La Diyebilmek, sen nazarın olmadığını iddia ediyorsun ve buna dair delil istiyorsun. Eğer ben sana Rasulullah(Sav) ve sahabesinden ve diğer islam ulemasından nakiller getirsem iman edecek misin? Eğer edeceksen ben sana şimdi özetle bazı nakiller aktarıyorum:
Sünnetten deliller:
1- Rasulullah (Sav) buyuruyor ki:"Göz değmesi haktır. Eğer kaderin önüne geçecek bir şey olsaydı, göz değmesi geçerdi." (Buhari, Muslim Sahihlerinde tahric ettiler)
2-Rasulullah(Sav) torunları olan Hasan ve Hüseyin'i koruması için Allah'a şöyle dua etmiştir: "Sizi Allah’ın yüce kelimeleri hürmetine her türlü şeytandan, zararlı hayvandan, hasetle bakan gözden Allah’a emanet ediyorum" Ve İbrahim as'ın'da ismail ve ishak için böyle dua ettiğini söylemiştir. (Buhari Sahihinde İbn Mace Süneninde tahric etti)
3-Ubeydullah b. Refia (ra)dan rivayet edildiğine göre şöyle demiştir: Ümeys kızı Esma (ra), bir gün Rasulullah (sav)'e şöyle dedi:"Ya Rasulallah, Cafer’in oğullarına nazar tesir ediyor. Onlara şifa için dua okuyayım mı? Allah Resulü (sav): Evet, oku. Şayet kaderle yarışacak (onun önüne geçecek) bir şey olsaydı, muhakkak nazar onu geçerdi,” (Muslim Sahihinde Ahmed ve Tirmizi Sünenlerinde tahric ettiler)
4-Rasulullah (sav) bir gün Ümmü Seleme'nin evine girince orada rahatsızlanmış bir çok görmüş. Ve şöyle buyurmuştur:"O'nu nazara karşı okumuyor musunuz?" (Buhari ve Muslim Sahihlerinde tahric ettiler)
5- Aişe (ra) buyuruyor ki:"Rasulullah(sav) gözü değene abdest almasını söyler bu sudanda göz değen kimsenin yıkanmasını tavsiye ederdi" (MuslimSahihinde Tirmizi ve İbn Mace Sünenlerinde tahric ettiler)
6-Ubade b. Samit de bir gün sabahleyin Rasulullah (sav)'in yanına gelmiş ve kendisini siddetli bir acı içinde görmüştü. Akşam üzeri tekrar uğradığında ise sağlığına kavuşmuş halde görünce Rasalullah (sav) buyurdu ki:"Cibril (as) geldi, bana rukye yaptı ve: "Allah’ın adıyla seni rahatsız edecek her şeye karşı okudum. Her türlü gözden ve kıskanandan Allah sana şifa versin, dedi de, iyileştim." (Muslim Sahihinde, Ahmed Musnedinde Tahric ettiler)
7- Aise (ra)'den gelen bir rivayette Nebi (s.a.v) şöyle buyurdu: “Göz değmesinden Allah’a sığının. Çünkü nazar haktir (gerçektir).” (İbn Mace Sünen'inde tahric etti)
8-Aise (ra)'den gelen bir rivayette o dedi ki: “Allah’ın Resulü (sav) nazar değmesinden dolayı rukye yapmamı bana emrediyordu.” (Muslim Sahihinde tahric etti)
Bunun yanında birçok sahih vardır fakat ben özellikle Buhari ve Muslim'de bulunanları naklettim ki Buhari ve Müslimde uydurma ve zayıf rivayet olmadığına İslam ümmeti icma etmiştir.
Gelelim Sahabenin görüşüne:
Yusuf Suresi 67 ve 68. Ayetlerine dair Sahabenin Tefsiri:
Allah azze ve celle buyuruyor ki:" Sonra da, “Ey oğullarım! Bir kapıdan girmeyin, ayrı ayrı kapılardan girin. Ama Allah’tan gelecek hiçbir şeyi sizden uzaklaştıramam. Hüküm ancak Allah’ındır. Ben O’na tevekkül ettim. Tevekkül edenler de yalnız O’na tevekkül etsinler” dedi. Babalarının emrettiği şekilde (ayrı kapılardan) girdiklerinde (bile) bu, Allah’tan gelecek hiçbir şeyi onlardan uzaklaştıracak değildi. Sadece Yakub, içindeki bir dileği ortaya koymuş oldu. Şüphesiz o, biz kendisine öğrettiğimiz için bilgi sahibidir. Fakat insanların çoğu bilmezler."
