Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

İlmi Konu Sakal ve Vucut Kılları

Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
SAKAL ve Vucut Kılları

sakal.jpg
Kisra'nın elçileri, Rasûlullah (s.a.v)'i Yemen'e götürmek için ve Kisrâ'nın tehditlerini içeren bir mesajla huzura çıktıklarında Rasûlullah (s.a.v) elçilerin bıyıklarını uzatıp, sakallarını kısalttıklarını gördü, onlara bakmak istemedi ve şöyle dedi:
"Yazıklar olsun size! Bunu size kim emretti?"
Onlar: "Rabbimiz (yani Kisrâ) emretti." deyince,
Rasûlullah (s.a.v): "Lakin benim Rabbim bana sakalımı uzatıp bıyığımı kısaltmamı emretti." buyurdular.
(İbni Sa’d (1/449); Said Bin Mansur Musannef (172); İbni Kesir el Bidaye (4/264); Ebu Nuaym Delail (1/349); İbnu'l Cevzi el Vefa(2/460); Tarihut Taberi (2/654); Suyuti Durrul Mensur(1/276); Nebhani Huccetullah(1/521); Suyuti Esbabı Vurud (213); İbni Hacer Metalibul Aliye (2206)

İbni Ömer radıyallahu anhuma, Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğunu rivayet ediyor; "Bıyıkları kısaltın, sakalları uzatın. Muşriklere benzemeyin".

(Malik Muvatta (şa'r,1); Buhari, libas, 63-64); Muslim (taharet, 52); Ebu Davud (4199); Tirmizi (2764); Nesai (taharet 14); Ahmed (2/16, 356, 365, 366, 387); Beyhaki (1/151); Camius Sağir (3878); Cem'ul Fevaid (5872-73); Suyuti Esbabı Vurudil Hadis (77); Ramuz (19/12); Beyhaki Şuab (6430-34); et Tac(4/319); İbni Ebi Şeybe (8/376); Cem'ul Cevami (4611); Tarihu Bağdat (5/11); Kenz (17251); Berika (5/196); Neylul Evtar (1/114); Zadul Mead (1/163)

Ebu Hurayra radıyallahu anh’ın rivayet ettiği hadisi şerif;
Cumua günü gusletmek, misvak, bıyıkları kısaltmak, sakalı uzatmak, İslam fıtratındandır. Zira Mecusiler bıyıklarını uzatır, sakalı keserler. Şu halde onlara muhalefet edin."

(İbni Sad (1/147); Muslim (taharet, 55); Beyhaki(1/150) Şafii el Umm(1/21) Beyhaki Mârife(1/246) Nesai(Zinet,2) Ahmed(2/52) Buhari Tarihul Kebir(1/140) Taberani Sağir(553) Hatib Tarih(6/247) Deylemi(2570) Fethul Bari(10/346) Ramuz(449/15) Suyuti Esbabı Vurud (212-214); Kenz (17223)
"O şeytan ki, Allah ona lanet etti. O da şöyle dedi: "Yemin olsun ki kullarından belirli bir kısmını alacağım. Onları mutlaka saptıracağım. Onları boş kuruntulara sokacağım ve onlara emredeceğim. Hayvanların kulaklarını yaracaklar. Yine onlara emredeceğim, Allah'ın yaratışını (fıtratını) değiştirecekler." Kim, Allah'ı bırakıp da şeytanı dost edinirse şüphesiz ki o, apaçık bir hüsrana uğramış olur." (Nisa 118 - 119)

Hasan-ı Basri ve Abdullah b. Mes'ud'dan nakledilen diğer bir görüşe göre burada "Allah'ın yaratışını değiştirme" diye zikredilen şeyden maksat, insanların "Dövme" yaptırmaları, dişlerini törpületerek aralarını açtıranları, tüylerini aldırmaları vb. şeylerdir. (Buhari, K. Tefsir el-Kur'an, sure 59, bab: 4)

(Ebu Cafer Muhammed b. Cerir et-Taberi, Taberi Tefsiri)
Ebu Cafer et-Taberî der ki: İbn Mes'ud'un rivayet ettiği hadis-i şerifte, yüce Allah'ın kadını yaratmış olduğu şekilde fazla veya eksiklikle kocasına yada başkasına güzel görünmek arzusuyla herhangi bir değişiklik yapmasının caiz olmadığına delil vardır.
Dişlerini ister birbirinden ayırsın veya onları törpülesin yahut fazladan bir dişi olup onu izale etsin, yada uzun dişleri bulunup onun uçlarını kesmiş olsun. (Hepsi caiz değildir). Aynı şekilde sakal, bıyık veya çene tüyleri -eğer bitecek olursa- tıraş etmesi caiz değildir Çünkü bütün bunlar Allah'ın hilkatini değiştirmektir.
(Kadı) lyad der ki: Onun bu naklettiklerine göre, eğer bir kimsenin doğuştan fazladan bir parmağı veya fazladan bir organı varsa onu kestirmesi veya aldırması caiz değildir. Çünkü bu da yüce Allah'ın hilkatini değiştirmek kabil indendir. Şu kadar varki, eğer bu fazlalıklarda ona acı ve rahatsızlık veren bir taraf varsa, Ebû Cafer'e (et-Taberî'ye) ve başkalarına göre de bunları aldırmakta bir mahzur yoktur.

