Receb Ayında Oruç Tutmak – Regaib Kandili Dolayısıyla Oruç Tutmak
Peygamber (s.a.v)'den ramazanın dışındaki diğer ayları oruçlu geçirdiğine dair herhangi birşey rivayet edilmemiştir. En çok oruç tuttuğu ay şaban ayıdır. Bu ayı da tamamen oruçlu olarak geçirmemiştir. İşte asıl sünnet olan budur. Allah Rasulu (s.a.v) bazı aylarda tutar bazı aylarda ise tutmazdı. "Bazan oruç tutardı biz derdik herhalde daha orucunu açmayacak bazı zamanlar da tutmazdı biz derdik herhalde daha oruç tutmayacak" ( Buharı, Müslim ve Ebu Davut.)
Türkiye gibi halkının çoğunun geneleksel dini yaşandığı ülkelerde bazı kişiler Receb ayının hatta Şaban ayının da tümünü oruçlu olarak geçiriyorlar. Böyle bir şey ne Peygamber (s.a.v)'den varit olmuş ne sahabeden ne de selef-i salihinden rivayet edilmiştir. Ramazanın dışındaki aylarda oruç tutmanın en evlası bir gün tutup bir gün terketmektir. Yoksa ardı ardına oruç tutmak olmaz.Kim birilerine uymak istiyor ve sevap elde etmeyi amaçlıyorsa Peygamber (s.a.v)'e uysun. Receb ve Şaban ayının tümünü oruçlu olarak geçirmesin. Bu evla olanıdır.
Hazret-i Enes (ra) anlatmıştır: Üç kişilik bir grup Peygamber Efendimiz’in (asm) ibadetinden sordular. Kendilerine anlatılınca, azımsayarak şöyle dediler: “Peygamberin (asm) yüce mevkiinden kendimize bakacak olursak biz neredeyiz? o*nun geçmiş ve gelecek günahları bile bağışlanmıştır.” o*nlardan birisi:
“Ben geceleri hep namaz kılacağım ve hiç uyumayacağım” dedi. Diğeri:
“Ben bayram günlerinden başka tüm seneyi oruçlu geçireceğim ve hiç ara vermeyeceğim” dedi. Öbürü:
“Ben de kadınlardan ayrı bir yere çekileceğim ve hiç evlenmeyeceğim” dedi.
Rasûlullah Efendimiz (asm) gelince bunları çağırttı ve dedi ki:
“Şöyle şöyle konuşanlar sizler misiniz? Haberiniz olsun; Allah’a and olsun ki, ben sizin Allah’tan en çok korkanınızım ve sizden daha çok takva sahibiyim. Fakat ben bazen oruç tutar, bazen ara veririm. Geceleri namaz da kılarım, istirahat için uyurum da. Benim sünnetim budur. Kim benim sünnetimden yüz çevirirse benden değildir.”
(imam Nevevi ; Riyazus salihin 143)
Buna benzer başka bir hadiste şöyledir :
Ebû Muhammed Abdullah b. Amr b. El-Âs (ra) anlatır: Benim “Yaşadığım sürece gündüzleri oruç tutacağım ve geceleri ibadete kalkacağım” dediğimden Rasûlullah (asm) haberdar olmuştu. Bana:
“Bu sözü söyleyen sen misin?” buyurdu. Ben:
“Evet, ya Rasulallah, doğrudur” dedim. Rasûlullah (asm):
“Böyle yapma. Bazen oruç tut. Gecenin bir kısmında uyu. Gecenin bir kısmında namaza kalkman yeter. Şüphesiz cesedinin senin üzerinde bir hakkı vardır. İki gözünün senin üzerinde bir hakkı vardır. Eşinin senin üzerinde bir hakkı vardır. Misafirlerinin senin üzerinde bir hakkı vardır. Her ayda üç gün oruç tutman sana yeter. Zira sana her iyiliğin o*n misli sevap vardır. Bu üç günlük oruç yıl orucu gibi olur” buyurdu. Ben:
“Ey Allah’ın Rasûlu, benim daha fazlasına gücüm yeter!” dedim. Rasûl-u Ekrem (asm):
“ O zaman Allah’ın Peygamberi Hz. Davut (as) orucunu tut. Üzerine fazlalaştırma” buyurdu. Ben:
“Dâvud orucu nedir?” dedim. Rasûl-u Ekrem (asm):
“Yılın yarısında tutulan oruçtur. Bir gün oruç tutar, bir gün yersin” buyurdu. Ben:
“Bundan daha fazlasına gücüm yeter” dedim. Allah Rasûlu (asm):
“Bundan daha faziletli oruç yoktur. En faziletli oruç Dâvûd orucudur” buyurdu.
