SUNNİ ALEMİNE SORULUR, BUNUN CEVABI NEDİR?

Bütün muhaddisler ve âlimler görüş birliğiyle Hz. Fatıma’nın (s.a) ömrünün sonuna kadar halifeye biat etmediğini hatta onlardan yüz çevirdiğini bildirmişlerdir.

İbni Hacer, Sahihi Buhari’nin şerhinde şöyle naklediyor: “Fatıma (s.a) Ebubekir’e gazap etti, ondan yüz çevirdi ve altı gün sonra da o haliyle dünyadan göçtü. Kocası Ali (a.s) cenazesine namaz kıldı ve bunu (Fatıma’nın (s.a) nasihatinin gereği) Ebubekir’e bildirmedi.
Eğer gerçekten Ebubekir’in hilafeti meşru ve yasaldıysa o halde niçin Peygamberin ciğer paresi ve tek yadigarı ona gazap etti? Biraz daha açık belirteyim; Resul-i Ekrem (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Kim ölür ve boynunda zamanın imamının biati olmazsa cahiliye ölümü üzerine ölmüştür.”
Şimdi şu sorudan birine cevap verilmelidir:

1-Resul-i Ekrem’in (s.a.a) ciğerparesi Fatıma (s.a) biat etmedi ve boynunda bir imamın biati olduğu halde kimseye biat etmeden dünyadan göçtü, o halde Fatıma’nın (s.a) ölümü cahiliye ölümü üzerine midir? (Bundan Allah’a sığınırız)

2-Acaba kendisini zamanın imamı olarak tanıtan şahıs gerçek manada imam değil de gerçek ve asıl imamın yerine mi oturmuştu?
Birinci seçeneği kabul etmek kesinlikle mümkün değildir. Çünkü Allah Resulü’nün (s.a.a) kızı Tathir ayetinin (Ahzab-33) gereği Allah-u Teâlâ onu her türlü günahtan ve pislikten arındırmış ve tertemiz kılmıştır. Resul-i Ekrem (s.a.a) Fatıma (s.a) hakkında şöyle buyurmuştur: “Fatıma cennet kadınlarının hanımefendisidir.”

Yine Allah Resulü (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Ey Fatıma şüphesiz ki Allah senin gazabınla gazaplanır ve senin hoşnutluğunla hoşnut olur.”
Dolayısıyla şunu söylemliyiz: Fatıma (s.a), tertemizdir, günahlardan arındırılmıştır ve asla Allah Resulü’nün (s.a.a) emrinin dışına çıkmamış ve muhalefet etmemiştir.

BURADAN ÇIKAN TEK SONUÇ VAR
EBUBEKİR ZAMANIN HALİFESİ HİÇ BİR ZAMAN OLMADI.


VE SONRADAN GELEN İKİ HALİFEDE ZAMANIN İMAMI DEĞİLDİ.

BU KONUYA VERECEK CEVABINIZ OLMADIĞI İÇİN HEP SİLİYORSUNUZ.

SİZ SİLSENİZDE ALLAH CC GERÇEKLERİ BİLİYOR.

Bu dediklerin nerede yazıyor buhariyi bizde defalarca okuyoruz dediklerin iftiradan başka birşey değil.

Buyur ispat etmen için silmiyorum.

bunu söyleyen herhalde şia olmalı ve benim de bir sorum var Peygamberimiz namazı nasıl kılardı ,orucu nasıl tutardı once bunları öğrenın ondan sonra halifeleri eleştirin(?)...

..........

al bi manyak daha
al birini vur ötekine
ya sizin başka siteniz yokmu gidin orda yazın eleştirin konuşun bağırın atlayın zıplayın
naparsanız yapın ama ehli sünnet olan bu siteye gelmeyin kardeşim
site sakini olarak rahatsız oluyorum
burada tartışma çıkarıp ihtilaftan başka bir işe yaramıyorsunuz :kafaçakma