(İmam Kurtubi, el-Camiu li-Ahkami’l-Kur’an)
Yine Mucahid: "Ve yine onlara, Allah'ın yarattığını değiştirmelerini emredeceğim" buyruğunu, Allah'ın insanları üzerinde yaratmış olduğu fıtratı değiştirmelerini emredeceğim diye açıklamıştır, Yani, insanlar İslam fıtratı üzere doğmuşlardır. Şeytan ise, bu fıtratı değiştirmelerini emr etmiştir.
İşte Peygamber'in: "Her doğan (İslam) fıtratı üzere doğar. Sonra onun anne ve babası onu yahudi, hıristîyan veya mecusi yaparlar"
(Buhâri, Cenâiz 93; Muslim, Kader 22 v.d.; Ebû Dâvud, Sunne 17; Tirmizi, Kader 5; Muvatta, Cenaiz 52; Musned, II, 273, 275, 347, 393, 410, 481) buyruğunun anlamı budur.

Buna göre, burada sözü edilen: "Allah'ın yaratmasının anlamı, yüce Allah'ın: "Ben sizin Rabbiniz değil miyim (diye sorunca) onlar: Evet Rabbimizsin dediler" (A'raf, 172) buyruğunda işaret ettiği ruhlarını zerreler halinde yarattığı günde onlarda var etmiş olduğu kendisine iman etmek fıtratını değiştirmek anlamına gelir.

Âişe (r.anhâ)’dan rivayette Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur:
"On şey fıtrattandır : Bıyığın kesilmesi, sakalın uzatılması, misvak, istinşak (burna su çekmek), mazmaza (ağza su çekmek), tırnakları kesmek, parmak mafsallarını yıkamak, koltuk altını yolmak, etek traşı olmak, intikâsu'l-mâ yani istinca yapmak."
(Muslim, Tahara, 56, 261 ; Ebu Davud Tahare, 29; Nesâî, Zine, I)


Sakalı Kesmek
52973dcdc637af304000005b_1415543427781_480.jpg
usamab%C4%B1n%20lad%C4%B1n.jpg

Hanefîlere göre; erkeğin sakalını kesmesi haramdır. Bütün sakalı kazıtmak Hint Yahudileri ile Acem (Farisi) Mecusîlerinin işidir. (İbn-i Âbidîn; el-Cezîrî; Celal Yıldırım)

Peygamber Efendimiz bıyığı tıraş etmeyi ve sakalı bırakmayı emretmiştir. Bir hadîs-i şerifte "sakallarınızı salıverin" buyrulmuştur.
İmam Muhammed, Ebû Hanife'den naklen; "Salıvermekten maksat; sıklaşıp çoğalıncaya kadar sakalı bırakmaktır" demiştir. (Muslim) (el-İhtiyâr; Celal Yıldırım)

Şafiîlere göre; sakalı kazımak mekruhtur. (İmam Şafiî'den gelen bir rivayette ise haramdır.) (el-Cezîrî; Celal Yıldırım)

Mâlikîlere göre; sakalı kazımak haramdır. (el-Cezîrî; Zuhaylî)
Hanbelîlere göre; sakalı kazımak haramdır. (el-Cezîrî; Zuhaylî; Celal Yıldırım)

Maliki'lerle, Hanbelî'ler sakal kesmeyi haram kabul ederken, Hanefi'ler tahrimen mekruh kabul etmişlerdir. Sakalda sünnet olan bir tutamdır. Bundan daha fazla almak veya bütünü ile almak ise caiz değildir. (ed-Durru'l-Muhtâr, II, 155)

Şafiî'ler sakalı kesmenin mekruh olduğunu söylemişlerdir. Nevevi'nin zikrettiğine göre ilim adamları sakalda mekruh olan on hususun bulunduğunu söylemişlerdir. Bunların kimi ötekinden daha ağır mekruhtur ki, bu mekruhlardan birisi de kadında sakal çıkma hâli mustesna tıraş edilmesidir. Böyle bir kadının sakalını kesmesi mustehab olur. (Şerhu Muslim, III, 149; Neylu'l-Evtâr, 1,116)

(Vehbe Zuhayli, İslam Fıkhı Ansiklopedisi, C 4, S . 372)
İbni Teymiyye (Rahimehullah), el-İhtiyaratu'l- İlmiyye'de şöyle der: "Sahih hadislerde de belirtildiği üzere sakal tıraşı haramdır. Kimse mubah görmemiştir."
Hanefilerden İbni Abidin, Reddu'l Muhtar'da şöyle der: "Erkeğin sakalını kesmesi haramdır."
İmam Şafii de el-Umm'de, sakalı tıraşın haram olduğunu belirtmiştir.
Malikilerden de el-Adevî, imam Malik'den sakal tıraşının mecusilerin işlerinden olduğunu nakletmiştir.
İbni Abdilber de Temhid de, sakal tıraşının haram olduğunu söyler.

