Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Onların Sözleri

hamza01 Çevrimdışı

hamza01

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
İmam El-Bekai dedi ki:

“La ilahe İllallah” yani en yüce malik olan Allah’tan başka hiç kimse ibadete layık değildir. Yani kesin bir şekilde Allah’tan başka ibadete layık hiçbir ilah yoktur. Bu ilim (La ilahe illallah ile ilgili ilim) kıyamet gününün azabından en büyük kurtarıcıdır. Bunun, ilim sayılabilmesi için yararlı olması gerekir. Yararlı olabilmesi için de bu ilimle beraber Allah’ın emirlerine ve bu sözün gerektirdiği şeylere boyun eğmek şarttır.Bu şartlar tahakkuk etmezse o zaman bu, ilim olmaktan çıkar sadece cahillik olur.

“La ilahe illallah” sözü, ancak o sözün gerçek manasını bilen, kalbiyle ona iman eden ve onunla amel eden kişiye fayda verir. Bu sözün manasını bilmeden söyleyen veya manasını bildiği halde inanmayan veya inandığı halde onu bozan ameller işleyen kişiye bu söz fayda vermez. Daha önce zikredilen âlimlerin görüşlerinden anlaşıldığına göre böyle yapan kişi en cahil kişidir. Söylediği bu söz, onun aleyhine bir delildir.”


(Fethu’l Mecid s: 36-39)
 
hamza01 Çevrimdışı

hamza01

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Muhammed b. Abdulvahhab (r.a) şöyle demiştir:

“Allah için ey kardeşlerim! Dinimizin temeline, onun evveline, sonuna ve başına sımsıkı tutunun! Dinin temeli ise; Allah’tan başka ibadete layık ilah olmadığına şehadet etmektir. Onun manasını öğrenin, onu sevin, onun ehlini de sevin, uzak olsalar bile onları kardeşleriniz bilin. Tağutları ve onların yardımcılarını tekfir edin, onlara düşman olun. Onları sevenlere, müdafaa edenlere, tekfir etmeyenlere ve “Onlardan dolayı bana bir sorumluluk yoktur”, “Allah beni onlara karşı birşey yapmakla mükellef kılmadı” diyenlere de buğzedin. Böyle kimseler ancak Allah adına yalan söylemiş ve iftira etmişlerdir. Çünkü Allah (c.c) bizleri onlara karşı birşeyler yapmakla mükellef kılmış, bu kimseler kardeşlerimiz ve çocuklarımız olsalar bile onları tekfir etmemizi, onlardan uzak durmamızı bize farz kılmıştır.”



(Mecmuatu’t Tevhid c: 1 s: 141)
 
hamza01 Çevrimdışı

hamza01

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
"Dava adamları Hak'ka davet konusunda açık ve kesin olmalıdırlar. Müsamaha ve yardakçılığa yönelmemelidirler. Kendi davalarını açıklarken bir korku ve endişeye sürüklenmemelidirler. Kınayanların kınaması, bağıranların bağırıp çağırması onları davasından alıkoymamalıdır: "Bakınız! İşte müslümanları kafir sayıyorlar, dinsiz kabul ediyorlar ..." diye çığlık atmalarına aldırmamalıdır."
(Seyyid Kutub / Fîzilâl-îl Kur'an - 5/235)
 
hamza01 Çevrimdışı

hamza01

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Şeyhül İslam Mustafa Sabri Efendi şöyle diyor:
“Sahabe (Allah kendilerinden razı olsun) devrinden şu kötü günlerimize kadar, İslami hükümetler halka Allah’ın istediği şekilde hükmediyorlardı. Böylece insanları idare eden hakimler de İslam’ın hükmü altındaydılar. Bu çerçevede hükümetlerden biri İslam şeriatına aykırı bir davranışta bulunacaksa bunu müslüman bir ferdin Allah’tan korkarak ve halktan çekinerek, utanarak haram amel işlemesi gibi çekinerek ve utanarak yapardı.Ama İslam şeriatının kontrolünden çıkmayı ilan etme, dini devlet işlerinden soyutlama (tecrit etme), İslamı siyasetten, idareden koparıp atma, yeni bir sosyal düzen arama, bu konuda batıyı taklit etme fikri ne kadar fasık olursa olsun hareketlerinde ne kadar günah işlerse işlesin hiçbir müslüman hükümetin kafasına takacağı, düşüneceği birşey değildi.”
(Mevkıful Aklı ve’l ilmi Ve’l Alem Min Rabbil Alemin c: 4 s: 292)
 
