T
Çevrimdışı
السلام عليكم ورحمة الله وبركاته
Namazı Terk Etmenin Hükmü:
Müslümanlar, namazın farz olduğunu inkâr eden kimsenin kâfir olduğunda ve İslâm'dan çıktığında icma etmişlerdir. Fakat farz olduğuna inanmakla birlikte namazı terk eden kimsenin hükmü hakkında farklı görüşlere sahiptirler. Farklı görüşlerin sebebi ise, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'den, inkâr ederek terk eden ile tembellikten dolayı terk edenin arasında fark gözetmeksizin -namazı terk edene- kâfir adını veren hadislerin gelmiş olmasıdır. Câbir radıyallahu anh'ın şöyle dediği rivâyet edilmiştir: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Kişi ile şirk ve küfür arasında namazı terk etmek vardır."(198)
Bureyde radıyallahı anh dedi ki: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'i şöyle buyururken dinlerdim: "Bizimle onlar arasında ki ahid namazdır. Kim onu terk ederse kâfir olur."(199)
Fakat racih olan görüş buradaki "küfür" ile kastedilenin insanı dinden çıkarmayan "küçük küfür" olduğudur. Bu yolla, bu hadislerle diğer hadisler cem edilmiş olur. Bunlardan bazıları şöyledir:
Ubâde b. es-Sâmit radıyallahu anh'ın şöyle dediği rivâyet edilmiştir: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'i şöyle buyururken dinledim:
"Allah, beş vakit namazı kullarına farz kılmıştır. Kim bunları yerine getirir, haklarını hafife almaz, onlardan herhangi bir şey zayi etmezse o kimsenin cennete gireceğine dair Allah'ın, nezdinde bir ahdi bulunur. Her kim de onları yerine getirmezse onun da Allah nezdinde her hangi bir ahdi olmaz. Dilerse onu azablandırır, dilerse ona günahlarını bağışlar."(200)
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in, namazları kılmayan kimsenin durumunu Allah'ın meşîetine havale etmesi, namazı terk etmenin küfür ve şirkten aşağı olduğunu göstermektedir. Çünkü yüce Allah: "Doğrusu Allah kendisine şirk koşulmasını asla mağfiret etmez. Ondan başkasını da dilediğine bağışlar." (en-Nisâ, 4/48, 116)
Ebû Hureyre radıyallahu anh'ın şöyle dediği rivâyet edilmiştir: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'i şöyle buyururken dinlerdim:
"Şüphesiz kıyamet gününde müslüman kulun ilk hesaba çekileceği husus farz namazdır. Eğer onu eksiksiz yapmışsa (mesele yok); aksi taktirde: 'Bakın, nafile namazı var mı?' denilir. Eğer nafilesi varsa onun farz namazları, nafilesinden tamamlanır. Sonra da diğer farz amellere bunun benzeri uygulama yapılır."(201)
Huzeyfe b. el-Yeman radıyallahu anh dedi ki: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: İslâm, bir elbisenin değişik renkleri silinip gittiği gibi silinecektir. O kadar ki oruç, namaz, hac ve sadakanın ne olduğu bilinmeyecektir. Yüce Allah'ın kitabı üzerine bir gecede yürünülecek ve yeryüzünde ondan bir âyet dahi kalmayacaktır. İnsanlardan bir kesim geriye kalacak, oldukça yaşlı başlı kimseler diyecekler ki: "Biz babalarımızı şu sözü söylerken yetiştik: (Onlar) La ilahe illallah (diyorlardı). Bu sebeble bizde onu söylüyoruz." Bunun üzerine Sıla, ona (Huzeyfe'ye): "Peki, onlar namazın, orucun, haccın, sadakanın ne olduğunu bilmedikleri halde La ilahe illallah'ın onlara ne faydası olacaktır?" Huzeyfe ondan yüze çevirdi. Sıla bu sözleri üç defa tekrarladı. Huzeyfe de her seferinde ondan yüze çeviriyordu. Sonra üçüncüsünde ona yönelerek: "Ey Sıla, bu sözonları cehennem ateşinden kurtacacaktır." dedi ve üç defa tekrarladı.(202)
----------------------------------------
198 Sahihtir. Sahîhu'l-Câmii's-Sağîr 2848; Müslim, es-Sahîh 1/8, 82 -lafzı budur-; Ebû Dâvûd, es-Sunen -Avnu'l-Ma'bûd ile- 12/436, 4653; Tirmizî, es-Sunen 1/125, 2751; İbn Mâce, es-Sunen 1/342, 1078.