İmam Ahmed bin Hanbel, Müsned c.l, s.lll, 159 ve 333'te, Sa'lebi de kendi tefsirinde, Sadr'ul Eimme Muvaffak bin Ahmed el-Harezmi, Menakıb'da, Muhammed bin Cerir-i Taberi mezkur ayetinin tefsirinde, Tarih'ul Umem ve-l Müluk c.2, s.217'de, İbn-i Ebi'l-Hadid el-Mutezili Şerh-u Nehc'ül Belağa, c.3, s.263 ve 281'de, İbn-i Esir, el-Kamil c.2, s.22'de, Hafız Ebu Naim Hilyet'ul Evliya'da, Hamidi Cem'un Beyn'es Sahihayn'de, Beyhaki Sünen'un ve'd Delail'de, Ebu'l Fida, Tarih-u Ebu'l-Fida c.l, s.116'da, Halebi Siret'ul Halebiyye, c.l, s.381'de, Ebu Abdurrahman Nesai Hasais'ul Aleviyye s.6, 65. hadiste, Hâkim Ebu Abdullah Mustedrek c.3, s.132'de, Şeyh Süleyman Belhi el-Hanefi Yenabi'ul Mevedde 31. Bab'da, Muhammed bin Yusufi Genci eş-Şafii Kifayet'ut Talib 51. Bab 'da ve daha başka birçok büyük âlimler kendi kitaplarında şöyle nakletmişlerdir: «Mezkur ayet nazil olduğunda, Resul-i Ekrem (s.a.a) akrabalarından ileri gelen kırk kişiyi, amcası Ebu Talib'in evine davet etti ve yemekten sonra onlara şöyle buyurdu: «Ey Abdulmuttalib oğulları!' Allah-u Teâlâ beni bütün insanlara ve özellikle sizlere peygamber olarak gönderdi. Ben de sizi iki kelimeyi (cümleyi) söylemeye davet ediyorum. Öyle iki kelime ki, dile hafif ve kolay, terazide ağır ve değerlidir. Siz bu iki kelimeyi söylemekle Arab'a, Acem'e (Arap olmayanlara) egemen olacaksınız. Onlar emrinize girecek ve bütün ümmetler (milletler) size itaat edeceklerdir. Bu iki kelimeyle cennete girecek ve cehennemden kurtulacaksınız. O iki kelime; Allah'ın birliğine ve benim peygamberliğime şahadet etmenizdir. Kim (ilk şahıs olarak) bu davetimi kabul eder ve bana yardımda bulunursa, o benim kardeşim, benden sonra vezirim, varisim ve halifem olacaktır.» Resulullah (s.a.a) bu son cümleyi üç kere tekrarladı. Her üçünde de Hz. Ali'den başka kimse cevap vermedi. Hz. Ali (a.s) her defasında, «Ey Allah' ın peygamberi! Ben senin yardımcın ve yaverinim» diye cevap verdi. Bunun üzerine Peygamber (s.a.a) onu halifelikle müjdeledi ve şöyle buyurdu: «Bu (Ali), benim kardeşim, vasim ve aranızdaki halifemdir»)

BU TOPLANTI SIRASINDA HZ ALİ AS KÜÇÜK OLMASINA RAĞMEN,
KİMSENİN YAPAMADIĞINA CESARET ETMİŞTİR.

HENDEK SAVAŞI İMAM ALİ AS

silahşörlerden biri namlı, şanlı Arap kahraman “Amr b. Abduvedd” idi ki, Arap’ın en güçlü ve en yiğit silahşoru sayılmaktaydı. “Yelye” bölgesinde tek başına bir grup düşmanı yendiği için “Ferisi Yelyel” diye ün kazanmıştı. Amr Bedir savaşına katılıp yaralandığı için Uhud savaşına katılmamıştı. Ve şimdi Hendek savaşında gövde gösterisi yapmak için ortaya çıkmıştı.

Amr hendeği geçince “Yok mu benimle savaşacak” çığlıkları atmaya başladı. Müslümanlardan kimse karşısına çıkamadı. Daha da cesaretlenerek Müslümanlar’ın inançlarıyla alay etmeğe başladı:
“Siz ki, öldürülenlerinizin cennette ve bizden öldürülenlerin cehennemde olduğunu söylüyorsunuz, içinizden birisi yok mu ki, ben onu cennete göndereyim veya o beni cehenneme göndersin?!” Sonra şu anlamda hâmasî şiirleri okudu:

