Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

İlmi Konu Peygamberlerin Hikmet Pınarından - Dinin Direği Namaz

Strangers Çevrimdışı

Strangers

Şam Bir Sabır Kalesi Oldu...
İslam-TR Üyesi
https://www.islam-tr.org/konu/peygamberlerin-hikmet-pinarindan-once-tevhid.50111/

yazısının devamı...

Dinin Direği Namaz

"Allah da size namazı emretti. Namaz kılarken (sağa-sola) bakınmayın. Zira Allah yüzünü, sağa-sola bakmadığı müddetçe namazda bulunan kulunun yüzüne karşı diker..."

Namaz, tevhidin amelî boyutu ve kalpte olan Allah inancının amele dökülmesidir. Bu sebeple amellerin efendisi ve en hayırlılarındandır. İslam'ın üzerine bina edildiği farzlardan, insanın hayatında en fazla tekrar edeni hiç şüphesiz namazdır. Sair asıllar senede ya da ömürde bir defa farz olup, imkân ve güç kaydıyla kayıtlıyken; namaz günde beş defa ve hiçbir kayıtla kayıtlanmadan farz kılınmıştır. Zengin fakir, yaşlı genç, bedensel engelli sıhhatli, yolcu mukim, savaşan savaşmayan... Fark olmaksızın namazla mükelleftirler.

Namaz, kulluğun göstergesi olması yanında kulu eğitip terbiye eden bir medrese, onu arındıran bir tekke ve zulmün her türlüsüne karşı direnme gücü veren bir kışladır.

"Sana kitaptan vahyedileni oku ve namazı dosdoğru kıl. Gerçekten namaz, çirkin utanmazlıklar (fahşa)dan ve kötülüklerden alıkoyar. Kulun Allah'ı zikretmesi/Allah'ın kulu zikretmesi ise muhakkak en büyük (ibadet)tir. Allah, yaptıklarınızı bilir." [11]

"Sizden birinizin kapısının önünden bir nehir aksa ve bu nehirde her gün beş kere yıkansa, ne dersiniz, acaba üzerinde hiç kir kalır mı? İşte beş vakit namaz da böyledir; suyun kirleri giderdiği gibi namaz da günahları ve bütün hataları siler." [12]

"Şu hâlde onların söylediklerine karşı sabırlı ol, güneşin doğuşundan ve batışından önce Rabbini hamd ile tesbih et (yücelt). Gecenin bir bölümünde ve gündüzün uçlarında da tesbihte bulun ki hoşnut olabilesin. Onlardan bazı gruplara, kendilerini denemek için yararlandırdığımız dünya hayatının süsüne gözünü dikme. Senin Rabbinin rızkı daha hayırlı ve daha süreklidir. Ehline (ümmetine) namazı emret ve onda kararlı davran. Biz senden rızık istemiyoruz, biz sana rızık veriyoruz. (Güzel) Sonuç takvanındır." [13]

"Ey Bilal! Namaz için kamet getir ve bizi onunla rahatlat." [14]

Kişinin namazının onu kötülüklerden alıkoyması, arındırması, rahatlatması ve zalimlere karşı güç olması için namazı kılması yetmez, ikame etmesi gerekir. Namazın ikame edilebilmesi içinse kişinin kimin huzurunda olduğunu bilmesi ve huşu içinde namaz kılması şarttır. Huşu, sükûnete ermek demektir. İnsan sevdiği, saydığı ve gözünden düşmekten korktuğu varlık karşısında hakkıyla sükûnete yani huşuya erebilir.

Huşu kalbin amelidir. Kimin huşu sahibi olup olmadığını ancak âlemlerin Rabbi olan Allah bilir. Bu hakikatle beraber, kalpte var olan duygular söz ve amellere yansır. 'Beden kalbin aynısıdır' diyenler bu noktaya işaret etmişlerdir. Namaz esnasında kalpte huşu olduğunun alametlerinden biri de bedenin sükûnete ermesi, hareketsiz kalmasıdır.

Kişi Rabbinden yüz çevirip, değersiz şeylerle ilgilenmedikçe Rabbi ona yönelir, rahmeti ve yakınlığıyla onu kuşatır. Kişi Rabbine nasıl muamele ederse Allah'tan öyle muamele görür. Bu kaide başta namaz olmak üzere kulluğun tüm alanları için geçerlidir.