hamza01 Çevrimdışı

hamza01

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Şeyhul İslam Mustafa Sabri, Allah’ın kitabı ve rasulün sünneti dışında birşeye muhakeme olmaki bunun günümüzdeki pratik şekli laiklik yani din işleri ile devlet işlerinin birbirinden ayrılmasıdır ve bunun toplumda meydana getirdiği korkunç sonuçlar hakkında şöyle diyor:
“Aslında din ile devlet işlerini birbirinden ayırmak, dini ortadan kaldırma planından başka birşey değildir. Batıdan gelen veya batı bağlılarının ortaya attıkları bid’atlerin hepsi İslam’ı yıkmak ve müslümanları İslamdan uzaklaştırmak içindir. Fakat bu amaçla ortaya çıkarmış oldukları şeylerin en korkuncu din ile devlet işlerini birbirinden ayırmak anlamına gelen laikliktir.
Laiklik hükümet tarafından halkın dinine indirilmiş bir darbedir. Oysa devrimler adet üzere halktan iktidarlara yöneliktir. Burada hükümetlerin halka rağmen halkın aleyhine devrim yaptığını görüyoruz.
Laiklik ilkesini kabul eden bir siyası rejim İslam hükümlerine başkaldırmış demektir. Dolayısıyla öncelikle bu hükümet irtidat etmiş sonra da buna itaat edenler mürtedleşmiş sayılır. Siyasi idarede görev alanlar tek tek mürted hükmünü aldıkları gibi bu hükümete itaat eden kitleler de irtidada düşmüş olur. Bu kestirmeden toplu küfre giriş kadar korkunç bir olay tasavvur edilemez.
Birimiz, fert olarak İslam’ın herhangi bir hükmünü kabul etmediğimiz, dinin sultasını reddettiğimiz, helal ve haramdan, emir ve nehiyden birini inkar ettiğimiz takdirde küfre girmiş oluruz. Peki, toptan Allah’ın sultasını, emir ve nehiylerini helal ve harama ilişkin ölçülerini reddeden dolayısıyla mürted olduğu şüphe götürmeyen bir idarenin üyeleri hakkındaki hükmünüz ne olacaktır? Cevap: Yalnızca “mürted olmak”, değil mi?”
(Mevkıf el Akl vel İlm Vel Alem Min Rabbil Alemin c: 4, s: 280)
 
hamza01 Çevrimdışı

hamza01

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Şeyhul İslam Mustafa Sabri(Şeyhül İslam Mustafa Sabri: Osmanlı İmparatorluğunun son şeyhül İslam’ıdır. Miladi 1860 yılında Tokat’da doğmuş. Osmanlı imparatorluğu yıkılınca son otuz yılını Mısır’da ilimle uğraşarak geçirmiştir. 1954’te vefat etmiştir.), Allah’ın indirdiği şeriati yürürlükten kaldırmak gayesiyle ortaya atılan planlardan olan, din ile devlet işini birbirinden ayırma (laiklik) konusuyla ilgili olarak şöyle diyor:

“Laiklik, yani din ile devlet işlerinin birbirinden ayrılması hususunu yaygınlaştırmak isteyen devlet adamları ve yazarlarının bu düşüncesi, Kur’an ve sünnette açıklanan hükümlerin Allah tarafından gönderildiğine iman ile bağdaşmaz.”
(Mevkıf el Akl vel İlm min Rabbil Alemin c:4, s:294)
 
hamza01 Çevrimdışı

hamza01

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
İbn Kayyım(Muhammed b. Ebi Bekir b. Eyyub b. Sa’d Ed-Dimeşki: H. 691’de Dimeşk’te doğmuştur. İbn-i Teymiye’nin talebesidir ve Hanbeli alimlerindendir. H. 751 senesinde vefat etmiştir.) şöyle diyor:

“Allah (c.c); Rasulullah’ın getirdiği şeylerin dışında herhangi bir kanun veya ilyle muhakeme olmanın taguta muhakeme olmak anlamına geldiğini bildiriyor.

