Onların Sözleri

Yunûs b. Ubeyd der ki: "Ömrümü cihadla geçirmediğime pişman olduğum kadar hiç bir şeye pişman olmadım.

Hilyetu'l Evliya Tabakâtu'l Asfiyâ [8/50]

(Fudayl b. iyâd (rahimehullah) der ki: “Bize hayırlarda yüksek makamlara ulaşanlar, oruçlarının ve namazlarının çokluğuyla değil; alçak gönülleri, temiz kalpleri ve ümmete nasihat etmeleriyle ulaşmışlardır.)

(Hilyetu'l Evliya Tabakâtu'l Asfiyâ (6/240)

Her kim Bedeninin rahatını sürdürür, kendi rahatını Allah ve O'nun yolunda yorulmaya tercih ederse, Allah onu kendi yolundan ve rızasından başka yollarda kat kat fazlasıyla yorar.

İbn'ul Kayyim el Cevziyye

Fudayl bin İyâz'a tevazunun ne olduğu soruldu.
Dedi ki; "Hakka boyun eğmen ve eleştiriyi kabul etmendir. Onu bir çocuktan da işitsen kabul etmendir. Hatta onu, insanların en cahilinden dahi işitsen kabul etmendir."

Allah subhane ve Teala dan af ve afiyet istemek lazim... subhanAllah

Ömer b. Abdülaziz (ra)’den aktarılan bir vecize;

“Ölüler kabirlerinde mahpus, aşırılıklarına pişmandır. Yaşayanlar ise, dünyada kabirdekilerin pişman olduklarının uğruna savaşıyorlar. Ne onlar bunlara dönebilir, ne de bunlar onlardan ibret alırlar…”

- Muaz bin Cebel (r.a) şöyle anlatıyor:
“Rasulullah (s.a.v) elimden tutarak bir müddet yürüdü. Sonra şöyle buyurdu:
- Ey Muaz! Sana Allah’tan korkmanı, doğru sözlü olmanı, verdiğin sözde durmanı, emanete riayet etmeni, hainliği terk etmeni, yetime merhamet etmeni, komşuları korumanı, öfkene hakim olmanı, yumuşak sözlü olmanı, selamı yaymanı, imama (İslam cemaatinin meşru imamları) tabi olmanı, geniş bir şekilde Kur’an bilgisine sahip olmanı, ahireti sevmeni, hesaptan endişe etmeni, kasr-ı emel sahibi (dünyaya karşı beklentisiz) olmanı, amelini güzel yapmanı tavsiye ederim. Bir müslümana sövmekten, yalancıyı tasdik etmekten, doğru söylenen bir sözü yalanlamaktan, adil devlet başkanına isyan etmekten, yeryüzünde fesat çıkarmaktan seni men ederim. Ey Muaz! Her ağaç ve taşın yanında Allah’ı an. Her günahının ardından da tevbe et. Açık olan günahının ardından açık olarak, gizli olan günahının ardından da gizli olarak tevbe et…”
Ebu Nuaym/Hılyetu’l-Evliya 1/240.

Allah'tan başka herhangi bir şeyi seven bir kimse, sevdiğiyle bu dünyada üç kere acı çektirilir. Sevdiğine sahip olmadan önce ona sahip olana kadar acı çektirilir. Eğer ona sahip olursa da elinden alınmasından veya elinden kaçırmaktan doğacak korku,
kalpteki derin acı, üzerine fazla düşmesi, kendisine karşı olan çeşitli muhalefetleri ile acı çektirilir. Sevdiği kişi eğer onun elinden alınırsa da onunla acı çekmesi şiddetlenir. İşte bu üç çeşit acı bu dünya hayatındadır.





İbn Kayyım (rahimehullah)

Havîn' Alıntı:

"İçe işleyen yaraların dıştan sarılamayacağını bilmek deneyim gerektirmiyordu."

Rasim Özdenören

Genişletmek için tıkla ...

.

İnsanlar üç kısımdır: İmanında samimi olan mümin, küfründe ısrarcı olan kafir ve nifakında iki yüzlü davranan münafık. Cenab-ı Hakk mümine ameli, kafire imanı, münafığa ise ihlası farz kılmıştır. Nitekim “Ey insanlar! Rabbinize karşı gelmekten sakının.”[Nisâ 1.] ayet-i kerimesinin her üç grubu içine alacak şekilde açılımı şöyledir: “Ey iman edenler! Ameli Salih işleyerek Rabbinize itaat edin.”, “Ey Kafirler! İman edin.” ve “Ey Münafıklar! Samimi olun.”

Ebu Hanife (r.a)

"Alim takiyyeye icabet edecek olursa, cahil de zaten cahil ise hak ne zaman açığa çıkar?"

