
Sen hiçbir zaman Muhacirleri emrin altına alamazsın. Hani arkadaşlarınız gelmiş yanlarında saçı uzun aklı kısa, vakıf yöneticileri ve başkanları da var idi ’’Bizde silah var, silah verdiklerimiz bizlerin sözünü dinleyecek. Bizim at dediğimiz yerde atacak, atma dediğimiz yerde atmayacak’’ demişti. Muhacirlerde size ‘’Biz Allah için yardım verenlerden kabul edeceğiz. Biz aldığımız yardımları Kur-an ve sünnet ışığında Allah yolunda kullanacağız. Zerre miskal emir kabul etmeyeceğiz’’ demişti.
Şunu bilmelisiniz ki !!! Allah azze ve celle muhacirlerin elleriyle sizlere yardım gönderdi. Sizlerin onlara kurduğunuz tuzak, aslında kendinize kurduğunuz tuzaktır. Muhacirlere gelen yardım eli, sizin için de yardım ve güçtür. Sizler muhacirleri zayıflatırken aslında kendinizi zayıflattınız. Bunu görmeli, bundan vazgeçmeli ve Allah azze ve celle’ye tövbe etmelisiniz.

Ensar’ın içindeki bir kısım münafıkları, düşünün ki vatanı dört bir koldan saldırıya uğramış. Bacılarının namusları kirletilmiş. Bir ensar düşünün ki çocukları paramparça olmuş. Ailesinin soğuktan sığınabileceği iki duvarı kalmamış.
Siz bu ENSAR’IN (Ensarın içindeki münafıklar) yerinde olsaydınız ne yapardınız Ey Müslümanlar ?
Muhacir kardeşleriniz Allah için size yardıma gelse ne yapardınız ey Müslümanlar?
Bunlar öyle bir kardeşler ki, on beş bin kilometre yoldan geldiler. Bunlar öyle bir kardeşler ki, vatanlarını bırakıp geldiler. Yaşlı annesinin kalan 4 ineğini sana gelmek için Allah yolunda sarf ettiler.
Yolda arabadan düşürüp çocuklarını yitirdiler. Binlercesi size gelmek için yollarda döküldü. Cenazelerini tağutların elinden alabilmek için çırpınıp durdular. Kafalarına çuval geçirip kardeşlerimize zulmettiler. Hamile kadınlarımız karnındaki çocuklarını yitirdi. Kardeşlerimiz müebbet hapisler alıp ömrünü, taş ocaklarında geçiriyorlar.
Çöllerde günlerce yol yürüdüler. Aç susuz kaldılar, sizin yardımınıza gelebilmek için. Allah’ın dini islamı korumak için, yüceltmek için, kurmak için. Çölde askerlere yakalanmamak için ağlayan çocuklarının ağızlarına bastılar , öyle bir bastılar ki çocukları bayıldı.
Bu yolculuk yılları aldı ey Müslümanlar !! Yolda çocuğu olan kardeşlerimize sevindik. Çocuğu ölen kardeşlerimizle üzülüp ağladık. İnşaallah çocuklarımız şehittir. Bizler onları Allah yolunda çıktığımız hicret ve cihad yolculuğunda yitirdik.
Vallahi, billahi, Ey Müslümanlar. Biz bunların yardımlarına yetişmek için, limanda öyle bir yakalandık ki ! O kardeşimizin Baba ve kızı denizi geçti, Anne ve oğlu yakalanıp geride kaldı. Onlar Limanda öyle bir ayrıldılar ki ‘’Ey Müslümanlar’’ gözlerimin içine baktı. Ne yapayım demek için. Onlara verebilecek hiçbir cevabım olamadı ‘’Ey Müslümanlar’’. Onlara verebilecek cevap bulamadım.
En iyi cevabı onlar bana verdi. Hanımı ve oğlu ile helalleşti O kardeşimiz. Gözüme tekrar baktı öyle bir baktı ki ‘’Ey Müslümanlar’’ yüreğim delindi. O bakışta ‘’ Eşim ve çocuğum Allah’a ve size emanet, Ben hicretimi tamamlayıp Cihat beldesine gidiyorum’’ vardı. Bıraktı ve tereddüt etmeden yolculuğunu tamamladı o kardeşimiz.
Bu kardeşlerimiz on beş bin kilometre yoldan beş ülkeden geçti de Yayladağı’n dan geçemedi !!!
Şam’da ki Ensarın içindeki münafıklar, öyle bir ihanet etti ki !!! 65 kişi hudutta yakalandı.
Onlar öyle bir iftira attı ki ! ‘’Türk Devletine Saldıracaklar’’ deyip onlara operasyon yaptılar. Operasyonda ele geçen mühimmatları ise, çocuk bezi, Kur-an, pijama ve atlet. Operasyonu yapanlar hala görevlerinin başında. Saçı uzun aklı kısası ile, Çadır kentlerinin tercümanı hocaları ile kaymakam ve polisi ile bunların içindeki hainleri ile yaptılar bunu ‘’Ey Müslümanlar’’. Öyle operasyonlar yapıldı ki, tutuklarının sayısı yüzleri geçti.
Hudutta Lazerleri alıp, muhacir kardeşlerimizi hedef gösterdiler. Yakalattılar , yakalatamadıklarını da geçtikleri yerdeki askeri nöbet yerlerini ihbar ettiler.
