İbn-i Kayyım rahimehullah, arkadaşları 4 kısma ayırır.
1- Gıda Hükmündeki Arkadaşlar.
2- İlaç Hükmündeki Arkadaşlar.
3- Hastalık Hükmündeki Arkadaşlar.
4- Zehir Hükmündeki Arkadaşlar.
* Gıda hükmündeki arkadaşlar, gece veya gündüz, günün hiçbir vaktinde bunlardan bütü-nüyle uzak kalınamaz. Kişi, tıpkı yemek misali onlara olan ihtiyacını giderdikten sonra onlardan çekip ayrılır. İhtiyaç duyduğunda ise tekrar onlarla birlikte olur. Bunu bu şe-kilde sürdürür. Bu insanlar, altından daha değerlidir. Bunlar Allah’ı, buyruklarını, düşmanın tuzaklarını, kalp hastalıklarını ve tedavi yollarını bilen insanlardır. Ve Allah için, Kitabı için, Rasûlü için ve insanlar için samimi davrananlardır. Bu insanlarla be-raber olmak, onlar arasına katılmak bütünüyle kazançtır.
* İlaç hükmündeki arkadaşlara ise hastalık zamanlarında kendilerine ihtiyaç duyulur. Sağlıklı olduğun sürece onlara ihtiyacın olmaz, aralarına katılmazsın. İyi bir yaşam, ih-tiyacın olan ilişkiler, ortak faaliyetler ve akıl danışmak için onlara ihtiyaç duyar, onlar-dan bütünüyle uzak kalamazsın. Onlar, hastalığın için ihtiyaç duyduğun ilaç gibidir. Onların arasına katılarak, ihtiyacın olanı aldıktan sonra onlardan ayrılırsın.
* Hastalık hükmündeki arkadaşlar, âhirete ve dünyaya yönelik hiçbir faydası dokunma-yan insanlardır. Bununla birlikte insana hem dünyası hem de âhireti veya yalnızca dünyası ya da yalnızca âhireti hususunda zarar verirler. Onlarla birlikte olmak, onların arasına katılmak ölümcül hastalığa yakalanmak gibidir. Onlardan bazılarıyla beraber olmak, diş ağrısına benzer; ıstırabı şiddetlidir. Ancak çekildiğinde ağrıdan eser kalmaz. Onlardan kimileriyle beraber olmak, insanı bunaltır ve ağrı verir. Zira onlar doğru dü-rüst konuşmayı beceremezler ki, konuşmalarıyla sana faydalı olsunlar. Susmayı bilmez-ler ki, senin konuşmandan istifade etsinler. Konuştukları zaman sözleri dinleyenlerin kalplerine balyoz gibi iner. Oysa onlar kendi konuşmalarını çok beğenirler ve bundan mutluluk duyarlar… İşte Allah’ın emir ve yasaklarına aykırı yaşayan insanlarla birlikte olmak, ruh için ateşli bir hastalıktır. Dünya hayatının çilelerinden biri de böylesi in-sanlardan biriyle sınanmaktır. Bu tür insanlarla yakınlık kurmak kaçınılmazdır. Böyle bir durumla karşı karşıya kalan kimse, Allah kendisine bir çıkış kapısı açana kadar onunla iyi geçinsin.
* Zehir hükmündeki arkadaşlar ise, şayet kendileri için uygun bir panzehir bulunabilirse, ne âlâ; yoksa Allah onun sonunu hayreylesin! Böyle insanların sayısı çoktur. Allah on-ları artırmasın! Bunlar, Rasûlullah’ın sünnetinden alıkoyup, hilafına davranışlara çağı-ran bidatçi ve sapık insanlardır. Onlar Allah yolundan alıkoyan ve onu eğip bükmek isteyen zalimlerdir. Bid‘atı sünnet, sünneti bid‘at; ma‘rufu münker, münkeri ma‘ruf göstermeye çalışanlardır…
Kardeşim; burada anlatılan insan tiplemelerinden hangisinin sana fayda, hangisinin zarar getireceğini umarım en güzel şekliyle idrak etmişsindir. Etrafına göz gezdir, şöyle bir bak..
Acaba arkadaşların bu dört sınıftan hangisine giriyor?
Sana gıda misali fayda mı veriyorlar, yoksa zehir misali zarar mı?
Hastalıklarına merhem mi oluyorlar, yoksa hatalığına hastalık mı katıyorlar?
Hangisi?
İşte sen bunları tespit ederek kendine bir çevre oluşturmalı ve sana dünya-âhiret her hangi bir fayda sağlamayan insanlardan uzak durmalısın. Hele hele Ramazan’da buna çok daha fazla özen göstermelisin. Bunu yapmazsan eğer, hem dünyada elde edeceğin güzellik-lerden, hem de âhirette fayda getirmesi umulan hayırlardan mahrum olur, kalbinde sürekli bunun acısını hissedersin. Artık gel, sürekli oturup-kalktığın arkadaşlarını tespit ederek kendine bir iyilik yap ve hem gönlünü, hem çevreni rahatlat!
Ne mutlu sâlih ve sâdık insanlarla arkadaşlık etme saadetine nâil olanlara!
“Ey iman edenler! Allah’tan korkup-sakının ve sadık insanlarla beraber olun.” (Tevbe, 119)