Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Şirkin Çeşitleri

I Çevrimdışı

islami bilgiler

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
بســـم الله الرحمن الرحيم


Şirkin Çeşitleri


Sözün özü, şirk (Allah'a ortak koşmak) iki türlüdür:

1 - Birinci türlüsü:

Allah'ın “Rububiyet (Rabb olma)” niteliğine ortak koşmak, yani evrenin ve olayların yaratılış ve yönlendirilişinde Allah'dan başka bir gücün de etkili olduğunu düşünmektir.

Bu konuda Cenab-ı Allah (c.c.) şöyle buyuruyor:

“De ki; Allah'dan başka ilâh olduklarını sandığınız nesneleri çağırınız. Onların ne göklerde ve nede yeryüzünde zerre ağırlığı kadar bile etki ve egemenlik leri yoktur. Onların göklerin ve yerin egemenliğinde ne ortaklıkları ve nede Allah'a yardımcı olmaları söz konusudur .” (Sebe: 22)

Görüldüğü gibi Cenab-ı Allah (c.c) bu ayette kendisine ortak koşulan ilâhların evrende zerre ağırlığı kadar bile bağımsız bir egemenlik alanlarının bulunmadığını, hiç bir bakımdan O'na ortak olmadıklarını ve O'nun egemenliğinde yardımcı da olamayaca klarını açıkça belirtmek tedir. Bellidir ki, ne egemen, ne ortak ve nede yardımcı olmayan bir nesnenin evrenin ve olayların plânlanıp yürütülmesi konusunda hiç bir ilgisi söz konusu olamaz.

2 - Şirkin ikinci türlüsü:

Allah'ın “İlâhlık (Uluhiyyet)”, niteliğine ortak koşmak, yani Allah'dan başkasına ya kulluk sunmak (kulluk yapmak ibadet etmek) veya bir dilekte bulunmak amacı ile dua etmektir. Başka bir deyimle Kur'an'da belirtile n:

“Yalnız sana kulluk eder ve yalnız senden yardım ederiz.” ilkesine ters düşmektir. (Fatiha: 5)

Nasıl ki; Bir takım varlıkları sebep olarak ileri sürmek Allah'ın (c.c.) ortaksız yaratıcı ve yönlendirici olduğu ilkesini zedeleyic i olamıyor, O'nun her şeyin yaratıcısı olduğunu engellemi yor, sonuç olarak hiç bir varlığa ibadet veya yalvarma amacı ile dua edilmesin i gerektiri ci bir faktör sayılamıyorsa;

Şirk niteliğindeki bazı haram davranışları sebep olarak ortaya sürmek, O'nun ortaksız ilâh olma vasfını da zedeleyem ez, katıksız dinin sırf O'na yöneltilmesi (has kılınması) gerektiğini engelleye mez. O'na ortak koşma anlamı taşıyan söz ve davranışlara gerekçe sayılamaz.

Çünkü bu tutum Allah'ın gazabına yol açar ve bu yüzden Allah kulunu cezaya çarptırır.

Böylece bu tutumun kula sağlayabileceği zarar, faydasından kat kat üstün olur.

Sebebine gelince: Allah (c.c.) iyilikler in tümünü:

“Sırf O'na kulluk edip sadece O'ndan yardım istememiz e bağlı kılmıştır.”

Kur'an-ı Kerim'in çok sayıda ayeti bu temel prensibi isbatlar. Öyle ki, Cenab-ı Allah (c.c.) kendi izni olmaksızın hiç kimsenin şefaat etmesinin söz konusu olamayacağını kesinlikl e dile getirerek şöyle buyuruyor:

“Onun izni olmaksızın kendi katında kim şefaat edebilir?” (Bakara: 255)

Kur'an'da aynı anlamı dile getiren çok sayıda ayet vardır. Örnek olarak bir kaç tanesini okuyucunu n dikkatine sunuyorum:

“Rabb'lerinin huzurunda toplanaca klarına inanıp da bu durumdan korkanları uyar ki, kendileri nin O'ndan başka ne dostları ve nede aracıları (şefaatçıları) vardır” (En'am: 51)

