NEDEN EZAN OKURKEN, ALİ'NİN (A.S) VELÂYETİNE TANIKLIK EDİYORSUNUZ?
Cevap: Bu soruya cevap olarak aşağıdaki hususlara dikkat edilmesi gerekir:
1- Şia fakihlerinin tümü, geniş veya muhtasar fıkıh kitaplarında, Ali'nin (a.s) velâyetine şahadette bulunma-nm ezan ve ikamenin (kametin) bir parçası olmadığını açık bir şekilde beyan etmiş ve hiç kimsenin bu şahadeti ezan veya ikamenin bir parçası olarak okuma hakkma sahip olmadığını dile getirmişlerdir.
2- Ali (a.s), Kur'ân açısından Allah'ın velilerinden biri sayılır ve şu ayette müminler üzerindeki velâyeti açıkça beyan edilmiştir:
"Sizin veliniz ancak Allah, O'nun Resulii ve namaz kılıp rükû hâlinde, zekât veren mümin-lerdir."1
Ehlisünnet'in Sahih ve Müsned kitaplarında yer alan rivayetler, bu ayetin rükû hâlinde yüzüğünü fakire bağış-layan Ali (a.s) hakkında nazil olduğunu açıkça beyan etmektedir.2
1- Mâide, 55
2- Bu ayetin bu hususta nazil oluğu burada zikredilmeye-cek kadar çoktur. Dolayısıyla burada bu sayısız kaynaklardan sadece birkaçına işaret ediyoruz: (1) Tefsir-i Taberî, c.6, s.186. (2) Cesass, Ahkâm'ul-Kur'ân, c.2, s.542. (3) Tefsir-i Beyzavî, c.l, s.345. (4) ed-Dürr'ül-Men-sûr, c.2, s.293
134 Cevaplıyoruz
Bu ayet, AN (a.s) hakkmda nazil olunca, Hasan b. Sabit, bu olayı şu şekilde şiirleştirdi:
"Rükû hâlinde bağışta bulunan, sensin Canlar sana feda, ey rükû edenlerin en ha-yırlısı!
Velâyetin en hayırlısını Allah senin hakkında indirmişti.
Ve onu şeriatların sağlam hükümlerinde be-yan etti."
3- Hz. Peygamber (s.a.a) şöyle buyurmuştur:
"Ameller, niyet iledir." (Yani, amellerin haki-kat ve mahiyetini insanın niyeti belirler.)
Buna göre Hz. Ali'nin (a.s) velâyeti, Kur'ân'ın açıkça beyan buyurduğu hakikatlerden biri olduktan, öte yan-dan söz konusu cümle, ezanın bir parçası olduğu niyetiy-le söylenmedikten sonra, bu hakikati Hz. Peygamber'in risaletine tanıklığın yanı sıra dile getirmenin ne sakınca-sı olabilir?
Burada hatırlatılması gereken bir konu da şudur: Eğer söz konusu cümleyi ezana ilâve etmek hoş değilse ve bu açıdan Şia kınanacaksa, o zaman aşağıdaki şu iki husus nasıl tevil ve tevcih edilecek?:
1- Sahih tarihin tanıklık ettiği üzere "Hayye alâ hayri'l-amel" (En hayırlı amele koşun) cümlesi de ezanın bir parçasıdır.1 Oysa ikinci halifenin hilâfeti döneminde, insanların, namazın en hayırlı amel olduğunu duyunca artık cihada gitmeyecekleri düşüncesiyle bu cümle ezandan kaldırılmış ve bu hâliyle baki kalmıştır.2
1- Kenz'ül Ummal, Kitab'us-Salât, c.4, s.266, Taberanî'den naklen: "Bilâl sabahları şöyle ezan okurdu: Hayye alâ hayrîl-amel (En iyi amele koşun)." bk. Sünen-i Beyhakî, c.l, s.424-425; Muvatta-i Malik, c.l, s.93
2- Kenz'ül İrfan, c.2, s.158; es-Sırat'ul Mustakim ve Cevahir'ul-Ahbar-i ve'l-Âsâr, c.2, s.192; Kuşçî, Şerh'ut-TeEcrid İmamet bahsi, s. 484: "Ömer minbere çıkarak şöyle dedi: Ey
Ezanın Şekli 135
2- "es-Salâtu hayrun mine'n-nevm" (Namaz uykudan daha hayırlıdır" cümlesi, Hz. Peygamber (s.a.a.) zamanmda ezanın bir parçası değildi, sonraları ezana ilâve e-dilmiştir.1
Bu yüzden Şafiî "el-Ümm" adlı kitabında şöyle diyor:
"Ben ezanda, 'es-Salâtu hayrun mine'n-nevm' (Namaz uykudan daha hayirlidir) denmesini hoş görmüyorum. Zira (ravilerden ve muhaddisler-den biri olan) Ebu Mahzure bunu (kendi hadi-sinde) zikretmemiştir."2
insanlar! Allah Resulü zamanmda şu üç şey vardı ve ben onları yasaklıyorum ve haram kılıyorum. Bunları yapan kimseleri de cezalandıracağım. Bunlar; kadının müt'a edilmesi, hac müt'ası (temettu haccmda umre irhammdan çıktıktan sonra kadınlarla birlikte olmak) ve 'Hayye alâ hayri'l-amel' cümlesi-dir."
1- Kenz'ül-Ummal, Kitab'us-Salât, c.4, s.270.