Abdullah (ra) yaşlandıktan, güç ve kuvvetten düştükten sonra derdi ki: “Keşke ben Resûlullah’ın (asm) tavsiye ettiği üç günlük orucu kabul etmiş olsaydım. Bana ailemden de, malımdan da daha sevimli olacaktı. Fakat heyhat! Şimdi çok geç!”
(imam Nevevi ; Riyazus salihin 150)
Söz konusu cuma günü oruç tutmak, sözgelimi bir önceki veya bir sonraki cuma günü oruç tutmaktan daha kuvvetli ve öncelikli bir müstahabdır. O cumanın gecesi de öbür cuma gecelerinden daha üstün olduğu gibi o gece kılınacak olan nafile namaz özel olarak öbür cuma geceleri kılınacak nafile namazlardan ve genel olarak diğer bütün gecelerde kılınacak olan nafilelerden daha faziletli ve daha çok sevap kazandırıcıdır. Çünkü eğer adamın zihnine böyle bir inanç yerleşmeseydi bu güne ve geceye özellik tanıma isteği içinde uyanmazdı. Çünkü sebepsiz yere tercih, olacak şey değildir.
Peygamber Efendimiz (salât ve selâm üzerine olsun) şöyle buyuruyor:
“Geceler arasında cuma gecesini nafile ibadet için ve günler arasında cuma gününü de nafile oruç için özel olarak belirlemeyiniz. Eğer cuma günü tutmakta olduğunuz bir oruca rastlarsa o başka.” (Müslim, Sahih, H. No: 1144, K. Oruç, Bab: Cuma Gününü Tek Olarak Tutma, c. 2, s. 801.)
Buharî ile Müslim'in, yine Ebu Hureyre'ye dayanarak kaydettikleri aynı konudaki bir başka hadisde şöyledir:
“İçinizden biri, cuma günü, ancak bir gün öncesi veya bir gün sonrası ile birlikte nafile oruç tutsun.” (Buhari, H. No: 1985, c. 4, s. 232, Feth-El-Bari, Müslim, K. Oruç, Bab: Cuma Gününü Tek Olarak Oruç Tutma, H. No: 1144.)
Öte yandan Buharî'nin bildirdiğine göre:
Peygamberimiz, (salât ve selâm üzerine olsun) bir cuma günü Cüveyriye bint-i Haris'in evine gittiğinde kendisinden onun oruçlu olduğunu öğrendi. Bunun üzerine ona:
“Dün de oruç tuttun mu?” diye sordu. Cüveyriye:
“Hayır” deyince Peygamberimiz kendisine:
“Peki, yarın da oruç tutmak istiyor musun?” diye sordu. Cüveyriye bu soruya da:
“Hayır” diye cevap verince Peygamberimiz ona:
“O halde orucunu boz” diye buyurdu.
Buharî ile Müslim'de belirtildiğine göre:
Muhammed b. Abbad b. Cafer bir defasında Kâbeyi tavaf ederken sahabilerden Cabir b. Abdullah'a:
“Peyamberimiz, cuma günü nafile oruç tutmayı yasakladı mı?” diye sordu ve Cabir de bu soruyu:
“Şu Beytullah'ın Rabb'i hakkı için, evet” diye cevap verdi. (Müslim, K. oruç, Bab: Cuma Gününü Tek Olarak Oruç Tutmanın Keraheti, H. No: 1143, Buhari, c. 4, s. 232, H. No: 1984)
“Tek başına cuma günü nafile oruç tutmayınız” demiştir. (Müsned-i Ahmed, c. 1, s. 288)
Biri ortaya çıkar da “söz konusu gün ve gecede (Regaib adı ile anılan gün ve gece) oruç tutup namaz kılmak diğer vakitlerde tutulan oruç ve kılınan namaz gibidir. İnancım budur. Bununla birlikte bu gün ve gecelere özellik tanıyorum” derse, adamın bu davranışı ya taklitçilikten ya yaygın adetlere uymaktan ya kınanma endişesinden veya bunlara benzer bir başka sebepten ileri gelebilir. Yoksa adam yalan söylüyor demektir. Buna göre bu davranış, mutlaka asılsız bir inançtan veya din dışı başka bir gerekçeden kaynaklanıyor demektir ki, bunlar batıl itikatlardır.
Kesinlikle öğrendik ki, ne Peygamber Efendimiz ne sahabiler ve nede diğer imamlar bu günün (Regaib adı ile anılan günün) üstünlüğü veya özellikle bu gün oruç tutup bu gece ibadet etmenin faziletli olduğu hakkında tek bir söz söylemiş değillerdir. Bu gün ve bu gece ile ilgili olarak var olduğu ileri sürülen hadis uydurmadır (mevzudur).
Böyle bir gün ve gecenin İslâma maledilmesi girişimi, hicrî dördüncü yüzyıldan sonra ortaya çıkmıştır.