Rasulullah (s.a.v.), "Muşriklere muhâlefet edin (benzemeyin); sakalları bırakın, bıyıkları kırpın" buyurmuştur. (Buhârî, K. el-Libâs, 63-34)

Bu ve benzeri hadisler ile tatbikata bakan cumhur sakalı tıraş etmenin haram olduğu neticesine varmışlardır. Kadı İyâd bunun mekrûh olduğunu söylemiştir. Aynı mahiyette olan boyama emrini yerine getirmenin farz ve terkinin haram sayılmaması bu görüşü destekler (İbn Hacer, Fethu'l-Bârî)

Sakalı bir tutam yani bir kabza veya daha fazla uzatmanın hükmü nedir?

Ömer (r.anh), sakalını uzatmış birini görerek bir tutamdan fazlasını kesmesini söylemiştir. Ebû Hurayra gibi büyük bir Sahabî de sakalını tutar, bir tutamdan fazlasını keserdi. Abdullah bin Ömer'in de aynı şekilde hareket ettiği rivayet edilmektedir. (Buhari, Libas, 64)

Hanefîlere göre; sakalı sünnet miktarı uzatmak sünnettir. Sünnet miktarı, bir kabza (yani bir tutam) miktarıdır. Yani kişi sakalını kabzasına alır, kabzasından arta kalanı keser. Sakalın bir tutamdan fazlasını kesmek sünnettir. İmam Muhammed'in görüşü budur ve bunu İmam Âzam'dan nakletmiştir. Kabza miktarından uzun olarak da bırakılabilir; ama aşırı derecede uzatılması sünnete aykırıdır.

"Sakalları salın, bıyıkları kısaltın" hadis-i şerifiyle amel eden selef-i alimler, "sakalları salın" ifadesinden, kabze miktarı diye bir sınırlama olamayacağını, aksine salmak, uzatmak gerektiğine inanmaktadırlar.

Sakalın yanlarından almanın hükmü nedir?

Abdullah İbnu Amr İbni'l-Âs (radıyallâhu anhumâ) anlatıyor: Amr b. Şuayb (r.anh)’in babasından ve dedesinden rivâyete göre:
"Rasulullah (aleyhissalâtu vesselâm) sakalından enine ve boyuna alırdı." (Tirmizî, Edeb, Bab 17, hadis no: 2762)

Tirmizî: Bu hadis garibtir.
Muhammed b. İsmail’den işittim şöyle diyordu: Ömer b. Harun’un rivâyeti orta yolludur. O’nun aslı olmayan veya tek başına rivâyet ettiği şu hadisten başka rivâyet ettiği bir hadis bilmiyorum:
“Peygamber (s.a.v.), sakalın eninden ve boyundan alırdı.”
Bu hadisi sadece Ömer b. Harun tek başına rivâyet etmiştir. Buhârî’yi, Ömer b. Harun hakkında iyi görüşlü olarak gördüm.
Tirmizî: Kuteybe’nin şöyle dediğini işittim: Ömer b. Harun hadisçi olmakla birlikte şöyle derdi:
“İman söz ve yaşantıdan ibarettir.”
Kuteybe aynı zamanda şöyle demişti:
Vekî’ b. Cerrâh bir adam vasıtasıyla Sevr b. Yezîd’den: “Peygamber (s.a.v.)’in Taif'lilere karşı mancılık kullandığını bize bildirdi.”
Kuteybe sözlerine şöyle devam etti: Vekî’e bu adam kimdir? diye sordum, sizin adamınız Ömer b. Harun’dur dedi.

Hadisinin ravisi olan İbn-i Ömer'in, sakalının bir tutamdan fazlasını aldığı sahih rivayetle nakledilmiştir. (Buhârî, Tirmîzî) (İbn-i Âbidîn; Fetevâyi Hindiye; Celal Yıldırım)

Erkeğin kaşlarından, yüzünün kıllarından veya kirpiklerinden alması caiz midir?

Hanefîlere göre; yüzden tüylerin sıyrılması haramdır. Ancak erkeğin, muhanneslere (kadınlaşmış erkeklere) benzememek şartıyla kaşlarından ve yüzündeki (yanaklarındaki) tüyleri almasında bir beis yoktur. (İbn-i Âbidîn; Fetevâyi Hindiye; Celal Yıldırım)

Hanbelîlere göre; kaş ve yanaktaki tüylerin alınması caizdir. (el-Cezîrî)

Boğazdaki kılları tıraş etmek caiz midir?

Hanefî'lere göre; Ebû Yusuf'tan gelen bir rivayete nazaran boğazın kıllarını tıraş etmekte bir beis, sakınca yoktur. (İbn-i Âbidîn; Fetevâyi Hindiye; Celal Yıldırım)

Hanbelî ve Mâlikî'lere göre; boğazın altındaki kılları almak mekruh değildir, yani alınmasında bir sakınca yoktur. (Zuhaylî)

Bıyığın uzunluğunun miktarı ne kadar olmalıdır?

