Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Çözüldü Savaşta Zalim Kafire Karşı, Mazlum Kafire Yardim Etmenin Hükmü?

S Çevrimdışı

SaYFuLLaH

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Es selamu aleykum,

Savasta zalim kafire karsi mazlum kafire yardim etmenin hükmü nedir?
Mazlum olanlar : "Eger bize yardim ederseniz, ülkemizde Seriati tatbik edebilirsiniz" demeleri yardim etmemizi caiz kilar mi?
Ve savas disinda bir müslümanin darul harpte yasayan bir kafire canini tehlikeye atacak sekilde yardim etmesi caiz mi?
(örnek: kafire araba carpacak, müslüman bunu görüp onu itiyor ve onun icin kendi canini böylelikle tehlikeye atiyor).
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Es selamu aleykum,
Savasta zalim kafire karsi mazlum kafire yardim etmenin hükmü nedir?
Mazlum olanlar : "Eger bize yardim ederseniz, ülkemizde Seriati tatbik edebilirsiniz" demeleri yardim etmemizi caiz kilar mi?
Ve savas disinda bir müslümanin darul harpte yasayan bir kafire canini tehlikeye atacak sekilde yardim etmesi caiz mi?
(örnek: kafire araba carpacak, müslüman bunu görüp onu itiyor ve onun icin kendi canini böylelikle tehlikeye atiyor)
.

Aleykum selam we rahmetullah ;

"Allah adâleti, ihsanı, akrabaya vermeyi emreder, fahşâ(edebsizlikten)'dan, munker (fenalık) den ve bağy (azgınlık)'den alıkoyar. Öğüt almanız için size böyle öğüt verir" (Nahl 90)

îbni Abbas (r.anhuma), Rasulullah (s.a.v.)den şöyle rivayet etti.
Muâz şöyle demiş: «Rasulullah (s.a.v.) beni (Yemen'e) gönderdi. Buyurdu ki:
«Gerçekten sen ehl-i kitabdan mâdut bîr kavme gidiyorsun. İmdi onları; Allah'dan başka ilâh olmadığına benîm de Allah'ın Rasulu olduğuma şehâdet getirmeye davet eyle. Eğer buna itâât ederlerse kendilerine bildir ki, Allah cidara her gün ve gecede beş vakit namaz farz kılmıştır. Buna da itaat ederlerse onlara bildir ki, Allah kendilerine, zenginden alınıb fakirlerine verilecek bir zekât farz kılmıştır. Şayed buna da itâat ederlerse sakın mallarının en kıymetlilerini alma! Mazlumun bed duasından da korun! Çünkü bu dua île Allah'ın arasında perde yoktur.»

(Buhari, Zekat, bab 64, Hadis no :96; Muslim , İman, Bab 7, Hadis no: 29; Musned, 3, 153)

Savaşan iki kafir topluluktan, mazlum olanıyla musluman devlet/topluluk arasında "stratejik önemden dolayı özel bir andlaşma mevcut ise"; Muslumanların andlaşmalarına sadık kalarak, kâfirleri veli ve komutan edinmeden, kendilerinden olan emirin komutasında ayrı bir cebhede yardım etmesi câizdir. Mekke'den Medine'ye hicret eden muslumanların/peygamberin bu bağlamda Medine'li Yahudi kavimlerle bu manada güvenlik andlaşması yaptığı mâlumumuzdur.


