelerini ve bu çorbacı hoşafçıyı özellikle cübbeliyi hüseyin avniyi bursa vekili mehmet köseceyi inegöl vekili ahmet islamoğlunu çok ama çok iyi tanırım hepsi birbirinden beter müşriklerdir. ahh bie zaman bulabilsemde yaşadığım kör kütük bağlandığım yere göğe sıgdıramadığım cübbeliyle ve cemaat içerisindeki hiyearşik yönetimle ilgili bir kitap yazabilsem. çok zamandan beri aklımda ama zaman bulamıyorum .ama yakında internette görceksiniz kendi kitaplarınındaki şirkleri bidatleri uydurma hadisleri batıl inançları inş. yayınlayacağım .inş. yeterki bu işlerden anlayan bir abimiz çıkıp desinki ben bu yayınlanan şeyleri you tubede face de vs. heryerde çok hızlı bir şekilde yayınlayacağım .ben pek anlamıyorum bu video yayınlama işinden . ben sadece yapacağım. inş.AMENTU BİLLAHİ VE KEFERTU BİTTAĞUT. FİEMANİLLAH..
 

Benzer konular

Üst Ana Sayfa Alt