Hanefîlere göre; değişik görüşler vardır:
- Bıyığı kısaltmak güzeldir. Bu kısaltmanın miktarı, üst dudağın ucu görünecek kadar bıyığı kırpmaktır. Bıyığı tamamen tıraş etmek ise sünnettir. Tıraş etmek kısaltmaktan daha güzeldir. (el-İhtiyâr; Vehbe Zuhaylî, İslam Fıkhı Ansiklopedisi, C 1, S. 223)

- Bıyıkları dipten tıraş etmek bidattir. Fakat bazıları 'bıyıkların dipten tıraş edilmesi sünnettir dediler. (İbn-i Âbidîn)

- Ashâb'tan Ebû Saîd, Ebû Esyed, Râfi' İbn-i Hudeyc, Sehl İbn-i Sa'd, Abdullah İbn-i Ömer, Cabir, Ebû Hurayra (r.anhum) gibi Sahâbelerin, bıyıklarını dipten kestikleri rivayet olunmuştur. (Tahâvî)

Mâlikîlere göre; bıyığı kısaltmak sünnettir. Bu kısaltmanın miktarı, dudakların uçları görülecek şekilde bıyıklardan almaktır. İmam Mâlik; bıyığını tıraş edenleri cezalandırmak (te'dîb etmek) gerektiğine hükmetmiştir. (el-Cezîrî; Zuhaylî)

Hanbelîlere göre; bıyığı dipten kazımakla biraz uzatmak arasında muhayyerlik vardır. Ancak kısaltmada mubalağa etmek sünnettir. (el-Cezîrî; Zuhaylî)

İmam Ahmed, bıyığını son derece kısa keserdi. Kendisine bıyık hususunda sorulunca da kısa kesileceğini söylemiştir.

Şafiîlere göre; bıyığı, dudağın kırmızılığı görünecek şekilde kısaltmak sünnettir. Tümden tıraş edilmesi veya dipten kesilmesi mekruhtur. (el-Cezîrî; Zuhaylî)

Âişe (r.anhâ) şöyle rivayet eder: Rasûlullah (s.a.v), bıyıkları uzamış bir adam görmüştü:
"Bana bir makas, bir de misvak getirin!" buyurdu.
Sonra misvakı bıyığının bir tarafına koyup üzerinden taşan kısmı (makaslayıp) aldı." (Bezzâr)

Yukarıdan anlaşılacağı üzere; bıyığın dudak gözükecek şekilde kısaltılmasının gerek olduğu hususunda ittifak edilmiş, fakat bıyığın dipten kazınması hususunda ise ihtilaf edilmiştir.

Bıyığı kısaltmayıp uzun bırakmanın hükmü nedir?

Bıyığı kısaltmayıp uzun bırakmak sünnete aykırıdır. İster sakalla beraber olsun ister yalnız başına olsun bıyığı kısaltmaktaki emir mutlaktır. Sakal uzatmayıp sadece bıyık uzatmak zaten sünnete aykırı bir harekettir.

Bu hususun ehemmiyeti hadislerde ifade edilmiştir: Zeyd İbn-i Erkâm (r.anh)’dan rivayetle Rasûlullah (s.a.v) buyurdular ki:
Bıyığından kim almazsa bizden değildir.” (Tirmizî, Edeb 16)

İbn-i Abbas (r.anhuma)’dan rivayetle Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur:
Bıyığı almak dindendir.” (Beyhakî, Şuabu’l-İman)
Bıyığını uzatanın Allah Teâlâ duasını kabul etmez.(Deylemî)
Bıyığını kısaltan bir adam gördüğünüzde, işte o sizin en hayırlılarınızdandır. Bıyığını uzatan bir adam gördüğünüzde, o da sizin en şerlilerinizdendir.(Deylemî, Ahkâmu’l-Mezâhib)

Tahavî’nin bildirdiğine göre, üst dudaktaki kılları (bıyığı) tıraş etmek İmam Azam, Ebu Yusuf ve Muhammed’e göre kısaltmaktan daha güzeldir. Fakat daha sonra gelen Hanefî fakihlerine göre, bıyıkları tıraş etmek değil, kısaltmak sünnettir. (el-Bahru’r-Raik- Şamile-7/163)

Bıyık ve sakaldaki beyaz kılları yolmanın hükmü nedir?

Hanefîlere göre; ağarmış kılları sakal ve bıyığın arasından çekip yolmak mekruhtur. Beyaz kıllar nur ve vakardır. Ancak (İbn-i Âbidîn gibi) bazı âlimler süs için olmamak şartıyla sakal veya bıyıktaki beyaz kılları koparmakta bir beis yoktur, demişlerdir. (Zuhaylî; Fetevâyi Hindiye; Celal Yıldırım; İbn-i Âbidîn; Gazâlî)

Amr İbn-i Şu'ayb (r.anh)'dan rivayetle Rasûlullah (s.a.v) buyurdular ki:
"Saçtaki akları yolmayın. Zira bir kimse Müslüman iken, tek bir kıl bile ağarmış olsa bu, kıyamet günü onun için mutlaka bir nur olur."
(Ebû Dâvud, Teraccul)

Diğer bir rivayette de şöyle denmiştir: "Allah ona bu sebeble sevab yazdı, onun sebebiyle ondan günah affetti."

Sakalın dudak altındaki kılları yolmanın hükmü nedir?