Peygamber (s.a.v)'in Medine Vesikasının Tercumesi

Bismillâhirrahmânirrahîm.
1-) Bu kitab (yazı), Peygamber Muhammed tarafından Kurayşli ve Yesribli mûminler ve müslümanlar ve bunlara tabi olanlarla yine onlara sonradan iltihak etmiş olanlar ve onlarla beraber cihad edenler için (olmak üzere tanzim edilmiştir.)
2-) İşte bunlar, diğer insanlardan ayrı bir ummet (câmi'a) teşlil ederler.
3-) Kurayş'den olan Muhacirler, kendi aralarında âdet olduğu vechile kan diyetlerini ödemeye iştirak ederler ve onlar harb esirlerinin fidyei necâtını mûminler arasındaki iyi ve mâkul bilinen esaslara ve adâlet umdelerine göre ödemeye iştirak edeceklerdir.
4-) Benû 'Avf'lar kendi aralarında âdet olduğu vechile, evvelki şekiller altında kan diyetlerini ödemeye iştirak edeceklerdir ve (müslümanların teşkil ettiği) her zumre (taife), harb esirlerinin fidyei necâtını mûminler arasındaki iyi ve mâkul bilinen esaslara ve adâlet umdelerine göre tediyeye iştirak edeceklerdir.
5-) Benû Hârisler, kendi aralarında âdet olduğu vechile evvelki, şekiller altında kan diyetlerini ödemeye ve her bir zumre, harb esirlerinin fidyei necâtını, mûminler arasında iyi ve mâkul bilinen esaslara ve adâlet umdelerine göre tediyeye iştirak edeceklerdir.
6-) Benû Sâide'ler, kendi aralarında âdet olduğu veçhile, evvelki esirlerinin fidyei necâtını, mûminler arasındaki iyi ve mâkul bilinen esaslara ve adâlet umdelerine göre tediyeye iştirak edeceklerdir.
7-) Benû Cuşem'ler, kendi aralarında âdet olduğu veçhile, evvelki şekiler altında kan diyetlerini ödemeye ve her zumre, harb esirlerinin fidyei necâtını, mûminler arasındaki iyi ve mâkul bilinen esaslara ve adâlet umdelerine göre tediyeye iştirak edeceklerdir.
8 ) Benû'n-Neccâr'lar kendi aralarında âdet olduğu veçhile, evvelki şekiller altında kan diyetlerini ödemeye ve her bir zumre, harb esirlerinin fidyei necâtını, mûminler arasındaki iyi ve mâkul bilinen esaslara ve adâlet umdelerine göre tediyeye iştirak edeceklerdir.
9-) Benû 'Amr Ibn 'Avf'lar, kendi aralarında âdet olduğu veçhile, evvelki şekiller altında kan diyetlerini ödemeye ve her bir zümre, harb esirlerinin fidyei necâtını, mûminler arasındaki iyi ve mâkul bilinen esaslara ve adâlet umdelerine göre tediyeye iştiraık edeceklerdir.
10-) Benû'n-Nebît'ler, kendi aralarında âdet olduğu veçhile, evvelki şekiller altında kan diyetlerini ödemeye ve her bir zumre, harb esirlerinin fidyei necâtını, mu'minler arasındaki iyi ve mâkul bilinen esaslara ve adâlet umdelerine göre tediyeye iştirak edeceklerdir.
11-) Benû'l-Evs'ler, kendi aralarında âdet olduğu veçhile, evvelki şekiller altında kan diyetlerini ödemeye ve her bir zumre, harb esirlerinin fidyei necâtını, mûminler arasındaki iyi ve mâkul bilinen esaslara ve adâlet umdelerine göre tediyeye iştirak edeceklerdir.
12-) Mûminler kendi aralarında ağır malî mes'uliyetler altında bulunan hiç kimse (bu halde) bırakmayacaklar, fidyei necât veya kan diyeti gibi borçlarını iyi ve mâkul bilinen esaslara göre vereceklerdir.
12/b-) Hiçbir mûmin diğer bir mu'minin mevlâsına (kendisi ile akdî kardeşlik râbıtası kurulmuş kimse) mumâna'at edemez (diğer bir okunuşa göre: Hiçbir mu'min diğer bir mûminin mevlâsı ile, onun aleyhine olmak üzere bir andlaşma yapamayacaktır.)
13-) Takvâ sahibi mûminler, kendi aralarında mütecâvize ve haksız bir fiil îkaını tasarlayan yahut bir curum yahut bir hakka tecavuz veyahud da mü'minler arasında bir karışıklık çıkarma kasdını taşıyan kimseye karşı olacaklar ve bu kimse onlardan birinin evlâdı bile olsa, hepsinin elleri onun aleyhine kalkacaktır.