"Beni anın ki ben de sizi anayım. Bana şükredin nankörlük etmeyin." [15]

"Onlar Allah'ı unuttu, Allah da onları unuttu." [16]

"Nebi'nin mübarek meclisine üç şahıs geldi. Biri halkada bir aralık bularak, oracıkta oturdu. Diğeri ise, oradaki cemaatin arkasında bir yere oturdu. Üçüncüye gelince, arkasını dönüp gitti. Rasûlullah meşgul olduğu konuşmayı bitirince, şöyle buyurdu: 'Bu üç kişinin hâlini size haber vereyim mi? İçlerinden biri Allah'a sığındı, Allah da onu barındırdı. Diğeri (sıkıntı vermekten) hayâ etti, Allah da ondan hayâ etti. Öteki ise (bu meclisten) yüz çevirdi, Allah da ondan yüz çevirdi." [17]

Şeytan, bu kaideyi iyi bildiğinden namazda kulu meşgul etmek için uğraşır. Düşünce ve vesveselerle ona hücum eder. Gayesi kulun kalbini ve bakışlarını yerinden oynatmak ve Allah'ın teveccühünden onu mahrum etmektir.

"Rasûlullah'a sağa sola iltifat etmenin hükmünü sordum. Peygamberimiz: 'Bu, kulun namazından bir miktarını şeytanın kapıp çalmasıdır' buyurdu." [18]

Namazda kalbin ve gözlerin başka şeylere iltifatı oranında şeytan kulun namazından çalar. Kulun namazından sevap olarak eksildiği gibi, namazın onu arındırıp diriltmesi ve kötülüklerden alıkoyma etkisi de azalmaya başlar.

"Rasûlullah buyurdular ki: 'Kişi vardır, namazını kılar bitirir de, kendisine namazın sevabının onda biri yazılır. Kişi vardır, dokuzda biri, sekizde biri, yedide biri, altıda biri, beşte biri, dörtte biri, üçte biri, yarısı yazılır." [19]

Kişi kalbini ve bakışlarını meşgul eden düşüncelerle karşılaştığında şeytandan Allah'a sığınmalı ve namazını korumak için nefsiyle mücadele etmelidir.

"Osman bin Ebil As: 'Ey Allah'ın Rasûlü! Şeytan benimle namazımın arasına girerek bana okuduğum şeyi unutturdu.' dedi. Rasûlullah şöyle buyurdu: 'Bu şeytandır; ona Hınzep denir. Onu hissettiğinde ondan Allah'a sığın ve sol tarafına üç kere tükür!' Osman bin Ebil As: 'Bunu yaptım ve Allah benden bu durumu giderdi.' dedi." [20]

Namazın en büyük afeti onu âdetleştirmek ve kılmış olmak için kılmaktır. Bunun ilk adımı da beden ve kalbin kopuşudur. Kalp, Allah'ın (cc) huzurunda olduğunu unutup, ilahi makama yakışmayan düşüncelere dalmaya başladığında, değersiz olanı hayırlı ve değerli olana tercih ettiğinde büyük kopuş süreci hızlanır. İkinci adımsa bedenin de namazdan kopmasıdır. Göz etrafını izler, kulaklar çevredeki sesleri işitir, saygı ifadesi olarak bağlanan eller sürekli açılıp hareket eder...

Namaz gibi manevi bir sermayenin şeytan ve nefis tarafından talan edilmesine müsaade etmemeli, onu muhafaza etmek için mücadele etmeliyiz. Namaza girerken tevbe ve istiğfarla arınmalı, namaz dışındaki günahların namazı ifsad etmesine izin vermemeliyiz. Allah Rasûlü'nün (sav) Muaz'a (ra) öğrettiği gibi: "Allah'ım! Seni zikretmem, şükretmem ve güzel bir şekilde ibadet etmem için bana yardım et." diye dua etmeliyiz.

[11] . 29/Ankebut, 45


[12] . Buhari, 528; Müslim, 667.


[13] . 20/Taha, 130-133


[14] . Müsned, 23088; Ebu Davud, 4985.


[15] . 2/Bakara, 152


[16] . 9/Tevbe, 67


[17] . Buhari, 66; Müslim, 2176.


[18] . Buhari 751.


[19] . Ebu Davud, 796.


[20] . Müslim, 2203.
 
Üst Ana Sayfa Alt