“Aranızda feryat edip savaşçı istemekten sesim tutuldu!”
Amr’ın peşpeşe savurduğu çığlıklar Müslümanlar’ın yüreğinde öyle korku yaratmıştı ki, yerlerine çivilenip hiç bir harekette veya tepkide bulunmuyorlardı.
Amr ne zaman haykırıp savaşçı istese Ali (a.s) öne çıkıp meydana gitmek için Peygamber’den izin istiyordu, ama Peygamber onaylamıyordu. Bu durum üç kere tekrarlandı. Ali son kez savaş izin istediğinde, Peygamber: Bu Amr b. Abduvedd” dir, buyurdu Ali’de: “Bende Ali’yim”, dedi.
Sonunda Peygamber (s.a.a) izin verdi, kendi kılıcını Ali’ye verip imamesini başına sardı ve kendisine dua etti.
Ali (a.s) savaş meydanına çıktığında Peygamber’imiz (s.a.a) buyurdu ki:
“İslâm’ın tamamı, küfrün tamamı karşısında karar kılmıştır”
Bu buyruktan da açıkça anlaşılmaktadır ki; bu ikisinden birinin galibiyetine göre; ya İslam küfrü yenecek veya küfür İslam’ı yenecekti. İslam ve şirkin geleceğini tayin edecek yazgıyı belirleyen bu çarpışma idi.
Ali (a.s) Amr’a doğru piyade olarak koştu, onun karşısında yerini alınca. Sen kendine; Kureyş’ten biri senden üç şey isterse kabul edeceğine dair söz vermiştin, dedi.
- Doğrudur.
- İlk isteğim, İslam dinini kabul etmendir.
- Bu isteğini geç.
- Gel bu savaştan vazgeç, buradan git ve Muhammed’in (s.a.a) işini başkasına bırak.
-Kureyş kadınları hiç bir zaman bunu konuşmayacaklardır. Ben nezretmişim, Muhammed’den intikam almadan kafama yağ sürmeyeceğim.
- O zaman savaşmak için atından in!
-Hiç bir Arap’ın benden böyle bir şey isteyeceğini sanmıyordum. Senin, ellerimde ölmüş olmanı istemiyorum. Çünkü babam benim dostumdu.

Geri dön daha gençsin!

-Ama ben seni öldürmek istiyorum.

Ali’nin sözlerine karşı Amr öfkelendi kibirle atından inip, atının ayaklarını biçti ve İmam Ali’ye doğru saldırdı. İki silahşor şiddetle birbirine girdiler. Amr uygun bir fırsatını bulup Ali’nin başına şiddetli bir darbe indirdi. Ali, kalkanı ile kendini savundu kalkan ikiye bölünürken Ali’ye (a.s) bir şey olmadı. Tam bu sırada Ali düşmana aman vermeden karşı darbeyi indirdi ve devasa Amr’ı yere serdi. Ortalığı toz duman bürümüş ordular kimin ne yaptığını göremiyordu. Toz duman içinden Ali’nin (a.s) tekbir sesi yükseldi.
İslam ordusu sevinçle, çığlıklar atıyordu. Her kes Ali’nin (a.s) Arap kahramanını öldürdüğünü anlamıştı.
Amr öldürülünce kendisiyle birlikte hendeği geçen ve Amr ile Ali’nin (a.s) savaşının sonucunu bekleyen diğer dört silahşor kaçmaya koyuldular, üçü hendeği atlamayı başardı. “Nuğen” adındaki kişi hendeği atlayamayıp içine düştü. Ali (a.s) de hendeğe atlayıp onu da orada öldürdü. Bu kahramanın ölümüyle Ahzab ordusu kendine güvenini tamamen kaybetti. Şehre saldırma umutlarını yitirdiler ve kabileler geldikleri yerlere geri dönmeye başladılar.

Yüce Allah son darbeyi, gönderdiği şiddetli fırtınalarla müşrik ordusuna indirdi. Arkalarına dahi bakmadan evlerinin yolunu tuttular. İslam Peygamber’i, Ali’nin bugün gösterdiği üstün cesaret ve kahramanlık için kendisine şöyle buyurdu.