Ahmed bin Hanbel (r.a)

Muhammed İbn Sîrîn rahimehullah, bir adama olan borcunu ödeyememesi nedeniyle hapsedilmişti. Yani maddî olarak iflâsa uğramış, o nedenle de borcunu ödeyemeyerek hapsedilmişti. Bir gün yanındakilere:
“Ben neden bu imtihanın başıma geldiğini biliyorum. Zamanın birisinde bir adama: ‘Ey müflis!’ demiştim. İşte bundan dolayı ben de iflas ettim ve hapsedildim” dedi.
Bununla İbn Sîrîn rahimehullah, başına gelen bu hâdisenin neden geldiğini tespit etmiş oluyordu.
Bu olay, günün birinde yine kendisi gibi sâlih bir zat olan ve hâdiseleri kalbiyle değerlendirip onlardan dersler çıkarmayı becerebilen Süleymân ed-Dârânî rahimehullah’a anlatıldığında o da şöyle dedi:
قلّت ذنوبهم فعرفوا من أين أتوا ومثلنا قد كثرت ذنوبنا فلم ندر من أين نؤتى، ولا بأي ذنب نؤخذ
“Günahları az olduğu için başlarına musibetin nereden/niye geldiğini bildiler. Bizim gibilerin ise günahları çoğaldı, o nedenle ne ne yaptığımızı biliyoruz ne de neden musibete uğradığımızı!” dedi.
(el-Bidâye ve’n-Nihâye, 5/289)
Alıntı

Kundaktaki Musa aleyhissselam zayıflığının zirvesindeyken boğulmadı. Firavun ise gücünün zirvesinde olduğu halde boğuldu. İşlerinizi, her şeyi bir ölçü ve ahenkle yaratan ALLAH'a bırakın, gönlünüzü rahat tutun. Başımıza ancak ALLAH’ın bizim için yazdığı şeyler gelir.

Huzeyfedmr' Alıntı:

ايها اللأحياء تحت الأرض عودوا.
فإن الناس فوق الأرض قد ماتوا.
Ey yerin altında yaşayanlar! Geri dönün!
Zira yerin üstündekiler ölüler..

Genişletmek için tıkla ...

Ahim bu bölümde ilim ehli alimlerin sözlerini paylaşıyoruz. Bu tür sözleri kendi sözlerimiz veya günün sözü bölümün de paylaşalım.

Ebu SILA' Alıntı:

Ahim bu bölümde ilim ehli alimlerin sözlerini paylaşıyoruz. Bu tür sözleri kendi sözlerimiz veya günün sözü bölümün de paylaşalım.

Genişletmek için tıkla ...

Tamam inşaAllah

Sabrın Fazileti Hakkında Sahabenin Ve Tabiinin Sözleri


İmam Ahmed Vekü'den o da Malik b. Miğvel'deh, o da Ebu Sefer'den naklen rivayet etti. Ebu Sefer dedi ki, Ebu Bekir, (r.a.) hastalandı. Ziyarete gelenler ona, «Sana doktor
çağıralım mı? dediler. O da, 'beni doktor gördü' dedi. Onlar da, 'Peki ne söyledi?' dediler. O da 'dilediğini yap' dedi»

İmanı Ahmed dedi ki, bize Ebu Muaviye nakletti, bize A'meş, o da Mücahid'den naklen rivayet etti, Mücahid dedi ki, Ömer b. Hattab (r.a.), «Biz yaşamamızın en hayırlısını sabırla bulduk» demiştir. Yine Hz. Ömer (r.a.), «Sabırla en üstün yaşama
eriştik. Eğer sabrın bir adam olduğu farzedilirse, en iyi adam olurdu» demiştir.

Ali b. Ebu Talib (r.a.), «Dikkat edin. İmana nisbetle sabır, bedene nisbetle baş gibidir, baş kesilince ceset ölür.» Sonra sesini yükseltip
«Dikkat edin, sabrı olmayanın
imanı yoktur. Sabır tökezlemİyen bir binektir» demişti. Hasan-ı Basri, «Sabır hayır hazinelerinden bir hazine olup Allah Teala onu kendi katında iyi olan kuluna verir» demişti

Ömer b. Abdülaziz, «Allah Teala, bir kuluna, bir nimet verip, onu ondan alıp onun yerine sabr verirse mutlaka almış olduğu o nimetten daha hayırlısını verir» demiştir.
Meymun b. Mihran, «Bir insan, büyük veya küçük bütün iyilikleri, ancak sabrı sayesinde elde eder» demiştir.
Süleyman b. Kasım, «her amelin sevabı ancak sabırla bilinir» demiştir. Nitekim Allah Teala, «Ancak sabredenlere mükafatları hesabsız ödenecektir» (Zümer/10)
buyurmuştur.

Ariflerden birinin cebinde bir kağıt parçası vardı, her zaman ona bakardı Onda, «Rabbinin hükmüne sabret. Çünkü sen bizim nezaretimizdesin»
(Tur/48 )ayet-i kerimesi yazılıydı..