Selef’in Bid'at Ehline Karşı Tutumu

::IM4M`UL-HAREMEYN:: Çevrimdışı

::IM4M`UL-HAREMEYN::

Tevhid ve Cihad
İslam-TR Üyesi
Selef’in Sapık Kimselere Karşı Tutumu

Kendilerine ittiba etmekle şeref duyduğumuz Selef-i Salihin, bidat ehli ve şüphe sahibi kimselere karşı oldukça sert bir tavır takınmış, etrafındaki kimselere onlarla oturup-kalkmamaları noktasında gayet net telkinlerde bulunmuştur. Burada onların bazı sözlerini naklederek işin ehemmiyetinin boyutlarını ortaya koymaya çalışacağız. İnşâallah nasibi olanlar faydalanmasını ümit ediyoruz.

Bir adam İbn Ömer‘e gelip:

— Falanın sana selâmı var, dedi. Bunun üzerine İbn Ömer radıyallâhu anh:

Bana, onun bidat çıkarmış olduğu haberi ulaştı. Şayet gerçekten bidat çıkarmışsa, (benden) ona selâm söyleme! diye karşılık verdi. [31]

Selef‘in büyüklerinden birisi olan Ebû Kilâbe rahimehullâh, yine kendisi gibi Tabiîn neslinin büyük âlimlerden birisi olan Eyyub es-Sahtiyanî‘ye şöyle nasihat etmiştir:

“Bidat ehliyle oturup-kalmayın ve onlarla tartışmayın; zira ben, onların sizi sapıklıklarına düşürmelerinden veya bilmiş olduğunuz gerçekleri size bulandırmalarından endişe ediyorum.” [32]

Ebû Kilâbe rahimehullâh, büyük bir âlim olan Eyyub es-Sahtiyanî gibi birisinin bidat ehliyle oturup-kalktığı zaman fitneye düşeceğinden korkuyorsa, acaba bizim gibi ilimde tıfıl olan veya ilimden hiç nasibi olmayan kimseleri görseydi ne derdi?

Şu rivayete de dikkatle kulak vermenizi isityoruz:

Bidat ehlinden iki adam İbn Sîrin rahimehullâh‘ın huzuruna girmişti. Ona:

— Ey Ebû Bekr! [33] Sana bir hadis aktarabilir miyiz? dediler. İbn Sîrin rahimehullâh:

— Hayır! dedi.

— O halde sana Allah‘ın Kitâbı‘ndan bir âyet okuyalım, dediler.

— Tekrar “Hayır” dedi ve ekledi: Ya siz yanımdan kalkıp gideceksiniz ya da ben kalkıp gideceğim!

Bunun üzerine oradan çıkıp gittiler…

Derken mecliste bulunanlar birisi:

— Ey Ebû Bekr! Allah‘ın Kitâbı‘ndan bir âyet okumalarının sana ne zararı olurdu ki? diye sordu.

Bunun üzerine İbn Sîrin rahimehullâh şöyle cevap verdi:

— Bana bir âyet okuyup da onu asıl mânâsının dışına çıkarmalarından, bunun da kalbime tesir etmesinden korktum. [34]

Bu rivayet bizler için aslında çok şeyler anlatmaktadır. Eğer bir kimse bidate bulaşmış veya herhangi bir şekilde dalalete düşmüşse, Selefimiz onlardan ayet ve hadis dinlemeyi bile uygun görmemiştir.

Bugün medyatik hocalardan veya dinlerini tağutların rızasına feda eden sözde âlimlerden tefsir veya hadis dersleri dinleyenlerin, bu tür rivayetleri iyi düşünmeleri, kendilerinden çok daha hayırlı olan güzide insanların bu tutumlarını iyiden iyiye tahlil etmeleri gerekmektedir. “Acaba onlar mı meselenin önemini abartmışlardı, yoksa biz de mi bir yanlış anlayış var?” diye düşünmeleri gerekir. Gerçekten de hangisinin doğru olduğunu değerlendirmek gerekir.