“... Eğer senin bu günkü yaptığın işi, bütün ümmetimin amelleriyle mukayese edecek olsalar, onlardan üstün olacaktır. Çünkü Amr’ın öldürülmüş olmasıyla, müşrik evlerinden, zillet girmeyen ev yoktur. Ve Müslüman evlerinden izzet girmeyen ev kalmamıştır


HZ ALİ AS BURADA AMR DEDİĞİ GENÇ İKEN KİMSENİN CESARET EDEMEDİĞİNE CESARET ETMİŞTİR


AMR SESİNİ O KADAR İNSAN ARASINDA İMAM ALİ AS KESEBİLMİŞTİR. GENCECİK İMAM ALİ AS

senin ebubekirin osmanın,ömerin ne demek haddini bil kırarım senin kemiklerini.
gerçi bizim evet senin değil. cehennemde ne işi var ebubekirin ömerin osmanın.

ebu turab buhariden kaynak yazacağım dediği için açtım konuyu. hakaretleşme devam ederse sileceğim... kolay gelsin

HAYBERİN FETHİ


Hz Muhammed saa:
Yarın bu bayrağı öyle birisinin ellerine teslim edeceğim ki, Allah onun elleriyle bu kaleyi açacak; O Allah’ı ve Allah’ın Resulü’nü sevmekte, Allah ve Resulü de onu sevmektedir.”

Resulullah’ın (s.a.a) sahabeleri o geceyi; yarın Peygamber bayrağı kime teslim edecek, diye düşünerek geçirdiler. Güneş doğarken İslam ordusu askerleri, Peygamber’in çadırını çevrelemiş herkes Peygamberin, bayrağı kendisine teslim etmesini ümit ediyordu. Bu sırada peygamber:
- Ali nerededir, diye sordu.
Şiddetli göz ağrısına yakalanmış dinleniyor, dediler.
- Ali’yi bana getirin, buyurdu.
Ali (a.s) Peygamber’in huzuruna vardığında efendimiz kendisine dua etti. Efendimizin bu duası ile Ali (a.s) iyileşti ve efendimiz bayrağı kendisine teslim etti:
Ali:
- Ey Allah’ın Resulü, onlar İslam dinini kabul edinceye kadar onlarla savaşacağım, dedi.
Efendimiz:
-Onlara doğru hareket et, kaleye varınca onları önce İslam’a davet et, Onlara Allah’a karşı olan vazifelerini hatırlat. Allah’a andolsun ki, Allah onlardan birini senin elinle hidayet ederse kırmızı tüylü develere sahip olmandan daha iyidir.

İmam Ali (a.s) aldığı görevi başarıyla yerine getirdi ve Sağlam yapılı Hayber kalesini eşsiz bir cesaretle fethetti

BURADADA İMAM ALİ AS ÜSTÜNLÜĞÜ HERYERDE OLDUĞU GİBİ ORTAYA ÇIKMIŞTI
GENCECİK İMAM ALİ AS ÜSTÜNLÜĞÜ

!sLaM4eVeR' Alıntı:

Bu dediklerin nerede yazıyor buhariyi bizde defalarca okuyoruz dediklerin iftiradan başka birşey değil.

Buyur ispat etmen için silmiyorum.

Genişletmek için tıkla ...

Resulullah (saa)'in kizi Fatima Ebu Bekir'e gazap etti ve vefat edinceye dek de onunla konusmadi.
(Sahih-i Buhari Humus Babi ve Hayber Gazvesi Babi.; Seyyid Murtada Huseyni "Hazreti Fatima'nin Faziletleri" S.197)

BUNUN İLE İLGİLİ DİĞER HADİSLER

Fedek Arazisi İcin Ebu Bekir ile birlikte Fatima'yi Kirmalari: 1- Aise dedi ki: Hz. Fatma, Ebu Bekre bir risale yazip babasi Resulullah tan mirasini sordu. Ebu Bekir kabul etmeyip bir sey vermedi. Bu yuzden fatma darildi ve olunceye kadar onunla konusmadi. (Bkz. Sahih-i Buhari c.3, s.39)

,
2- Hz. Fatma oldugunde vasiyeti geregince Ebu Bekir ve Omer cenazelerinde bulunmamalari icin geceleyin defnedildi. (Bkz. Sahih-i Buhari c.3, s.39)
Resulullah (saa)'in kizi Fatima Ebu Bekir'e gazap etti ve vefat edinceye dek de onunla konusmadi.
(Sahih-i Buhari Humus Babi ve Hayber Gazvesi Babi.; Seyyid Murtada Huseyni "Hazreti Fatima'nin Faziletleri" S.197)

3- Fatima Ebu Bekir'e darildi ve vefat edinceye kadar onunla konusmadi.
(Sahih-i Buhari "el-Feraiz" Babi; Sahih-i Muslim "Cihad kitabi" ; Musned-i Ahmet bin Hanbel C.6, S.300 Meymeniyye Bas.; Sunen-i Beyhaki C.6, S.300 Haydar Âbad Bas.)