14-) Hiçbir mûmin bir kâfir için, bir mu'mini öldüremez ve bir mûmin aleyhine hiçbir kâfire yardım edemez.
15-) Allah'ın zimmeti (himaye ve teminâtı) bir tekdir; (mûminlerin en ehemmiyetsizlerinden birinin tanıdığı himâye) onların hepsi için hüküm ifade eder. Zîra mûminler, diğer insanlardan ayrı olarak birbirlerinin mevlâsı (kardeşi) durumundadırlar.
16-) Yahudilerden bize tâbi olanlar, zulme uğramaksızın ve onlara muârız olanlarla yardımlaşılmaksızın, yardım ve muzâheretimize (kendi gücünü ve imkânlarını başka birinin iyiliği için kullanma) hak kazanacaklardır.
17-) Sulh, mu'minler arasında bir tekdir. Hiçbir mûmin Allah yolunda girişilen bir harbde, diğer mu'minleri hâriç tutarak, bir sulh anlaşması akdedemez; bu sulh, ancak onlar (mûminler) arasında umumiyet ve adâlet esasları üzere yapılacaktır.
18) Bizimle beraber harbe iştirak eden bütün (askerî) birlikler, birbirleriyle munâvebe edeceklerdir.
19-) Mûminler, birbirlerinin Allah yolunda (uğrunda) akan kanlarının intikamını alacaklardır.
20-) Takvâ sahibi mûminler, en iyi ve en doğru yol üzerinde bulunurlar.
20/b-) Hiçbir muşrik, bir Kurayş'linin mal ve canını himâyesi altına alamaz ve hiçbir mu'mine bu hususta engel olamaz (yani Kurayşliye hücûm etmesine mani olamaz.)
21-) Herhangi bir kimsenin, bir muminin ölümüne sebep olduğu katî delillerle sâbit olur da maktûlun velîsi (hakkını müdafaa eden) rızâ göstermezse, kısas hükümlerine tabî olur; bu halde bütün mu'minler ona karşı olurlar. Ancak bunlara, sadece (bu kaidenin) tatbiki için hareket etmek helâl (doğru) olur.
22-) Bu sahife (yazı)nın muhteviyatını kabul eden, Allah'a ve ahiret gününe inanan bir mûminin bir kaatile yardım etmesi ve ona sığınacak bir yer temin etmesi helâl (doğru) değildir; ona yardım eden veya sığınacak bir yer gösteren Kıyamet günü Allah'ın lânet ve gadabına uğrayacaktır ki o zaman artık kendisinden ne bir para tediyesi ve ne de bir tavîz alınacaktır.
23-) Üzerinde ihtilafa düştüğünüz herhangi bir şey, Allah'a ve Muhammed'e götürülecektir.
24-) Yahudiler, mûminler gibi, muharebe devam ettiği muddetçe (kendi harb) masraflarını karşılamak mecburiyetindedirler.
25-) Benû 'Avf yahudileri, mûminlerle birlikte (Ibn Hişam'da bu, “ma'a” (=ile) olarak, Ebû Ubeyde'de ise “min” (=den) olarak zikredilir) bir ummet câmi'a) teşkil ederler. Yahudilerin dinleri kendilerine, mûminlerin dinleri kendilerinedir. Buna gerek mevlâları ve gerekse bizzat kendileri dahildirler.
25/b-) Yalnız kim ki haksız bir fiil irtikâb eder veya bir cürüm îkâ eder, o sadece kendine ve âile efradına zarar (vermiş) olacaktır.
26-) Benûn- Neccâr Yahudileri de Benû 'Avf Yahudileri gibi aynı (haklara) sahib olacaklardır.
27-) Benû’l-Haris Yahudileri de Benû 'Avf Yahudileri gibi aynı (haklara) sahib olacaklardır.
28 ) Benû Sâ'ide Yahudileri de Benû 'Avf Yahudileri gibi aynı (haklara) sahib olacaklardır.
29-) Benû Cuşem Yahudileri de Benû 'Avf Yahudileri gibi aynı (haklara) sahib olacaklardır.
30-) Benû'l-Evs Yahudileri de Benû 'Avf Yahudileri gibi aynı (haklara) sahib olacaklardır.
31-) Benû Sa'lebe Yahudileri de Benû 'Avf Yahudileri gibi aynı (haklara) sahib olacaklardır. Yalnız kim ki haksız bir fiil irtikâb eder veya bir cürüm îka eder, o sadece kendini ve aile efradını zarardîde etmiş olacaktır.
32-) Cefne (ailesi) Sa'lebenin bir kolu (batn)dur; bu bakımdan Sâlebe'ler gibi mulâhaza olunacaklardır.