Hanefî'lere göre; dudağın iki tarafındaki kılları koparmak, tıraş etmek bid'attir. Rasulullah (s.a.v)'in bu kısmı tıraş etmediği rivayet edilmiştir. (Fetevâyi Hindiye; Celal Yıldırım; İbn-i Âbidîn; Gazâlî)

Reddu’l-Muhtar’da kısaca “el-Garaib”den naklen “alt dudağın kıllarının alınması bidattır” denilmektedir. (İbn Abidin, Reddu’l-Muhtar, 6/407)

İslam fıkhında “Sakal bırakanların alt dudak üzerindeki kılları tıraş etmeleri bid’at sayılmıştır. Çünkü, peygamberimizin (s.a.v.) o kısmı tıraş etmediği sahih hadislerle sabittir” görüşüne yer vermiştir. (Celal Yıldırım, İslam Fıkhı, 4/207)

Hanefî alimlerine göre sakalın çenenin altındaki boğaz kısmını tıraş etmek uygun değildir, İmam Ebu Yusuf’a göre bunda bir sakınca yoktur. (Reddu’l-muhtar, 2/418)


Sakalın Bilimsel 5 Faydası:
Sakal cilt kanserini önler.
Sakal sayesinde cilt daha geç yaşlanır.
Astım ve alerjiden korur.
Sakal soğuk algınlığından korur.
Bakterilere karşı kalkan olur.



Burundaki kılları yolmanın hükmü nedir?

Hanefîlere göre; burundaki kılları çekmek doğru değildir. Çünkü bu hastalık yapar. (Fetevâyi Hindiye; Celal Yıldırım; İbn-i Âbidîn)

Burundaki kılları yolmak mekruhtur. Uzaması hâlinde kesilmesi sünnet olur. Sağlık açısından faydalı olduğu gerekçesiyle tamamen gidermeyip bir kısmını bırakmak sünnet olur. (Cezerî, el-Fıkhu ala’al-mezahibi'l-arbaa-, 3/45).

Şafiîlere göre; burundaki kılları yolmak mekruhtur. Uzaması halinde ise kesilmesi sünnettir. (Abdurrahman el-Cezîrî, el-Fıkhu ala'l-Mezahibi'l-arbaa, 2/44)

Malikîlere göre, -erkek olsun, kadın olsun- güzelliği bozan, insanı rahatsız eden bedendeki bütün kılların temizlenmesi caizdir. Kocanın hoşlanmadığı kılların temizlenmesi ise, kadına vacibtir. (Cezerî, el-Fıkhu ala’al-mezahibi'l-arbaa-, 2/45).

Göğüs ve sırttaki kılları yolmanın hükmü nedir?

Hanefîlere göre; göğüs üzerindeki ve sırttaki kılları tıraş etmek edebe aykırıdır. (Fetevâyi Hindiye; Celal Yıldırım; İbn-i Âbidîn; el-Cezîrî)

Mâlikîlere göre; göğüste, ellerde ve kaba etlerdeki tüyleri yolmak mubahtır. (el-Cezîrî)

Etek , Kasık arası ve Dübür Kıllarının Alınması

Etek ve kasık arası tüylerinin temizliği, göbek altından başlayıp avret mahhalindeki kılların alınmasıyla gerçekleşir. Bu temizlikte dübürün, yani dışkı yerinin etrafındaki kılların da alınıp alınmayacağı şartlar dahilinde caizdir.
İslamî kaynaklarda, etek tıraşı için daha çok "ânet" kelimesi kullanılmıştır. (Gazalî, İhya, I/146) ki, bu tâbirde, "dübür" dâhil değildir.
Nitekim İmam Nevevî, bu konuda şu bilgiyi vermektedir:
"Tıraş edilmesi sünnet olan etek bölgesi: Her iki cins için, bilinen avret yerlerinin çevresi ve üst kısmıdır. İbn Sureyc'e nisbet edilen "Kiştabu'l-Vedâi" adlı eserde -ki bu kitabın İbn Sureyc'e ait olduğunu zannetmiyorum- dübürün çevresindeki kılların tıraş edilmesinin de sünnet olduğuna dair bir bilgi gördüm. Bu doğru değildir. İtimâda şayan hiçbir kaynakta böyle bir şeye rastlamadım. Şayet kirlenmeye sebeb olduğu düşünülerek tıraş edilirse, bunda da bir sakınca yoktur." (Nevevî, el-Mecmu, I/289)
Yine İslamî Kaynaklara göre, bu temizleme işi, kişilerin kolayına geldiği şekilde; kılları yolarak, "Kils taşı / kılları söken bir ilaç"la veya tıraş ederek yapılabilir. Demek ki, 'dübürü'ü tıraş etmemekten dolayı herhangi bir günah söz konusu değildir. Ancak dübürün etrafındaki kılları almanın da bir günahı yoktur.

Enes bin Mâlik (Radıyallâhu anh)'den rivayet edildiğine göre şöyle söylemiştir:
«Bıyıkları kısaltmak, kasıkları tıraş etmek, koltuk altını yolmak ve tırnakları kesmek hususunda (bu işleri) kırk geceden fazla bırakmamanız tayin ve tesbit edildi
(İbn Mâce, Tahara, Bab 8, Hadis no: 295)

Her hafta etek tıraşı olmak, bıyıkları kısaltmak, koltuk altını temizlemek, tırnakları kesmek sünnettir. Şayet başındaki saçını da tıraş etmeyi adet edinmişse, onu da haftada bir tıraş etmesi sünnettir. Bunları kırk günden fazla yerine getirmemek -bütün mezheblere göre- mekruhtur. (Cezerî, el-Fıkhu ala'l-Mezahibi'l-arbaa, 2/44-46; Zuhaylî, el-Fıkhu'l-İslamî, 1/311).