4- Fatima, Ebu Bekir ve Omer'e: "Allah'a ant olsun ki, sizinle artik hicbir zaman konusmayacagim" dedi ve olunceye kadar o ikisiyle konusmadi.
(Sahih-i Tirmizi, Peygamber'in Mirasi ile ilgili hadisler bolumu; Seyyid Murtada Huseyni "Hazreti Fatima'nin Faziletleri" S.199)

5- Misver bin Mahreme'den naklen, Hz. Peygamber buyuruyor ki: "Fâtimatu bad'atun minni, femen agdabahâ agdabani" "Fatima benden bir parcadir, onu gazaplandiran, beni gazaplandirir."
(Sahih-i Buhari c.3, s.1374, Hasais en-Nisai s.122; el-Muttaki el-Hindi "Kenz'ul Ummal" c.6, s.220; el-Munavi "Fayd'ul Kadir" c.4, s.421, Munavi bu hadisi yazdiktan sonra soyle demistir: Suheyli bu hadise dayanarak Hz. Fatima'ya sovenin kafir oldugunu soylemistir. Cunku bu is Fatima (sa)'yi gazaplandirir.

ŞÜKÜRLER OLSUN ALLAH AZZE VE CELLEYE HAKLI OLANI BİR KERE DAHA ORTAYA ÇIKARMIŞTIR.


O ALLAH CC Kİ, EVVELDİR, AHİRDİR, ZAHİRDİR, BATINDIR


3 HALİFENİN, HALİFELİĞİNİN HAK OLMADIĞINI ORTAYA ÇIKARMAK İSPATLAMAK NASİP OLMUŞTUR.


SELAM OLSUN ALLAH RESULUNE, VE ONUN EHLİBEYTİNE.


SELAM OLSUN ALLAHIN (CC) AYINDA (RECEB), ALLAHIN (CC) EVİNDE (KABE) DOĞANA.
İMAM ALİ (AS)

ebu-turab' Alıntı:

Resulullah (saa)'in kizi Fatima Ebu Bekir'e gazap etti ve vefat edinceye dek de onunla konusmadi.
(Sahih-i Buhari Humus Babi ve Hayber Gazvesi Babi.; Seyyid Murtada Huseyni "Hazreti Fatima'nin Faziletleri" S.197)

Genişletmek için tıkla ...

be hey ibni selülün cocuklarının takipçisi .. verdıgın kaynak bile şia kaynaklarından tahriç edilmis yanı salt buharı degıl şianıun selüli takipçisi birinin şerhidir.. ehli sunnet kaynagıymıs gıbı gosterme .. ey münafık selülün takipçisi vallahi bil bizim için ömer r.a ebu bekir r.a osman r.a muaviye r.a hepsi ümmetin iftiharıdır. ama sız ve sızın kaynaklarınız guya gaybı bilen ayetullah imamlarınız yanı pislik necis önderleriniz ise sadece ve sadece islam ummetine ihanet eden yahudilersiniz. ne diyor seyh azzam ve ibni teymiyye ( şialar ümmetin yahudileridir ) evet sizler deccale biat edecek isfahan(iran şehri) yahudilerisiniz. simdi cık gıt bu siteden ve taraftarlarının yanına dön ak pak islam ummetinin önderlerine iftira atma

kaldı ki sahabe bir cok zaman birbirleriyle kavga etmiş tartısmıs hatta kusmus ama yerını sızın ehli sunnete yaptıgınız gibi kine bırakmamıstır..

3 HALİFENİN, HALİFELİĞİNİN HAK OLMADIĞINI ORTAYA ÇIKARMAK İSPATLAMAK NASİP OLMUŞTUR.


ALLAH SANA AKIL FİKİR İHSAN ETSİN KARDEŞ NE DİYELİM....