199 Sahihtir. Sahîhu Sunen-i İbn Mâce 884; İbn Mâce es-Sünen 1/342, 1079; Nesâî, es-Sunen 1/231; Tirmizî, es-Sunen 4/125, 2756.
200 Sahihtir. Sahîhu Sunen-i İbn Mâce 115; Mâlik, el-Muvatta 90, 266; Ahmed, Musned -Fethu'r-Rabbânî tertibi- 2/234, 82; Ebû Dâvûd, es-Sunen -Avnu'l-Ma'bûd ile- 2/93, 421; İbn Mâce, es-Sunen 1/449, 1401; Nesâî, es-Sunen 1/230.
201 Sahihtir. Sahîhu Sunen-i İbn Mâce 1172; İbn Mâce, es-Sunen 1/458, 1425 -bu lafza-; Tirmizî, es-Sunen 1/258, 411; Nesâî, es-Sunen 1/232.
202 Sahihtir. Sahîhu Sunen-i İbn Mâce 3273; İbn Mâce, es-Sunen 2/1344, 4049.
Abdulazîm b. Bedevî el-Halefî, e-Vecîz fî Fıkhı's-Sunne ve'l-Kitâbi'l-Azîz, Sahife 80-81.
----------------------------------------
Sadece racih olan görüşün aksini savunanların delillerini bilmeniz için paylaştım. Bu deliller ilk bakışta delil sahiplerinin görüşünü/görüşlerini racih gibi göstersede nasslar iyice incelendiğinde -diğerlerinin delillerine de bakıldığında- asıl racih olan görüşün bu görüşe zıt olan görüş olduğu kanaatine varılır.
Racih Olan Görüş İçin Tıkla
----------------------------------------
السلام عليكم ورحمة الله وبركاته
Namazı Terk Etmenin Hükmü:
Müslümanlar, namazın farz olduğunu inkâr eden kimsenin kâfir olduğunda ve İslâm'dan çıktığında icma etmişlerdir. Fakat farz olduğuna inanmakla birlikte namazı terk eden kimsenin hükmü hakkında farklı görüşlere sahiptirler. Farklı görüşlerin sebebi ise, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'den, inkâr ederek terk eden ile tembellikten dolayı terk edenin arasında fark gözetmeksizin -namazı terk edene- kâfir adını veren hadislerin gelmiş olmasıdır. Câbir radıyallahu anh'ın şöyle dediği rivâyet edilmiştir: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Kişi ile şirk ve küfür arasında namazı terk etmek vardır."(198)
Bureyde radıyallahı anh dedi ki: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'i şöyle buyururken dinlerdim: "Bizimle onlar arasında ki ahid namazdır. Kim onu terk ederse kâfir olur."(199)
Fakat racih olan görüş buradaki "küfür" ile kastedilenin insanı dinden çıkarmayan "küçük küfür" olduğudur. Bu yolla, bu hadislerle diğer hadisler cem edilmiş olur. Bunlardan bazıları şöyledir:
Ubâde b. es-Sâmit radıyallahu anh'ın şöyle dediği rivâyet edilmiştir: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'i şöyle buyururken dinledim:
"Allah, beş vakit namazı kullarına farz kılmıştır. Kim bunları yerine getirir, haklarını hafife almaz, onlardan herhangi bir şey zayi etmezse o kimsenin cennete gireceğine dair Allah'ın, nezdinde bir ahdi bulunur. Her kim de onları yerine getirmezse onun da Allah nezdinde her hangi bir ahdi olmaz. Dilerse onu azablandırır, dilerse ona günahlarını bağışlar."(200)
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in, namazları kılmayan kimsenin durumunu Allah'ın meşîetine havale etmesi, namazı terk etmenin küfür ve şirkten aşağı olduğunu göstermektedir. Çünkü yüce Allah: "Doğrusu Allah kendisine şirk koşulmasını asla mağfiret etmez. Ondan başkasını da dilediğine bağışlar." (en-Nisâ, 4/48, 116)