2- Delâil'us-Sıdk, c.3, ikinci bölüm, s.97'den naklen
Cevap: Bu soruya cevap olarak aşağıdaki hususlara dikkat edilmesi gerekir:
1- Şia fakihlerinin tümü, geniş veya muhtasar fıkıh kitaplarında, Ali'nin (a.s) velâyetine şahadette bulunma-nm ezan ve ikamenin (kametin) bir parçası olmadığını açık bir şekilde beyan etmiş ve hiç kimsenin bu şahadeti ezan veya ikamenin bir parçası olarak okuma hakkma sahip olmadığını dile getirmişlerdir.
2- Ali (a.s), Kur'ân açısından Allah'ın velilerinden biri sayılır ve şu ayette müminler üzerindeki velâyeti açıkça beyan edilmiştir:
"Sizin veliniz ancak Allah, O'nun Resulii ve namaz kılıp rükû hâlinde, zekât veren mümin-lerdir."1
Ehlisünnet'in Sahih ve Müsned kitaplarında yer alan rivayetler, bu ayetin rükû hâlinde yüzüğünü fakire bağış-layan Ali (a.s) hakkında nazil olduğunu açıkça beyan etmektedir.2
1- Mâide, 55
2- Bu ayetin bu hususta nazil oluğu burada zikredilmeye-cek kadar çoktur. Dolayısıyla burada bu sayısız kaynaklardan sadece birkaçına işaret ediyoruz: (1) Tefsir-i Taberî, c.6, s.186. (2) Cesass, Ahkâm'ul-Kur'ân, c.2, s.542. (3) Tefsir-i Beyzavî, c.l, s.345. (4) ed-Dürr'ül-Men-sûr, c.2, s.293
134 Cevaplıyoruz
Bu ayet, AN (a.s) hakkmda nazil olunca, Hasan b. Sabit, bu olayı şu şekilde şiirleştirdi:
"Rükû hâlinde bağışta bulunan, sensin Canlar sana feda, ey rükû edenlerin en ha-yırlısı!
Velâyetin en hayırlısını Allah senin hakkında indirmişti.
Ve onu şeriatların sağlam hükümlerinde be-yan etti."
3- Hz. Peygamber (s.a.a) şöyle buyurmuştur:
"Ameller, niyet iledir." (Yani, amellerin haki-kat ve mahiyetini insanın niyeti belirler.)
Buna göre Hz. Ali'nin (a.s) velâyeti, Kur'ân'ın açıkça beyan buyurduğu hakikatlerden biri olduktan, öte yan-dan söz konusu cümle, ezanın bir parçası olduğu niyetiy-le söylenmedikten sonra, bu hakikati Hz. Peygamber'in risaletine tanıklığın yanı sıra dile getirmenin ne sakınca-sı olabilir?
Burada hatırlatılması gereken bir konu da şudur: Eğer söz konusu cümleyi ezana ilâve etmek hoş değilse ve bu açıdan Şia kınanacaksa, o zaman aşağıdaki şu iki husus nasıl tevil ve tevcih edilecek?:
1- Sahih tarihin tanıklık ettiği üzere "Hayye alâ hayri'l-amel" (En hayırlı amele koşun) cümlesi de ezanın bir parçasıdır.1 Oysa ikinci halifenin hilâfeti döneminde, insanların, namazın en hayırlı amel olduğunu duyunca artık cihada gitmeyecekleri düşüncesiyle bu cümle ezandan kaldırılmış ve bu hâliyle baki kalmıştır.2
1- Kenz'ül Ummal, Kitab'us-Salât, c.4, s.266, Taberanî'den naklen: "Bilâl sabahları şöyle ezan okurdu: Hayye alâ hayrîl-amel (En iyi amele koşun)." bk. Sünen-i Beyhakî, c.l, s.424-425; Muvatta-i Malik, c.l, s.93
2- Kenz'ül İrfan, c.2, s.158; es-Sırat'ul Mustakim ve Cevahir'ul-Ahbar-i ve'l-Âsâr, c.2, s.192; Kuşçî, Şerh'ut-TeEcrid İmamet bahsi, s. 484: "Ömer minbere çıkarak şöyle dedi: Ey
Ezanın Şekli 135
2- "es-Salâtu hayrun mine'n-nevm" (Namaz uykudan daha hayırlıdır" cümlesi, Hz. Peygamber (s.a.a.) zamanmda ezanın bir parçası değildi, sonraları ezana ilâve e-dilmiştir.1
Bu yüzden Şafiî "el-Ümm" adlı kitabında şöyle diyor:
"Ben ezanda, 'es-Salâtu hayrun mine'n-nevm' (Namaz uykudan daha hayirlidir) denmesini hoş görmüyorum. Zira (ravilerden ve muhaddisler-den biri olan) Ebu Mahzure bunu (kendi hadi-sinde) zikretmemiştir."2
insanlar! Allah Resulü zamanmda şu üç şey vardı ve ben onları yasaklıyorum ve haram kılıyorum. Bunları yapan kimseleri de cezalandıracağım. Bunlar; kadının müt'a edilmesi, hac müt'ası (temettu haccmda umre irhammdan çıktıktan sonra kadınlarla birlikte olmak) ve 'Hayye alâ hayri'l-amel' cümlesi-dir."
1- Kenz'ül-Ummal, Kitab'us-Salât, c.4, s.270.
2- Delâil'us-Sıdk, c.3, ikinci bölüm, s.97'den naklen