Hanefilere göre bu tahrimen mekruhtur. (Cezerî, el-Fıkhu ala'l-Mezahibi'l-arbaa, 2/45)
Saçın bir kısmını kökten tıraş etmek, bir kısmını bırakmak mekruhtur. Bu, Efendimizin (s.a.v.) uygulamasına aykırıdır.(Zuhaylî, el-Fıkhu’l-İslamî, 1/311)

Kasıklar, en geç kırk gün içerisinde mutlaka tıraş edilmesi gerekir... Koltuk altlarını yolmak sünnet olmakla beraber tıraş etmekte de bir sakınca yoktur. Tıraş edilen, yolunan ve kesilen kılları gömmek mendub, hela ve hamama atmak mekruhdur. Bunun hastalığa sebeb olabileceği söylenmiştir (Kurtubî, el-Camiu lî-Ahkâmi'l-Kur îm, II,105; Alâuddîn Abidîn, el-Hediyyetu'l-Alâiyye, s. 335).

Bu temizlik, bütün peygamberlerin şeriatlarında var olagelen bir temizliktir. Bu temizliğin cunub iken yapılması mekruhtur. Uygun olanı, kişiye gusul abdestli iken temizlemesi gereklidir.

Edeb demek ; güzel olan , İslamın diğer ibadet ve amellerini topluca değerlendirerek guzel, uygun görüken demektir. Ayrıca musluman bir an önce cunubluk halini gidermelidir. Cunublugu gidermek varken, gidermeden öyle durup, geciktirip iş güç yapmaya koyulmak bile uygun bir davranış değildir. Bir an önce gusulsuzlukten temizlenib abdest alıp, daha sonra işe güce bakmak gerek.

Çünkü İnsan mukerremdir ve onun mukerrem olan bütün azalarına itina ve saygı gösterilmelidir. Bu, tırnak da olsa, ait olduğu bedenden kirlilik halindeyken ayrılmamalıdır. İşte bu incelikten dolayı insan bedeninden kıl, tüy, tırnak parçaları gibi şeyleri cunubken kesip atmamalıdır.

Hanbeli'lere göre cunub veya hayız ve lohusa olan kadının saçını kısaltmasının, tırnaklanın kesmesinin bir mahzuru yoktur. Gusulden önce kına yakmasının da bir mahzuru yoktur. (Vehbe Zuhayli, İslam Fıkhı Ans. Gusul, C. 1, S. 287)

Gazalî, İhyâu Ulumi'd-Din'de şunları söylemektedir:
"Kişinin cunub olarak tırnaklarını kesmemesi, sakal ve etek tıraşı olmaması, kan aldırmaması, vücudundan her hangi bir parçayı ayırmaması gerekir. Çünkü ahiratte vucudunun diğer kısımları ona iade edileceği vakit, bunlar ona cunub olarak iade edilir ve denildiğine göre her bir kıl, niçin cunub bırakıldığını sorar." (Muğni'l Muhtac, I, 75; Vehbe Zuhayli, İslam Fıkhı Ans. Gusul, C. 1, S. 287; Ayrıca Halil Gönenç, Günümüz Meselelerine Fetvalar)



Kesilen tırnakların gömülmesi :

Tirmizî el-Hakim ise Nevâdiru'l- Usul ( I, 316-317) adlı eserinde şöyle demektedir:
Yirmidokuzuncu esas: Bize Ömer b. Ebu Ömer anlattı. Bize İbrahim b. el-Ala ez-Zubeydî, Ömer b. Bilal el-Fezarî'den anlatarak dedi ki: Ben Abdullah b. Bişr el-Mâzinî'yi şöyle derken dinledim: Rasûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: "
Tırnaklarınızı kesiniz ve kestiğiniz tırnakları da gömünüz, eklem yerleri üzerindeki kıvrımları temizleyiniz, diş etlerinizi yemek artıklarından temizleyiniz, dişlerinizin arasını da misvakla temizleyiniz, benim yanıma da dişleriniz sararmış ve teniniz kokmuş halde de girmeyiniz."
(Tirmizi el-Hakim, Nevâdirıı'l-Usûl, 1, 2H5: İbn Hacer, Fethu'l-Bâri, X, 3. Wdt- senedinde meçhul bir ravi bulunduğu kaydıyla.)

Bundan sonra Tirmizî el-Hakim bu hadis ile ilgili güzel açıklamalarda bulunarak şunları söyler:
Tırnakların kesilmesi, tırnağın teni yırttığı, tırmaladığı ve zarar verdiği içindir. Ayrıca tırnak kirlerin toplanma yeridir. Kişi bazan cunub olur da kirler dolayısıyla su tene ulaşmaz ve o cunub kalmaya devam eder. Çünkü cunub olanın bir iğne ucu kadar kuru bir yeri kalırsa, yıkama vücudunun her tarafını kaplamadıkça cunub kalmaya devam eder. İşte Peygamber efendimiz bundan dolayı onlara tırnaklarını kesmeyi teşvik etmiştir.
Rasûlullah (s.a.v.) efendimizin namazda yanılması ile ilgili olarak nakledilen hadiste şöyle dediği rivayet edilmiştir: "
Ben nasıl yanılmayayım ki sizden herhangi birinizin tırnağı ile parmakları arasında kir bulunur. Ve sizden herhangi bir kimse bana tırnaklarında cunubluk ile pisliği bulunduğu halde semadan gelen haber hakkında soru sorar."
Bu hadisi el-Kiya diye bilinen Ebu'l Hasen Ali b. Muhammed et-Taberî "Ah-kâmu'l Kur'ân" adlı eserinde Suleyman b. Farac, Ebu Vâsil'den şöylece rivayet etmektedir: Ebu Eyyub (r.a)'a vardım ve onunla tokalaştım. Tırnaklarımın uzun olduğunu görünce şöyle dedi: Bir adam semadan gelen habere dair soru sormak üzere Peygamber (s.a.v.)'ın yanına geldi.
Peygamber (s.a.v.) de şöyle buyurdu: "
Sizden herhangi bir kimse tırnakları altında kir ve pislik toplanacak kadar ve uçan kuşun tırnakları gibi olduğu halde geliyor ve semadan gelen habere dair soru soruyor."