Ebû Hureyre radıyallahu anh'ın şöyle dediği rivâyet edilmiştir: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'i şöyle buyururken dinlerdim:
"Şüphesiz kıyamet gününde müslüman kulun ilk hesaba çekileceği husus farz namazdır. Eğer onu eksiksiz yapmışsa (mesele yok); aksi taktirde: 'Bakın, nafile namazı var mı?' denilir. Eğer nafilesi varsa onun farz namazları, nafilesinden tamamlanır. Sonra da diğer farz amellere bunun benzeri uygulama yapılır."(201)
Huzeyfe b. el-Yeman radıyallahu anh dedi ki: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: İslâm, bir elbisenin değişik renkleri silinip gittiği gibi silinecektir. O kadar ki oruç, namaz, hac ve sadakanın ne olduğu bilinmeyecektir. Yüce Allah'ın kitabı üzerine bir gecede yürünülecek ve yeryüzünde ondan bir âyet dahi kalmayacaktır. İnsanlardan bir kesim geriye kalacak, oldukça yaşlı başlı kimseler diyecekler ki: "Biz babalarımızı şu sözü söylerken yetiştik: (Onlar) La ilahe illallah (diyorlardı). Bu sebeble bizde onu söylüyoruz." Bunun üzerine Sıla, ona (Huzeyfe'ye): "Peki, onlar namazın, orucun, haccın, sadakanın ne olduğunu bilmedikleri halde La ilahe illallah'ın onlara ne faydası olacaktır?" Huzeyfe ondan yüze çevirdi. Sıla bu sözleri üç defa tekrarladı. Huzeyfe de her seferinde ondan yüze çeviriyordu. Sonra üçüncüsünde ona yönelerek: "Ey Sıla, bu sözonları cehennem ateşinden kurtacacaktır." dedi ve üç defa tekrarladı.(202)
----------------------------------------
198 Sahihtir. Sahîhu'l-Câmii's-Sağîr 2848; Müslim, es-Sahîh 1/8, 82 -lafzı budur-; Ebû Dâvûd, es-Sunen -Avnu'l-Ma'bûd ile- 12/436, 4653; Tirmizî, es-Sunen 1/125, 2751; İbn Mâce, es-Sunen 1/342, 1078.
199 Sahihtir. Sahîhu Sunen-i İbn Mâce 884; İbn Mâce es-Sünen 1/342, 1079; Nesâî, es-Sunen 1/231; Tirmizî, es-Sunen 4/125, 2756.
200 Sahihtir. Sahîhu Sunen-i İbn Mâce 115; Mâlik, el-Muvatta 90, 266; Ahmed, Musned -Fethu'r-Rabbânî tertibi- 2/234, 82; Ebû Dâvûd, es-Sunen -Avnu'l-Ma'bûd ile- 2/93, 421; İbn Mâce, es-Sunen 1/449, 1401; Nesâî, es-Sunen 1/230.
201 Sahihtir. Sahîhu Sunen-i İbn Mâce 1172; İbn Mâce, es-Sunen 1/458, 1425 -bu lafza-; Tirmizî, es-Sunen 1/258, 411; Nesâî, es-Sunen 1/232.
202 Sahihtir. Sahîhu Sunen-i İbn Mâce 3273; İbn Mâce, es-Sunen 2/1344, 4049.
Abdulazîm b. Bedevî el-Halefî, e-Vecîz fî Fıkhı's-Sunne ve'l-Kitâbi'l-Azîz, Sahife 80-81.
----------------------------------------
Sadece racih olan görüşün aksini savunanların delillerini bilmeniz için paylaştım. Bu deliller ilk bakışta delil sahiplerinin görüşünü/görüşlerini racih gibi göstersede nasslar iyice incelendiğinde -diğerlerinin delillerine de bakıldığında- asıl racih olan görüşün bu görüşe zıt olan görüş olduğu kanaatine varılır.
Racih Olan Görüş İçin Tıkla
----------------------------------------
السلام عليكم ورحمة الله وبركاته