Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Önce Kendimizden Başlayalım

Muhammed Yusuf Çevrimdışı

Muhammed Yusuf

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi

Allah’ın dinine davet etmek ve bu vesileyle hem hidayetini muhafaza edip hem de bu yolda kardeşlerinin olmasını mı isitiyorsun; önce sen, davet ettiğine imanda "sadık”, Rabbine ibadette ve insanlarla olan muamelende hün-ü huluk (güzel ahlak) ol. Bil ki; Rabbine “şükr” ibadetini fıkhetmeyen ve “şükr” nimetinden nasibini alamayan, Allah’ı hakkıyla zikredenler den olamayacağı gibi, Allah’a ibadetinde ve ona yakarışında da hüsrana uğrayanlardan olur...


Allah’a davet ederek tevhid ehlinin izzetinin ve kuvvetinin artmasını mı istiyorsun; o halde unutma ki; bu, davet, Allah’ı tanımadan, nefsin ve dilin afetlerini bilmeden, ihlastan gafil, pazarda mal satar gibi bu işte muvaffak olamazsın.


Davet; güzel ahlak, kendisiyle amel edilen güzel ve kuşkulardan uzak; Kur’an’a, Sünnete ve ümmetin selefinin fıkhına, edebine ve usulüne riayet edilerek yapılabilir.


Kim nefsinin terbiyesinden muzdaripse; davet yerine Allah’ı "zikr"e, "tasadduk"a, "hayır amel" işlemeye ve Allah’ın mazlum ve güçsüz kullarına yardım"a yönelsin ve helal ile haramı ayıracak olan bir ilim öğrensin. Kim de bu amelin "edebi"ne, "davetin hikmeti"ne ve "fıkhı"na sahipse, önce kendi nefsinden başlasın ve sonra yakınlarını Allah’a çağırsın ve onların cahiliyye üzere olan davranışlarını düzeltsin. Kendisine cevap verilmezse, Allah’ın kulları çoktur umudunu kesmesin.


Sabr; imanın evvelidir. Kim kendisini "beğenme"yi, "kibri" ve "hevasına uyma"yı “izzet” ve "takva" sanıyorsa, sakın bir eşeğe bile binmesin! Zira hem nefsi, hem de bineği onu çıktığı yolda yaya bıracaktır. Kalbinden ve kalıbından habersiz bir insanın, insanlar içinde Allah’a davet adına nasıl hatalar işleyebileceğini bilirmisin?


Birçok kardeşimiz ve bir çok insan; bu yolda dilimizin kılıcıyla katledilmiştir ve izlemek istediğimiz bu temiz ve mübarek yol, kan revan içinde kalmış cesedlerle doludur. Ama bizim zalim nefsimiz; işlediğimiz bu cinayeti ve insan katliamını hep gözlerden uzak tutmak istemiştir. Sonra kendi dalaletimiz ve cehaletimiz sebebiyle, insanları Allah’ın dinini sevmeyenler ilan eder ve onları kolayca Allah’ın dininden çıkarırız. İnsanların tamamı Müslüman olmadıkları ve olmayacakları gibi tamamı da kafir ya da müşrik değillerdir.
Kalplerimiz katılaşmış, dilimiz Allah’ın zikrinden insanların uzak oldukları gibi uzaksa, biz kimi Allah’ın güzel ve adaletli dinine davet edebiliriz ki?


Bu hasletlerden sende ne kadar olduğunu mu öğrenmek istiyorsun; Rabbinle aranın nasıl olduğuna bak.. Kur’an’la ve namazla aranın nasıl olduğuna bir bak. Dua ve zikirde hangi menzildesin. Dua edemediğimiz zaman veya namazımızı geciktirdiğimiz zaman, ne kadar üzülüyoruz? Dünyalık bir şeyi kaybettiğimizde üzüldüğümüz kadar, Allah’ı zikrde ve namazda işlediğimiz kusurdan ötürü de üzülüyor ve hatta ağlayabiliyor muyuz?


Malını kaybettiğinde neyi kaybettiğini biliyorsun değil mi? Peki ey nefis, Allah ile dostluğu (Allah’ı tevhid üzere Velî edinmeyi) O’nun sevgisini ve O’nun rızasını kaybettiğinde neyi kaybettiğini biliyormusun? O’nun senin için dünyaya yaydığı nimetlerine rağmen, O’nun zikrinden gafil olupda nefsinin iki paralık zevkleri ya da hırsları uğruna nasıl rabbinin zikrinden ve O’na inabeyle yönelmeden ve ünsiyet ahlakının ve ikliminden gafil olursun ki?


Allah için sevmeyi, Allah için nefret etmeyi, Allah için vermeyi ve Allah için (kötülüklere engel) olmayı istiyorsan ve ilmin cehalettten ne farkı olduğunu ve ilimdeki faziletleri ve davetteki bereketi biliyorsan, Rabbinin yolunda iddianın iman değil, "sahih akide"nin ve "salih amel"in; Allah’ın "zikr" ve Allah’a "sadık bir davetin iman" davet olduğunu da bilirsin.


İnsan nefsi, insanın gölgesi gibidir; sen nereye gidersen o da seninle oraya gelir. Kendini ve kötü huylarını, söz verip sözünden dönmeyi, yalan söylemeyi, emanete hiyanet etmeyi terkettiysen, bu yolda senin dostun Allah Azze ve Celle’dir Yok bunları bir yerde unutmuş ve bırakmışsan; bu yolda senin; ne bir velin olur ve ne de Allah katından bir yardımcın..!


Sen ve ben, Allah’ı ve O’nun gönderdiği hidayeti ve bu hidayetin ilmini ve ahlakını tanımıyorsak; tanımadığımıza, tanımadığımız kimseleri nasıl davet edeceğiz, buna verilebilecek akılllı ve sağlıklı bir cevabımız var mı?


Öyleyse, kalbimize dönelim ve kendimizle biraz oturup konuşalım, önce kendimiz Allah’ı veli edinmeye ve O'na karşı güzel bir ibadet, güzel bir "zikr" ve teslimiyet ve tavazu' için de olalım, sonra da insanları Allah yolunda cihaddan olan; bir ilim, sabr, iysâr, nimeti başa kakmama, güzel söz ve hikmetle davete talip olalım ne dersiniz?

Mehmet Emin Akın

30.01.2012 Pazartesi 23.30
 
T Çevrimdışı

Tevhid-Dini

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Allah razı olsun güzel bir yazı olmuş bu vesileyle belki bazı kardeşler kendilerine biraz çeki düzen verirler inş.
 
Üst Ana Sayfa Alt