Peygamber'in: "K
estiğiniz tırnaklan da gömünüz" buyruğuna gelince: Bunun sebebi mu'minin bedeninin saygı duyulmaya layık olduğundandır. O bedenden düşen, zail olan herhangi bir bölümünün yine hürmete değer olma özelliği devam etmektedir. O bakımdan tıpkı insan öldüğü gibi nasıl defnediliyor ise o artığının da defnedilmesi onun için bir görevdir. İnsanın bir kısmı da bu şekilde öldüğü takdirde aynen defnedilmesi, gömülmesi suretiyle ona duyulan saygı da yerine getirilmiş olur. Ta ki o artıklar dağılıp da ateşe veya pislik veya çöplüklere düşmesin.
Rasûlullah (s.a.v.), köpekler onu karıştırmasın diye hacamat olduğu sırada kanının gömülmesini emretmiştir. Bize bunu babam (Allah'ın rahmeti üzerine olsun) anlatarak dedi ki: Bize Mûsâ b. İsmail anlatıp dedi ki: Bize el-Huneyd b. el-Kasım b. Abdurrahman b. Mâiz anlatarak dedi ki: Ben Amir b. Abdullah b. ez-Zubeyr'i şöyle derken dinledim: Babası kendisine şunu anlatmış: Rasûlullah (s.a.v.)'ın yanına hacamat yaptırdığı bir sırada varmış.
Hacamat bitince Peygamber şöyle demiş: "
Ey Abdullah, git bu kanı kimsenin seni göremeyeceği bir yere dök."
Ancak Abdullah, Rasûlullah (s.a.v.)'ın yanından uzaklaşınca kanı alıp içti. Geri dönünce Peygamber: "
Ey Abdullah kanı ne yaptın?" diye sorunca Abdullah şöyle demiş: İnsanların gözünden en uzak olduğunu zannettiğim en gizli bir yere koydum.
Peygamber: "
Onu içmiş olmayasın" deyince o: "Evet içtim" diye cevap vermiş.
Peygamber: "
Kanı neden içtin? Vay, senden dolayı insanların başına geleceklere ve vay sana, insanlardan çekeceklerinden" diye buyurmuş.
Babam bana anlatı dedi ki: Bize Malik b. Suleyman el-Herevî anlatarak dedi ki: Bize Davud b. Abdurrahman, Hişam b. Ömer'den, o babasından o Aişe'den şöyle dediğini nakletmektedir.
Rasûlullah (s.a.v.) insandan ayrılan yedi şeyin gömülmesini emrederdi: Saç, tırnak, kan, ay hali kanı, diş, sünnet olurken kesilen et parçası ve çocuk doğarken onunla beraber gelen eşi.


0_61_mullah_dadullah.jpg



ebu-katade.jpg
 
Birtat Çevrimdışı

Birtat

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
kökünden yok etmek???
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Birtat;212367' Alıntı:
kökünden yok etmek???



"O şeytan ki, Allah ona lanet etti. O da şöyle dedi: "Yemin olsun ki kullarından belirli bir kısmını alacağım. Onları mutlaka saptıracağım. Onları boş kuruntulara sokacağım ve onlara emredeceğim. Hayvanların kulaklarını yaracaklar. Yine onlara emredeceğim, Allah'ın yaratışını (fıtratını) değiştirecekler." Kim, Allah'ı bırakıp da şeytanı dost edinirse şubhesiz ki o, apaçık bir husrana uğramış olur." (Nisa 118 - 119)


Hasan-ı Basri ve Abdullah b. Mes'ud'dan nakledilen diğer bir görüşe göre burada "Allah'ın yaratışını değiştirme" diye zikredilen şeyden maksat, insanların "Dövme" yaptırmaları, dişlerini törpületerek aralannı açtıranları, tüylerini aldırmaları vb. şeylerdir. (Buhari, K. Tefsir el-Kur'an, sure 59, bab: 4)

(Ebu Cafer Muhammed b. Cerir et-Taberi, Taberi Tefsiri)