Tagut; ibadet, ittiba veya itaat konusunda haddini aşan mahluk demektir.

Her kavmin tagutu; Allah ve rasulü dışında kendisine muhakeme olunulan veya Allah’ın dışında kendisine ibadet edinilen veya Allah’ın izin vermediği konularda kendisine tabi olunulan varlıklardır.” (A’lamul Muvakkıin c:1, s:50)
 
avam16 Çevrimdışı

avam16

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
image.jpeg
 
hamza01 Çevrimdışı

hamza01

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
İbni Teymiyye (r.a) şöyle dedi:

“Şehadet; şehadet eden kişinin, şehadet ettiği şeyleri bilmesini, bu şehadeti açıklamasını ve şehadetinde doğruyu söylemesini gerektirir. Bu şartlar tahakkuk etmezse o zaman bu, “şehadet” sayılmaz.” (Fetvalar c:14 s:187)
 
hamza01 Çevrimdışı

hamza01

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
İmam El-Bekai dedi ki:

“La ilahe İllallah” yani en yüce malik olan Allah’tan başka hiç kimse ibadete layık değildir. Yani kesin bir şekilde Allah’tan başka ibadete layık hiçbir ilah yoktur. Bu ilim (La ilahe illallah ile ilgili ilim) kıyamet gününün azabından en büyük kurtarıcıdır. Bunun, ilim sayılabilmesi için yararlı olması gerekir. Yararlı olabilmesi için de bu ilimle beraber Allah’ın emirlerine ve bu sözün gerektirdiği şeylere boyun eğmek şarttır. Bu şartlar tahakkuk etmezse o zaman bu, ilim olmaktan çıkar sadece cahillik olur.

“La ilahe illallah” sözü, ancak o sözün gerçek manasını bilen, kalbiyle ona iman eden ve onunla amel eden kişiye fayda verir. Bu sözün manasını bilmeden söyleyen veya manasını bildiği halde inanmayan veya inandığı halde onu bozan ameller işleyen kişiye bu söz fayda vermez. Daha önce zikredilen âlimlerin görüşlerinden anlaşıldığına göre böyle yapan kişi en cahil kişidir. Söylediği bu söz, onun aleyhine bir delildir.” (Fethu’l Mecid s: 36-39)
 
hamza01 Çevrimdışı

hamza01

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
İbni Kayyim (rh.a) der ki:

İlmin ortadan kalkması, cehaletin açığa çıkması yüzünden şirk, bir çoklarına galip gelmiştir. Bunun sonucu maruf münker, münker de maruf olarak sünnet bidat, bidat da sünnet diye kabul edilir olmuştur. Küçükler böyle bir ortamda büyüyor, büyüklerse aynı ortamda ihtiyarlıyorlar. İslâmî sembollerin mumu söndü ve İslâm'ın garipliği daha da arttı. Alimlerin sayısı azaldı, sefih ve adi insanlar çoğaldı. Her türlü şer yeşerdi. Sıkıntılar şiddetlendi. İnsanların elleriyle yaptıkları ve kazandıkları şeyler yüzünden karada ve denizde fitne, fesat açığa çıktı. Fakat herşeye rağmen hakka tabi olan Muhammedi bir cemaat de bugün hala mevcuttur. Bunlar kıyamete kadar şirk ve bidat ehline karşı cihadlarını sürdüreceklerdir."
(Zad'ul-Mead, 2/200; *Zad'ul-Mead Terc., 4/58-59)
 
Üst Ana Sayfa Alt