............

uyarı yapmıştım puntoyu büyük yapmayın diye.
samanpan...

3093. ebu bekir (r.a) ona şöyle cvp verdi.Resullah s.a.v Biz miras bırakmayıs bize kimse mirascı olmaz bizim geride bıraktığımız ne varsa hepsi sadakadır.
şimdi

Hz aişe şöyle demiştir. hz fatma nebi a.selam ın vefatından sonra bıraktığı heyber ve fedek arazileri ile medinedeki sadakalarından kendisine düşen payı hz ebubekir den talep etti fakat hz ebu bekir onun bu istediğini kabul etmedi ve şöyle dedi. "BEN RESULLAHIN UYGULAMAKTA OLDUĞU HİÇ BİRŞEYİ TERK EDECEK DEĞİLİM. O NE YAPTIYSA BENDE ONU YAPARIM BEN ONUN EMİRLERİNDEN BİRİNİ BİLE TERK EDECEK OLSAM DOĞRU YOLDAN AYRILACAĞIMDAN KORKARIM." ancak daha sonra hz ömer resullahın medinedeki tarlalarını Hz ali ile abbas r.a verdi Hayber ve fedek teki arazileri kimseye vermeyip elinde tuttu sonra şöyle demiş " BU İKİ YERDEKİ ARAZİLER HZ PEYGAMBERİN SADAKALARIDIR BUNLAR OLAĞAN ÜSTÜ DURUMLARDA GELİRLERİNDEN YARARLANMAK İÇİN RESULLAHA AYRILMIŞTIR.BU BAKIMDAN SÖZ KONUSU ARAZİLERİN İDARESİ VE SORUMLULUĞU DEVLET BAŞKANINA AİTTİR. kaynak fethul bari 6.cilt syf. 426 427 mademki buhari (rahimullah)a itibar ediyorsunuz o zaman yezidi tekfir etmeyin çünkü buharide geçen bir hadiste konstantiniyye ye hareket edecek ordunun günahlarını ALLAH bağışlamıştır diyor ibn ömer rivayet ediyor ve ordunun komutani muaviyeb yezid dir. neyse çıkmam lazım acil işim var

ALLAH,ım sen ümmeti Muhammed,i içine düştükleri bu durumdan çıkar..

Allah Rasulu,nün a.s herbirini ayrı ayrı övüp sevdiği ashabı,nı,birbirlerine düşmanmış gibi göstermeye çalışmak...halifelik yok onun hakkı idi yok bunun hakkı idi gibi tartışmalar ile olayın üzerinden 1400 sene geçmiş olmasına rağmen ümmeti Muhammdin a.s hala birbirlerine kin ile saldırmaları hakaret etmeleri,kulları arasında derecelendirme yapma hakkı ALLAHA,ait iken bu hakka tecavüz edilip yok Ebubekir ,yok Ali üstündü tartışmaları ile ashabı bölmeleri bu yetmezmiş gibi ümmeti bölmeleri benim gibi cahil birisine çok anlamsız, mantıksız ve haksız görünüyor...

asrı saadet döneminde islam ile müşerref olan her sahabi..kendi imkanları nisbetinde, ALLAH,A ve Rasulune a.s teslim olmuş ve ALLAH,ın dinine yardımcı olmuşlardır(münafık olanlar haric)..Pegamberin vefaatından sonra kendi anladıkları ,ilimleri nisbetinde ictihad etmişler bazıları isabetli bazıları isabetsiz olmuştur...sonuçta onlar bu dünyadaki imtihanlarını vermişler,görevlerini yapıp gitmişlerdir.artık onların hesapları ALLAH,akalmıştır...

bizler neden bu gün islam dünyası bu durumdadır,ümmeti bu içine düştüğü parçalanmaktan nasıl kurtarıp tek tek bir bütün haline getirebiliriz,bizlere karşı ittifak halinde olup sürekli islam dünyasında bölücülük faaliyetleri yapıp bizleri birbirimize kırdıran yahudi ve hırıstiyanlarla ne şekilde mücadele edebiliriz gibi sorunları çözme yolları aramak yerine hala 1400 sene öncesinden gelen tartışmalarla ayrılığa düşüyoruz...

Hatalarım varsa affedin ,yanlışlarım varsa düzeltin..

selamun aleykum