Derneği, hocası tercümanı ile, saçı uzun aklı kısaları ile, yardım toplayıcıları ticaretçileri ile hain polisi askeri ile yaptılar bu ihanetleri. Hep bir olup rapor yazdılar. Bu raporlarında da ihanet ettiler, iftira ettiler. İŞİD iftirası attılar kendileri ile beraber Esad’a karşı savaşan muhacirlere. Amaçları muhacirleri yardımsız ve desteksiz bırakmaktı onların. Amaçları yardımları kendilerine almaktı onların. Amaçları yardımları satıp kendilerine itaat edenlere peşkeş çekmekti.
ONLARIN EN BÜYÜK AMACI YARDIMLARI KULLANARAK MUHACİRLERİ KENDİ EMİR VE BUYRUĞU ALTINA ALMAKTI.
Zamanla hal öyle bir duruma geldi ki, muhacirler yetkili diye karşılarında bu münafıkların hain hoca ve çevirmenlerini buldular. Yayladağı’nı, Reyhanlı’yı ele aldılar. Devletin oradaki hakimiyeti bunların ellerine geçti.
İŞİD iftirası atmaya devam ediyorlar. İşid iftirası hassas bir noktaydı. Çamur attınız izi kaldı. Muhacirler yardımsız ve desteksiz kaldı.
İHH VE KIZILAY YARDIMLARINI BİLMEDEN İHANETÇİLERİN ELLERİYLE DAĞITIYOR ?
Bu uğurda, İHH’yı ve Kızılay’ı iftiraları ile beslediler. İftiralarına alet ettiler. Onlar ticaret yaptı, muhacirler cihad. Onlar ihanet yaptı, muhacirler kucak açtı.
İHH yardımlarını bunların elleriyle dağıttı. İHH’yı avuçlarının içine aldılar. Kızılay’ı avuçlarının içine aldılar. Bunlardan aldıkları yardımları kendilerine itaat edenlere peşkeş çektiler.
Muhacirlere verdiklerinde ise ertesinde Kur-an ve Sünnete muhalif işler talep ettiler. Talepleri olmayınca da kin ve düşmanlık beslediler…
İHH yöneticileri bu durumu acil olarak görmeli, ve yardım dağıtımını bu insanların ellerinden alıp kontrollü bir şekilde kendisi yapmalı.
Onlar bir hesap yaptı. Allah’da (cc) bir hesap yaptı. Allah azze ve celle de onların hesabını başlarına geçirdi. Allah hesap soranların en hayırlısıdır.
Muhacirlerin İŞİD olmadığını zaman ispatladı, hiçbir söze gerek kalmadı.
Bu iftiralarının cezasını Allah azze ve celle onlara verdi. En güzel cevabı Rabbimiz verdi. Muhacirlerden kıskandıkları toprakları Ensar’ın elinden aldı, Esad’a verdi.
Ey Şam’ın Münafıkları ihanet den ne zaman vaz geçeceksin ?
Ey Şam’ın Münafıkları, hainlerin elinden ne zaman lazerleri alacaksın ?
Sen hiçbir zaman Muhacirleri emrin altına alamazsın. Hani arkadaşlarınız gelmiş yanlarında saçı uzun aklı kısa, vakıf yöneticileri ve başkanları da var idi ‘’bizde silah var, silah verdiklerimiz bizlerin sözünü dinleyecek. Bizim at dediğimiz yerde atacak, atma dediğimiz yerde atmayacak’’ demişti. Muhacirlerde size ‘’Biz Allah için yardım verenlerden kabul edeceğiz. Biz aldığımız yardımları Kur-an ve sünnet ışığında Allah yolunda kullanacağız. Zerre miskal emir kabul etmeyeceğiz’’ demişti.
Şam’ın Münafıkları, Kime Ensar Ey Müslümanlar ?
Neden kendilerine yardım için gelen kardeşlerini yakalattılar ? Neden bu ihanetler zincirini açıklamıyorlar ? Neden topraklarının Esad’ın postalları altında ezilmesine razılar da, Muhacirlerden razı değiller ?
TÜRKMEN DAĞININ BU GÜNÜNDEN BU İHANETİ YAPANLAR SORUMLUDUR !!!
İnşaallah rabbim gerekeni yapacaktır. Bundan hiçbir şüphemiz yok. Bunlar kaçacak biz Muhacirler hepimiz şehit olana kadar kalacağız. Bunlar topraklarını birer ikişer terk ediyor.
Muaskerlerinde mendil kapmaca oynadıkları günleri unuttular. Sen askerini mendil kapmaca ile yetiştirdin topraklarını Esad kaptı. Sen ihanet ettin Allah sana ceza verdi.
Ben bu söylediklerimi ispat edebilecek güçteyim Ey ‘’Şam’ın Münafığı’’
65 kişiyi yakalattığınız gün, dün gibi gözümün önünde. Peki sen yaptığın bu ihanetin Allah azze ve celle’ye hesabını verebilecek güçte misin ? Bunun aksini ispat edebilecek güçte misin ?
Birileri bu ihanetinizi açıklayacağını hiç düşünmediniz mi ? Sonsuza kadar gizli kalacağını mı zannettiniz? Her şeyden önemlisi bu ihanetinizden ne zaman vaz geçeceksiniz ?
DoğuTürkistanBülteni