Ebu Cafer et-Taberî der ki: İbn Mes'ud'un rivayet ettiği hadis-i şerifte, yüce Allah'ın kadını yaratmış olduğu şekilde fazla veya eksiklikle kocasına yada başkasına güzel görünmek arzusuyla herhangi bir değişiklik yapmasının caiz olmadığına delil vardır.
Dişlerini ister birbirinden ayırsın veya onları törpülesin yahut fazladan bir dişi olup onu izale etsin, yada uzun dişleri bulunup onun uçlarını kesmiş olsun. (Hepsi caiz değildir). Aynı şekilde sakal, bıyık veya çene tüyleri -eğer bitecek olursa- tıraş etmesi caiz değildir Çünkü bütün bunlar Allah'ın hilkatini değiştirmektir.
(Kadı) lyad der ki: Onun bu naklettiklerine göre, eğer bir kimsenin doğuştan fazladan bir parmağı veya fazladan bir organı varsa onu kestirmesi veya aldırması caiz değildir. Çünkü bu da yüce Allah'ın hilkatini değiştirmek kabil indendir. Şu kadar varki, eğer bu fazlalıklarda ona acı ve rahatsızlık veren bir taraf varsa, Ebû Cafer'e (et-Taberî'ye) ve başkalarına göre de bunları aldırmakta bir mahzur yoktur.
(İmam Kurtubi, el-Camiu li-Ahkami’l-Kur’an)


Yine Mucahid: "Ve yine onlara, Allah'ın yarattığını değiştirmelerini emredeceğim" buyruğunu, Allah'ın insanları üzerinde yaratmış olduğu fıtratı değiştirmelerini emredeceğim diye açıklamıştır, Yani, insanlar İslam fıtratı üzere doğmuşlardır. Şeytan ise, bu fıtratı değiştirmelerini emr etmiştir.
İşte Peygamber'in: "Her doğan (İslam) fıtratı üzere doğar. Sonra onun anne ve babası onu yahudi, hıristîyan veya mecusi yaparlar" ( Buhâri, Cenâiz 93; Muslim, Kader 22 v.d.; Ebû Dâvud, Sunne 17; Tirmizi, Kader 5; Muvatta, Cenaiz 52; Musned, II, 273, 275, 347, 393, 410, 481) buyruğunun anlamı budur.
Buna göre, burada sözü edilen: "Allah'ın yaratmasının anlamı, yüce Allah'ın: "Ben sizin Rabbiniz değil miyim (diye sorunca) onlar: Evet Rabbimizsin dediler" (A'raf, 172) buyruğunda işaret ettiği ruhlarını zerreler halinde yarattığı günde onlarda var etmiş olduğu kendisine iman etmek fıtratını değiştirmek anlamına gelir.

Âişe (r.anhâ)’dan rivayette Rasûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur:
"On şey fıtrattandır : Bıyığın kesilmesi, sakalın uzatılması, misvak, istinşak (burna su çekmek), mazmaza (ağza su çekmek), tırnakları kesmek, parmak mafsallarını yıkamak, koltuk altını yolmak, etek traşı olmak, intikâsu'l-mâ yani istinca yapmak." (Muslim, 56, 261)
 
Son düzenleme:
E Çevrimdışı

Ebu Said

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
ben sunu anlayamadım bu bir tutam dedigimiz ölçü 4 parmak deniyor. tamam ama ben bu 4 parmagi çene kismindan mi olcecegim. yoksa yanlardan da mi bir tutam olmak zorunda ya
 
A Çevrimdışı

azzam

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Selamun Aleykum,
Koltuk altını yolmak cok zor olan bir sey. Tıraş etmek daha kolay.
Ayrıca tras edilen kılları gömmek toprak bulamadıgımız günümüz betonlaşmış şehirlerde çok pratik durmuyor. Şu ana kadar ben wc ye atıyordum.
Şimdi koltuk altını yolmak ve kılları gömmek kafamı karıştırdı.
 
Furkan el turki Çevrimdışı

Furkan el turki

Kötü Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Köse olan bir kimsenin müslüman kardeşlerine benzemek niyeti ile sakal ektirmesi de,
Ve yine onlara, Allah'ın yarattığını değiştirmelerini emredeceğim" ayetine muhalefet ettiği anlamınamı gelir...
 
Vҽϲízҽ Çevrimdışı

Vҽϲízҽ

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Başka bir kaynak:

Tırnak veya saçı gömmeniz şart değil, ancak bunu yaparsan iyi olur. Yapmazsan da inşaallah bir sakıncası yoktur. Saç ve tırnağın gömülmesi ile ilgili hadisler mevcut olsa da sahih değiller.

El Beyhaki “Şiabuliman”da şöyle dedi: Saç ve tırnağın gömülmesiyle ilgili hadis birkaç yoldan rivayet edilse de tümü zayıftır.

İmam Ahmed bin Hanbel Rahimehullah şöyle dedi: “Saç ve tırnak toprağa gömülür, şayet bu yapılmazsa da sakıncası yoktur. (el Terahhul s. 19)

Şeyh Muhammed bin Salih el Useymin Rahimehullah’a saç ve tırnağın gömülmesi sorulduğunda şöyle cevap vermiştir: İlim ehli, saç ve tırnakların gömülmesi daha iyi olduğunu söylemiştir. Bu uygulama bazı sahabelerden rivayet edilmiştir. Ancak açıkta bırakılması ve çöpe atılması günah olduğu doğru değildir. (Mecmu Fetava Şeyh Useymin 11/60)

En iyisini Allah bilir.

------
Bu kaynakta bir yanlışlık varsa beni delilleriyle bilgilendiriniz.
 
Üst Ana Sayfa Alt