İmam Taberi bu ayet hakkında Cami'ul Beyan adlı tefsirinde diyor ki:
“Ey oğullarım, Mısır’a hepiniz bir kapıdan değil farklı farklı kapılardan girin” dedi. Çünkü rivayet edildiğine göre onlar güzel ve gösterişli erkekler idi. Bundan dolayı bir adamın oğulları olarak hep beraber bir kapıdan Mısır’a girdikleri zaman onlara “nazar” isabet etmesinden korktu. Bundan dolayı onlara farklı kapılarda girmelerini emretti. Fakat Yakub (as) oğullarına böyle tavsiyelerde bulunuyor, diğer yandan da yalnız Allah'a güvenilmesi gerektiğine, onun takdirinin, her şeyin üstünde olduğuna dikkatleri çekiyordu."
İbn Abbas, Muhammed b. Ka'b, Mücahid, Dehhak, Süddi, İbn shak ve Katade’nin de bu ayetin tefsirine dair görüşleri böyledir. Onlar Yakub(as)'ın "nazar" korkusundan bu tavsiyede bulunduğunu söylemişlerdir.
Aynı ayetin tefsirinde Fahreddin Razi diyor ki:" Bu görüş cumhur-u müfessirinin görüşüdür. Yakub (as), onlara göz değmesinden korkmuştur."
İmam Kurtubi'de aynı ayetin tefsirinde diyor ki:" İbn Abbas, Dahhak ve Katade'den naklettiğine göre, Yakub (as)'ın oğullarına tek bir kapıdan değil de farklı farklı kapılardan girmelerini emretmesi onlara nazar değeceği endişesini taşıdığından dolayıdır. Çünkü Mısır’ın dört kapısı vardı. Oğullarının sayısı ise on birdi. Güzellikleri, boy-posları ve ahlaki yönleri takdire şayandı. Hepsinin ayrı ayrı kapılardan girmesini, bir nevi nazar isabeti için tedbir sayıyordu"
Ve Kurtubi devamla şöyle diyor :"Ümmetin ilim adamlarının kabul ettiği görüşte budur, Ehl-i Sünnet’in mezhebi de budur. Bazı bidat ehli kesimler nazar değmeyi kabul etmemekle birlikte, sünnet ve ilim adamlarının icmaı onlara karsı bir delildir. (Kurtubi Ahkamul Kur'an)
İbn Kesir aynı ayetin tefsirinde diyor ki: "İbn Abbas, Muhammed b. Ka’b, Mücahid, Dehhak, Katade ve Süddi’nin ifade ettikleri gibi, Hz. Yakub (as), onlara insanların nazarlarının değmesinden korkmuştur. Gerçekten de onlar, son derece güzellik sahibi idiler. Onlara insanların nazarının değmesinden korkmuştur. “Muhakkak ki göz (nazar) gerçektir ve atlıyı kısrağından asağı düşürür.” (İbn Kesir Tefsiri)
Kalem Suresi 51. Ayetin Tefsirine dair Sahabenin görüşleri:
Allah azze ve celle buyuruyor ki:"Şüphesiz kafirler Zikr’i (Kur’an’ı) duydukları zaman neredeyse seni gözleriyle devirecekler. (Senin için,) “Hiç şüphe yok o bir delidir” diyorlar."
Taberi bu ayetin tefsirinde diyor ki:"Rivayet edildiğine göre; bununla şunu demek istedi. Kafirler neredeyse gözleriyle sana nazar isabet ettirecek ve seni devireceklerdi. Arabın şöyle demesi gibi; falan kimse neredeyse şiddetli nazarıyla beni devirecekti. Dediler ki; Kureyşliler Rasulullah (sav)'e isabetü’l-ayn yani nazarla zarar vermeye özel bir gayret gösterdiler."
Ve devamla :" İbn Abbas, Mücahit, Katade ve Dahhak’ın, “gözleriyle yıkıp devireceklerdi” ayetini, gözleriyle ona nüfuz ediyorlardı, şeklinde anlayıp tefsir ettiklerini nakleder"
İbn Kesir aynı ayetin tefsirinde diyor ki:" Doğrusu o küfredenler zikri işittiklerinde az kalsın seni gözleri ile yiyeceklerdi. İbn Abbas Mücahit ve başkaları bu ayette yer alan "Leyuzlikuneke" kelimesini gözleri ile sana nüfuz edeceklerdi. Yani gözleri ile seni sıkıntıya düşüreceklerdi anlamını vermişlerdir. Bu şu manadadır; Allah seni onlardan koruyup muhafaza etmemiş olsaydı, sana kızmalarından ve seni kıskanmalarından dolayı gözleri ile seni bitireceklerdi.
İbn Kesir devamla diyor ki: "Bu ayet-i kerime göz değmesinin ve tesirinin hak olduğunun delilidir" (İbn Kesir Tefsiri)
Özetle Sahabe ve tabiin alimlerinin görüşü bu ayette bahsedilenin "nazar" olduğudur.
