selamun aleyküm, ezanı aliyyen resulullah değil, aliyyen veliyullah diye okuruz. biz Hz Muhammed (s.a.a)'e hiç bir zaman İmam Ali (a.s) ortak koşmadık, sadece vasisi olduğunu iddaa etmiyoruz; biliyoruz.
33- Evlerinizde oturun, cahiliyet devrinde olduğu gibi süslenip çıkmayın. Dosdoğru namazı kılın, zekâtı verin, Allah'a ve Resulü'ne itaat edin. Ey Ehl-i Beyt! Şüphesiz Allah, (tekvini iradeyle) sadece sizden her türlü pisliği gidermek ve sizi tertemiz kılmak ister.
(Ümmü Seleme anlatıyor: «Ben, Resûlullah'ın (s.a.a) evinin kapısında iken şu ayet nazil oldu: «. Ey Ehl-i Beyt! Şüphesiz Allah, (tekvini iradeyle) sadece sizden her türlü pisliği gidermek ve sizi tertemiz kılmak ister.» (Ahzab/33). Evde «Resûlullah (s.a.a), Ali, Fatıma, Hasan ve Hüseyin vardı. Onlara bir örtü bürüdü ve «Allahım! İşte bunlar benim Ehl-i Beyt'imdir, bunlardan günahı gider ve bunları kirlerden tertemiz kıl!» buyurdu. Ben atılıp: «Ey Allah'ın Resulü! Ben Ehl-i Beyt'ten değil miyim?» dedim. Bana: «Sen hayır üzeresin, sen Resûlullah'in zevcesisin (ama Ehl-i Beyt'ten değilsin)!» diye cevap verdi.» (Tirmizi, Menakıb, (3870)
Enes anlatıyor: «Ey Ehl-i Beyt! Şüphesiz Allah, (tekvini iradeyle) sadece sizden her türlü pisliği gidermek ve sizi tertemiz kılmak ister.» (Ahzab/33) ayeti indiğinde Resûlullah (a.s) sabah namazına giderken, altı aya yakın bir müddette, Hz. Fatıma'nın kapısına uğrayıp: «Namaza (kalkın) ey Ehl-i Beyt «Allah günahlarınızı giderip sizi tertemiz yapmak istiyor! » buyurdu.» (Tirmizi, Tefsir, Ahzab, (3204)
Aişe anlatıyor: ««Resûlullah (s.a.a), üzerinde siyah (yünden) nakışlı bir kumaş olduğu halde sabahleyin (evden) çıktı. O sırada Hasan geldi, onu örtünün altına aldı. Sonra Hüseyin geldi, onu da örtünün altına aldı. Sonra Fatıma geldi, onu da örtünün altına aldı. Sonra Ali geldi onu da örtünün altına aldı. Sonra da, «Ey Ehl-i Beyt! Şüphesiz Allah, (tekvini iradeyle) sadece sizden her türlü pisliği gidermek ve sizi tertemiz kılmak ister «(Ahzab/33) buyurdu.» (Müslim, Fezailu's-Saha-be 61, 2424)
Yezid Ibnu Hayyan, Zeyd İbn-i Erkam'dan naklen Resûlullah'in (s.a.a) şöyle buyurduğunu bildiriyor: «Haberiniz olsun! Ben size iki ağırlık (değerli şey) bırakıyorum. Bunlardan biri Allah Teâlâ’nın Kitabı'dır. O, Allah'ın (yerle gök arasına uzanmış) ipi olup, kim ona tutunursa hidayet üzere olur, kim de onu terk ederse dalâlete düşer. İkincisi itretim, Ehl-i Beyt'imdir.» Biz, Zeyd İbn-i Erkam'a sorduk: «Kadınları da Ehl-i Beyt'inden midir?» O, «Hayır! Dedi, Allah'a yemin olsun, kadın bir müddet erkekle beraber olur. Sonra (kocası) onu boşar, o da babasına ve kavmine döner. «Resûlullah'in Ehl-i Beyt'i aslı ve kendinden sonra sadaka haram olan akrabasıdır.» (Müslim, Fezailu's-Saha-be 37, 2408
Bunun gibi nice ayetler ve hadisler koyarım gözünüzün önününe ama;
179- Biz cinler ve insanlardan birçoğunu cehennem için yaratmışızdır. Onların kalpleri vardır da onlarla kavramazlar; gözleri vardır da onlarla görmezler; kulakları vardır da onlarla işitmezler. İşte onlar hayvanlar gibidir; hatta daha da sapıktırlar. İşte asıl gafiller onlardır