Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Peygamberlerin Üslûbu

I Çevrimdışı

islami bilgiler

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
بســـم الله الرحمن الرحيم


Peygamber lerin Üslûbu


Allah'ın Peygamber lerinin üslubu “detaylı isbat” ve “genelleme li red” esasına dayanır.

Yani peygamber ler, Allah'ın isim ve sıfatlarını detaylı bir açıklıkla isbat ederek O'nun yaratıklara benzemezl iğini genel ifadelerl e reddetmişlerdir.

Fakat gerek felsefeci lerden ve gerekse diğer kesimlerd en peygamber e ters düşen inkarcılar bu üslûbun tam zıddını benimsemişlerdir. Onlar inkâr ederlerke n ayrıntılı, buna karşılık isbat etmek isterlerk en genel ve belirsiz ifadeler kullanırlar.

Daha açık bir şekilde söyleyecek olursak Allah'dan bahsederk en:

“şöyle değildir, şöyle değildir, şöyle de değildir” diye ayrıntılı açıklamalar yaptıkları halde sıra sözde Allah'ın varlığını onaylamay a gelince:

“olumsuzlu k şartına bağlı bir mutlak varlık” veya:

“mutlaklık şartına bağlı bir mutlak varlık” gibi sözler söylerler.

Oysa onlar pek bağlı oldukları eski Yunan mantığının prensiple rine göre pekâlâ bilirler ki, “mutlaklık şartına bağlı mutlak” varlık dış dünyada mevcut değildir. Yani mutlaklık şartına bağlı hiç bir mutlak canlı (hayvan) veya mutlaklık şartına bağlı hiç bir mutlak insan yada mutlaklık şartına bağlı her hangi başka bir varlık, dış dünyada mevcut değildir. Buna karşılık şartsız mutlak varlık dış dünyada var olabilir. Yani şuna ve şuna ad olan veya şu ve kısma ayrılan genel varlıktan söz etmek istiyoruz . Böyle bir varlık dış dünyada ancak belirli ve bireysel bir varlık halinde bulunabil ir.

Bu tür sözlerinin bir başka örneği de şudur:

Onlar derler ki:

“Allah, bütün varlık belirtile rini kendi kendine olumsuzla ma şartına bağlı bir varlıktır.”

Buna göre o, var olma bakımından diğer varlıklarla ortak, fakat yok olma bakımından hepsinden ayrı olur. Bu saçma görüşe göre her varlık, var oluş belirtile ri ile özellik kazanır. Var olmak yok olmaktan üstündür. O zaman da en basit varlık yokluktan üstündür demektir. Bu da bizi olmazlık, imkânsızlık çıkmazına götürür. Çünkü iki varlık arasında daha üstün olan, kesinlikl e yok olan değil, tam tersine ancak var olma niteliği taşıyandır.

Eski yunandaki Meşşaîlik akımının en yetkili sözcüleri olduklarını söyleyen şu son dönemin bazı felsefeci leri de “vacib-ul Vücûd (zaruri varlık, Allah)” hakkında “o dolaysız akılla kavranan bir şeydir” derler. Oysa bu söz onların bağlı oldukları mantığın kurallarına göre “vacib-ul vücûd”un varlığının imkânsızlığı anlamına gelir. Yine bu söz iki çelişik şeyi bağdaştırmak, bir araya getirmek gibi koyu bir cahillik ve şaşkınlığı içerir.

Bu saçmalıklara karşılık Allah'ın peygamber lerinin uslübu, ifade tarzı, Kur'an metodunun aynısıdır.

Cenab-ı Allah (c.c.) buyuruyor ki:

“Senin kudretli ve ulu Rabbin onların yakıştırdıkları düşük sıfatların tümünden münezzehtir. Selâm gönderilmiş bütün peygamber lere ve hamd da alemlerin Rabbi olan Allah'a olsun.” (Saffat: 180-182).