“Ona hatırlat ki, işlediği günah yüzünden helake sürüklenen kimsenin Allah'dan başka ne dostu nede şefaatçisi vardır.” (En'am: 7)

“De ki; Allah'ı bırakıp da bize ne faydası ve nede zararı olan şeylere mi yal varalım? Allah bizi doğru yola ilettikte n sonra tekrar eski halimize dönüp tıpkı belirsiz bir çölde şeytanların ayartıp şaşkın bıraktıkları ve arkadaşlarının -Bize gel- diye doğru yola çağırdıkları kimse gibi şaşkın mı olalım? De ki; rehberlik sadece Allah'ın rehberliğidir ve bize emredilen şey, alemlerin Rabb'ine teslim olmamızdır.” (Enam: 71)

“Sizi, ilk başta nasıl yarattıysak şimdi yine öyle huzurumuz a teker teker geldiniz ve size verip hayalleri ne daldırdığımız şeyleri arkanızda bıraktınız. Hani bizim ortaklarımız olduklarını sandığınız aracılarınızı (şefaatçilerinizi) de yanınızda görmüyoruz! Onlarla aranızdaki bağlar iyiden iyiye kesilmiş ve ilâh sandığınız şeyler yokluğa karışıp kaybolmuştur.” (En'am: 94)

Söz sırası gelmişken hemen belirtmel iyiz ki, Kur'andaki En'am suresi temel “iman” ve “Tevhid (Allah'ı bir bilme)” ilkesinin çeşitli ifadeleri ni içeren çok önemli bir sûredir.

Aşağıdaki ayetler de bu ilkeyi vurgulama ktadır.

- “Sonra Arş'a istiva etti. Sizin O'ndan başka ne bir dostunuz ve nede bir şefaatçiniz vardır.” (Secde: 6)

- “O Allah'ı bırakıp da putlardan kendileri ne bir takım başka dostlar edinenler: "Onlara, bizi Allah'a yaklaştırsınlar diye kulluk / ibadet ediyoruz" derler. (Zümer: 3)

- “onlar Allah'dan başka şefaatçiler mi edindiler? De ki; onlar, hiç bir şeye güçleri yetmeyen ve düşünme gücü olmayan nesneler olsalarda mı onları şefaatçi edineceks iniz?

De ki; şefaat yetkisi tümüyle Allah'a aittir. Göklerin ve yerin egemenliği O'nun elindedir ve sonunda O'na döndürüleceksiniz.” (Zümer: 43-44)

Aşağıdaki ayet de aynı ilkeyi dile getirmekt edir.

“İnsanlardan kimiside varki, Allah'a tek yanlı olarak (dinin bütününe inanmadan) ibadet eder. Böyle kimse eğer kendisine bir hayır gelirse onunla huzura kavuşup sevinir, buna karşılık eğer bir terslikle karşılaşırsa, tuttuğu yoldan geri döner ve böylece hem dünyada ve hem de ahirette hüsrana uğrar. İşte apaçık hüsran budur.

Böylesi, Allah'ı bırakıp kendisine ne zarar ve nede fayda veremeyen şeylere yalvarır. İşte doğru yolun uzağına düşmek budur.

Yine böylesi, zararı, faydasından daha yakın olana yalvarır. O ne kötü bir dost ve ne kötü bir arkadaştır!” (Hacc: 11-13)

Cenab-ı Allah (c.c.) şu buyruğu ile aynı ilkeyi vurguluyo r:

“Allah'dan başka veliler (dostlar) edinip onlara bağlananlar, kendisine bir ev (ağ) edinen örümceğe benzerler . Hiç şüphesiz, en çürük, en dayanıksız evler örümcek evleri (ağları) dir. Keşke bunu bilseler!” (Ankebut: 41)

Kısacası, Kur'an-ı Kerim, ayetlerin in büyük bir çoğunluğu ile bu önemli ilkeyi, bu en temelli prensibi anlatmakt adır.

Bu tür duaların haramlığı ile ilgili bütün bu söylediklerimiz, etkili olabilece kleri gerçeği yanında sahipleri nin dilekleri nin yerine gelmesi konusunda tam veya kısmî sebep oldukları kabul edildikle ri takdirde söz konusudur .
 

Benzer konular

Üst Ana Sayfa Alt