33-) Benû'ş-Şuteybe de Benû 'Avf Yahudileri gibi aynı (haklara) sahib olacaklardır, (kaidelere) muhakkak riayet edilecek, bunlara aykırı hareket olmayacaktır.
34-) Sa'lebe'nin mevlâları, bizzat Sa'lebeler gibi mulâhaza olunacaklardır.
35-) Yahudilere sığınmış olan kimseler (Bitâne), bizzat Yahudiler gibi mulâhaza olunacaklardır.
36-) Bunlar (yahudiler)'dan hiçbir kimse (müslümanlarla birlikte bir askerî sefere), Muhammed'in müsaadesi olmadan çıkamayacaktır.
36/b-) Bir yaralamanın intikamını almak yasak edilemeyecektir. Muhakkak ki bir kimse bir adam öldürecek olursa neticede kendini ve âile efradını mesûliyet altına sokar; aksi halde haksızlık olacaktır (yâni bu kaideye riâyet etmeyen bir kimse haksız vaziyette olacaktır.) Allah bu yazıya en iyi riâyet edenlerle beraberdir.
37-) (Bir Harb vukuunda) Yahudilerin masrafları kendi üzerine ve müslümanların masrafları kendi üzerindedir. Muhakkak ki bu sahîfede (yazıda) gösterilen kimselere harb açanlara karşı, onlar kendi aralarında yardımlaşacaklardır. Onlar arasında hayırhahlık ve iyi davranış bulunacaktır. (kaidelere) muhakkak riayet edilecek, bunlara aykırı hareketler olmayacaktır.
37/b-) Hiçbir kimse muttefikine karşı bir curum îka edemez: Muhakkak ki zulmedilene yardım edilecektir.
38 ) Yahudiler müslümanlarla birlikte, beraberce harb ettikleri muddetçe masrafda bulunacaklardır.
39-) Bu sahîfenin (yazının) gösterdiği kimse lehine Yesrib vâdisi dahili (cevf), harâm (Mukaddes) bir yerdir.
40-) Himâye altındaki kimse (cârr), bizzat himaye eden kimse gibidir; ne zulmedilir ve ne de (kendisi) curum îka edecektir.
41-) Himâye verme hakkına sahib kimselerin izni müstesna, bir himaye hakkı verilemez.
42-) Bu sahîfede (yazıda) gösterilen kimseler arasında zuhurundan korkulan bütün öldürme yahut munâzaa vak'alarının Allah'a ve Rasûlullah Muhammed'e götürülmeleri gerekir. Allah bu sahîfeye (yazıya) en kuvvetli ve en iyi riâyet edenlerle beraberdir.
43-) Ne Kurayşliler ve ne de onlara yardım edecek olanlar, himâye altına alınmayacaklardır.
44-) Onlar (=Müslümanlar ve Yahudiler) arasında, Yesrib'e hucum edecek kimselere karşı yardımlaşma yapılacaktır.
45-) Şayet onlar (yahudiler), (Müslümanlar tarafından) bir sulh akdetmeye veya bir sulh akdine iştirake davet olunurlarsa, bunu doğrudan doğruya akdedecekler veya ona iştirak edeceklerdir. Şayet onlar (Yahudiler), (müslümanlara) aynı şeyleri teklif edecek olursa, mu'minlere karşı aynı haklara sahib olacaklardır; din mevzuunda girişilen harb vakâları müstesnadır.
45/b-) Her bir zumre, kendilerine ait mıntıkadan (gerek mudafaa ve gerekse sâir ihtiyaçlar hususunda) mes'uldur.
46-) Bu sahifede (yazıda) gösterilen kimseler için ihdas edilen şartlar, aynı şekilde Evs Yahudilerine, yani onların mevlâlarına ve bizzat kendi şahıslarına, bu sahifede (yazıda) gösterilen kimseler tarafından sıkı ve tam bir muhafazakarlık ile tatbik olunur. (kaidelere) mahakkak riâyet edilecek, bunlara aykırı hareket olmayacaktır. Ve haksız şekilde kazanç temin edenler, sadece kendi nefsine zarar vermiş olurlar. Allah bu sahifede (yazıda) gösterilen maddelere en doğru ve en mükemmel riâyet edenlerle beraberdir.
47-) Bu kitab (yazı), bir haksız fiil îka eden veya curum işleyen (ile cezâ) arasında engel olarak giremez. Kim ki bir harbe çıkar, emniyette olur veya kim ki Medine'de kalırsa yine emniyet içindedir; haksız bir fiil ve curum îkaı hallerini, (bu sahîfeyi) tam bir sadakat ve dikkat içinde muhafaza eden kimseler üzerinde tutacaklardır.

(Prof Dr. Muhammed Hamidullah, İslam Peygamberi, Irfan Yayıncılık Ist.1991)


 
Üst Ana Sayfa Alt