Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Riddet Nedir? Akidetu't-Tevhid Riddet Babı

E Çevrimdışı

ebuhasanelmakdisi

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Rıddet


Riddet: Lugatta; "birşeyden başka birşeye dönüş," demektir. Terim olarak riddet; akıllı ve ergen bir müslümanın herhangi bir zorlama olmadan kendi isteğiyle İslâm'dan küfre dönüşüdür.


Müslüman ne zaman mürted (dinden dönen) olur?


Müslüman, kalbi küfürle rahatlayıp bilfiil küfre girmedikçe İslâm'ın dışında sayılmaz ve mürted olduğuna hüküm verilmez. Çünkü bu konuda Allah şöyle buyurur: "Gönlü imanla dolu olduğu halde, zor altında olan kimse müstesna, İnandıktan sonra Allah'ı inkar edip gönlünü kâ firliğe açanlara Allah katından bir gazab vardır, büyük azab da onlar içindir.". (Nahl: 106)
Hz. Ömer şöyle der: "Peygamberimizi şöyle derken işittim: "Ameller niyetlere göredir, herkes için neye niyet etmişse o vardır."
Kalbde olan şeyler sadece Allah'ın bildiği gizli, bir yoruma ihtimali olmayan kesin ifadeler olması gerekir.
İbn Abidin şöyle der: "Kişiyi imanından ancak İslâm'a girdiği şeyi inkar etmesi çıkarır. O şeyi reddettiği kesin anlaşılınca riddetine hükmedilir. Reddi konusunda şüphe varsa riddetle hükmedilmez. Çünkü sabit olan İslâm, şüpheyle yok olmaz."


Bezzaziye isimli kitap'ta şu da eklenmiştir:'Ancak küfrü gerektiren ve yoruma da ihtimali olmayan bir şeyi açıkça söylerse müslümanlığına hükmedemeyebiliriz."
Tatarhaniy'yede şöyle denir: "İhtimale dayalı olan bir şeyle kişi kafir sayılmaz, çünkü küfür, suçun son noktasıdır ve cezanın da son noktasını gerektirir, ihtimalli olmak son nokta değildir."

Kişinin riddetini veya küfrünü gösteren örnekler


1) Allah'a ortak koşmak (şirk), yahut O'nun Rab'liği-ni, birliğini veya sıfatlarından birini inkar etmek.
2) O'nun eşi veya çocuğu olduğuna inanmak.
3) Peygamberlerinden birini inkar etmek.
4) Kitab'larından birini inkar etmek.
5) Kur'an'ı Kerim'den birşeyi inkar etmek.
6) Beş vakit ibadetin farziyyetini veya onlardan birini inkar etmek.
7) Dinin zarurî olarak yönlerini inkâr etmek. Mesela Allah'ın bu âlemi yarattığını, meleklerin ve cinlerin varlı ğını, Kur'ân'ın Allah'dan gelen bir vahiy olduğunu, yeni den dirilmeyi, hesaba çekilmeyi, cenneti cehennemi inkar etmesi gibi...
8) Kur'ân ve hadislerde haram kılınmış olan ve bütün müslümanların da haram olduğuna fikir birliği ettikleri bir şeyin helal olduğuna inanmak. Zinanın, şarabın, faizin, domuz eti yemenin, günahsız kimseleri öldürmenin, mallarını gasbetmenin —hiçbir şüphe ve yorum ihtimali olmaksızın helal olduğuna inanmak gibi.
9) Kur'ân ve hadislerde helal kılınmış olan ve bütün müslümanların da helal olduğuna fikir birliği ettikleri birşeyin haram olduğuna inanmak. Mesela alış-veriş, evlen me ve temiz yiyecekler gibi.
10) Allah ile veya ayetleriyle veya Peygamberleriyle veya kitablarıyla eğlenmek; onları alaya almak.
Şöyle buyurulur: "Onlara soracak olursan, "Biz and olsun ki, eğlenip oynuyorduk." diyecekler. De ki:
Allah'la ayetleriyle, peygamberleriyle mi alay ediyor dunuz?" Özür beyan etmeyin, inandıktan sonra inkar ettiniz." (Tevbe: 65-66)
11) Peygamberimizden sonra peygamberlik iddiasın da bulunmak veya böyle birini tasdik etmek.
12) Kur'an'ı veya hadis kitaplarını, içlerinde yazılı olanları küçümseyerek veya hafife alarak, pisliklerin içine atmak.
13) Allah'ın kitabını ve peygamberinin sünnetini kusurlu bulmak, hayata uygun olmadıklarına inanarak onlarla hükmetmeyi terketmek, Kur'ân ve hadisler üzerine beşeri kanunları üstün tutmak.
14) Bir puta veya güneşe veya yaratılmışlardan olan bir şeye secde etmek.
Yeni müslüman olan birisi, İslâm'ın hükümlerini ve dinî sınırlarını bilmeyerek bir şeyi inkar etse kafir olmaz. Müslümanların icma ettikleri fakat sadece üst düzeydeki alimlerin bileceği meseleleri bilmeyerek bir kişi inkar etse yine kafir olmaz, çünkü bilmemesiyle özürlü kabul edilir. Bu tür bilgiler umum halk arasında yaygın olmayabilir. Mesela, kasden murisini Öldüren kişinin varis olamayacağı, ninenin mirasdan 1/ 6 hak alacağı vb. konularda olduğu gibi. İnanması için inkar edene doğru olan öğretilir, ama öğrendikten sonra inkar ederse kafir olur. Bunun kuralı, ki şi birşeyi bilerek inkar ediyorsa kafir olur.
Bazen insan nefsini çevreleyen vesveselere ve şeyta nın fısıltılarına itibar yoktur. Allah kişiyi bunlarla sorumlu tutmayacaktır. Ta ki kişinin yanında küfre tam bir kasd bu lunsun, veya bunu konuşsun veya bunu amel etsin, o za man kafir olur. Müslim'de Ebu Hureyre'den naklen Peygamberimiz şöyle buyurur:
"Allah, dil ile söylemedikleri, yahut fiilen yapmadıkları müddetçe ümmetimin gönüllerinden geçirdikleri günahlarını cezalandırmamıştır." (Müslim-İman, 201)