Felak Suresi hakkındaki tefsirler:
Allah azze ve celle buyuruyor ki:" Haset ettiği zaman hasetçinin şerrinden"
İbn Abbas'ın talebelerinden Katade, Ata ve Tavus bu ayet hakkında dediler ki:" Yani “gözünün değmesinden ve kendisinin şerrinden” Allah’a sığınırım demektir."
İbn Kesir ise Felak suresinin tefsirinde şu nakli yapıyor:"Ebu Said el-Hudri (ra)den gelen bir rivayette o şöyle demiştir: “Muhakkak ki Allah'ın Rasulü (s.a.v.) cin ve insan nazarı değmesinden Allah'a sığınırdı. Muavvizat (ihlas, Felak ve Nas) sureleri nazil olunca bunları okudu, diğerlerini terk etti.” (Tirmizi ve İbn Mace Sünenlerinde tahric ettiler)
Kehf Suresi 39.Ayetin Tefsiri:
Allah azze ve celle buyuruyor ki:" Bağına girdiğinde ‘Maşaallah! Kuvvet yalnız Allah’ındır’ deseydin ya!."
Bu ayetin tefsirinde Rasulullah (Sav)'den şu hadis nakledilmiştir:" Enes b. Malik de dedi ki: Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: “Kim, bir şey görüp de onu beğenecek olursa, "maşallah la kuvvete illa billah” derse ona hiç bir nazar değmez.” (Heysemi Mecmauz Zevaid'de tahric etti)
Alimlerin Görüşleri:
Yukarıda Ebu Hanife'den bahsetmişsin. Ebu Hanife'nin Fıkhul Ekber adlı eserine şerh yapan Aliyyul Kari diyor ki:"Mu’tezile’nin aksine bize göre nazar hakdır" (Aliyyul Kari - Şerhu Ala'l Fıkhul Ekber
İmam Malik Muvattasında İmam Ahmed Müsned'inde Nazar ve göz değmesine ilişkin bab açmışlar ve nazarla ilgili hadisleri nakletmişlerdir.
Müteahhirin ulemadan İbn Hacer diyor ki:" Göz degmesi gerçektir ve vardır." (Fethul Bari "nazar haktır" hadisininin şerhinde)
Yine Buhari Şarihlerinden el Ayni aynı hadisin şerhinde diyor ki:"Göz değmesi gerçektir, mevcuttur ve nefisler üzerinde de etkisi vardır. Beş duyu organıyla hissedilemediği için bazı tabiatçılar tarafından inkar edilmiş ve hakikatinin olmadığı söylenmiştir. Konuyla alakalı hadis-i serifler bunlara en güzel cevaptır." (Ayni Umdetul Kari Şerhu Sahih'i Buhari'de )
İmam Nevevi İmam Ebu Abdullah El Maziri'den şunları nakleder:"Ulemanın çoğunlugu bu hadisin (nazar haktır. Eğer kaderin önüne geçecek birşey bulunsa idi, bu nazar olurdu) zahiri ile amel ederek nazar değmesinin hak olduğunu söylemişlerdir. Nazarı ancak bidat taifelerinden bazıları inkar etmislerdir. Onların sözlerinin yanlışlığının delili ise şudur: Bir hakikate zıt olmayan ve bir hakikati değistirmeyen her manaya akıl cevaz verir. Böyle bir şeyin vukuunu islam dini haber verdiği zaman inanmak vacip olur. Yalanlanması caiz değildir. Bidat taifelerinin bunu yalanlamasıyla ahirete ait meseleleri yalanlaması arasında fark var mıdır?” (İmam Nevevi Şeyhu Sahihu Muslim'de)
Mutezile imamlarından olan Zemahşeri bile Nazar'ın hak olduğunu belirtip şöyle demiştir:"Bir kimse bir şeye hoşlanarak nazar ettiği zaman Allah’ın (c.c.) bazı yönlerden hulul ederek o şeyde bir noksanlık yaratması caizdir. Bu durum Allah Teala’dan bir imtihan ve ehl-i hasviden muhakkikleri ayırmak için kullarını denemedir. Muhakkik, “bu Allah’ın (c.c.) fiilidir” derken, Hasvi ise “bu gözün tesiridir” der."
Ve konuyu ispatlamak için Peygamber Efendimizin torunları Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin için yaptığı şu duayı nakleder: “Her şeytandan, her hasarattan ve dokunan her kötü gözden Allah’a sığınırım” (Zehmahşeri Keşşaf'ta)
Müfessirlerin görüşüne gelince, İmam Kurtubinin ve diğer imamların naklettiği gibi nazarın hak olduğunda müfessirlerin icması vardır. Yukarıda zikredilen ayetlerin tefsirinde sahabe ve tabiin müfessirleride nazarın hak olduğunu belirtmişlerdir.
Nazarın gerçek olmadığını 1400 yıllık islam tarihinde mutezile güruhundan başka hiçbir Müslüman inkar etmemiştir. Deliller apaçık ortadadır. Artık hevasına uyan ve sapıklığı hak edenden bize ne?