Yine İbn Sîrin rahimehullâh‘ın şöyle dediği nakledilmiştir:

“Bidat ehliyle oturup-kalmayın, onlarla tartışmayın ve onlardan hiçbir şey dinlemeyin!” [35]

Bu sözünde de İbn Sîrin rahimehullâh, sapık kimselerden bir şeyler dinlememeyi bizlere öğütlemektedir. Bugün etrafımızda, medyada veya piyasada cirit atan dalalet ehli kimseleri dinleyerek akideleri bozulan veya inançlarında bir sapma meydana gelen azımsanmayacak kadar insan vardır. İşin garibi bu insanlar, o hocalara kulak verdiklerinde onların sapık olduğunu biliyor ve kendileriyle aynı akideye mensup olmadıklarından emin olarak onları dinliyorlardı. Ve yine bu insanlar, o hoca efendileri dinlerken samimi duygularla ve Allah‘ın dinini öğrenelim amacıyla dinliyorlardı. Ama samimiyet bir noktadan sonra yetmiyor. Samimiyetin yanında doğru bir menhece de sahip olmak gerekiyor. Onlar bu aslı ihlal ettiklerinden ve konunun başında zikrettiğimiz En'am 68 ve Nisa 140. ayetlere muhalefetlerinden dolayı −bilerek veya bilmeyerek− yoldan çıktılar. Tıpkı bidat ehli gibi sapıttılar. Bizzat kendi elleriyle kalplerine şüphelerin girmesine kapı araladılar.

Yeri gelmişken burada hemen bir hakikati hatırlatalım:

İslam âlimlerinin belirttiğine göre insanın dinini iki şey ifsat eder:

1-Şüpheler,

2-Şehvetler.

Şüpheler, kişinin dinine, akidesine ve inancına zarar verirken; şehvetler ahlakına, adabına ve davranışlarına zarar verir. Dolayısıyla hem akidesini hem de ahlakını muhafaza etmek isteyen bir Müslümanın her iki ifsat vesilesinde de uzak durması gerekmektedir.

Yine bidat ehlinden bir adam Eyyub es-Sahtiyanî‘ye:

— Ey Ebû Bekr! [36] Sana bir kelime soracağım, demişti.

Bunun üzerine Eyyub rahimehullâh, serçe parmağını göstererek:

Yarım kelime dahi olmaz! diye işaret edip yüzünü dönerek çekti gitti. [37]

İşte selefimiz bu konuda böylesine hassas davranarak bizlere model olmuşlardır.

Unutmamak gerekir ki bidatler, haramlardan daha tehlikelidir. İnsan haramları yanlış olduğunu bilerek işlerken, bidatleri Allah razı olacak düşüncesiyle yapar. Bu nedenle âlimlerimiz, bidat ehlini haram ehlinden daha tehlikeli görmüşlerdir.

İmam Şevkanî rahimehullâh, bidat ehliyle oturup-kalkmanın, haram işleyen kimselerle oturup kalkmaktan daha tehlikeli olduğunu şu önemli sözleriyle dile getirmiştir:

"Bu temiz şeriatı hakkıyla bilenler, sapık bidat ehliyle oturup-kalkmada meydana gelen mefsedetin/zararın, özellikle de Kitap ve Sünnet ilminde derinleşmeyen kimseler için, haram olan bir işi yaparak Allah‘a isyan eden kimselerle oturup-kalkmada meydana gelecek zarardan kat be kat daha fazla olacağını bilirler." [38]

Gerçekten de bu çok doğru bir sözdür. Bu ümmetin başına ne kadar musibet gelmişse hep dini saptıran, dine bidatler bulaştıran ve hak yoldan çıktığı halde kendisini hak ehliymiş gibi tanıtan insanlardan gelmiştir. İçki içen veya zina eden insanlardan bu dine öbürlerininki kadar zarar gelmemiştir; zira tüm insanlar bu kimselerin zaten yanlış yaptığını bilmektedirler.

İşte tüm bu anlatılanlara kulak vererek bidat ehlinden, sapık kimselerden ve akidesi düzgün olmayan şahıslardan uzak durmalı, dinimizi muhafaza için onları ve onların oturmalarını terk etmeliyiz. Bunu yaptığımızda öncelikle Allah‘ın emrine ram olduğumuz, ardından da Selef‘in yolunu izlediğimiz için imanımızı muhafaza altına almış olacağız.

Allah hepimizi dalalet ehlinden ve onların ortaya attığı şüphelerden muhafaza buyursun. (Âmîn)

Dipnotlar

31. Dârimî rivayet etmiştir.

32. Dârimî rivayet etmiştir

33. Bu, İbn Sîrin’in künyesidir.

34. Dârimî rivayet etmiştir.

35. Dârimî rivayet etmiştir.

36. Bu, Eyyub es-Sahtiyânî’nin künyesidir.

37. Dârimî rivayet etmiştir.

38. Feydu’l-Kadîr, 1/657

Kaynak

Faruk Furkan, Müslüman Kalabilmek İçin Nelere Dikkat Etmeliyiz ?, s. 98-102
 
Berkut Altay Çevrimdışı

Berkut Altay

رَفْرِفِي يَا رَايَةَ التَوْحِيدِ
İslam-TR Üyesi
Böylece öğrendiklerimi uygulamanın ne kadar zor olduğunu tekrar anladım
 
Üst