Ne kadar büyük olursa olsun büyük bir veya daha fazla günahı işlemekle kişi, Allah'a ortak koşmadığı veya İslâm'ın açıkça bilinen bir hükmünü inkar etmediği sürece kafir olacağına veya mürted olacağına hükmedilmez. Yukarıda sıralanan şeyleri de tabiki inkar etmemelidir. Ha-ramlığında, farz oluşunda imamların ihlilaf ettikleri, Kur'an'da veya mütevatır sünnetten kesin bir delil de olmayan konularda bir hükmü inkar etmek küfrü gerektirmez. Çünkü bir kişiye kafir, diyebilmek çok büyük bir iştir. Buhari'de Peygamberimiz şöyle buyurur: "Allah'dan başka hiçbir ilah olmadığına şehadet eden, kıblemize yönelen, namazımızı kılan, kestiğimizi (hayvanı) yiyen müslümandır. O kişiye, müslümanın lehindeki ve aleyhindeki hükümler aynen geçerli olur."
Peygamberimiz müslümanlan birbirlerine kafir, dememeleri konusnada uyarmıştır. Çünkü bu suçun vebali büyüktür.
Müslim'de Hz. Ömer'den naklen Peygamberimiz: "Kişi (din) kardeşini kafirliğe nisbet ettiği zaman mu hakkak ikisinden biri o küfür kelimesiyle dönmüştür.". (Müslim: İman/ 111)
Durum böyle olunca, fetvayı ve serî hükmü açıklamaya salahiyetli olan kişinin, müslümanlardan birini küfre nisbet eden hükme adım atmadan önce iyice düşünmesi ve ihtiyatlı olması gerekir. Aslında her müslümanın dinini ya şarken ihtiyatı (tedbiri) elden bırakmaması, dini vazifelerini yerine getirmede hırslı olması, dinî yasaklardan uzak durması, günahlara ve dinen kötü sayılan şeylere bulaşma ması, gerekir. Kişi bazı ters düşüncelere sahib olur da bir takım günahlar işlerse hemen tevbe ederek Allah'ın affe deceğine tevekkül eder.
Kur'ân'da şöyle buyurulur: "Allah kendisine ortak koşmayı elbette bağışlamaz, bundan başkasını ise dile diğine bağışlar.". (Nisa: 48)
Başka bir ayette de: "Ettiği zulümden sonra tevbe edip düzelen kimse, bilsin ki Allah onun tevbesini ka bul eder. Allah şübhesiz bağışlayandır, merhametli olandır.". (Maide: 39) buyurulur.





AkidetutTevhid Riddet Babı

 
Üst Ana Sayfa Alt