Cenab-ı Allah (c.c.) Kur’anda bize:

“Hayy (diri)” “Kayyum (varolma gücünü kendinden alan)”, “Alim (bilgili)”, “Hakim, (her şeyi yerinde yapan)”, “Gafur (bağışlayıcı)”, “Rahim (merhametl i)”, “Semi (işiten)”, “Basir (gören)”, “Aliyy (yüce)”, “Azim (ulu)” olduğunu;

“Yarattığını, sonra Arş üzerine istiva ettiğini”,

“Musa ile açık açık konuştuğunu”,

“Dağa yansıyıp onu darmadağın ettiğini”,

“Müminlerden hoşnut olup kâfirlere gazab ettiğini” haber vermekte, daha bunlara benzer bazı isim ve sıfatları olduğunu bildirmek tedir.

Buna karşılık kendisine yakıştırılmaması gereken sıfatları belirtirk en de şöyle buyuruyor:

“Onun gibi olan hiç bir şey yoktur.” (Şura: 11)

“Hiç bir şey Onun dengi değildir.” (İhlas: 4)

“Hiç O'nun adiyle anılan bir şey biliyor musun?” (Meryem: 65)

“Sakın Allah'a başka şeyleri eş koşmayınız.” (Bakara: 22)

Görüldüğü gibi Cenab-ı Allah, bu ayetlerde varlıkların nitelikle rine benzer sıfatlar taşımadığını, ne isim ve sıfatları ile ifade edilen mukaddes zatı bakımından ve nede isimleri ve fiilleri (eylemleri) açısından hiç bir benzeri olmadığını belirtmek tedir. Tıpkı şu buyruğunda ifade edildiği gibi:

“O, o zalimleri n dedikleri nden münezzeh ve yücedir. O ulu ve büyüktür. Yedi kat gök ve yeryüzü ve bunlar üzerinde bulunan tüm varlıklar O'nu tesbih ederler. Varolan herşey mutlaka O'na hamdedere k tesbih eder. Fakat siz bu varlıkların tesbihler ini anlayamaz sınız. O halim ve bağışlayıcıdır.” (İsra: 43-44)

“En güzel isimler Allah'a aittir. O halde O'na o isimlerle dua ediniz ve O'nun isimleri hakkında eğriliğe sapanları bırakınız.” (Araf: 180)

“Ayetlerim iz hakkında sapıklığa düşenler, bizden gizli kalmazlar .” (Fussilet: 40)

Dediğimiz gibi;

- Allah'ı bir bilerek O'na dua ederler, yine O'nu bir bilerek O'na kulluk ederler.

- Rabblerin e ibadet ederken O'na hiç bir şeyi ortak koşmazlar.

Böylece Allah'ın haklarında şöyle buyurmuş olduğu müşriklerden kesinlikl e ayrılırlar:

“De ki; “Allah dışında ilâh olduklarını sandıklarınızı çağırın bakalım. Onlar başınızdaki sıkıntıyı ne giderebil irler ve nede başka bir yana çevirebilirler. O yalvardıkları da onların Allah'a en yakın olanları da Rabblerin e yaklaşmak için vesile ararlar, O'nun merhameti ni umarlar, azabından çekinirler. Çünkü Rabb'inin azabı pek korkunçtur.” (İsra: 56-57)

“De ki; “Allah'dan başka ilâh olduklarını sandığınız şeyleri çağırın bakalım. Onların ne gökler ve nede yer üzerinde zerre kadar bir egemenlik leri yoktur. Yer ve gökler üzerinde herhangi bir ortaklıkları da söz konusu değildir. Allah'ın onlar arasında hiç bir yardımcısı da yoktur.

O'nun huzurunda O'nun izin verdiği kimselerd en başkasının şefaati yarar sağlamaz. Nihayet yüreklerinden korku giderilin ce biribirle rine “Rabbimiz ne dedi?” dediler. Arasından “doğruyu söyledi o yüce ve büyüktür” dediler.” (Sebe: 22-23)

Bu söylediklerimiz açıklanması gereken bölüm başlıkları ve çok önemli konulara işaret eden noktalardır.

Kısacası; mümin kul gerçek bilgiyi ve gerçek imanı elde etmeye çalışmalı; Allah'ı hidayete erdirici, destekley ici, hüküm verici ve veli edinmelid ir. Gerçekten O, ne güzel bir veli ve ne güzel bir destekley icidir.

Hiç şüphen olmasın ki, Rabbin senin için yeterli bir hidayete erdirici ve yeterli bir, destekçidir.
 
Üst Ana Sayfa Alt